Türkiye’de tropik meyveciliğin geleceği nedir?
Türkiye’de tropik meyveciliğin geleceği ne durumdadır? Pepino, papaya (ağaç kavunu), physalis (altın çilek), avokado, ananas, blueberry (yaban mersini), mango, kamkat… Bunlar son yıllarda Türkiye’de yetiştirilmeye başlanan 30 çeşit tropikal meyveden sadece birkaçı. Tropik meyveler yakın zamana kadar sıcak iklim bölgelerinden ithalat yoluyla geliyordu.
Hala büyük bir kısmı ithal ediliyor. Ancak bazıları son yıllarda Türkiye’de de üretilmeye başladı. Daha çok turizm bölgelerindeki otellerde ve lüks semtlerdeki manavlarda rastladığımız tropik meyveleri artık market raflarında, manavlarda, kurutulmuş halleriyle aktarlarda görmeye başladık. Son zamanlarda o kadar çok yaygınlaştı ki discount (indirim) marketlerde, hatta semt pazarlarında bile karşımıza çıkmaya başladılar.
İçeriğe Ait Başlıklar
Hangi ürün, nerede ve nasıl üretilir?
İşin ilginç tarafı ithalatçı olduğumuz bazı ürünlerde ihracat bile yapar hale geldik. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin açıkladığı verilere göre Türkiye’de üretilen tropik meyveler 57 farklı ülke ve bölgeye ihraç ediliyor. Türkiye geneli tropik meyve ihracatı 2018’de 4 milyon 690 bin dolar, 2019’da 5 milyon 110 bin dolarken 2020’de 6 milyon 461 bin dolara ulaştı. Bu yılki beklenti 10 milyon dolar sınırının aşılacağı yönünde.
Çiftçi İçin Ciddi Fırsay Var
Türkiye’de yaygın olarak üretilen iki tropik meyve var. Bunlar muz ve kivi. Muzun geçmişi oldukça eski. Kivi ise son 10 yıldır özellikle Karadeniz Bölgesi’nde fındık ve çaya alternatif ürün olarak yaygınlaştı. Son zamanlarda avokado ve kamkat meyvesinde de ciddi bir atak var. Sürpriz ise kahvede yaşanıyor. Kahve üretimi için deneme çalışmaları yapılmaya başlanmış. Sonuçlar umut verici.
Üretilen meyve çeşidi, ekim alanları ve üretim tonajları her geçen gün artıyor. Tropik meyveler konusunda ihracat şansı yüksek. Çünkü zengin Avrupa bu ürünleri tropikal bölgelerden ithal ediyor. Coğrafi yakınlık ihracat pazarlarında üretici için ciddi bir fırsat yaratıyor. Bu fırsatı gören üreticiler de Muğla’dan Hatay’a kadar geniş bir coğrafyada tropik meyveleri üretmeye başladılar. Üretim her geçen gün artıyor. Klasik meyveler dışında tropikal meyve üreten çiftçiler gelirlerinden oldukça memnunlar.
Türkiye’de tropik meyveciliğin geleceği nedir, üreticiler için nasıl bir fırsat var, sorularının cevaplarını araştırdık. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu işte önemli çalışmalar yapan Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü, üreticiler, ticaretini yapanlar, ihracatçılar gibi işin bütün tarafları ile konuştuk. Yaptığımız görüşmelerde tropik meyvecilikte herkes için bir fırsat olduğunu gördük.
Tropikal Meyveciliğin Tarihi
Tarım ve Orman Bakanlığı kayıtlarına göre ülkemizde katma değeri yüksek tropik meyvelerin yetiştirilmesi ile ilgili ilk çalışmalar 1940’lı yıllarda muz ile başlamış. Daha sonra 1970’li yıllarda avokado ile devam etmiş. Bu ürünlerin değişik çeşitlerinin adaptasyon çalışmaları tamamlanmış; halen uygun ekolojilerde yetiştiriciliği yapılıyor. Bu ürünlerin üretimi gittikçe artıyor.
Türkiye coğrafi konumu ve sahip olduğu ekolojik koşulları bakımından dünyada avantajlı bir yere sahip. Birçok meyve türünün anavatanı olan ülkemizin güneyinde bazı mikroklima alanlarında tropik meyve türlerinin yetiştirilme şansı bulunuyor. Akdeniz sahil kuşağında uzun yıllardır yetiştiriciliği yapılan muz (açıkta ve örtü altı) ve avokado dışında son yıllarda özellikle Adana, Mersin ve Antalya’nın sahil kuşağında gerek açıkta gerekse serada birçok tropik meyvenin yetiştiriciliği gün geçtikçe artıyor.
Bu artışta ürünlerin getirisinin yüksek olması etkili, örtü altı üretime uygun olmaları da üreticiyi bu ürünlere yönlendiriyor. Akdeniz sahil kuşağının bu ürünlere uygun bir ortam sağlaması, alternatif ürün arayan çiftçiler için ciddi fırsatlar oluşturuyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konudaki çalışmaları da önemli. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü tarafından 2011’de ABD’den ithal edilen altı türde (mango, pitaya, longan, litchi, gua-va ve pasiflora) 11 çeşidin adaptasyonu Gazipaşa’da açık arazi şartlarında tamamlandı. Bunun sonucunda bir mango, longan ve pasiflorada birer, litchi ve pitayada ikişer çeşidin tescil edilmesi önemli bir dönüm noktası oldu. Bu çalışmanın olumlu sonuç vermesi tropik meyvecilikte ufuk açtı.
Muz Üretimi Katlanarak Arttı
Muz, son yıllarda üretimi en çok artan meyvelerden birisi, önceleri sadece Anamur, Gazipaşa ve Alanya ilçelerinde açıkta ve örtü altında üretim gerçekleştirilirken son beş yıldır muz üretimi Hatay’dan İzmir’e kadar olan sahil kuşağında yaygınlaştı. Antalya’da Gazipaşa ve Alanya ilçelerinde açıkta muz yetiştiriciliği yapılmakta, bu iki ilçeye ek olarak Manavgat, Serik, Aksu, Döşemealtı, Kepez, Kemer, Kumluca, Finike ve Kaş ilçelerinde serada muz yetiştiriciliği yaygın. Halen üretim yapılan muz seralarına ek olarak Antalya ve ilçelerinin yanında Ege ve Akdeniz Bölgesi’nin birçok yerde çok hızlı bir şekilde yeni muz seraları tesis ediliyor.
Üretim artışının tamamına yakını örtü altı yetiştiricilikten kaynaklanıyor. 2002’de 95 bin ton olan üretim, 2020’de yüzde 666’lık artışla 728.1 bin tona, 2002’de 1 ton olan ihracatımız, 2019’da 9.7 tona yükseldi. İhracat rakamı sembolik nitelikte ama yaklaşık 70 yıl boyunca hiç ihraç edilememiş bir ürünün çok küçük miktarlarda da olsa ihracatına başlamış olması önemli bir adım. Üretim artışı bu şekilde devam eder ise bu yıldan itibaren muz üretimimiz iç piyasa tüketimini karşılayacak. Artık muzda dışa bağımlılık bitecek.
Büyük Başarı Hikayesi
Türkiye muz konusunda gerçekten devrim yapmış bir ülke. Net ithalatçı konumundan ihracat yapar hale geldi. Türkiye 2016-2020 yılları arasında Gürcistan, Suriye, Fransa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, Maldivler, Sudan, Kuzey Makedonya, Irak, Birleşik Krallık, ABD, Suudi Arabistan, Bahreyn, Azerbaycan, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Singapur’a taze veya kurutulmuş muz ihraç etti. 2016-2020 arasında 75 ton muz ihraç edip karşılığında 143 bin 563 dolar gelir elde edildi.
Buna karşın aynı yıllarda Ekvator, Tayland, ABD, Guatemala, Honduras, Kosta Rika, Kolombiya, İran, Hindistan, Uganda, Filipinler, Panama, Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, Peru gibi ülkeler ve Ege Serbest Bölgesi’nden 847 bin muz ithal edildi ve karşılığında 382 milyon dolar dolar ödendi. Yıllık 780 bin tonluk muz üretimimiz var. Bu alanda daha gidilecek çok yol var. Kendi kendimize yeter hale gelmeye çok az kaldığını belirtelim. Muzdaki değişimin arkasında Alata ve BATEM gibi enstitüler var.
Avokado Atakta
Avokado yetiştiriciliği son yıllarda önemli oranda artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2002’de 400 ton olan üretim, 2020’de yüzde bin 381’lik artışla 5.9 bin tona, 2002’de 18.3 ton olan ihracat, 2019’da yüzde 3 bin 618’lik artışla 679.7 tona yükseldi. 2015-2020 arasında avokadonun üretim alanı bazında yüzde 200 artış, üretim miktarında ise yüzde 227 artış oldu.
Türkiye avokado yetiştiriciliğinde gerek ekolojik gerekse coğrafi olarak avantajlı konumda. Dünyada avokado tüketiminin giderek artması Avrupa ülkelerinin önemli ithalatçılar olması nedeniyle gerek AB ülkeleri gerekse Rusya’ya avokado ihracatı artış eğiliminde.
Türkiye’de son yıllarda çok ciddi miktarda yeni avokado bahçesi kuruluyor. Yeni tesis edilen avokado bahçelerinin birkaç yıl içinde ekonomik verime ulaşmasıyla iç piyasadaki avokado tüketimi de artacak. Üretim artışı ile ihracat miktarları da gittikçe artacak. Avokado dünyada talebi gittikçe artan bir meyve. Ülkemiz coğrafi konumu itibariyle önemli tüketim merkezlerine yakınlığı ile oldukça avantajlı. Üreticiler için ciddi fırsatlar bulunuyor.
KAMKAT: Saksıdan Sofraya
Son 5-10 yıla kadar sadece süs bitkisi olarak değerlendirilen kamkat, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün (BATEM) yaptığı çalışmalarla meyve hüviyeti kazandı. Tüketimi gittikçe artıyor. Kamkat üretimi ile ilgili istatistiki rakamlar bulunmamakla birlikte 2020 üretiminin 2-3 bin ton civarında gerçekleştiği tahmin ediliyor. Kamkat ile ilgili basında ilk haberi yaklaşık 10 yıl önce yine dergimiz gündeme getirmişti. O günkü haberimizde bu meyvenin bir gün ticari olarak da üretileceğini yazmıştık. Öngörülerimiz gerçekleşti. Bu meyvede de ciddi bir gelecek söz konusu.
PİTAYA: Ejder Meyvesi
Pitaya bitki yapısı itibariyle örtü altı yetiştiriciliğine uygun ve yapılan yatırım kısa sürede geri dönüyor. İşte bu nedenler yüzünden üretimi hızla artıyor. BATEM adına tescilli çeşitlerden başka değişik yollarla getirilmiş birçok tip bulunuyor ve üretiliyor. Adana, Mersin, Antalya, Muğla ve îzmir illerinde önemli üretimler gerçekleşiyor ve bu üretimlerin miktarı her geçen yıl artıyor.
PASİFLORA: Üretimi Artıyor
Pasifloranın hem meyve hem tıbbi amaçlı kullanılan çeşitleri mevcut. BATEM tarafından tescil ettirilen ‘Possum Purble’ çeşidi meyve olarak kullanılan önemli bir çeşit. Bu meyvenin az sayıda üretici tarafından tıbbi amaçlı kullanılan çeşitleri de üretiliyor.
MANGO: Seralarda Yetiştiriliyor
Dünyada yetiştiriciliği ve ticareti yapılan önemli tropik meyvelerden biri. Ülkemizde son yıllarda üretim artmakta ve üretimlerin tamamına yakını sera koşullarında gerçekleşiyor. Mangonun tadı ve aroması insanımızın ağız tadına uygun görüldüğü için üretiminin artmasıyla tüketiminin de giderek artacağı öngörülüyor.
ÖNE ÇIKAN DİĞER ÜRÜNLER
Türkiye’nin en sıcak bölgeleri olan Anamur, Gazipaşa ve Alanya ilçelerinde guava, papaya, longan, litchi, yıldız meyvesi, zencefil (tıbbi), kahve, çikolata meyvesi, rambutan, mangosten, sour sop, mamey sapote gibi birçok meyvenin yetiştiriciliği küçük alanlarda ve genelde değişik yollarla ülkemize getirilen üretim materyalleri ile gerçekleştiriliyor. Bu türler ile ilgili üretimler henüz çok az seviyede olduğu için istatistiki verileri yok.
“YANLIŞ FİDAN KULLANMAYIN”
ODTÜ mezunu elektrik elektronik mühendisi Ercan Arslan Gazipaşa’da hem Ar-Ge çalışmaları hem de fidan yetiştiriciliği yapıyor. Mango ve diğer tropik meyve üretimine gireceklere ciddi uyarıları da var. Arslan’ın verdiği bilgiye göre bahçelere hatalı ve yanlış fidanlar dikiliyor. Arslan, şunları söylüyor:
“Henüz şekil budamasına başlanmamış, aşı altı kökeçlerin türü belirsiz, üst kültür türleri belirsiz veya dünyaca bilinmeyen, hastalıklı, subtropik üretim avantajına uymayan, hasat takvimi anavatanı olan iklimlerle çakışan türleri kesinlikle tercih etmeyin. Alacağınız fidanların ithal ise belgelerini mutlaka araştırın, yerli ise üretim yerlerini kontrol edin. Aşı altı kökeçlerinin türlerini mutlaka öğrenin ve teyit edin.
Yerli üretim fidanları tercih edin. Üretici fidan seçiminde dikkatli olmalı. Sonra üzülmesinler. Subtropik bölge üretim avantajına sahip, butik-taze meyve üretimi için hasat takvimine uygun olan, ülkemizde fidanları yetiştirilebilen, pazar açısından dünyanın tanıdığı ve önem sırası ile önerdiğimiz türler şunlar: Alphanso, Irwin, Palmer, Kent ve Osteen. Keitt türü mangonun bizde hasat verdiği takvim Kasım-Aralık ayı olduğu için hasadı diğer ülkelerle çakıştığından subtropik avantajına sahip değildir; butik üretim yapmak için bu geççi türü tercih etmeyin.”
DEVLET DESTEKLERİ
Tarım ve Orman Bakanlığı tropik meyvelerle ilgili çeşit çalışmalar yürütüyor. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) vasıtasıyla çok önemli çalışmalar yapılıyor. BATEM bünyesinde proje çıktıları doğrultusunda öne çıkan türler arasında yer alan pitaya ve passiflorada açıkta ve örtü altında Antalya Serik koşullarında yeni çalışmalar devam ediyor.
Bakanlık bu çalışmaları yaparken özel bir destek sunmuyor. Ancak Ziraat Bankası’nın örtü altı yatırım projelerinde yedi yıl vadeli ve sübvansiyonlu kredi imkânları, sertifikalı fidan desteklemesi gibi Bakanlığın destekleme sistemleri bu tür tropik meyveler için geçerli. Üreticiler Çiftçi Kayık Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olmaları durumunda mazot/gübre, küçük aile işletmesi, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları destekleri alabiliyorlar.
İHRACAT YÜZDE 40 ARTTI
Tropik meyve ihracatı da her geçen gün artıyor. Özellikle zengin Avrupa ülkelerinden ciddi bir talep var. Üreticiler coğrafi yakınlık nedeniyle ihracatta oldukça şanslı bir konumda. Türkiye 2020’de 57 ülke ve bölgeye 6 milyon 461 bin dolarlık tropikal meyve ihraç etti. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye geneli tropikal meyve ihracatının son üç yılda yüzde 40 arttığını söyledi.
Uçak, tarım ve gıdada ülke olarak markalaşmanın yolunun katma değerli ürünleri ve dünyanın talep ettiği ürünleri üretmekten geçtiğini söylüyor. Türkiye’nin tropikal meyvede ithal eden ülke konumundan 57 farklı ülke ve bölgeye ihracat yapan bir ülke konumuna geldiğine dikkat çeken Uçak, Türkiye geneli tropikal meyve ihracatının 2018’de 4 milyon 690 bin dolara, 2019’da 5 milyon 110 bin dolara, 2020’de ise 6 milyon 461 bin dolara ulaştığını vurguluyor. Uçak sözlerine şöyle devam ediyor:
“Ülkemizde yetiştirilen, ihraç edilen tropikal meyve çeşitlerini artırarak katma değer zincirimizi gitgide büyütüyoruz. Kivi ve avokado ile başladığımız bu yola ejder meyvesi, çarkıfelek, karambola, papaya, mangost, guava armudu, mango, ananas, Hindistancevizi, yaban mersini, kumkat gibi ürünleri ekleyerek tropikal meyvede ürün gamımızı genişlettik. Türkiye, iklimi, toprağı, biyoçeşitliliği, coğrafi konumuyla planlı, programlı ve iyi tarım uygulamalarına bağlı kalarak geleneksel ürünler kadar yeni alternatif ürünleriyle de daha fazla pazara ulaşabilecek, ihracatını daha üst seviyelere taşıyacak konumda.”
İLK TESCİLLER YAPILDI
Tropik meyvecilik konusunda önemli çalışmalara imza atan BATEM, tropik meyve konusunda Türkiye’nin geleceğine inanıyor. Enstitü Müdürü Abdullah Ünlü, 1940’lı yıllarda muz ile başlayıp avokado ile devam eden tropik meyvecilik üretiminin giderek çeşitlendiğini vurguluyor. Ünlü’nün verdiği bilgiye göre Türkiye’de muzla birlikte mango, pitaya, pasiflora, litchi, longan, papaya, guava başta olmak üzere kahve, yıldız meyvesi gibi birçok tropik meyveler yetiştiriliyor.
Ünlü, doğru ilk tropik meyve adaptasyon çalışmalarının Antalya 11 Tarım ve Orman Müdürlüğü, BATEM ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü tarafından yürütülen proje kapsamında, ABD’den guava, litchi, longan, mango, passiflora ve pitaya meyve türlerinden toplam 11 çeşide ait fidanların ithal edilmesiyle başladığını vurguluyor. İthal edilen fidanlarla Gazipaşa ilçesinde adaptasyon parselleri oluşturulduğunu, yapılan çalışmalar sonucunda verim, kalite, erken meyveye yatma ve pazarlama açısından ilk olarak passiflora ve pitaya türlerinin öne çıktığını belirtiyor.
BATEM tarafından ‘Cosmic Charlie’ ve ‘Bloody Mary’ pitaya çeşitleri ve ‘Possum Purple’ pasiflora çeşitlerinin 2018’de tescil edildiğini söyleyen Ünlü, bu türlerin tescil işlemlerinin hızlı çoğaltılmaları ve anaç gereksinimi göstermeden çelikle çoğaltılmaları nedeniyle çok hızlı gerçekleştiği bilgisini veriyor. Ünlü sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Yapılan çalışmalar topluca değerlendirildiğinde yukarıda sayılan türlerin tamamının adaptasyonlarının gerçekleştiği, meyve verim ve kalitelerinin oldukça iyi olduğu belirlendi. 2019’da mango ve longandan birer, litchiden iki çeşidin tescil işlemleri başlatıldı ve 2020 sonunda bu çeşitler tescil edildi. Sayılan bu türler ülkemizdeki ilk tescilli tropik meyveler oldu. Pitaya ve pasiflora çeşitlerinin fidan üretimlerine de başlandı. Diğer tescilli çeşitlerin fidan üretim çalışmaları hem Enstitümüzde hem de özel sektörde devam ediyor.”
KAHVE ÇOK YAKINDA
Enstitünün çalışmaları bunlarla sınırlı değil. BATEM tarafından yürütülen “Bazı Yeni Tropik Meyve Türlerinin Ülkemize Kazandırılması ve Antalya Koşullarına Adaptasyonu” projesi ile yeni tropik türlerin getirilmesi ve adaptasyon çalışmalarının yapılması planlanıyor. Proje kapsamında Carambola, Sapodilla, Mamey sapote, Black sapote, Sour soup, cherimoya ve Wampee türlerine ait 14 yeni çeşit getirilecek.
Bunun dışında 2020’de hazırlanan ve özel sektörle ortak gerçekleştirilecek “Akdeniz Bölgesi’nde Örtüaltı ve açıkta Kahve (Coffee arabica L.) Yetiştirme Olanakları” isimli proje ile ülkemize yeni kahve çeşitlerinin getirilmesi ve adaptasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesi planlanıyor. Kahve fidanlarının 2021 yılı içinde getirilmesi Gazipaşa ilçesinde açık arazi şartlarında ve muz seralarında muzla karışık dikilmesi planlanıyor.
ALATA’DAN 11 ÇEŞİT
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün de tropik meyvecilikle ilgili önemli çalışmaları bulunuyor. Enstitüsü Müdürü Cengiz Türkay, avokado fidanı ve meyve üretimi yaparak hem tüketicilere hem de üreticilerimize hizmet ettiklerini söylüyor. Enstitünün muz yetiştiriciliği ve ıslahı konularında çalışma yaptığını belirten Türkay, bölge çiftçilerine muz yetiştiriciliği üzerine eğitim çalışmaları düzenlediklerini ve ticari olarak muz fidesi üretimi de gerçekleştirdikleri bilgisini paylaşıyor.
“Enstitümüzde 1980’den bu yana avokado çeşitleri üzerine adaptasyon çalışmaları yürütülüyor. Hem muz hem avokado üzerine onlarca proje geliştirildi. Projeler kapsamında üstün özellikleri belirlenen iki yeni muz çeşidi geliştirildi” diyen Türkay, bu iki türün Grand Nain ve Alata Azman adıyla tescili yapılarak sektörün hizmetine sunulduğunu ifade ediyor. Çeşit çalışmalarının aralıksız devam ettiğini belirten Türkay şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Ülkemizde muz üretiminin daha da artırılabilmesi ve yüksek verimli çeşitlerin geliştirilmesi amacıyla muz bitkilerinde seleksiyon ve mutasyon ıslah çalışmaları halen devam ediyor. Tropik meyveler yönelik proje ile Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde ilk aşamada serada 11 farklı tropik meyve türünün getirtilerek örtü altında yetiştirilmesi, daha sonra dış ortamda yetişme olanaklarının araştırılması hedefleniyor. Enstitümüzde avokado yetiştiriciliği ve gen kaynakları bahçesi kurma çalışmaları devam ediyor.”
TROPİKALDE İDDİALI
ideal Tarım, “Verita” markasıyla tropikal meyve pazarlıyor. Şirket, bu ürünleri ithalatın yanı sıra yerli üreticilerden de temin ediyor, özellikle kivide uzman olan firmanın ürün çeşidi oldukça zengin. İdeal Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Birincioğlu, kivinin Türkiye’de yaygınlaşmasında önderlik yapmış isimlerden biri. Tropikal meyvelerin tüketiminin zor olduğunu gören firma, dilimlenmiş, yemeğe hazır paketli ürünleri piyasaya sürdü. Mango, hindistancevizi, avokado ve kivilerin dilimlenmiş halini zincir marketlerde bulmak mümkün. Birincioğlu, Türkiye’deki tropikal meyve üretimiyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Ülkemizdeki üretim ihtiyacı karşılayamadığı için ithalat yapılıyor. Biz özellikle kivi konusunda önemli çalışmalar yaptık ve üretimin artmasına katkıda bulunduk. Ananas, altın çilek ve pomelon, iyi bir çalışmayla ileride ihracatı yapılabilecek ürünler arasına girebilir. Üreticiler avokado ve mango üretimine de girebilir, Ancak bunun için standart ve yaygın üretim olması lazım. Türkiye tropikal meyve konusunda kendine önemli bir şans yaratabilir. Bu ürünler çok uzak bölgelerden getirilip ağırlıklı olarak Avrupa pazarlarında satışa sunuluyor. Türkiye’de üretilirse daha taze şekilde bu pazarlara ulaşmasını sağlarız.”
“ÜÇ GÜNDE AVRUPA’DAYIZ”
Tropikal meyve ticareti yapan şirketlerden biri de Ege Tropikal. Birkaç dönem İstanbul Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanlığı da yapan Latif Ünal, Ege Tropikal’in yönetim kurulu başkanı. Tropikal meyve ticaretiyle iştigal ediyor. Şu sıralar ağırlıklı ithalat yapsa da ihracatçı kimliğini her zaman korumuş bir isim. Tropik meyve üretiminin Türkiye’de her geçen yıl arttığını belirten Ünal, “Tropikal meyvecilikte gelecek var. Tüketici yüksek fiyatlara rağmen talep ediyor. Bedelini ödemeye hazır. Üretim artar ise ihracatı kolay bir ürün. Bu alana girenler önemli gelirler elde edebilir. Üretici için fırsat var. Avrupa’ya çok yakınız. Üç günde Avrupa’nın her noktasına ulaşabiliyoruz. Diğer meyvelerdeki başarımızı tropik meyvelerde de yakalayabiliriz. Hem de ihracat pazarlarımızda çeşitlilik sağlarız” diyor.
Tropikal meyve bahçesi kaça kurulur?
Tropikal meyvelerin hem ağaç hem de bitki türleri mevcut. Ağaç fideleri 50-250 TL arasında değişiyor. Bir dekara ortalama 20 ağaç dikilebiliyor. Bitki türlerinde ise fidelerin fiyatı 2-3 TL arasında değişiyor. Bir dekara bin adet fide ekilebiliyor. Meyve türüne göre dekar başına maliyetler değişiyor. Örneğin altın çilek bahçesi 10 bin, fejeyo için 16 bin, pepino için ise 5 bin TL‘ye kurulabiliyor.
Tropikal meyve bahçesi kurmanın maliyeti ise 10-16 bin TL arasında değişiyor. Tabii bu maliyetler seralarda farklı bir boyut kazanıyor. Sera tesisi maliyeti bir dekar için yaklaşık 100-200 bin TL arasında değişiyor. Ekonomik olarak geri dönüş türlere göre değişmekle beraber muzda bir yıl, avokadoda beş yıl, mangoda 3-5 yıl, pitayada ise yaklaşık 2-3 yıl sürüyor. Geri dönüşü oldukça hızlı. Hem iç piyasada hem ihracatta alıcısı olan meyvelerden bahsediyoruz. Hepsi iyi fiyatlardan satılıyor. Tropik meyve üretiminin karlı bir yatırım olduğunu vurgulamak isteriz.
Avrupa’nın en büyük kivi bahçesini kurdu
İstanbul Sanayi Odası 500 Büyük Sanayi Kuruluşları listesinde 208’inci sırada yer alan Çekok Gıda 1.5 milyar TL cirosu ile Türkiye’nin en büyük meyve üreticisi konumunda. Mersin, Niğde, Sakarya Karasu ve Antalya’da yaklaşık 13 bin dekar alanda meyve bahçeleri bulunuyor. Hem üretici hem de ticaretini yapan bir şirket. Dört büyük meyve çiftliğine sahip olan Çekok Gıda, ayva, narenciye, nektarin, elma, armut, Trabzon hurması, nar, fındık ve ceviz yetiştiriyor. Ancak meyve bahçeleri içinde en büyük pay kiviye ait. Sakarya Karasu’daki çiftlikte 2 bin dekar alanda kivi bahçesi kurdu.
Avrupa’nın en büyük kivi bahçesine sahip olan firma, kivileri hem ihraç ediyor hem de iç piyasaya veriyor. Şimdi sırada avokado bahçesi var. Firma, Mersin ve Antalya’da yaklaşık 100 dekar alanda deneme çalışmaları yapıyor. Bölgeye ve değişen iklim şartlarına uygun, suya dayanıklı çeşit çalışmaları yapıyor. Çekok Gıda mango bahçesi kurmak için de ön hazırlık yapıyor. Çekok Gıda CEO’su Cevdet Çekok, kivi yatırımından memnun oldukları için bahçenin büyüklüğünü 1500 dekardan 2 bin dekara çıkardıklarını söylüyor. Çekok, “Günümüzde su kaynakları vetarımda kullanımı çok önemli.
Bütün bahçelerimizde damlama sulama sistemleri kullanılıyor. Ayrıca yeni bahçelerimizde, son yıllarda tecrübe ettiğimiz iklim değişikliklerini öngörerek kuraklığa dayanıklı, daha az su isteyecek fidan çeşitlerini tercih ediyoruz. Mevcut ağaçlarımızda olası kuraklığa alıştırmak adına daha az su vererek adaptasyon sağlamalarını amaçlıyoruz ” diyor.
Hayrettin UÇAK / Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı
“İhracatta liderlik kivide”
Tarıma Dayalı İhtisas OSB’lerin devreye girmesi ile Türkiye geneli tarım ürünleri ihracatını 30 milyar dolara çıkaracağız. Türkiye’nin yaş meyve sebzede Avrupa’da bir bilinirliği var. Tropikal meyvenin en büyük tüketici pazarı Avrupa Birliği’ne ihracatımızı daha da artırmayı hedefliyoruz. Tropikal meyve ihracatımızın büyük kısmını yaklaşık 4 milyon dolar ile kivi oluşturuyor.
2019’a göre kivi ihracatımız 2020’de yüzde 28 artarak 4 milyon 123 bin dolara ulaştı. İkinci en fazla ihraç ettiğimiz ürün olan avokadoda ise ihracatımız 2019’a göre 2020’de yüzde 22 artarak 1 milyon 489 bin dolar tutarında gerçekleşti. Yaban mersini ise 518 bin dolarla en çok ihraç ettiğimiz üçüncü ürünümüz. 1 milyon 271 bin dolarla Rusya, 863 bin dolarla Lübnan, 463 bin dolarla Romanya en fazla tropikal meyve ihracatı gerçekleştirdiğimiz ilk üç ülke. 418 bin dolarla Libya, 374 bin dolarla Ukrayna, 287 bin dolarla Dubai, 226 bin dolarla İspanya, 229 bin dolarla Özbekistan, 192 bin dolarla Bulgaristan, 183 bin dolarla Almanya ihracatımızda ilk 10’da yer alan diğer ülkeler.
Ercan ARSLAN / Elektronik Mühendisi, Mango Fidan Üreticisi
“1 dekardan 300 bin TL gelir elde edebilirsiniz”
Tropik meyvelerin Türkiye’de geleceği var. Ancak doğru stratejiler izlenmeli. Hedefler doğru belirlenmeli. Yaklaşık 20 yıldır mango yetiştiriciliği ile ilgileniyorum. Üreticimize destek amaçlı mango fidan yetiştiriyorum. Tropik meyvecilikte stratejiler iyi belirlenirse üretici çok iyi para kazanabilir. Japonya’daki gibi butik meyve üreticiliğinin yapılmasını öneriyorum. Japonya 1 adet taze mangoyu 70 dolara satıyor. Topraksız sera sistemleri ile mango bahçesi kurmalıyız. Japonya’da hasat 15 Mayıs’ta, Hindistan’da 15 Haziran’da bitiyor. Bizim hasat dönemimiz ise 1 Ağustos-15 Eylül arası. Bu dönemde hasat verecek dünyanın da tanıdığı türleri ekmeliyiz. Erkenci, geççi ve yedi veren türlerden uzak durmalıyız.
Bu stratejilere subtropik bölge yetiştiriciliği avantajları diyoruz. Mangoyu taze olarak (ağaç başında olgunlaşan] satarsanız değerli. Tazesi tane ile yüksek fiyata, vaktinden önce toplanıp depoda stoklanmış olanı ise kilo ile düşük fiyata satılır. Stoklanmış veya hasadı tropik bölgeler ile çakışan türlerin rekabet şansı hiç yok. Hintli üreticilerle rekabet edemeyiz. Hedef butik yetiştiricilik ve taze satış olmalı.
Avrupa pazarı bize çok yakın. Hasat takvimi olarak dünyada İspanya dışında bize rakip yok. İspanya’nın taze meyve üretimi de kendisine yetmiyor. Avrupa’da butik yetiştirilmiş taze mangonun (ağaç başında olgunlaşan) tane fiyatı 35 euro. Türkiye’de taze mangonun üretici çıkış tane fiyatı 25-30 TL. Bir dekar seraya 110 bodurlaştırılmış ağaç dikilebiliyor. Dekarından 10 binin üzerinde adet meyve alınabiliyor. Bir dekar seradan yıllık 300 bin TL ciro elde etmek mümkün. Daha ilk yılda kara geçilir. Türkiye için mangoda ciddi fırsat var. İhracat amaçlı bahçeler kuralım. Subtropik bölge yetiştiriciliğinin avantajlarını benzer şekilde avokado yetiştiriciliği için de kullanabiliriz.
Cengiz TÜRKAY / Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürü
“Saha çalışmalarımız devam ediyor”
Ülkemizde tropik meyvelerden muz ve avokado yetiştiriciliği hızla artıyor. Antalya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü koordinasyonu ile 2012-2016 arasında yürütülen “Değişik Tropik Meyve Türlerinin Antalya Koşullarına Adaptasyonu Üzerine Araştırmalar” adlı proje Antalya ilinin Alanya ve Gazipaşa ilçelerinde yürütüldü. Projede pitaya, passiflora, mango, longan, litchi ve guava gibi tropik meyveler çalışıldı.
Proje sonuçlarına göre Gazipaşa ilçesinde pitaya, passiflora, mango, longan, litchi ve guava gibi tropik meyvelerin yetiştirilebileceği Alanya ilçesinin mango, longan, litchi, pitaya yetiştiriciliğine uygun olmadığı ama passiflora türünün ön plana çıktığı görüldü. Bu çalışmalara benzer çalışmaların Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü liderliğinde Mersin ili özelliklede Erdemli ilçesinde yapılması gerekiyor. Saha çalışmalarımız devam ediyor. Yapılan çalışmalardan sonra Mersin ili için gerekli öneriler yapılabilecek. Üreticilere ticari olarak avokado, muz, pitaya, longan, litchi, karambola (star fruityıldız meyvesi), mango, papaya yetiştiriciliği önerilebilir.
Ahmet KAYA / Beslenme ve Diyet Uzmanı
“Süper yiyecekler”
İçerdiği protein, lif, karbonhidrat, C ve B vitaminleri, Omega 3-6 gibi çoklu yağ asitleri bakımından zengin pitaya meyvesini ‘süper yiyecek’ olarak nitelendiriyoruz. Pandemide özellikle bağışıklığı güçlendirmesi nedeniyle pek çok ülkede tüketimi arttı. Ejde meyvesi olarak da bilenen pitaya, içerdiği vitamin ve mineraller nedeniyle vücut sağlığı açısından birçok fayda sağlıyor. Pitayada bulunan pinen, ilaçlarda mukoza söktürücü olarak yer alıyor ve akciğer temizliğinde büyük rol oynuyor. Bu özel meyve metabolizmayı hızlandırarak metabolik yaşı geri sardırıcı etki yaratıyor, Pitaya, pandemide tüketilmesi gereken besinler arasında.
Yüksek C vitamini oranı ile bağışıklık sistemini güçlendirirken, pinen ile de solunum sistemini temizler. Pandemide ” hastalıklardan korunmak için doğal bir çözüm sunuyor. Metabolizmayı hızlandırarak metabolik yaşı geri sardırıcı etkiside var.
İdriz Çokal / Para