Ol”a”mamak
Aile içinde birey olmak… Hayatta yaşayan mahlûkat olmak… Birinin sevgilisi olmak. Annenin evladı olmak… Ablanın kız kardeşi olmak… Mutlulukta, başarıda lider olmak… Birinin hayatında var olmak… İşyerinde sevilen birisi olmak… Toplumda sesini duyuran; toplumunun sesini duyurtan olmak… Duyarlı olmak… Engelli adayı olmak…
Ne kadar da çok olduk değil mi? Olmak bu kadar insan için… Olmakla olmuyor ama var olmak önemli olan… Kalıcı olmak, bilinçli olmak esastır.
Birinin sevgilisi olmamak… Toplumda yeri olmamak… Konuşmamak, dinlenilmemek… Duymamak… Bakmak ama görmemek… Beyin duvarı, zihniyeti dar olmak… Olmamak… Ne kadar da olumsuz, kulağı tırmaladı ve okununca bile dilimiz bir hoş oldu değil mi?
Şimdi diyorum ki; olmak ve olmamak… 2 seçenek gibi görünen sınıf ayrımı… Ama bir de olamamak var. Bu ne olacak? Hayatta bir şey olabilirsiniz. Çalışarak, emek vererek, güvenerek, özveriyle… Ya olamamak? Olamamak demek güvensizlik, emek harcamadan ”armut piş, ağzıma düş” hesabı bir varsayımdır. Ama olamamak? İşler aksi gidebilir, gün içinde istediğimiz şeyi yapamayabiliriz (emek harcandığı halde), arzulanan şey elde edilemeyebilir, kendine güvenirsin ama olamayabilir. İnanç işte bu noktadadır. İnanmak, hatta inanabilmek… Eğer bir şeyi çok istersen önüne çıkan her engeli de aşarsın, her istediğini de yaparsın. Sen yeter ki bir adım at, gerisi çorap söküğü zaten. Bir şey olmamış olabilir, ama hayatımızda yeter ki olamamış olmasın!
SEMA KAHVECİ