AK Parti ve chp’nin sosyal politika vaatlerinin analizi
Seçim meydanlarında liderler yapacaklarına ilişkin önerilerle halktan oy istiyorlar. Partiler ise seçimlerde yapmak istediklerini seçim bildirgeleriyle kamuoyuna ilan ediyorlar.
Seçim bildirgelerinde halkın büyük bölümünü ilgilendiren ‘sosyal politikalar’ önemli yer kaplamakta. AK Parti ve CHP seçim bildirgelerinde sosyal politikalar açısından neleri hedeflediklerini belirtmekteler. İki partinin tüm sosyal politika vaatlerini karşılaştırmak yazının sınırını aşacağından dolayı özellikle kamuoyunda en fazla konuşulanları analiz etmeye çalışacağız.
Her iki parti sosyal politikalara önemli yer vermektedir. CHP, şu anda AK Parti tarafından hayata geçirilmiş bazı hakları parti programında yapılacaklar arasında saymakta. Mesela CHP, parti programında “dayanışma grevinin serbest bırakılacağını” belirtmektedir. Oysa dayanışma grevinin yanı sıra siyasî amaçlı grev ve genel grev 12 Eylül referandumuyla yasak olmaktan çıkarıldı. CHP belki de bu düzenlemelere hayır dediği için düzenlemeyi unutmuş olabilir. Medya sektöründe örgütlenmenin önünde yasal engeller olmamasına rağmen CHP’nin parti programında “Medya sektöründe ayrımsız grevli, toplu sözleşmeli sendikal hakkın kullanılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.” denilmektedir. Medyada örgütlenme sorunu daha çok medya patronlarının tavrından kaynaklanmakta. Hastanelerde nüfus cüzdanını gösteren herkes sağlık sigortasından yararlanmasına rağmen CHP parti programında, “Her yurttaş sadece nüfus cüzdanını kullanarak, sağlık sigortasından yararlanacaktır.” denilmektedir. İki partinin yeni vaatleri de var. Yaptığı icraatlar halka dokunduğu için yeni vaatlerini anlatmada AK Parti’nin işi CHP’ye göre daha kolay.
Taşeron işçiler ve yoksulluk
Taşeron işçilerin çalışma şartlarında zorluklar bulunmaktadır. Kimi sektörlerde uzun süreli çalışma, iş ortamının düzenli iş yapmaya uygun olmaması, işyerlerinde iş güvenliği tedbirlerinin yetersiz olması, yeterli ücret verilmemesi gibi sorunlar başta olmak üzere birçok sorunları var taşeron işçilerin. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun hem seçim bildirgesinde hem de seçim meydanlarında taşeron işçilerin kadroya alınması vaadinin gerçekleşebilmesi için bununla ilgili bir yol haritasının ve hesabın olması gerekir. CHP taşeron işçilere kadro vereceğini söylemesine rağmen bunların sayılarının kaç olduğunu noktasında bir şey söylemiyor. Her şeyden önce ülkemizde ne kadar ‘taşeron’ işçi olduğuna ilişkin sağlıklı veriler mevcut değil. Sadece bazı sektörlerde ne kadar taşeron işçi çalıştığına ilişkin verilerin yanı sıra milletvekilleri tarafından bu dönem verilen 15 adet soru önergesi var. Yapılmış kimi araştırmalarda ise taşeron işçilerin sayılarının 6 milyonu bulduğu söylenmektedir. Özellikle inşaat sektöründe 1 milyonun üzerinde, sağlık sektöründe 150 bin civarında olduğu bilinmektedir.
CHP, tüm taşeron işçileri değil kamuda çalışanları kadroya alacaklarını seçim bildirgesinde belirtmektedir. Sağlıklı veriler olmamakla birlikte kamuda 1 milyona yakın taşeron işçi olduğu tahmin edilmekte. Taşeron işçilerin kadrolu olmaları elbette önemli. Özellikle çalışma ve ücret şartlarında iyileştirmeler yapılması ise zorunludur. Ülkemizde kamuda çalışan yaklaşık 2,7 milyon kamu çalışanı, 400 bin civarında ise kamu işçisi bulunmaktadır. Uzun yıllardır kamuya işçi alınmamaktadır. Şu an 400 bin olan kamu işçisi sayısının 1 milyon 400 bine çıkarılması mümkün görünmemektedir. İşçilik maliyetlerini esas alarak yaptığımız hesaplamada bütçeye yıllık maliyeti 18 milyar (katrilyon) TL. Tüm bu veriler çerçevesinde taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi zor görünmektedir. CHP kendi belediyelerinde çalışan taşeron işçilere kadro verseydi bu noktada inandırıcı olabilirdi. Ancak tek örneği bile yok. Taşeron işçilere kadro vaadi belki de 6 milyonu bulduğu söylenen taşeron işçilerin oyunu etkileme gayretidir.
CHP seçim bildirgesinde,: “Yurttaşların yoksulluğunun teşhir edilmeyeceği, yoksulluğu siyasî istismara alet ettirmeyecekleri” söylenmektedir. AK Parti iktidarı ise yoksullukla mücadelede önemli adımlar atmış ve kurumsal yapılar oluşturmuştur. Bu çerçevede AK Parti, ailelere verilen sosyal destekler, eğitim yardımları, engelliler için yapılan sosyal yardımlar, dezavantajlı kesimler için yapılan yardımlar, evde bakım ücreti, yaşlı yardımları toplumda insan hayatına dokunan işler olarak büyük takdir kazanmıştır. Ayrıca yeni dönemde sosyal yardımları, tek çatı altında toplayarak yeni bir bakanlık kurması ise var olan kurumsallaşmayı artıracaktır. CHP’nin yurttaşların yoksulluğunu teşhir etmeyecekleri sözü önemli. Çünkü son zamanlarda CHP ve diğer muhalefet partileri özellikle yoksullara yapılan yardımlardan bahsederken “yurttaşların makarna ve bulgur paketi karşılığında iktidar partisine oy verdiği” söylemi yoksulları incitiyordu. Bu incitici tavırdan vazgeçilme sözü olumlu.
Kadına ayrımcılık ve asgari ücret
CHP’nin seçim bildirgesinde “kadınların çalışma hayatına katılmalarının teşvik edileceği” söylenmektedir. Ülkemizde erkeklerin işgücüne katılma oranı yüzde 70’ken, kadınların ise yüzde 26 ile oldukça düşüktür. Bu oranın yükseltilmesi kadınların iş hayatına katılmalarını teşvik etmekle mümkündür. Ülkemizde eğitim seviyesi arttıkça istihdama katılma artmaktadır. Zaten CHP, seçim bildirgesinde “güçlü eğitim-istihdam bağlantısı” üzerinde durmaktadır. Oysa üniversitelerde başörtülülerin okumasını engellemek için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda Sayın Kılıçdaroğlu’nun da imzası var. Eğitim alamayan kadınların işgücüne katılma oranları da azalıyor. Ayrıca ülkemizde başörtülülerin özel sektörde çalışmalarına yasal bir engel olmamasına rağmen ‘örtülü yasak’ sürüyor. Özellikle büyük şirketlerde özel hüküm yasalarına tabi olarak çalışıldığı için başörtülü olmak çalışmaya engel değil. Ancak birçok büyük şirkette ‘örtülü yasak’ devam ediyor. CHP eğitimde kadınların özgürlüğünü savunursa ve kadınların işgücüne katılması için özel sektörde yasal olmayan bu yasağın kaldırılmasını sağlayacak adımlar atarsa seçim bildirgesindeki bu hedefini gerçekleştirebilir. AK Parti ise programında kadınlarla ilgili birçok öneri getirdikten sonra iş ve eğitim hayatında ayrımcılığı ortadan kaldıracak uluslararası sözleşmelere de atıf yapmaktadır. AK Parti, “‘Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ ile getirilen ilkelerin uygulanması sağlanacaktır.” diyerek ayrımcılığa karşı durmaktadır.
CHP, seçim bildirgesinde “Asgari ücreti, çalışanın insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmesini sağlayacak düzeyde belirleyeceğiz.” demek suretiyle genel bir ifade kullanıyor. AK Parti ise iktidardaki parti olarak, icraatı ortaya koyabiliyor. AK Parti’nin iktidarı devraldığı dönemde asgari ücret 185 dolar iken bugün 512 dolar seviyesine çıkmış ve dolar cinsinden neredeyse 2,5 kattan daha fazla bir artış göstermiştir. Asgari ücret satın alma gücü bakımından hesaplandığında, 2003 asgari ücretiyle 237 kg un alınırken bugün 335 kg alınmaktadır. 2003 asgari ücretiyle 112 kg pirinç alınırken bugün 135 kg alınmaktadır. 2003 asgari ücretiyle 64 kg bisküvi alınırken bugün 104 kg alınmaktadır. 2003 asgari ücretiyle 177 kg süt alınırken bugün 330 kg alınmaktadır. Yaptığımız hesaplamalar Başbakan’ın meydanlarda söylediği “Bizim dönemimizde asgari ücretle daha çok şey alınıyor.” sözünü de teyit ediyor.
Tarkan Zengin Sendika Uzmanı