Ar-Ge Nedir? – Türkiyede Ar-Ge Merkezleri
NEDİR BU AR-GE?
Bilimsel merak ve yaratıcılığın çığır açan teknolojilere, teknolojinin de ürünlere dönüşümünde Araştırma ve Geliştirme yani Ar-Ge büyük önem taşıyor. Bu yazı dizisinde ülkemizin Ar-Ge devlerini mercek altına alıyoruz.
Bilginin büyük bir güç kaynağı olduğu, ilk olarak 17. Yüzyıl düşünürü Francis Bacon tarafından fark edilmişti. Günümüzdeyse artık bilgi, bilim ve teknoloji kelimeleri bir arada anılıyor. Artık ürün ve hizmetlerin dolaşımı küresel ölçeğe yayıldı. Bu nedenle birçok ülke bilim ve teknoloji odaklı kalkınmayı ekonomi teorilerinin merkezi haline getirmiş durumda. Tabii bir ülkede bilim ve teknolojinin gelişmesi ancak bunun için gereken altyapının kurulmasıyla mümkün oluyor. İşte Ar-Ge tam bu noktada devreye giriyor. Ar-Ge’yi bilimsel ve teknik birikime ek olarak ürün-hizmet kalitesinin artırılması ve bir yandan da maliyetlerin düşürülmesi amacıyla sistematik olarak gerçekleştirilen yaratıcı faaliyetler olarak özetleyebiliriz. Gelişmiş sanayi ülkelerinin yer aldığı OECD, Ar-Ge’yi üç aşamada ele alıyor:
• Temel Araştırma
• Uygulamalı Araştırma
• Deneysel Geliştirme
Temel araştırma süreci Ar-Ge’nin ilk aşaması.
Yaratıcı fikirlerin hem kuramsal hem de deneysel çalışmalar için önemli bir başlangıç olduğunu ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini kabul etmeden Ar-Ge yapmak mümkün değil. Dolayısıyla her şeyden önce bilime, bilim insanlarının özgün ve yaratıcı fikirlerine sahip çıkmak, onları destekleyecek ortamı yaratmak gerek. Bu noktada devreye uygulamalı araştırma aşaması giriyor.
Yaratıcı fikirleri üretmeye yönelik sürecin başlangıcını temsil eden uygulamalardan, deneysel geliştirme aşamasına geçiliyor. Var olan bilginin üzerine yeni fikirlerden doğan araştırmaları da ekleyerek deneysel üretim sürecine başlandığında Ar-Ge’nin olmazsa olmaz tüm şartları sağlanmış oluyor. Özetle Ar-Ge, ne yeni bir ürün üretmek, ne de salt bilimsel çalışmalar yapmaktan ibaret. OECD bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak için şu tanımı getirdi: Ar-Ge, bilimsel veya teknolojik belirsizliğin olduğu durumlarla ilgili faaliyetlerdir.
Bilginin teknolojiye, teknolojinin ürüne dönüşümü
Günümüzde dünya devlerinin kıyasıya rekabet ettiği Ar-Ge faaliyetleri, sadece bilim ve teknolojinin gelişimini sağlamakla kalmıyor, ürün-hizmet kalitesinin de yükselmesine yardımcı oluyor. Bilgi, Ar-Ge’nin temeli. Bilimsel merak ve yaratıcılığın çığır açan teknolojilere, teknolojinin de yenilikçi ürünlere dönüştüğü bu sürece önem veren şirketler, gelişmiş ülkelerin dünya pazarlarıyla rahatlıkla rekabet edebilir duruma geliyorlar. Çünkü bilgiye dayalı ekonomilerde teknoloji üretme yeteneği, rekabette üstünlük sağlıyor.
Tabii hepsi bu kadar da değil. Ar-Ge odaklı üretim bilinci, Türkiye gibi sürdürülebilir ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmak isteyen ülkeler için büyük önem taşıyor. Kültürel kırılmaları bilim ve teknolojiyi kullanarak aşan şirketler sayesinde üretim maliyetleri düşüyor, ihracat rakamları artıyor ve süreklilik sağlanıyor. Ülkede sürdürülebilir büyüme dinamiğinin oluşması, beraberinde toplumsal refah düzeyindeki artışı da getiriyor.
Aslında Ar-Ge yaşam kalitesini dert edindiğinden, insanla ve onun yaşamıyla doğrudan bağlantılı. Aynı anda hem bilim ve teknolojide hem de ürün-hizmet kalitesinde artış sağlarken, bireylerin ve dolayısıyla da ülkelerin toplumsal refah seviyesini iyileştiriyor. Dünyada yaşanan ekonomik krizler yakından incelediğinde, Ar-Ge’ye önem veren şirketlerin krizlerden etkilenmedikleri (ya da daha az etkilendikleri) ve birçoğunun kriz zamanlarında daha fazla kalkındığı görülebilir. Bu nedenle, Ar-Ge yatırımı yapmak için ekonomik istikrar sağlanmasını beklemek pek de iyi bir fikir değil. Özellikle Türkiye gibi bu konuda hala büyük eksikleri olan ülkelerde ekonomik istikrara giden yol Ar-Ge yatırımlarından geçiyor.
Ama yatırımların artmasında teşviklerin ve ülke yönetiminin aldığı kararların büyük payı var. Sadece teşvik vererek şirketlerin bu alanda faaliyete girmesini beklemek de yeterli değil. Sonuçta Ar-Ge’ye başlayacak olan her şirket, yatırım, çaba ve sabır gerektiren bir sürece girmiş oluyor. Örneğin sanayinin ihtiyacı olan bilimsel araştırmalar, yüksek lisans ve doktora tezi haline getirilip, üniversiteler bu sisteme entegre edilebilir. Böylece ürüne dönüşebilecek her türlü yaratıcı fikir ve bilimsel araştırma desteklenmiş olur. Hatırlatmakta fayda var: Aslında ülkemizdeki nitelikli üniversite mezunu oranı tüm bunlar için yeterli. Ancak bilimsel disiplinlerden mezun olan öğrenciler kendi profil ve lisanslarına uygun çalışma ortamını bulamadıklarından beyin göçü yaşamaya devam ediyoruz. Ar-Ge faaliyetleri ve üniversiteler bir arada değerlendirilebildiğinde istihdam açısından da önemli bir başarı kaydetmiş olacağız. Ayrıca bu alan, üniversitelerin öğretim üyeleri için de büyük bir avantaj sağlıyor. Öncesinde şirket kurma imkanı olmayan öğretim üyeleri artık sahip oldukları bilgiyi Ar-Ge merkezlerinde ekonomiye kazandırma imkanını buluyorlar. Özetle neresinden bakarsak bakalım, Ar-Ge herkes için ve her açıdan çok büyük avantajlar sağlayan bir yatırım türü.
Geçtiğimiz günlerde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan duyuruda; “Bakanlık olarak bu merkezlerimizin daha güçlü hale gelebilmesi için elimizden gelen her türlü desteği vereceğimizin bilinmesini istiyoruz” denildi.
Bugün ülkemizde sadece 157 Ar-Ge merkezi var.
Bu merkezlerde 21 bin nitelikli Ar-Ge personeli çalışıyor. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında bu rakam henüz başlangıç aşamasını temsil etse de şimdiden 2 bin ulusal ve uluslararası patent müracaatı yapıldı. Bakanlık özellikle bir konunun üstünde özenle duruyor: Artık ekonomimiz, Ar-Ge ve inovasyonu temel dinamikler haline getirmiş durumda. Yine de Ar-Ge teşviklerini iyi yönetmek, sistemi suistimal eden merkezleri devreden çıkarıp, kendini gerçekten bu amaca adamış olanlara haksızlık etmemek gerek.
Ar-Ge Devi: VESTEL
Ar-Ge denilince ülkemizde ilk akla gelen isimlerden biri Vestel. Yeni ürün ve teknolojilerin geliştirilmesinde bilimsel araştırmanın ne kadar önemli olduğunu bilen şirket yetkilileri, yetkin teknik altyapılarını kullanarak son derece başarılı bir Ar-Ge faaliyeti yürütüyorlar. Bu sayede “dünya şirketi” olma vizyonunu sağlamlaştırarak, ürünlerini 140 ülkede yüz binlerce kullanıcıya ulaştırmayı başardılar. Araştırmaya dayalı inovas-yon, Vestel’in can damarlarından biri. Ar-Ge’ye yıllık cirosunun %2’si ayrılmış ve küresel çapta 8 Ar-Ge merkezi ve 800 u mühendis olan 1000 kişilik dev kadrosu sayesinde inovasyon alanında dünyada en çok Ar-Ge harcaması yapan ilk 1500 şirket arasında.
Geleceğin teknolojilerini şekillendiren iki önemli faktör var: Tercihe göre kişiselleştirilebilen ergo-nomik tasarımlar ve doğa dostu ürünler. Vestel bu ikisini ürün geliştirmede ana kriter olarak görüyor. Şirket, son yıllarda ürettiği çevre dostu ürünleriyle dünya rekortmeni durumuna geldi. Örneğin geliştirdikleri A+++ teknolojisi sayesinde yüzde 70 oranında daha az enerji harcayan çamaşır makineleri ve sadece 5,5 litre suyla çalışan en hızlı bulaşık makinelerini üretiyorlar. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin, cep telefonuyla uzaktan kumanda edilebilen ilk kliması da Vestel’in ürettiği yenilikler arasında. Ar-Ge faaliyetleri sonucunda geliştirdikleri LCD modül teknolojisini de unutmamak gerek. Bu teknoloji sayesinde Vestel, Avrupa’da modül üretimi yapabilen sınırlı sayıdaki aktörlerden biri haline geldi.
Vestel, Türkiye’nin en fazla ihracat yapan şirketlerinden biri olarak AB Komisyonunun 2009 Ar-Ge yatırımları raporunda 42,92 milyon Euro yatırımıyla, dünyada en çok Ar-Ge harcaması yapan şirketler arasında 1096. sırada yerini aldı. Ancak yine Ar-Ge yatırımları sayesinde kazandığı dev bir avantaj daha var: İnsansız hava araçları (İHA) üretimi. Uçuş teknolojilerine yapılan yatırım, 20 saate kadar havada kalabilen ilk yerli taktik insansız hava aracı Karayele dönüştü. Kendi bünyesinde, tamamen özgün olarak, sadece Türk mühendislerden oluşan bir ekiple üretilen hava araçları, bu alanda insan kaynağı gelişimine de hizmet ediyor. Karayel, dünya genelinde şimdiye dek sadece insanlı hava araçlarında kullanılmış olan sistematik hata emniyetinin, ilk kez insansız bir araçta denenmiş olması nedeniyle tüm dünyadan ilgi gör
meye başladı. Vestel Savunma Sanayi Genel Müdürü Aziz Sipahi, “Karayel’in yurtdışma pazarlanmasmda bu durum ciddi bir avantaj sağladı. Şimdiden birçok dost ülkenin ilgisiyle karşılıyoruz,” diyor. İHAlar günümüzde özellikle sivil havacılıkta, kurtarma ve haritalama faaliyetlerinde, orman yangınları ya da çevre kirliliğinin tespiti amaçlarıyla kullanılıyor.
Vestel Türkiye’nin ilk akredite edilen Ar-Ge merkezlerinden birkaçını yönetiyor olmanın verdiği sorumlulukla, bu alandaki stratejilerini de sürekli güncelliyorlar. National Geoghraphic’in ünlü belgesel dizisi Mega Yapılarda tanıtılan modern üretim tesisi Vestel City de asıl gücünü bu disiplinli ürün geliştirme felsefesinden alıyor. Vestel’in bugün Avrupa beyaz eşya pazarının en büyük 10 üreticisinden biri olması tesadüf değil. Tüm bu başarılar, sektörler arası bilgi ve tecrübe aktarımını yenilikçi ürün geliştirmeye adamış olmasının bir sonucu.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 152 Ar-Ge merkezi arasında yapılan performans değerlendirmesi sıralamasında Vestel Elektronik A.Ş. Ar-Ge merkezleri sektör birincisi ve Türkiye dördüncüsü oldu. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, tüm bu başarıların inovasyona ve Ar-Ge’ye verilen önemin bir sonucu olduğunu söylüyor; “İnovasyon, günümüzün global rekabet koşullarında kurumların varlıklarını sürdürebilmeleri için şirketlerin olmazsa olmazı haline geldi. Biz gelişime ve değişime liderlik eden, dünya pazarında söz sahibi bir firma olarak inovasyonu yıllar önce benimsedik, çalışma prensibimiz olarak içselleştirdik. Yenilikçi, farklı ve öncü firma olma anlayışımızı tüm çalışanlarımıza yayarak bunu kurum kültürü haline de getirdik. Bugün inovasyon, Vestel’in DNAsınm bir parçasıdır.”
Vestel ürünleri 2012 yılında dünyanın en prestijli tasarım yarışmaları IF Product Design Award, A Design Award, Red Dot Design Award, Plus X Award ve Good Design Award’da toplam 92 ödüle layık görüldü. Endüstriyel tasarımı Ar-Ge süreçlerine en etkin şekilde entegre ederek, ürün geliştirme başarısını her yıl topladığı uluslararası tasarım ödülleriyle tescil eden ve bilim insanlarına teşvik edici koşulları sağlayan Vestel’i kutluyoruz. Artık çok çalışıp, çok ürün üretmek yeterli değil. Beraberinde yenilikler de yaratmak gerekiyor.
Özetle; ARaştırdıkça GElişiyoruz.
Hem bilim ve teknolojide hem de ekonomide bir üst lige çıkabilmek için ülkemizde Ar-Ge’ye daha çok yatırım yapılması dileklerimizle…