Kurutulmuş Meyve ve Sebzeler Yoğun Talep Görüyor
İçeriğe Ait Başlıklar
Kurutulmuş Meyve ve Sebzelerin Yükselen Yıldızı: Türkiye
Dünya genelinde kurutulmuş meyve ve sebze sektörü, hızla büyüyen bir pazar olarak dikkat çekiyor. Türkiye, bu alanda güçlü bir üretim altyapısına sahip olup, özellikle son yıllarda ihracatta gözle görülür bir artış sağladı. Bu alanda birim fiyatların da yükselmesiyle birlikte, Türkiye hedeflerini daha da genişletmeye başladı. Küresel piyasalarda yoğun talep gören bu ürünler, yerli yatırımcıların da ilgisini çekerek sektörde yeni yatırımları tetikliyor.
Türkiye’nin coğrafi ve iklimsel avantajları, yılın neredeyse her döneminde üretim yapılabilmesine imkan tanıyor. Ülkemizde yetişen meyve çeşitliliği oldukça geniş; dünyada tüketilen yaklaşık 150 çeşit meyvenin 90’ı Türkiye’de üretiliyor. 2023 verilerine göre 27,4 milyon ton meyve üretimi gerçekleştirilirken, sebze üretimi 31,8 milyon ton olarak kaydedildi. Böylece toplamda 59,2 milyon ton yaş meyve ve sebze üretimi sağlandı. Türkiye, bu üretim hacmi ile dünya genelinde ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Özellikle fındık, kiraz, incir, kayısı ve ayva gibi ürünlerde dünya lideri konumunda olan Türkiye; kavun üretiminde ikinci, mandalina ve elma üretiminde ise üçüncü sırada bulunuyor. Sebze üretiminde de dünyadaki en önemli ülkelerden biri olmayı sürdürüyor.
Peki, yaş meyve ve sebze üretiminde böylesine güçlü olan Türkiye, kurutulmuş meyve ve sebze sektöründe ne durumda? Bu alanda da oldukça başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz. Geleneksel olarak ürettiğimiz kuru üzüm, incir, kayısı, antep fıstığı ve fındık gibi ürünler, ülkemizin dünyadaki güçlü pozisyonunu koruyor. Bu köklü ürünlerin yanına son yıllarda farklı meyve ve sebzeler de eklenmeye başladı. Domates, biber, patlıcan gibi geleneksel olarak kurutulan sebzelerin yanı sıra, portakal, mandalina, muz, şeftali ve nektarin gibi yeni ürünler de kurutularak piyasaya sürülüyor. Üstelik bu ürünler, hem iç pazarda hem de uluslararası pazarda büyük talep görüyor.
Artan talep, yeni yatırımların da önünü açmış durumda. Hem ev tipi hem de endüstriyel kurutma makineleri sayesinde, küçük ölçekli üreticiler bile bu trende katılabiliyor. Dünya genelinde kurutulmuş meyve ve sebze pazarının büyüklüğü 55 milyar dolar seviyesine ulaşmışken, Türkiye’nin bu pazardaki ihracatı 1,6 milyar dolar civarında seyrediyor. Bu, ülkemizin pazar payının %3 seviyelerinde olduğunu gösteriyor. Ancak bu oranı artırmak için önümüzde büyük fırsatlar bulunuyor. Türkiye, güçlü tarımsal altyapısı ve artan yatırımları ile bu alandaki payını genişletmeye hazır.
Kurutulmuş Meyve ve Sebzelere Yıl Boyu Süren Talep: Türkiye İçin Büyük Fırsat
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye kurutulmuş meyve ürünlerinde dünya ticaretinde ikinci, kurutulmuş sebze ürünlerinde ise dokuzuncu sırada yer alıyor. Bakanlığın pazarın büyüme beklentisi de bu potansiyeli doğrular nitelikte. İnsanların yıl boyunca taze meyve ve sebzeye erişim talebi, kurutulmuş ürünlere olan ilgiyi sürekli canlı tutuyor ve bu da sektörün her geçen gün daha da cazip hale gelmesine neden oluyor.
Kurutulmaya en uygun meyveler arasında üzüm, incir, kayısı, şeftali, armut, elma, erik, dut, vişne ve kiraz öne çıkarken; sebze tarafında bezelye, bakla, mısır, biber, kabak, patlıcan, bamya, soğan, havuç, mantar ve yeşil fasulye gibi ürünler tercih ediliyor. Ancak Türkiye’de en çok üzüm, incir ve kayısı kurutuluyor ve bu ürünlerin ihracatında dünya lideriyiz. Kurutulmuş sebzeler ise genellikle paketli hazır çorba ürünlerinin içinde yer alıyor. Ayrıca Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Gaziantep gibi bölgelerde biber kurutulup, kırmızı pul biber, kırmızı toz biber ve isot gibi ürünlere dönüştürülüyor. Bakanlık verilerine göre, özellikle Avrupa pazarında kurutulmuş domatesin de ciddi bir yer bulmaya başladığı belirtiliyor.
81 İlde Üretime Destek
Tarım ve Orman Bakanlığı, kurutulmuş meyve ve sebze üretimini Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) ile teşvik ediyor. 2006 yılından beri devam eden bu program, Türkiye’nin 81 ilinde uygulanıyor. Bu kapsamda tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması, paketlenmesi ve makine ekipmanı alımlarına yönelik projelere yüzde 50 hibe desteği veriliyor. 2006’dan bu yana tamamlanan 65 projeye toplam 20,9 milyon lira hibe sağlanarak, 46,8 milyon liralık yatırım hayata geçirildi.
Bakanlık, yatırımcıları bu alana yönlendirmek adına çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. Kurutulmuş meyve ve sebzelerin, uygun saklama koşullarında uzun süre dayanıklı olması, bu ürünlere olan talebin her geçen gün artmasını sağlıyor. Türkiye, taze meyve ve sebze üretimi açısından kurutma işlemine yeterli hammadde sağlayabilecek kapasiteye sahip. Bakanlık, bu alandaki potansiyelin altını çizerek, yatırımcılar için önemli fırsatların bulunduğunu vurguluyor.
2024’ün İlk Yarısında Kuru Meyve İhracatında Rekor Artış: 1 Milyar Dolar Aşıldı
Türkiye, kuru meyve ihracatında geçmişten günümüze kadar güçlü bir konumda bulunuyor. Özellikle çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incir gibi geleneksel ürünlerde dünya lideri olan Türkiye, 2024 yılının ilk yarısında bu başarısını daha da ileri taşıdı. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, bu dönemde tarihinde ilk kez yıllık bazda 1 milyar dolarlık ihracat sınırını geçti. Türkiye’nin kuru meyve sektörü, miktar bazında yüzde 12’lik bir düşüşle 227 bin tondan 200 bin tona gerilerken, döviz getirisi ise yüzde 15 artarak 722 milyon dolardan 829 milyon dolara yükseldi. Bu artış, birim fiyatlardaki yükselişi ve ürünlerin katma değerinin arttığını gösteriyor.
Ürün Bazında İhracat Gelirleri
Çekirdeksiz kuru üzüm, 2024’ün ilk yarısında yüzde 18’lik bir artışla 240 milyon dolarlık ihracat geliri sağladı ve toplam kuru meyve ihracatının yüzde 29’unu oluşturdu. Kuru kayısı ihracatı miktar bazında yüzde 2 düşmesine rağmen, 187 milyon dolarlık bir döviz girdisi sağladı. Kuru incir ihracatında ise yüzde 23’lük bir büyüme kaydedildi; Türkiye, 30 bin 254 ton kuru incir ihraç ederek 140 milyon dolar gelir elde etti.
Antep Fıstığı ve Diğer Ürünler
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin önemli ürünlerinden Antep fıstığı da başarılı bir performans sergiledi. 2023’ün aynı döneminde 55 milyon dolar olan Antep fıstığı ihracatı, 2024’ün ilk yarısında yüzde 76’lık artışla 97 milyon dolara ulaştı.
Diğer kuru meyve ürünleri de ihracat gelirlerinde önemli artışlar yaşadı. Badem ihracatı 27 milyon 250 bin dolara, çam fıstığı ihracatı ise yüzde 155’lik artışla 14.5 milyon dolara yükseldi. Ayrıca leblebi ihracatından 14 milyon dolar, ceviz ihracatından 13,3 milyon dolar, kayısı ve zerdali çekirdeğinden 5,5 milyon dolar ve elma kurusundan ise 5,2 milyon dolar gelir elde edildi.
Türkiye’nin kuru meyve sektörü, yüksek katma değerli ürünlerle büyümesini sürdürürken, dünya genelindeki pazar payını da artırmayı hedefliyor.
Kayısı İçin TMO Devreye Girsin
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, kayısı üreticilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) kayısı piyasasına müdahale etmesi gerektiğini vurguluyor. Kayısının Malatya’da 50 bin ailenin geçim kaynağı olduğunu belirten Sadıkoğlu, 2023 yılında Malatya’dan toplam 142 bin ton kayısı ihracatı yapıldığını ve bu ihracattan 460 milyon dolar gelir elde edildiğini ifade ediyor. 2024 yılı kuru kayısı rekoltesi 107 bin ton olarak açıklansa da, üretimin bu miktarın üzerinde olduğu yönünde gözlemler bulunuyor.
Sadıkoğlu, artan üretimle birlikte arz fazlasının fiyatlarda istikrarsızlığa neden olabileceğini ve üreticilerin ürünlerini maliyetinin altında satmak zorunda kalabileceğini belirtiyor. Son bir yılda mazot, gübre ve enerji fiyatlarında yaşanan yüzde 300’e varan artışlar, üreticilerin maliyetlerini ciddi şekilde yükseltmiş durumda. Kayısı fiyatlarının düşüş eğiliminde olduğunu söyleyen Sadıkoğlu, TMO’nun 2020 yılında kayısı alımı yaptığını hatırlatarak, depremden etkilenen Malatya için de bu yıl benzer bir alım yapılmasını talep ediyor.
TMO’nun taban fiyat belirlemesinin, hem üreticileri koruyacağını hem de kayısının hak ettiği değerde alıcı bulmasını sağlayacağını savunan Sadıkoğlu, bu taleplerini TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal’a bizzat ilettiklerini söylüyor. Ayrıca, Malatya kayısısının Avrupa Birliği tarafından tescillenmiş coğrafi işarete sahip olduğunu, bu kayısının ülke ekonomisine büyük katma değer sunduğunu ve ihracatın artırılması için bu değerin korunması gerektiğini belirtiyor.
Sadıkoğlu, üreticilerin, esnafın ve tüccarların mağdur olmaması için TMO’nun devreye girmesi gerektiğini ve konuyu yakından takip ederek girişimlerini sürdüreceklerini vurguluyor.
Yeni Hedef: Uzak Pazarlar
Türkiye, dünya lideri olduğu kuru kayısı ihracatında yeni sezon hedeflerini büyütmeye devam ediyor. 2023/24 sezonunda 66 bin 832 ton kuru kayısı ihraç edilerek 399 milyon dolar gelir elde edildi. Bir önceki sezon olan 2022/23’te ihracat miktarı 80 bin ton seviyesindeyken, elde edilen döviz 434 milyon dolara ulaşmıştı. Miktar bazında düşüş yaşansa da, kuru kayısının ton başına ihraç fiyatı yüzde 10.5 artarak 5 bin 967 dolara çıktı. Bu artış sayesinde ihracat miktarı azalsa da döviz gelirindeki düşüş yüzde 8 ile sınırlı kaldı. Hava koşullarının olumlu seyretmesi, kuru kayısı üretiminde artış sağladı.
Kuru kayısı, sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor; antioksidan zenginliği, kolesterolü düşürme, kasları besleme ve sindirim sistemine olan olumlu etkileriyle biliniyor. Türkiye, bu güçlü besin değerine sahip ürünü daha geniş pazarlara ulaştırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Yeni hedefler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Avustralya, Çin, Japonya, Brezilya ve Güney Kore gibi uzak pazarlar bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün “sağlıklı gıdalar” listesinde yer alan kuru kayısının, bu yeni pazarlarda daha fazla tüketiciye ulaşması bekleniyor.
2013 yılında Türkiye, 117 bin ton kuru kayısı ihraç etmişti ve bazı sezonlarda bu ihracat miktarı 100 bin ton bandında seyretmişti. Günümüzde ise özellikle ABD, 63.6 milyon dolarlık taleple kuru kayısı ihracatında ilk sırada yer alıyor. ABD’yi 33.7 milyon dolarla Fransa ve 29.8 milyon dolarla Almanya takip ediyor.
Fındıkta Rekolte Düşüşü Bekleniyor
Fındık, Türkiye’nin önemli ihracat ürünlerinden biri olarak öne çıkarken, 2024 hasat sezonu beklenenden zor geçiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, bu yıl fındık rekoltesinin 700 bin tonun altında kalmasını beklediklerini açıkladı. Küresel iklim değişikliği ve sıcaklık dalgalanmaları fındık verimini olumsuz etkiledi. Kahverengi kokarca gibi istilacı zararlıların yanı sıra mantar hastalıkları da fındık üretiminde önemli kayıplara yol açtı. Bazı bölgelerde güneş yanığı belirtileri gözlenirken, dökülmeler ve zararlar rekolteyi düşürdü. Bayraktar, istilacı türlerle mücadelede önemli adımlar atılmış olsa da, aşırı sıcaklıkların etkisiyle bu yıl fındık üretiminde ciddi bir düşüş yaşanacağını vurguluyor.
İhracatta Birim Fiyatı Yükseliyor
Türkiye, dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incir ihracatında 2023/24 sezonunda önemli bir başarıya imza attı. İhracat, yüzde 8’lik artışla 933 milyon dolardan 1 milyar 7 milyon dolara ulaşarak 1 milyar dolar barajını aştı. Miktar bazında ihracat yüzde 12 azalarak 328 bin tondan 290 bin tona gerilemesine rağmen, döviz gelirindeki artış, ürünlerin ortalama ihraç fiyatlarının yüzde 22 yükselmesi sayesinde gerçekleşti. 2022/23 sezonunda bu üç ürünün ortalama kilogram ihraç fiyatı 2.84 dolar iken, 2023/24 sezonunda bu rakam 3.46 dolara çıktı.
Türkiye’nin kuru meyve ihracatında çekirdeksiz kuru üzüm, 175 bin tonluk ihracatla 395 milyon dolar gelir sağladı. Kuru incir ihracatı ise yüzde 6 düşüşle 54 bin ton olurken, döviz getirisi yüzde 19 artarak 249 milyon dolara yükseldi. Kuru kayısı ihracatında ise 60 bin ton ürün ihraç edilerek 362 milyon dolar gelir elde edildi. Kuru kayısının ortalama ihraç fiyatı yüzde 13 artarak 6 bin 785 dolara çıktı ve 7 bin dolar seviyesine yaklaştı.
Miktar Bazında Artış
Türkiye’nin çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında İngiltere 93.7 milyon dolarla zirvede yer aldı. Hollanda, yüzde 29’luk artışla 53 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirerek Almanya’yı geçti. İtalya’ya ihracat yüzde 33 artarken, Avustralya’ya çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında miktar yüzde 58, döviz getirisi ise yüzde 85 arttı. Fransa ve Japonya da Türkiye’nin kuru üzüm ihracatında önemli pazarlar arasında yer aldı.
Antrepo İhracatçının Elini Güçlendirdi
Aydın, dünya incir üretimi ve ihracatında lider konumunu sürdürmeye devam ediyor. 2023/24 sezonunda Aydın’dan 50 bin ton kuru incir ihraç edildi. Aydın Ticaret Borsası, ihracatçılara destek olmak amacıyla kurduğu antrepoyla, 2 bin ton ürünü muhafaza ederek ihracatta yaşanan sorunları gidermeyi hedefliyor. Bu adım, incir ihracatında büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor.
Sektörün Geleceği Çok Daha Parlak
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği eski Başkanı Birol Celep, Türkiye’nin kuru meyve üretim ve ihracatında dünya lideri olduğunu vurguluyor. Celep’in şirketi K.F.C Gıda, kuru kayısı, incir ve üzüm gibi geleneksel meyvelerin yanı sıra çilek, mango ve muz gibi ürünlerin de ihracatını yapıyor. Celep, Türkiye’nin tarıma dayalı sanayi alanında hızla büyüdüğünü ve sektörün geleceğinin çok parlak olduğunu ifade ediyor. Tarıma dayalı sanayi ve ihracatın birbirini desteklediğini, bu nedenle sektörün potansiyelinin yüksek olduğunu belirtiyor.
Güneydoğu Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanı Fikret Kileci de sektördeki büyümenin devam ettiğini, özellikle Avrupa ve Amerika pazarlarında kayısı, incir ve üzüm gibi ürünlere olan talebin yüksek olduğunu söylüyor. Kuru domates ve meyve kurutma tesislerinin de talebe bağlı olarak arttığını vurgulayan Kileci, bu gelişmelerin sektörü daha ileri taşıyacağını ifade ediyor.
Yeni Yatırımlar Yapılıyor
Selçuk Food’un yöneticisi Eliya Alharal, kuru meyve ve sebze talebinin dünya genelinde artış gösterdiğini ve Türkiye’nin bu alanda avantajlı konumda olduğunu belirtiyor. Alharal, kurutulmuş meyvelerin sağlıklı atıştırmalıklar olarak özellikle gençler ve kadınlar tarafından tercih edildiğini, sektörün büyümeye devam ettiğini ve yeni yatırımların yapıldığını söylüyor.
Üretici ile İhracatçı El Ele
Osman Akça Tarım Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bilge Göksan, Türkiye’nin kuru üzüm, kayısı ve incir üretiminde dünya lideri olduğunu belirterek, ihracatçıların büyük çabalarla bu ürünleri dünyaya tanıttığını söylüyor. Göksan, ilaç kalıntısı gibi konulara dikkat edilmesi gerektiğini ve üreticilerin bu konuda eğitim aldığını ifade ediyor. Göksan ayrıca, Sırbistan’ın hâkim olduğu kuru erik pazarında Türkiye’nin de yer almaya başladığını ve iyi sonuçlar alındığını vurguluyor.
Ev Tipi Kurutma Makineleri de Piyasada
Fareffect Gıda Kurutma Teknolojisi Şirketi’nin kurucusu Mustafa Güngör, hem endüstriyel hem de ev tipi gıda kurutma makinelerine olan talebin arttığını belirtiyor. Güngör, makineli kurutmanın dış etkenlerden korunarak daha sağlıklı bir kurutma sağladığını ve bu süreçte aflatoksin üremesinin engellenmesinin önemli olduğunu vurguluyor. Geleneksel güneşte kurutma yöntemlerinin enerji maliyetini ortadan kaldırdığını ancak aflatoksin ve partikül gibi sorunlar oluşturduğunu da ekliyor.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin tarıma dayalı sanayi ve ihracatta daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve sektörün parlak bir geleceğe doğru ilerlediğini gösteriyor.
Para: İdriz Çokal