Bir girişim fırsatı: Yenilikçi karavan turizmi
Geleceğin ilginç girişimlerinden biri karavan turizmi olacak. Anadolu coğrafyası ve kültürel zenginliklerimiz buna çok uygun.
TURİZM çeşitlemesinde geniş bir yelpazeye sahibiz. Ancak bazı uygulamalarda zamanla çağdışı denebilecek kadar geriye düştük. Geçen yıllar içinde ümit bağladığımız kimi turizm çeşitleri neredeyse yok olup gitti.
Bu durum Anadolu gibi eşsiz bir coğrafyanın ayrıcalıklı konumuna pek yakışmıyor. En başta Akdeniz yöresi buna canlı örnek: İskenderun’dan başlayıp Fethiye’ye kadar uzanan ‘karavan turizmi’ yıllar içinde adeta yok oldu. Marmara ve Ege bölgesi de öyle. Bolu civarında derin izleri bulunan konforlu ‘mocamp’lar şimdi nerede diye sormak lazım.
70’li yılların başım hatırlıyorum; Mersin’den Anamur’a uzanan o dolambaçlı yolların üzerinde birbirinden ilginç tam sekiz ayrı ‘mocamp’ vardı. Çirkin yapılaşmalardan önce yabancı karavanların durağı ‘Kızkalesi’ni unutmak mümkün mü? En güzellerinden biri ‘Turtel Boğsak’ unutulabilir mi?
Mersin ve civarı yağmalanıp bitirilmeden önce Almanlar, Ingilizler ve bilhassa Fransızlar karavanlarıyla buralara gelir günlerce kalırdı. İskenderun, Mersin ve Antalya arasında tercih açısından pek fark yoktu.
Bilenler hatırlayacaktır yine; Karadeniz Bölgesi’nde iç turizmin ‘moto-karavan’ konaklamaları zamanla tarih olup gitti. Şimdi ‘Tabiat Parkları’ ile ‘Milli Parkların kenar köşelerinde lütfen göstermelik yerler var.
Bu işin endüstrisi ne âlemde peki?
Sakarya çevresinde bu büyülü işe gönül vermiş girişimciler bir ‘karavan üretim sektörü’ kurdulardı da, devlet desteği olmadığından son yıllarda onlardan da pek ses çıkmaz oldu. Oysa üretilen karavanlar kalite açısından dünya standartlarındaydı.
Emin değilim ama durgunluk hala devam ediyor olmalı.
TURİZMİN ÖNEMLİ OYUNCULARINDAN
Bilenler bilir; dünyada karavan turizminin en canlı olduğu yerler önce Amerika; sonra da Avrupa’dır. Sadece kıta Avrupa’sını dikkate alırsanız 10 milyon adede yaklaşan karavan sayısıyla karşılaşıp şaşırırsınız. Fransa, İspanya ve İtalya’nın sahillerinden İsviçre Alpleri’ne, Almanya’nın ‘Schwarzwald’ yükseltilerine kadar hemen her yerde karavan turizmi görülür. Ayrıca kuzey ülkelerinin tümü gönül vermiştir bu karavan turizmine.
Avrupa deyince onlarca turizm çeşitliliğine rağmen karavan turizmi toplam turizm gelirinden hatırı sayılır pay almaktadır bugün. Küçüklü büyüklü 20 bini geçen kamp alanlarında doğanın tam içinde tatil yapılmakta, kamping alanlarıyla birlikte toplam yıllık gelir 80 milyar euro’yu bulmaktadır.
Çoğumuza yabancı gelen karavan turizmi konusunu biraz daha açalım: Karavan turizmi basit tanımıyla üç basamaktan oluşuyor: Kamping ya da doğru tanımıyla ‘mokamp’ (mocamp) adı verilen özel düzenlenmiş park ve ihtiyaç sahaları burada ilk basamak. Bunlar yol güzergâhında olabileceği gibi, turistlerin gözde ziyaret alanlarına yakın yerlerde de konuşlanabiliyor. Hemen hepsinin kendine özgü bir adı var. Konulan adlar çekici ifadelerle dillendiriliyor.
‘Mocamp’larm tümü yasal düzenlemelere uymak zorundalar. Tıpkı turistik oteller gibi yönetiliyorlar. Park eden araçlara su ve elektrik bağlantısı sağlamaları zorunlu ihtiyaçlar arasında. Çoğunun özel dizayn edilmiş restoranları, hatta çamaşırhaneleri var. Arazi içine serpiştirilmiş hatıra eşyası satan dükkânlar, yöreye uygun malzeme kiralayan birimler cazibeyi arttırıyor.
Örneğin, bir ‘mokamp’ deniz kıyısında ise sörf malzemesi, deniz kayağı vb. gibi karavanda taşmması mümkün olmayan kiralık malzemelere yer açıyor. Aynı şey ‘dağ mokampları’ için de geçerli. Paraşüt, paragliding gibi hobi ürünlerini bulmak mümkün.
Rehber ve uzmanlardan oluşan ekipler de var. Kimi mokamplarda araç bakım ve kontrol hizmeti veren atölyeler olduğunu da ekleyelim. Pek sade olanları ise günlük bilet kesen; karavanlara elektrik ve su sağlayan daha basit yerler. Buraya kadar anlatılanlar işin altyapı kısmı.
KARAVAN AL YA DA KİRALA
Motokaravan olarak adlandırılan yekpare gövdeli özel düzenlenmiş taşıtlar işin ikinci basamağmı oluşturuyor:
Düzenlenen araçların çoğu bildiğimiz minibüs ya da midibüs tipinde. Bunlara karavan jargonunda kısaca ‘camper’ deniyor. Tek yataklı olanları genellikle şoför kabinin üzerinde bir bölüm içeriyor. Geriye kalan alan mutfak ve mini salon…
İki, üç ve dört yataklı olanlar genellikle ranza sistemiyle dizayn edilmiş konforlu taşıtlar. Mutfak ve salona ilaveten, duş ya da WC’ye sahip. ‘Camper’ tipi araçların büyük olanları (ki bunlara alco-van deniyor) bazıları arkada çift tekerli. Dolaysıyla bunlar Türkiye’de bir üst sınıf sürücü belgesiyle kullanılabiliyor.
Fakat büyük çoğunluğu dört tekerli olduğundan yaygın ehliyetlerle kullanılmaları kolay.
Özel olarak yapılmış çekme karavanlar ise işin üçüncü basamağı: Bunlar her türlü konfora sahip özellikleri olan karavanlar. Uygun araçla çekilip her yere götürülebiliyor. Daha çok uzun geceleme yapılacak yerler için geçerli. İçleri rahat ve geniş… Yan yüzeylerinde çoğu zaman tente ile portatif oturma üniteleri bulunuyor.
Son yıllarda daha işlevsel çeşitleri ilgi görüyor. Küçük araçlarla rahatça çekilebilme özelliğine sahip olanları var. Kendi içinde sınıflandırma çekilen araçların brüt ağırlıklarına göre yapılıyor. Bu tip araçlar Amerika’da 1960’lardan itibaren bir moda yaratmış. Doğal sit alanlarının tümü aynı zamanda karavan turizmine tahsis edilmiş. Kimi aileler özel mahaller oluşturarak devamlı bu karavanlarda kalıyor. Karavanlar eyaletlerin çoğunda konut statüsünde. Amerika’da karavanlara yasadışı ufak bir müdahale bile ‘haneye tecavüz’ olarak görülüyor. Bunlar maalesef zamanla konargöçer ‘karavan-kondu’ şeklinde basit yaşam alanlarına da dönüşmüş.
MOKAMPIAR VE KARAVAN ZİNCİRİ
Gelelim bunca bilgiden sonra önereceğimiz girişimin niteliklerine: Ülkemizde yakın geleceğin en ilginç turizm konularından biri karavan turizmi olacak. Anadolu coğrafyası ve doğal zenginliklerimiz buna uygun. Ayrıca arkeolojik alanların yakınında konaklama yapmak çoğu ülkede rastlanamayan bir ayrıcalık.
Tam burada girişimcilere üç önerimiz olacak…
İlki, belli yerlerde uygun araziler alarak buraları karavan turizmine açmak, karavan işletmeciliğine entegre etmek. Turizm Bakanlığından izin ve işletme belgesi alınması gerekiyor. Yatırım niteliğine göre ciddi devlet desteği alınması da söz konusu.
İkincisi, daha sade bir öneri. Her tipten karavan kiralayan ‘rent a car’ firmaları oluşturmak. Bunlar kendi portföylerinde bulunan araçları kısa ve uzun vade kiralama yöntemleriyle hizmete sunabiliyor. Dünyada örnekleri var, iş giderek bir sektör halini alıyor. Türkiye’de tek tük bu konuda tutunmaya çalışan firmaların olduğunu da duyuyoruz. Tebrik edilecek bir iş yapıyorlar, işin öncüsü konumundalar.
Son önerimiz, işi geliştirilebilecek, ülke turizmine ciddi katkılarda bulunabilecek daha bütünsel bir teklif. Yenilikçi algılarla çok amaçlı mokamp ve karavan zincirleri kurmak. Önce çeşitli destinasyonlarda kamping alanlarım oluşturup, bu bölgeleri kendi karavanlarıyla ziyaretçilere tahsis edip kullandırmak.
Motokaravanlarla gidip beş yıldızlı bir doğa tatili gerçekleştirmenin kurumsallaşmış örnekleri Avrupa’da görülmeye başladı. Bu ilk örnekler birbiriyle entegre işletme zinciri şeklinde. Firmaların çoğu otel turizminden sıkılan tüketici için değişik seçenekler sunuyor. Kurumsallaştırılan zincir zamanla değişik aksiyonları portföyüne ilave edip büyüyor.
Bu sektörde konuya odaklanıp uzmanlaşmak, çok sayıda destinasyon yaratıp karavan konaklamasında bilinmedik inovasyonlara yer vermek şart. Karavan turizminin müşteri psikolojisinde birbirini takip edip izleme alışkanlığı var. Herkes herkesin peşine takılıp gidiyor. Unutmayalım ki karavan lafının orijinali bizim dilimizde de ‘kervan’ demek!
Nur Demirok / Para