Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Güvenliği
Sürdürülebilir tarım. Gıdanın tüm dünya için kritik önemi her geçen gün artarken, yeni tartışma alanı “sürdürülebilir mi, sürdürülemez mi” oldu. Artık tüm ülkeler gıda üretirken, yeterli ve kaliteli gıda maddelerinin, uygun maliyette üretimine ve aynı zamanda tarım arazilerinin ve doğal kaynakların korunmasına odaklandı…
İçeriğe Ait Başlıklar
Sürdürülebilir mi sürdürülemez mi?
SON yüzyıla tartışmasız tarım ve gıda damgasını vurdu ve vurmaya da devam ediyor. Kıt besin kaynaklarının artan nüfus için yeterli olup olmadığı tartışılırken, açlık dünyanın en önemli sorunlarından biri haline geldi. Ancak 2000’li yılların başlarından itibaren tarım ve gıdaya ilişkin tartışmalar bu kez sürdürülebilir tarım üzerine yoğunlaşmaya başladı.
Artık tarımsal faaliyetler ne kadar önemli ise bu üretimin doğaya olumlu ve olumsuz etkisi de o kadar sorgulanır bir hale geldi. Yani bir gıda üretirken doğaya olumsuz etkisini minimuma indirmek temel hedef oldu.
Peki sürdürülebilir tarım ne demek? Genel tanıma göre sürdürülebilir tarım; yeterli ve kaliteli gıda maddelerinin uygun maliyette üretimi, tarım yapılan arazinin çevrenin ve doğal kaynakların korunmasını içeren sistem ve uygulamalar olarak özetleniyor.
Buna göre sürdürülebilir tarım gıda güvenliğini garanti altına almanın, sağlıklı ekosistemleri beslemenin, toprağın, suyun ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimini desteklemenin yolu olarak görülüyor.
İyi Tarım Hayatımıza Girdi
Çok değil daha 1970’li yılların başlarında dünyada artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için ileri teknolojiler ve kimyasal girdilerin kullanımına sıcak bakılan tarım sektöründe bu durum hızla değişmeye başladı. Bu yöntemlerin üretimi artırıcı etkilerine karşın neden olduğu çevresel sorunlar dünyanın gündemine yerleşti. Çünkü önce yerel ölçekli görülen çevresel sorunlar daha sonra ülke sınırlarının ötesine taşındı ve ortaya çıkan zararlar bölgesel ve uluslararası boyutlara ulaştı. İşte tam da bu noktada tüm bu korkutucu çevre kirliliğine neden olan tarımsal faaliyetler hızla terk edilmeye ve yeni çevre dostu tarımsal üretime geçiş başladı.
1970’lerden bugüne özellikle gelişmiş ve gelişen ülkelerde insan sağlığını ve çevreyi koruyan tarımsal üretimin sağlanmasında, sürdürülebilir tarım sistemlerinin yaygınlaştırılması önemli hale geldi. Bugün ise en yaygın kullanılan sürdürülebilir tarım sistemlerinden biri olan iyi tarım uygulamaları her geçen gün yaygınlaşıyor.
İyi Tarım Ne Demek?
Çoğumuzun market raflarında veya internet alışverişlerimizde karşımıza çıkan “İyi Tarım” aslında paydaşların taahhütlerini ortaya koyan bir üretim modeli… Paydaşların özellikle gıda üretimi ve kalitesi, gıda güvenliği, tarımın çevresel sürdürülebilirliği hakkında taahhütlerini ortaya koyuyor. Buna göre üretimde yer alan tüm paydaşlar orta ve uzun vadede gıda güvenliği, gıda kalitesi, üretim etkinliği, çevresel kazanımların belirli hedeflerini karşılayan gıda işlem ve perakende firmaları, çiftçiler, tarım işçileri ve tüketicileri kapsıyor, örneğin iyi tarım uygulamalarında kimyasal girdi kullanımı söz konusu olmakla birlikte girdilerin insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek şekilde tatbik edilmesini sağlıyor.
Daha genel anlatımıyla iyi tarım uygulamaları, aslında kontrollü bir tarımsal faaliyet olup tüm uygulamaların kayıt altına alınmasını esas alıyor. Bu kayıtlar; ürünün tür ve çeşidi, kullanılan gübre ve zirai ilacın uygulama nedeni, zamanı, miktarı, öneriyi yapanın, uygulayıcının ismi, bu konudaki ektiği ürünün kaç gün sorna hasat edileceği ve su kalitesini de kapsayan sulamayla ilgili tüm detayları içeriyor. Böylelikle iyi tarım sayesinde izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik yerine getirilmiş oluyor.
Türkiye’nin De Gündeminde
Türkiye’de ise atadan dededen kalma yöntemlerden biri olan konvansiyonel tarımın çevre üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin senaryolar çok daha fazla tartışılmaya başlandı. Senaryolarda ise özellikle toprak ve su kaynaklarının tükenmesine bağlı olarak yaşanacak kıtlıklar, biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi ve orman alanlarının yok olması gibi önemli çevresel sorunlar yer alıyor.
Çünkü mevcut tarım yöntemleri ve iklim değişikliği, zamanla su kaynaklarının aşırı tüketimi, yüksek erozyon seviyeleri ve toprak veriminin azalması ile sonuçlandı. Aynı zamanda çiftçi giderlerinin artması, rekabetin yükselmesi, ve tüketici talepleri gibi etmenler göz önüne alındığında çözümün ekosistemlere değer vermek, çevresel geçim kaynaklarının değerlendirilmesi ve bu kaynakların minimum israf ile birbirine entegre edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılıyor. Bu tür tedbirler ve uygulamalar ile var olan eşitsizliklerin giderilmesi, sulak alanların korunması ve daha fazla verimli tarım arazisinin oluşturulması amaçlanıyor.
Tüm bu yaygınlaştırılmaya çalışılan yeni metotların ana amacı ise sürdürülebilirlik. Çünkü şayet tarımsal üretimin sürdürülebilirliği sağlanamaz ve bir noktada tarım nüfusun ihtiyacını karşılayamazsa yalnız ülkemiz değil tüm dünya büyük bir açlık tehdidiyle karşılaşacak.
İşte böyle bir kriz senaryosu ile karşılaşmamak adına tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor. Bunun için de ülkeler bir yandan acil önlemler alırken, bir yandan da akıllı tarımsal teknolojileri geliştiriyorlar.
Oranlar Çok Düşük
Ancak sürdürülebilir tarım konusunda gerek Türkiye, gerekse dünya ülkeleri hala yolun çok başında… Tarımda teknolojinin kullanımı ve sürdürülebilir tarıma yönelenlerin oranı, kalkınmış ülkelerde bile hala yüzde 10’ların altında. Türkiye’de ise bu oran çok daha düşük seviyelerde. Son veriler üzerinden yapılan tahminlerde ülkemizde sürdürülebilir tarımın oranı halihazırda yüzde 1’ler seviyesinde. Ancak sürdürülebilirlik ve tarımda dijitalleşme her ülkede olduğu gibi ülkemizde de önceliklendirilen bir konu. Yapılan analizlere göre önümüzdeki beş yılda kalkınmış ülkelerde sürdürülebilir tarımın oranının yüzde 50’lere yaklaşması bekleniyor. Ülkemizde ise bu oranın markaların da desteğiyle yüzde 8-10’lara çıkacağı tahmin ediliyor.
Sürdürülebilir Mi, Organik Mi?
Gelelim sürdürülebilir tarımla organik tarım arasındaki büyük farka… Sürdürülebilir tarım ile organik tarım birbirinden oldukça farklı iki kavram. Buna karşın birçoğumuz organik tarım ve sürdürülebilir tarım kavramlarını birbirine karıştırıyor. Aslında her iki tarım sistemi de ekolojik olarak önemli olan uygulamaları hedef almasına karşın aralarında bazı standart farkları da bulunuyor. Örneğin organik tarım özellikle endüstriyel olarak uygulanabilir, çevreye ve insan sağlığına zarar verebilir. Organik tarım adı altında kültürler tarafından ekosistemler hala tahrip ediliyor olabilir. Fosil yakıtların aşırı tüketimi ve topraktaki verim oranı da düşmüş olabilir. Sonuçta organik tarım kimyasallardan arındırılmış bir üretim sistemine odaklanırken, sürdürülebilir tarım ise biyolojik çeşitliliğin ve üretkenliğinin sağlanmasına odaklanıyor.
Bankaların Radarında
Ülkeler ve dünya için büyük önem taşıyan tarım sektörü, bugün ülke yönetimlerinin de önceliklendirdiği alanların başında geliyor. Bu önem çok uzun yıllardır bankacılık sektörünü de harekete geçirmiş durumda. Dünyada tarımın finansmanına; bankalardan, ülke hâzinelerinden ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan destekler yağıyor. Ülkemizde de benzer uygulamalar var. Devlet destekli kredilerin, hibelerin yanı sıra en küçüğünden en büyüğüne tüm bankalar tarım ve hayvancılık sektöründeki çiftçiye destek sağlıyor.
Bunun en önemli nedeni ise gıdanın aslında son yüzyılın en stratejik alanı olması. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarıma sağlanan kredilerin oranı her geçen yıl büyük bir hızla artıyor. Tarım ve hayvancılığın tüm alanlarına kredi sağlayan bankacılık sektörü, aynı zamanda bu kredilerin geri ödemesini de o üretimin alanını nakit akışına göre düzenleyerek çiftçiye destek oluyor. Örneğin yılda bir kez hasat toplayan bazı tarım alanlarına verilen kredilerin geri ödemeleri yılda bir kez hasattan sonra yapılıyor. Hatta artık tarım kartları ile yapılan tarımsal harcamalar olan gübre, mazot, tohum, fide vb. gibi harcamalar veya SGK ödemelerini çiftçiler bankalar sayesinde yılda bir kez yapabiliyor. Bu arada sadece finansman sağlamak değil, çiftçinin desteklenmesini hedefleyen danışmanlık hizmetleri de sağlanıyor.
Çiftçinin üretim rekoltesini artırmak için sunulan danışmanlıklarda sadece sürdürülebilir tarım teknolojileri değil, çiftçinin her alanda ihtiyacı olan bilgiler ilk elden sağlanıyor.
Bu arada son yıllarda bankalar sürdürülebilir tarımın finansmanını da önceliklendirmeye başladı. Özellikle sürdürülebilir tarıma dönüşümü sağlamak adına ziraat mühendislerinden oluşan ekipleriyle çiftçinin ayağına kadar giderek danışmanlık da yapıyorlar. Rejeneratif tarım (onarıcı tarım), ürün çeşitliliğinin artırılması ve ormansızlaşmayla mücadele öncelik verilen konuların başında geliyor. Yine yerel tohum projeleri ile yok olma tehlikesindeki tohumların korunması da hedefleniyor.
Tarımın Dünyaya Faturası Yüksek
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı verilere göre insan hayatı için vazgeçilmez gıdanın dünya ekolojik dengelerine çok sayıda olumsuz etkisi bulunuyor. FAO yayınladığı raporda tarımın dünyaya çıkarttığı fatura hakkında şu bilgileri veriyor;
- Yeryüzündeki tüm tatlı su kullanımlarının yüzde 70’ini tarımsal faaliyetler tek başına kullanıyor. Bu rakam, Türkiye için yüzeysel su kullanımında yüzde 75, yer altı suyu tüketiminde yüzde 66 seviyelerine denk geliyor.
- Tarım, hemen diğer bütün sektörlerden daha fazla oranda, iklim değişikliğinin hem sonuçlarından hem de nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor.
- Tarım ürünlerinin elde edilme süreçlerinde kullanılan zirai ilaçlar, gübre ve hormonların çevreye verdiği zararın yanında artan sağlık sorunlarıyla ilişkisi giderek daha fazla tartışma yaratıyor.
- ABD’de üretilen mısırın yüzde 30’u, Brezilya’da üretilen şeker kamışının yüzde 50’si biyoetanol, AB’de ise yağlı tohumların yaklaşık yarısı biyodizel üretimine harcanıyor.
- Bugün dünyada ekilebilir toprakların yüzde 2,5 kadarı; gıda üretimi için değil, en önemli tekstil hammaddesi olan pamuk girdisinin yaratılması için ayrılıyor.
Sürdürülebilir Tarım Neden Önemli?
- Çevre kirliliğini önlemek,
- Biyolojik çeşitliliği korumak,
- Toprak ve genetik kaynak erozyonunu önlemek.
- Su miktarını ve kalitesini korumak,
- Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak,
- Enerji tasarrufu sağlamak,
- Katma değeri daha yüksek ürünler üretmek,
- Hızla büyüyen sürdürülebilir tarım pazarında yerini almak,
- Küçük çiftliklerin geliripi arttırmak.
- Çalışanların sağlığını korumak.
Esin Çetinel / Para