Bakliyat Ürünlerinde Kilogram Başına 10 Kuruş Prim Veriliyor
Son 10 yılda tarımsal üretimimizin değeri 23.7 milyar dolardan 61.8 milyar dolara yükseldi. Ancak her şey güllük gülistanlık değil. Örneğin, geleneksel ürünlerimizden nohut, fasulye ve mercimekte hala dışa bağımlıyız. Fasulye Çin’den, nohut ve mercimekse Kanada’dan geliyor…
TARIMSAL üretimin miktar ve değer rakamlarına bakınca insan seviniyor. 2002’de 23.7 milyar dolar olan tarım sektörünün büyüklüğü 2011’de 6] .8 milyar dolara yükseldi.
Bu yıl ise 65 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Tarımın birçok alanında olumlu gelişmeler var. Meyve sebzede dünyanın önemli üreticilerinden biriyiz. Kiraz, narenciye, çilek, kayısı, incir, domates, biber, salatalık… Bu ürünlerde ya dünya lideriyiz ya da ilk üçteyiz.
Ancak aynı tabloyu bakliyatta göremiyoruz. Geleneksel ürünlerimiz nohut, fasulye, kırmızı ve yeşil mercimekte tadıyla, kalitesiyle dünyanın önemli üreticilerindendik. Hatta 1980’li yıllarda sadece 1 milyon tonun üzerinde nohut ve fasulye ihracatı yapılıyordu. Bugün ise bırakın ihracatı içerideki üretim kendimize bile yetmez hale geldi. Üretim alanları her geçen gün daraldı, çiftçi neredeyse bu ürünlere küstü. Hal böyle olunca da fasulyeyi Çin’den, nohudu Kanada’dan ithal eder hale geldik. Bugün Türkiye’de tüketilen bakliyatın en az yüzde 25’i yurtdışından tedarik ediliyor.
Bakliyat grubundaki bu olumsuz tablo Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın da gözünden kaçmadı. Son iki yıldır bakliyat grubu ürünlerine kilogram başına 10 kuruş prim veriliyor. Sektör uzmanları ise çiftçinin tekrar bu ürünlere dönmesi için destek miktarının artırılmasını, hatta mazot, gübre ve sulama maliyetlerinde de destek verilmesini öneriyor.
“NOHUDU LEBLEBİCİ YÜKSELTİYOR”
Mehmet Reis, bakliyat deyince ilk akla gelen isim. Reis Gıda’nın sahibi Mehmet Reis, aynı zamanda bakliyat sektöründe markalaşmayı başlatmasıyla tanınıyor. Hatta bakliyatın önemini anlatmak için özel reklam kampanyaları bile hazırlattı.
Mehmet Reis, bakliyatın içinde bulunduğu durumu “içler acısı” olarak yorumluyor. Bakliyatın stratejik ürün grubunda görülmesi gerektiğini düşünen Reis, “Türkiye halen bir tarım ülkesi. Fabrikalar kadar toprağa atılan tohum da önemli. Tarıma stratejik gözüyle bakmalıyız. Mücbir sebepleri dikkate alarak bu ürünlerde stok tutmalıyız. İklim şartları artık çok değişken. Tedbirli olmak lazım. Daha fazla üretimin çaresine bakmalıyız” diyor.
Reis, ürün bazında bakliyat sektörünün durumunu ise şöyle değerlendiriyor: “Bakliyat üretimimiz az. Nohutta son üç yıldır bir mantar hastalığı türedi. Bu yıl biraz daha iyileşme var. Nohudun büyük bölümünü leblebiciler çekiyor. Bu nedenle fiyatları biraz yüksek seyrediyor. Toptan kilo fiyatı 3.73 TL. İçerideki üretim yetersiz kaldığı için Kanada’dan ithalat yapılıyor. Fasulyede ekim alanları daraldı. Arz yetersiz. Kilosu 3.60 TL. Çin’den ciddi miktarda fasulye girişi var. Barbunya zaten çok az üretiliyor. Kilosu 4.40 TL.
FASULYEYE AŞURE ZAMMI
Yeşil mercimek üretimi ise sadece 1 aylık tüketimi karşılayabilecek miktarda. 11 aylık ihtiyaç Kanada’dan ithal ediliyor. Kırmızı mercimekte birkaç yıldır düşen rekolte bu yıl 500 bin tonlara yükseldi. Verim iyi. Fiyatı da 1.60 TL. Bakliyat sektöründe ithalatın bitmesi için üretimin artması lazım. Neden Çin’den, Kanada’dan, ABD’den bakliyat ithal edelim ki?”
PAKDER (Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat İş ve Paketleme Sanayicileri Derneği) Başkanı ve Dinçer Bakliyat’ın sahibi Tevfik Dinçer de nohutta son iki yıldır sıkıntı olduğunu, kilosunun 1.5 TL’den 4 TL’ye yükseldiğini söylüyor. Dinçer, bunda üretimin 450 bin tonlardan 250 bin tonlara gerilemesini en önemli etken olarak görüyor. Nohudun daha geniş çaplı kullanılması, talebe bağlı olarak da fiyat artışını getirmiş.
Dinçer, bu yıl kırmızı mercimekte rahat, yeşil mercimek ise sorunlu olduklarını söylüyor. “Yerli yeşil mercimek üretimi sadece 20 bin ton olduğu için dışa bağımlıyız. Üretimin artması için özel teşvik verilmeli diyor.
Tevfik Dinçer, fasulye fiyatlarındaki ekstra yükselişe de dikkat çekiyor. Bunun sebebini de aşure (muharrem) ayma bağlıyor. Malum aşurenin en önemli katkılarından biri fasulye… Dinçer, dünyanın en büyük üreticilerinden Hinidistan’ın bile fasulye ithal etmesinin de fiyatları yükselttiğini belirtiyor.
“MARKETLERDEN ŞİKAYETÇİYİZ”
Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı, Batallı Tarım Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Batallı ise farklı bir noktaya dikkat çekiyor. Batalı da 1980’li yıllarda sadece nohut ve fasulye ihracatının 1 milyon ton olduğunu hatırlatarak bugün ithalatçı duruma düşmeyi üzüntü verici buluyor. Ancak onun bir şikayeti de marketlerin uyguladığı fiyat politikalarına yönelik:
“Üretimimiz tüketime yetmiyor. Fiyat istikrarsızlığı üreticiyi alternatif ürünlere yöneltiyor. Ayrıca üreticiden alınan ürün market raflarında yüzde 100, yüzde 200 yüksek fiyatlarla k satılıyor. Para kazanamasa yan üretici başka ürün-lere yöneliyor. Bu noktada marketlerden şikayetçiyiz. Sadece onlar. kazanıyor. Üreticiyi küstürmemek için tarladan çıkış fiyatlarının yükseltilmesi gerekiyor. Sadece marketlerin fahiş bir şekilde kazanmasını doğru bulmuyoruz.”
İdriz Çokal / Para Dergi