Bir Girişimin Başarılı Olabilmesi İçin Olmazsa Olmazı
Bir Girişim Nasıl Başarılı Olur
Beraber yeni bir işe kalkışacağınız insanları seçerken iyi anlaşmak yetmez. Hangi ortak neden sorumlu bunun ayrımının iyice ve açıkça yapılması gerekiyor. Bu ayrım kişilerin becerilerine ya da geçmiş birikimlerine göre yapılabilir, nasıl yapılacağı önemli değil.
Girişimcilik dünyasına çok da hakim olmayan insanlara, “Bir girişimin başarılı olabilmesi için olmazsa olmazı nedir” diye sorulduğunda muhtemelen “iyi bir fikir” diye cevap verirler. Ama bu yazımda sizlere girişimcinin girişimciliğe başlarken çok daha az dikkat çeken, fakat belki de çok daha önemli olan bir yönünden bahsedeceğim: Doğru takım arkadaşlarını seçmek.
Beraber yeni bir işe kalkışacağınız insanları seçerken, iyi bir arkadaş olmak ve iyi anlaşmaktan öte dikkat etmeniz gereken kriterler var. Öncelikle takım arkadaşlarına geçmeden önce, takımın geri kalanından biraz bahsedelim, yani girişimcinin kendisinden. İyi bir girişimci öncelilde kendini iyi tanımalı ve hayattaki değerlerini bilmeli. Burada değerlerden bahsederken doğruluk, dürüstlük gibi etik kavramları kast etmedim. Burada kullandığım anlamıyla değer, daha çok insanın hayatta neler yapmak istediği ya da nasıl bir yaşama inandığıyla ilgili. Örneğin, “Acaba ben sürekli öğrenmek ve kendimi geliştirmek mi istiyorum? Lider ruhlu muyum yoksa patron ruhlu muyum? Takım çalışmasına yatkın mıyım? Arkadaşlık ne kadar önemli? Kararlarımı verirken bunların çevremdeki insanlara etkilerini ne kadar düşünüyorum? Daha bireyci miyim yoksa kolektif bir çalışma ortamına mı uygunum?” Bir insan kendisiyle ilgili bu sorulara cevap verebiliyorsa, kendi özelliklerine uygun takım arkadaşları seçebilir.
KENDİ DEĞERLERİNİ BİLMEK
Takım arkadaşı seçimin yanı sıra insanın kendi değerini bilmesi, şirketin gelişimi açısından da önemli. Çünkü o şirketi kuran kişilerin değerleri, bir noktada o şirketin değerleri haline geliyor. Örneğin, hayat boyu öğrenmeye açık birisi, şirketini en baştan bu prensiple kurarsa çalışanlarına da bu değerini yansıtabilir. Hayat boyu öğrenmeye açık bir pazarlama direktörü inovasyon yapar ve kendini yeniler. Böylcce girişimcilerin de sürekli her alanda yeni bir şeyler yaratmaya çalışma yükleri omuzlarından kalkar. Bu kültür şirkete yayılmış olur.
İkinci olarak, girişimcinin kendi değerlerinin yanında kendi becerilerini de bilmesi lazım. Kişi kendisinin hangi alanlarda iyi olduğunu ya da ne yapmayı sevdiğini bilirse bunu tamamlayacak ortaklar seçebilir. Ben masa başı işi mi seviyorum, yoksa daha enerjik ve hareketli bir iş mi yapmak İstiyorum? İnsanları ikna kabiliyetim yüksek mi yoksa daha teknik ve insan etkileşimi az bir işe mi uygunum? İşletme bilgilerim ne kadar taze, muhasebe ve iş tarafına yatkın mıyım? Teknik altyapım var mı, yazılım biliyor muyum? Eğer bir girişimci yeteneklerini bilip de eksikliklerini tamamlayacak ortaklar ve akabinde de takım seçmezse, başarılı olsa bile uzun vadede zorlanacaktır.
ÜRÜN ÇIKMADAN BATIYOR
Şöyle bir senaryo düşünün: Üniversiteden iki arkadaş birinci sınıfta tanışmış ve iyi anlaşıyorlar. Aynı böliimdeler, hep beraber ders almışlar aynı çevrelerde takılmışlar. Okulu bitiriyorlar ve beraber bir iş kurmaya karar veriyorlar. Diyelim ki ikisi de işletme mezunu ve ikisi de işin işletme tarafına yatkın. Online bir platform kurmak istiyorlar ama işin mutfağında teknik bilgiye sahip kimse yok.
Bir süre çalışıyorlar ancak şirket ayağa kalkamıyor, çünkü online platformun teknik altyapısını kurabilecek kişi eksik. Ürün çıkmadan batıyor. Tabii ki bu hikayemin ana fikri, iş kuracak herkesin yazılımcı olması gerektiği değil. Ancak yazılımdan, en azından yazılımcıları takip edebilecek kadar anlayan bir ortağınızın olması büyük fayda sağlar. Başka bir örnek verelim: Aynı iki arkadaş bir iş kurmak istiyorlar ama bu sefer onları bilgisayar mühendisi yapalım. Bu durumda da şirketin nasıl kurulacağı ya da nasıl yönetileceği konusunda ya da fon bulma ve pazarlama konusunda problemler yaşayabilirler.
EN UYGUN ORTAĞI SEÇMEK
Tamam, kendi değerlerimizi ve yeteneklerimizi belirledik: Şimdi sırada ortağımızınkini keşfetmek var. Burada önemli olan, daha önce de belirttiğim gibi size olabilecek en uygun ortağı seçmek. Birkaç basit örnek verelim. Mesela siz insanlarla birebir iletişim kurmaktan çok hoşlanmıyorsunuz. Bu durumda ortağınızın daha dışa dönük biri olması önemli. Yatırımcılarla toplantılar yapacak ve bundan gocunmayacak biri. Ya da mesela siz patron ruhlu değil ama lider ruhlu birisiniz, ortağınız da böyle. Eğer bu kültürü şirkete oturtabilirseniz bu demektir ki bir karar verilmeden önce herkesin doğru noktalarda fikri alınır ve ortak bir noktaya ulaşılır. Ama lider ruhlu biriyle patron ruhlu birinin anlaşması daha güç olabilir, çünkü patron ruhlu biri kendi kararlarını uygulamak konusunda daha ısrarcı olacaktır. Tabii bu durumda ortak bir karara varmak ve bir sonuca varmak zor olacaktır. Bu da sağlıklı bir çalışma ortamı kurulamamasına neden olur.
NEDEN İŞ BÖLÜMÜ ÖNEMLİ?
SORUMLULUK ALANI: Eğer kolektif bir çalışma ortamına alışık olmayan biriyle çalışıyorsanız, karar alma mekanizmasını iyi işletmeniz ve iş bölümünü kesinleştirmeniz gerekiyor. Hangi ortak neden sorumlu, kim hangi konunun son kararını veriyor, bunun ayrımının iyice ve açıkça yapılması gerekiyor. Bu ayrım kişilerin becerilerine göre yapılabilirya da geçmiş bilgi birikimlerine göre yapılabilir, nasıl yapılacağı önemli değil. Önemli olan, sorumluluk alanlarının kesin bir biçimde ve en baştan belirlenmesi.
KARARSIZLIK TEHLİKESİ: Şöyle bir hikaye düşünün, bu girişimde iş bölümü ya yok ya da çok belli değil. Dijital pazarlama stratejisi toplantısı yapılıyor ve içerik için tüm ortakların ayrı bir fikri var. Bir ortak sevimli bir kadın, bir ortak cool bir kadın, bir ortak da yaşlı bir erkek oyuncunun reklam yüzü olması gerektiğini söylüyor. Hiç kimse de uzlaşmak istemiyor, burada nasıl karar verilebilir? Veya bu reklamın hangi mecrada yayınlanmasına karar verilecek ama ortaklaşa bir karara varılamıyor.
PROBLEM ÇÖZÜMÜ: Bu durumlarda yapılması gereken, pazarlama stratejisinde son kararı verecek bir ortağın baştan belirlenmesi olabilir. Böylece bu tarz anlaşmazlıkların çıktığı durumlarda, seçilen ortağın kararıyla bu problem çözülebilir.
Bu iş bölümünün illa ki departman bazlı yapılmasına gerek yok, her girişim kendi karar mekanizma modelini yaratabilir. Ama önemli olan, bu sistemin baştan kurulmuş olması ve tüm ortaklar tarafından onaylanmış olması.
Ayşe İnal