Avrupa ekonomisi obez hastaya döndü
Avrupa ekonomisi obez hastaya döndü
Yunanistan’ın kurtarılmasına rağmen Euro Bölgesi ekonomisine kurtarma paketi dayanmıyor. Öyle ki her yeni paket bir sonrakine beklenti yaratıyor. Neredeyse karnı doymayan bir obeze dönen AB ekonomisi için yeni bir mali paket daha hazır. Paketler için siyasilerden gelen yangın duvarı’nın yükseltildiği yorumları haksız sayılmasa da kriz atlatılabilmiş değil.
Sağladığı likidite ile krizin bir anlamda ilacı-şifası değil-olan Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Başkanı Mario Draghi, bir süre önce Euro bölgesinde yaşanan krizde en kötünün geride kaldığını ve enflasyon riskinin artması halinde ECB’nin girişimde bulunacağını söyledi.
Durumun istikrar kazandığını ifade eden Draghi, “Euro bölgesinin enflasyon, cari denge, bütçe açıkları gibi en önemli ekonomik verileri örneğin ABD’den daha iyi” dedi.
Üçüncü yılını dolduran krizde uzun vadeli çözüm henüz sağlanamamışken gelen bu iyimser açıklamanın ne kadar gerçekçi? Rakamlara ve piyasa gözlemcilerine göre tablonun henüz pek iyimser olduğu söylenemez.
Geçen hafta cuma günü Kopenhag’da bir araya gelen Avrupalı liderler, kurtarma fonunun büyüklüğünü artırma karan aldı. Kurtarma fonunun artırılmasında uluslararası baskılara daha fazla direnemeyen Almanya Başbakanı Merkel, bölgedeki borç krizinin diğer ülkelere yayılmasını önlemek için fonun geçici olarak artınl-masına izin verdi. Böylece kurtarma fonu 800 milyar Euro’ya çıkarıldı. Temmuz’da hayata geçirilecek 500 milyar Euro’luk daimi kurtarma fonu Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ile 2013 ortalarında 440 milyar Euro’luk geçici kurtarma fonu Avrupa İstikrar Fonu (EFSF) bulunuyor. Bir devletin temerrüde düşmesi halinde Avmpa finans sektörünün çökmesi ihtimali, başta Almanya olmak üzere bölgenin ağır toplannı yardım etmeye zorlamaya devam ediyor.
İYİMSERLİK OLUŞAMIYOR
Krizin başlangıcından bu yana düzenlenen onlarca zirveden birçok birlik ve kurtarma fonu kararı çıktı. Ancak ekonomistler, iyimser olma konusunda hala çekingen. Çünkü ABD’deki örneğindeki gibi ABD Merkez Bankası’nın (FED) yani ECB’nin üstlendiği kurtarıcı rol ve sıkılan kemerler, büyüme ve talebi canlandırmaya yetmiyor. ECB’nin bankalara aktardığı yüz milarlarca Euro krediye dönmüyor yine ECB’ye park ediyor. Bu işlemin sağlık durumu ise meçhul.
Bir süre önce Avrupa Komisyonu’nun mali işlerden sorumlu yetkilisi Olli Rehn, mali piyasalardaki iyileşme sinyallerine rağmen Euro Bölgesi’nin 2012’de yüzde 03, küçüleceğini açıklamıştı. Komisyon, aynca işgücü pazarının “acı dolu” bir düzeltme dönemine girdiğini, işsizliğin bu yıl da artmaya devam edeceğini belirtmişti. Asgari ücretler yüzde 22 oranında indirilirken, işgücü maliyetlerinin gelecek üç yıl içinde ortalama yüzde 15 oranında azalacağını açıklayan Komisyon, hükümetin asgari ücreti indirme karannın iç pazarda güçlükleri artıracağını ve kısa dönemde istihdam üzerinde olumsuz etkileri olacağını belirtti.
Ayrıca OECD de geçen hafta bu açıklamayı doğrular nitelikte bir not yayınladı. Açıklamada, Euro bölgesi ülkelerinde büyümenin zayıf olacağı bildirilirken petrol fiyatlarının tehdit oluşturduğuna dikkat çekildi. Aynca Draghi’nin sözlerini çürütürcesine, “ABD ekonomisindeki büyüme görünümünün güçlü biçimde devam ettiği, hisse fiyatlarındaki toparlanma, güçlü tüketici güveni ve tanm dışı istihdamdaki artışın ekonomik faaliyetleri desteklediği” belirtildi.
YENİ HALKALAR…
Öte yandan bir süredir ise Ispanya ve Portekiz’in krizde yeni halkalar olacağı konuşuluyor. Ispanya’da bütçe açığını GSYİH’nin yüzde 8.5’undan yüzde 53’üne indirme hedefi, GSYÎH’de yüzde 5-6’lık yeni bir daralmaya işaret ediyor. Ispanya’da işsizlik oranı ise yüzde 23 seviyesinde.
Citigroup’un baş ekonomisti Wil-lem Buiter, borç yapılandırmasını kabul eden Ispanya’nın “her zamankinden daha fazla risk taşıdığını” ifade ediyor. Öte yandan İtalya ve Ispanya’nın “kurtarmak için fazla büyük” olduğuna dikkat çekilerek, bu ülkelerin Avrupa bankalan ve finans piyasalarına Yunanistan’ınkinden daha büyük etkisi olacağına dikkat çekiliyor.
FONLARI ŞİŞİRMEK YETMEZ
Radikal gazetesi ekonomi yazarı Uğur Gürses ise Cuma günkü yazısında uluslararası danışmanlık şirketi Boston Consulting Group’un borç sorununda tek tek ülke ülke yol alınamayacağını, bu sayede ancak zaman kazanıldığını ve Euro Bölgesi’ndeki ülkelerin aşın borçlarının topluca bir “itfa havuzu” içine alınması önerisine yer verdi. BCG’nin hesaplamalarına göre Euro Bölgesi’ndeki hükümetlerin borç fazlaları 3-7 trilyon Euro’yu buluyor.
Bir süre önce Türkiye pazarına gireceğini açıklayan Danimarkalı yatırım şirketi Saxo Bank’ın küresel baş ekonomisti Steen Jakobsen, politikacıların istikrarı başarı olarak nitelendirmek eğilimlerini hatırlatarak, rakamlara dikkat çekiyor: “Avrupa’da reel ekonomi oldukça düşük seviyede: işsizlik yüzde 10,7 ile en yüksek seviyesine ulaştı ve genç işsizlik oram Ispanya’da neredeyse yüzde 50 olmasının etkisiyle yüzde 23 seviyesinde. Büyüme öngörüleri, kamu finansmanındaki zorlukların da etkisiyle devamlı olarak aşağı dönüyor.
Kötümser analistlerden olan Jakobsen, “Ekonomik görünüm Almanya’nın eksik reformlar ve zayıf büyümeye odaklanmasını sağlama konusun daki başansızlığına bağlı olarak her geçen gün daha kötü olmaya devam edecek” diyor.
İZLENECEK GELİŞMELER
Bölgeyi önümüzdeki dönemde bekleyen gelişmelere baktığımızda ise seçimler öne çıkıyor. Fransa’da Nisan ayında yapılacak seçimlerde öne çıkan sosyalist aday François Hollande seçilir de istikrar paktını yeniden tartışmaya açarsa sorun yaşanabilir. İrlanda’da ise mali pakt referanduma sunulacak.
Seçimlere geri sayım yapan diğer ülke Yunanistan’da ise istikrar politikasını yeniden pazarlığa açmak ya da bu politikadan sapmak isteyen siyasi partiler seçimde başarı kazanabilir. Ancak iyimser uzmanlar buna düşük ihtimal veriyor. Aksine, kriz ülkelerinde bütçe açığını azaltma ve ekonomik reformlarla bütçeyi sağlığa kavuşturma politikasının sürdürülebileceği tahmin ediliyor. Çünkü bunun dışındaki uygulamaların birliğin dağılma tehlikesini uzaklaştırması mümkün değil.
Kıvanç Özvardar