Çağımızın Olmazsa Olmazı: Yenilikçilik
Televizyon, telefon, bilgisayar derken bir anda bir teknoloji girdabının içinde bulduk kendimizi…
Nasıl, ne zaman oldu fark etmedik, ama internet ve cep telefonu günlük hayatımızın ayrılmaz birer parçası haline geldi. Hâlbuki hayatımıza girene dek Internet gibi bir şey birçoğumuzun hayaline bile girmemişti değil mi?
Eskiden alışverişe çıkarken yanımıza aldığımız küçük filelerin yerini internet sitelerinde sınırsız sepetler aldı.
Sadece alışveriş yöntemimiz değil değişen, teknolojik gelişmelerle birlikte yaşamımıza dair ne varsa büyük bir hızla değişti ve değişmeye devam ediyor.
Değişen dünyadaki yenilikleri yakalamak ve yaşamak için çağa ayak uydurmalıyız, hatta bu da yetmez, yeniliklere biz yön vermeliyiz.
Peki, bunu ne kadar başarıyoruz?
Gelin bu sorunun cevabını birlikte bulalım.
Günümüzde “yenilik“, “yenilikçilik” hatta “yenileşim” gibi anlamlara karşılık gelen “inovasyon” İcat, keşif ve buluştan farklıdır. Yenilikçilik, bilim ve teknolojideki bulgulara ekonomik ve toplumsal yarar sağlayacak yenilikler getirme sürecidir. Bu nedenle bilimsel bir olgunun ortaya çıkarıldığı buluş, evrende var olan ancak bizim bilmediğimiz, örneğin bir galaksinin veya bir parçacığın fark edildiği keşif ve insan hayatını kolaylaştıran yeni ürünleri içeren icat kendi başına yenilik içerse de yenilikçilik anlamını tam olarak karşılamaz, icatları mucitler, keşifleri kâşifler yaparken “yenilikçilik” kurum ve kişiler tarafından ortak olarak geliştirilir. Genellikle geliştiricisinin kim olduğunu bilmek kolay değildir.
Şunu da unutmamak gerekir ki her icat ya da buluş bir yenilikçilik değildir. Yenilikçilikte esas olan, yapılan yeniliğin ve değişimin katma değer yaratması ve ticarileştirilerek toplumca kabul görmesidir.
Yenileşme sürecinin temeli “yeni” bir fikre dayanır. Ortaya birçok fikir atılabilir, önemli olan bu fikirler arasından efeme yaparak yola en doğru fikirle devam etmektir. Bu fikrin getirdiği yenilikle ilgili bir model hazırlanması gerekir. Modellerine aşamasındaki veriler, o ürünün üretim şartlarıyla ilgili bilgi verdiği için büyük önem taşır. Bir ürünün numunesini hazırlamak o ütünün kolay üretileceği anlamına gelmez. Yüksek üretim maliyeti nedeniyle numunesi hazırlanıp da üretilemeyen ürün çoktur. Üretimden sonra ürünün doğru pazara sunulması da önemli aşamalardan biridir.
Bunlar yenileşme sürecinin sadece birkaç aşaması. Elbette bir yeniliğin toplumca kabul görmesi için o yeniliğe ait düşünülmesi gereken daha pek çok ayrıntı var. Bunlarla birlikte bir yeniliğin tetiklediği farklı yenilikler de olabilir. Bu nedenle yenileşme sürecini kendi başına bir etkinlik olarak düşünmek çok doğru değil.
Yenilikçilik Yolunda.
Yenilikçilik araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarından beslenir. Ar-Ge, bilim ve teknolojinin gelişmesi, yeni bilgiler ve projeler üretilmesi, eldeki bilgilerle yeni ürünler ve araçlar geliştirilmesi gibi pek çok farklı amacı olan sistematik çalışmaları kapsar. Bütün bu çalışmalar düşük maliyetli yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesini ve mevcut ürünlerin kalitelerinin yükseltilmesini de sağlar.
Yenilikçilik ekosistemi genel hatlarıyla biyolojik ekosisteme benzese de, biyolojik ekosistemi bir arada tutan enerji döngüsü yerine ekonomik bağlan içerir.
Bilgi ve pazar ekonomilerim bir araya getiren bu ekosistemde araştırmacılar, girişimciler, devlet tarafından verilen teşvikler ve daha pek çok unsur yer alır.
Üniversiteler: Ar-Ge kapsamında var olan bilgiyi geliştirme, yeni bilgiler üretme ve ürettiği bilgiyi öğretme gibi sorumlulukları olan üniversiteler yenilenme sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle üniversitelerde yenilikçiliğin ve girişimciliğin tetiklenmesi amacıyla TÜBİTAK tarafından “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi” sıralaması hazırlanıyor. Toplam öğretim üyesi (profesör, doçent ve yardımcı doçent) sayısı 50 ve üzerinde olan 136 üniversitenin değerlendirildiği ve yenilikçi 50 üniversitenin belirlendiği bu çalışmada bilimsel ve teknolojik araştırma etkinliği, ekonomik katkı ve ticarileşme gibi parametreler dikkate alınıyor.
Bilimsel Yayınlar: Toplumsal yenilenmede etkin bir rol üstlenen üniversitelerde yapılan özgün araştırmaların en önemli ürünleri arasında bilimsel yayınlar vardır. Yapılan bilimsel araştırmalara ait sonuçları ve değerlendirmeleri içeren bu yayınlar periyodik olarak yayımlanan hakemli bilimsel dergilerde yer alır.
TÜBİTAK tarafından Kasım 2013’te yayımlanan Bilim, Teknoloji ve Yenilik İstatistikleri kapsamındaki verilere göre, ülkemizde artan bilimsel çalışmalara bağlı olarak bilimsel dergilerde yer alan yayınların sayısı da günden güne artıyor. Bu artışın dünya sıralamasında neye karşılık geldiğine de bakmakta fayda var. Scopus veri tabam kullanılarak SCImago tarafından hazırlanan listelere göre 1996 yılında bilimsel yayın sayısına göre 26. sırada olan ülkemiz, 2002’de 21., 2012de ise 19. sırada yer alıyor.
Aralık 2011’de yayımlanan ve Thomson Reuters dizinlerine girmiş bilimsel yayınlara göre 147 ülkenin değerlendirildiği bir diğer çalışmada ise Ocak 2001 – Ağustos 2011 arasındaki döneme ait bilimsel yayın sayılarındaki sıralamada 19. sıradayız.
Bütün bu sıralamalarda dünyada en çok bilimsel yayma sahip ABD büyük bir farkla liste başında yer alırken Çin, İngiltere, Japonya ve Almanya onu takip ediyor.
Bilimsel Yayınlara Yapılan Atıflar: Bilimsel çalışmalar birçok defa yeni çalışmalara ilham verir. Bir bilimsel yayındaki bilginin veya yöntemin başka yayınlarda kullanılması durumunda, bilginin alındığı makale kaynak olarak gösterilir, böylece o makaleye atıfta bulunulmuş olur. Her bilimsel makale için atıf sayısı takip edilir ve uluslararası atıf dizinlerindeki durumunu yansıtan sayı, o yayının bilimsel statüsünü gösterir. Bilimsel yayınların aldığı atıf sayıları aynı zamanda yayımlandıkları dergilerin etki faktörünü de belirler. Bununla birlikte, atıf sayıları bir üniversite veya bir ülkede yapılan çalışmaların dünyada ne kadar kabul gördüğünün tespitinde ve bilim insanlarının başarısının değerlendirilmesinde de kullanılır. Bu belirleyici özellikleri nedeniyle atıf sayıları bilimsel yayın sayısından daha fazla dikkate alınır ve ülkelerin yayın sayısı listelerinde atıf sayılarına da yer verilir.