Bu Güzel Havada Kim Çalışmak İster?
Hiç gelmeyecek sandığımız yaz pat diye geldi, güneş çıktı, hava birden ısındı. Sadece çocuklar değil, herkes mutlu oldu, keyiflendi. Ama bu güzel havada kim çalışmak ister? Pazartesi günü, gündem toplantımızda, kim olduğu önemli değil, birisi “Yaz da geldi, bu havada çalışılır mı!” deyince fark ettik ki, güneşli ve güzel havada çalışmayı sevmediğimiz gibi, kapalı ve yağmurlu kış günlerinde (insanın içi kararıyor, çalışası gelmiyor) hatta mevsim geçişlerinde de benzer şikayetlerde bulunuyoruz. Demek ki havanın çalışma şevkimiz ve performansımız üzerinde etkisi var. Biz de uzmanlara sorduk.
Havaların açık ya da kapalı olmasının, gün ışığının insanların ruh hallerine yansıması oluyor mutlaka. Aynı şekilde çalışma motivasyonlarına, performanslarına da etki ediyor. Güneşli yaz aylarında çalışmak insana çok zor geliyor. Fakat kapalı, kasvetli havalarda bu kez de canımız çalışmak istemiyor. Bahar denince ise akla hemen şair geliyor. Orhan Veli ne güzel söylemiş;
“Beni bu güzel havalar mahvetti
Böyle havada istifa ettim,
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti” diye.
Tüm uzmanlar havaların ruhsal durumumuzu etkilediği konusunda hemfikirler. Psikiyatrist Prof. Dr. Hakan Yöney, “Havaların nemli, rüzgarlı, sisli, kapalı, güneşli olması yapılan çalışmalara göre insanın ruhsal durumu, enerji düzeyi, beslenme tercihleri gibi davranışsal özellikleri üzerinde etkili oluyor. Bu etkiler kişiden kişiye değişmekle beraber en az 3-4 kişiden birini etkiliyor” diyor.
International Hospital’dan psikolog Ferahim Yeşilyurt, insanların kapalı, yağmurlu ve bunaltıcı havalarda isteksiz, enerjisi azalmış, morali olumsuz etkilenmiş, içe dönük ve karamsar bir tablo çizdiklerini, aşırı sıcaklarda ise çabuk sinirlenme, çatışma artışı, yorgunluk ve isteksizlik görüldüğünü söylüyor ve ekliyor: “Açık, temiz ve bol güneşli bir havanın insanları pozitif etkilediğini ve enerji artışıyla morali de yükselttiği söylenebilir. Ancak bu ısı artışı insan bedeninin uyum yapmakta zorlandığı 40 derecelere yaklaştığında uyum sorunları yaratmaya başlamaktadır. Bu nedenle aşırı sıcaklar çalışma isteksizliğini beraberinde getirebilir. Kapalı havalarda ise hormonal değişimlere bağlı olarak yoğun isteksizlik duyguları ön plana çıkmaktadır.”
Bu gibi durumlarda insanlar işleri ertelemeye, yavaşlatmaya, sabah işe geç gelmeye başlayabiliyorlar. Bu birkaç hafta sürebileceği gibi kış ve yazın meydana geldiyse mevsim sonuna kadar da sürebiliyor. İlkbahardaki durumada bir süre sonra organizmanın adapte olması bekleniyor.
Burada kişilik yapıları da çok önemli. Bazı insanlar mevsim değişiklikleri ve hatta günlük hava koşullarından fark edilmeyecek düzeyde etkilenirken kimileri de değişimleri çok ciddi boyutlarda duygusal reaksiyonlarla karşılayabiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden psikolojik danışman Necmiye Doğruer, havalardan kaynaklı çalışmak istememe durumunun ortalama olarak en fazla iki hafta kadar süreceğini, iki haftayı aşması halinde daha dikkatle ele alınması, takip edilmesi gerektiğini söylüyor. Doğruer, bu durumu aşmak için kişisel çabalar yeterli olmuyorsa bir yardım alınmasını tavsiye ediyor.
Havalardan yoğun olarak etkilenen insanların çalışma düzeni ve motivasyonları da mevsimsel değişikliklerden tabii ki daha çok etkileniyor.
En çok hangi mevsim etkiliyor?
Bizi en çok hangi mevsim etkiliyor? Ferahim Yeşilyurt bu soruya, “Özellikle mevsimsel geçişlerin ilk görüldüğü dönemlerde uyum sorunları daha sık görülür. Havaların istikrarlı olmaya başladığı dönemlerde uyum sorunları önemli ölçüde atlatılır” diye cevap veriyor.
Prof. Dr. Hakan Yöney, “Kışın mevsimsel depresyon veya depresyon düzeyinde olmayan psikolojik etkilenmeler söz konusu. En belirgin belirti ise yorgunluk, uykuya eğilim, karbonhidrat tüketme eğilimi. Daha önce böyle sorunları olmayan bir çalışan ekim, kasım aylarında işe geç gelmeye, görev almaktan kaçınmaya, yapması gerekenleri zamanında yetiştirememeye başlıyorsa, iş arkadaşları ve yöneticilerin eleştiri yapmak yerine çözüm aramaya çalışmaları uygun olur.
Eylül – ekim ayları ile birlikte okulların açılması, tatil dönüşü gibi etkenlerin de psikolojik durumu etkileyebileceği unutulmamalı.
İlkbaharda ise kış depresyonu kadar belirgin olmamakla beraber genellikle halsizlik ve yorgunluk söz konusu oluyor. Artan ısı ile birlikte bedenin yeni duruma uyum sağlamaya çalışması sırasında bu belirtiler ortaya çıkıyor.
Mevsimsel depresyon sadece kış aylarında olmaz daha az sıklıkla olmakla beraber yaz aylarında da olabilir. Burada ışıktan çok ısı artışının olumsuz etkilerinden söz edilebilir” diyor.
Havalar bahane mi?
Birçok kişi “bu havada çalışmak istemiyorum” cümlesini bir bahane olarak nitelendirebilir. Belki bazılarımız gerçekten de havaları bahane ediyordur, zaten onlar herşeyi bahane etmeye hazırdır. Necmiye Doğruer, mevsimlerden kaynaklanan bu durumu “bahane bulmak” değil “akılcı bir nedensellik getirme ihtiyacı” olarak tanımlıyor ve bu durumun kronik hale, yani yaşamı doğrudan olumsuz hale getirdiği durumlar dışında, zaman zaman herkes çalışmak istemediği dönemler de yaşayabileceğini söylüyor.
Tabii burada şirketlere de görev düşüyor, bu gibi durumlarda eleştirel olmak yerine çözüm üretmek, çalışanları motive etmek gerekiyor.
Diğer taraftan uzmanlar fiziksel koşulların özellikle de ışık düzeyinin çalışma ortamındaki ruh halimizi önemli ölçüde etkilediğini söylüyorlar. Isı, ışık ve havalandırma koşulları insan bedeni üzerinde stres oluşturabiliyor ve performansı etkileyebiliyor. Çalışma ortamının fizyolojik koşulları da iş motivasyonunu, çalışma disiplinini, çalışanlararası ilişkileri etkiliyor. Çalışanlar açısından uygun ısı 18–20 derece civarı. Bu ısıda çalışanlar daha iyi performans gösteriyor ve iş kazaları daha az oluyor. Isının 37 derece ve üstü olduğu durumlarda ise çalışanların bedenleri daha fazla yoruluyor ve işe karşı isteksizlik oluyor.
Medikal değerlere bakın
Tabii bu arada her çalışmak istememe durumunu da mevsimlere bağlamak doğru değil. Psikiyatrist Prof. Dr. Hakan Yöney, herhangi bir zamanda kapasitesini yeterince kullanamadığını hisseden çalışanlara önce medikal değerlendirmelerini yaptırmalarını öneriyor: “Bu bizim profesyonel zeka kavramının ‘zihinsel durum’ bileşeninde ele aldığımız bir konu. Kişinin kapasitesi var ancak zihnini yeterince kullanamıyor, konsantre olamıyor, enerjisi yok gibi. Burada iş veya özel yaşamdan kaynaklanan strese bağlı psikolojik nedenler olabileceği gibi gözden kaçan medikal durumlar da söz konusu olabilir. Örneğin, anemi (kan düşüklüğü), klinik düzeyde olmayan tiroit bozuklukları ve diğer sık rastlanan ancak gözden kaçtığı için yaşam kalitesini dolayısıyla iş yaşamı kalitesini de bozan faktörlere dikkat etmek uygun olur. Bu şekilde hızla çok olumlu gelişmeler sağlanabilir. Kişi kapasitesine kısa
zamanda kavuşabilir.”
İlkbahar ve yaz aylarında çalışmak istemeyenlere tavsiyeler
* İlkbahar aylarındaki halsizlik için sıvı alımını artırın ve spor yapın
* Aşırı sıcaklarda çalışıyorsanız sık sık mola verin
* Rahat ve pamuklu kıyafetleri tercih edin
* Sık sık su için
* Sosyalleşin
* Kısa tatiller yapın
* Serin duş alın
* En sıcak saatlerde dışarıya çıkmayın
Kışın ve sonbaharda çalışmak istemeyenlere tavsiyeler
* Dışarı faaliyetleri arttırın
* İçerideki suni ışıkları artırın
* Pencereden ışık girişini artırın
* Gerekirse uzman desteği alın.
* Uyku düzeninizi koruyun
* Her gün aynı saatte yatıp her gün aynı saatte kalkın
* Spor yapın
* Güneşten faydalanın
* Sigara ve alkol kullanmayın
* Alkol ve diğer uyuşturucu maddelerden uzak durun
* Ruhsal olarak sizi besleyen kaynaklara yakın olun
PROF. DR. HAKAN YÖNEY:
Kurumlar çözüm üretmeli
Önemli bulduğum bir konu, kurumların çalışanların motivasyonu, tembellikleri, isteksizlikleri, konsantrasyon sorunları gibi konulara bilimsel şekilde yaklaşmaları. Sürekli bir şekilde çalışanlarını desteklemenin yollarını aramaları. Özelikle çalışanların kurumlarına karşı duyguları onların iş motivasyonlarına ve dolayısıyla işlerini zevkle ve enerji ile yapmalarını etkiliyor.
Bu konuda sistematik çalışmalar ile çalışanların duygularını, ihtiyaçlarını saptamak ve uygun adımları atmak hem çalışanlar hem de kurumsal performans açısından yararlı olur.
Medikal konuların psikolojiye yansımalarını da göz ardı etmemek gerekir. Her sorunda eleştiri yerine çözüm odaklı yaklaşım, insanları kazanma motivasyonu ile yaklaşım iki tarafın da kazanmasını sağlayacaktır. Yani, anemisi olduğu için unutan, yorgun olan, performansı düşen bir çalışana kızmak değil onun bir doktor ile görüşmesini sağlamak kısa süre içinde enerjik, performansı yüksek bir çalışan kazanmayı sağlayabilir.Bu konularda gereğinde danışmanlık almakla beraber benim önerim kurumların kendi içlerinde de bu konuları yönetmeleri ve bunu kurumu tanıyan ve gereğinde bu konularda eğitim alan kendi insan kaynakları ekipleri ile yapmalarıdır. Biliyoruz ki olumlu duygular olmadığında üretkenlik daha zordur. Olumlu duygular her alanda sonuç almayı kolaylaştırır.
PSİKOLOG FERAHİM YEŞİLYURT:
Sonbahar ve kışa dikkat
Mevsimsel depresyonlar daha çok havaların uzun süre kapalı olduğu kış mevsiminin sonlarına doğru görülebilir. Sonbahar ve kış ayları bu anlamda önemli mevsimlerdir.
Güneş ışıklarından yeterli ölçüde yararlanamama uyku ve uyanıklık döngüsünü bozabiliyor. Güneş ışığı insandaki bazı kimyasal maddelerin dengelenmesinde önemli yer tutar. Özellikle kapalı havalarda melatonin hormonu dengesinde değişme olur. Akşam salgılamaya başlayan melatonin hormonu büyümede dengeleyicidir. Havalar kapalı olduğunda aşırı yorgunluk, uyku hali yapar. Örneğin kuzey ülkelerinde günlerin oldukça kısaldığı ve karanlık geçen sürenin uzadığı kış dönemlerinde, adına kış depresyonu (mevsimsel afektif bozukluk) denilen bir depresyon türünün ortaya çıktığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Biyolojik saat kadınlarda adet döngüsünün organizasyonunda görev alır. Gün ışığı veya karanlık döngüsünün biyolojik saat üzerine olan etkileri nedeniyle karanlık-aydınlık döngüsünün bozulmasının kadınlardaki aylık ritimleri de etkileyebiliyor. Bu nedenle İskandinav ülkelerinde ışık etkisini artırmak için ışık terapileri uygulanıyor. Kapalı ve yağışlı havaların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için yaşam ritmine dikkat etmek çok önemli.