Şirket yöneticiliği psikolojik deneyim gerektirir
İş Yaşamının bilinmeyen sırları! Şirket yöneticiliği psikolojik deneyim gerektirir. Kendinizi geliştirerek öğrenebilirsiniz.
Yöneticiliğin 10’da 9’u psikolojik kavramlara yer verir!
NUR DEMİROK; GEÇEN yazılarımın birinde rahmetli Profesör Ayhan Songar’dan bahsetmiştim. Geçen gün kütüphanemi karıştırırken değerli hocamızın Prof. Dr. Necmettin Polvan’la birlikte kaleme aldıkları “Nöro-Psikiyatri” adlı kitabını gördüm. Daha önce açıkladım mı net olarak hatırlamıyorum; her iki hocamızın da değerli üsluplarıyla kaleme aldıkları bu eser, makul hacmine rağmen psişik sağlık dünyasının önemli referansları arasında.
Neresinden bakarsanız bakın, bu eser tıp camiası dışındaki tüm kültürlü bireylerin de kolaylıkla anlayabilecekleri bir üslupta kaleme alınmış. 220 sayfalık kitabın içinde pek çok önemli bilgi var.
Ama önce şöyle bir hatırlatma yapalım; bu değerli hocalar kimdir ve ağırlıklı olarak nerede hizmet vermişlerdir? 1997 yılında vefat eden Profesör Songar -bildiğim kadarıyla- Balıkesir’de dünyaya gelmiş. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim dalının kurucusu. Profesör Necmettin Polvan ise Sinoplu. Yurt dışında da kayda değer başarıları var. 1980 yılında vefat etmiş. (Eşi Raymonde Monique Moreu’nun ise Ünye’de eğitim alanında önemli izler bıraktığı söylenir.)
Şirket Yönetiminde Psikolojinin Yeri
Bu kitapta beni en çok etkiyen sayfalar ise anlaşılır bir dille yazılmış olan ‘Davranışlar’ başlıklı bölümdür. Bu bölümden alıntıladığım ve anladığım pasajları kısaltarak -ve biraz da günümüz Türkçesine adapte ederek- sizlere sunuyorum. Ders alınacak, günün realitesine uyan çok değerli ifadeler var burada. Sadece uzmanları için değil; belli bir birikime sahip başka meslek bireylerinin de verilen bilgilerden etkileneceğini söyleyebilirim. ‘Symposium Yayınlarından’ sunulan eserde bugünkü gerçeklerle örtüşen bazı bölümlerin olduğunu da rahatça görebiliyorum ve bazı satırbaşlarını günümüz diline uyarlayıp mümkün olduğunca değiştirmeden aşağıdaki paragrafta özetlemek isterim:
“Belli bir çevre kişinin meslek ve uğraşısına bağlı olarak bazı davranışları davet eder…
Bu davranış kişinin, çevresel isteklerine yöneldiği bağlamda her zamanki bilinçli niyetlerini yansıtır. Davranışı gerçekleştiren kişiye içinde bulunduğu toplumun genelleşmiş inançları yardım eder. Örneğin bir ‘Millet Vekili’ toplumun gözünde mesai saatlerinin bitimiyle ‘vekillik’ görevini bırakamaz. O günün her saatinde ‘vekil’ olmak zorundadır. Bu davranış şeklini Cari Gustav Jung, tıpkı bir maske gibi düşünmüş ve bunu ‘persona’ tanımıyla ifade etmiştir.”
İncelemenizde Yarar Var!
Evet, çalışma yaşamında da bu böyledir. Olayın diğer önemli araştırıcıları arasında 1870-1937 yılları arasında yaşamış psikolog Alfred Adler, Freud’un eski öğrencilerinden Otto Rank da vardır. Ona göre insan ancak toplum içinde kendisinin değerini ve farkını (farklılığını) anlar. Yine Otto Rank’a göre, toplumda (dolaysıyla iş yaşamında) üç baskın tipe rastlanır: ‘Yaratıcı’, ‘nörotik’ ve ‘anti sosyal’ tipler. Bunların alt katmanlarını da düşünmek gerekir.
Ben bu bağlamda üst düzey yöneticilerin özellikle ‘Karen Homey’i ayrıntılı olarak incelemelerini de öneririm. Benim iş ve yöneticilik yaşamımda bana yön veren ve bilinçlenmemi sağlayan önemli isimler arasındadır. Horney özellikle iş yaşamında da görülen ‘anksiete’ üzerinde de sıkça durmuştur. Yine kişiler arasındaki ilişkileri inceleyen önemli isimlerden biri de ’Harry S. Sullivan’dır. Bu ismin dile getirdiği konuların başında ‘Ruhsal İlişkiler Psikolojisi’ vardır ve mutlaka orta ve üst düzey yöneticilerin tıpkı bir ders kitabı gibi okumalarında yarar vardır.
İlginizi çekebilir: Lider doğulmaz, eğitimle olunur! (Lider koçluğu eğitimi)
Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Geçmiş ekol ve teoriler ne söylerse söylesin; şirket yönetiminde rol alan üst düzey yöneticilerin ruhsal ve psikolojik bir tesviyeden geçmiş olmaları özellikle günümüzde giderek önem kazanmaktadır.
Nur Demirok / Para