Yeni eko-akıllı kent kuruyorlar
DÜNYA kaynaklarını hızla tüketiyoruz. Üstelik bunu geleceği düşünmeden yapıyoruz. Kaynaklar hor kullanılırken çevre büyük zarar görüyor. Çevreye duyarlı mahalleler, siteler, kentler kurma telaşına düştük. Amaç, çevreye zarar vermeden yaşamak. Son bir yılda buna, Covid-19 endişesi de eklendi. Salgınlardan uzak yaşama isteği, çevre dostu kent veya kasabalarda mülk edinme telaşını da beraberinde getirdi.
Şimdi pek çok ülkenin hükümetleri, harıl harıl eko-akıllı kent projesi hazırlıyor. Bunlardan biri de Singapur. Gelin Singapur’un nasıl yeni bir kent inşa ettiğine bakalım…
TENGAH: ORTA KENT
Halkın yüzde 80’inin toplu konutlarda yaşadığı Singapur’da, geleceğin yaşam tarzını bugünden yansıtacak kentler kurmanın heyecanlı telaşı gözleniyor. Hükümet, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana 24’üncü yeni yerleşim birimini kurmaya hazırlanıyor. Bu yerleşim biriminin diğerlerinden farkı, eko-akıllı kent olması. Fakat kişi başına 107 bin 600 dolar (dünya üçüncüsü) gelir düştüğü, dolayısıyla halkın lüks tüketime ve klimalı yaşama alışık olduğu bir ülkede bunu nasıl başarırsınız?
Beş bölgeye ayrılmış yeni eko-akıllı kentte, 42 bin ev olacak. Nüfusu ise -her evde ortalama üç kişinin yaşadığı düşünülürse- 125 bine yakın olacak. Eko-kente, Malay dilinde “orta” anlamına gelen Tengah adı kondu. Günümüzün geleneksel kent yaşamıyla geleceğin yaşantısı arasında bir köprüyü sembolize edecek. Evlerin hiçbiri kendi klimasını kullanamayacak. Serin hava, merkezi bir sistemle evlere dağıtılacak. Serin hava Singapur’da yaşam için zorunlu. Çünkü ülke, Ekvator’a sadece 137 km uzakta.
KARBON VE BESİN AYAK İZİ MİNİMUM
Tengah’ın iki önemli özelliğinden biri, merkeze özel araç girememesi ve çöplerin otomatik olarak toplanması. Değil içten yanmalı motorlarla çalışan otomobiller, elektrikli araçlar bile merkeze giremeyecek. Geleneksel kentlerde, en büyük zorluk, motorlu araçların merkeze girmesini engellemek. Çünkü eski kent yapılaşması, bu işi oldukça zorlaştırıyor. Böylece insanların karbon ayak izleri, büyük oranlarda azalıyor. Tengah, Güneydoğu Asya’nın hem karbon ayak izi (footp-rint), hem de besin izi (foodprint) minimum olan ilk kenti olacak. Besin izinin minimum olması demek, organik besinlerin tüketilmesi, israf edilmemesi ve kırmızı et satışlarının sınırlı olması demek, israf, akıllı atık kontey-nerleriyle denetlenecek. Ev sahibi atık için para ödeyecek. Atık miktarı artarsa, ödeme de katlanarak artacak. En önemli konulardan biri de aydınlatma. Yeni kentin, kamuya açık alanlarında, insan bulunmayan mekanlarda ışıklar otomatik olarak kapanacak ya da kısılacak.
AĞAÇ KESMEDEN ORMANDA KURULACAK
Yetkililer Tengah’ı, “orman kent” olarak da adlandırıyor. Çünkü kent merkezi, 700 hektarlık bir ormanın içine denk getirilecek. Proje mühendisleri, kent merkezini ormanın içine kondururken hiçbir ağacın kesilmeyeceğini garanti ediyor ve birkaç yüz ağacın yerinin değiştirileceğini belirtiyor. Mühendisler, en büyük yardımı doğadan aldılar. Orman, kentin havasının temiz kalmasında büyük rol oynayacak. Zaten Tengah’m havası da pek kirlenecek gibi görünmüyor. Isınma derdi olmadığından, havayı kirletecek tek unsur, özel araçlar olacak. Elektrikli araçların bile karbon izi olduğunu unutmayalım.
“TABULA RASA”
Singapur Toplu Konut ve Geliştirme Dairesi Başkanı Chong Fook Loong, bu eko-akıllı kenti, “temiz bir yazı tahtasına” (tabula rasa veya rosa) benzetmeyi seviyor, ilham aldıkları kişi ise, 1632-1704 yılları arasında yaşamış olan İngiliz filozof John Locke. Avrupa’da Aydınlanma Çağı’nın gerçek kurucusu kabul edilen Locke, insan zihninin doğuşta boş bir levha (tabula rasa) olduğunu, zamanla bu levhanın tecrübelerle birlikte dolduğunu ileri sürer.
YERİN ALTI DA BİR, ÜSTÜ DE
Chong Fook Loong, kentin alışveriş merkezlerinin yeraltında olacağını da ifade ediyor. Bu fikir de İsviçre’nin Cenevre ve Kanada’nın Montreal kentlerinden.
Aslında Avustralya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, ABD, İngiltere, Hollanda, Polonya, Rusya, Çin, Güney Kore, İspanya ve İsveç’in pek çok yeraltı kompleksi olmasına rağmen bu iki kentin yeraltında, metro bağlantılı o kadar geniş ve kilometrelerle ifade edilen uzunlukta alışveriş merkezleri bulunuyor ki, içine girenlerin çoğunun, yeraltında olduklarının bile farkına varmadığı belirtiliyor.
Tengah’ta yollar, otoparklar ve belediye hizmeti verilen boru ve kablolar da yeraltına alınıyor. Yerüstünde gaz ve su borularının görülmesi, direklerde demet halinde kablolar olması, artık gelişmişlik göstergesi değil.
ALINACAK ÇOK YOL VAR
Chong Fook Loong’a göre amaç, insanların ya yürüyeceği ya da bisikletle dolaşabileceği bir yapılaşmanın kent sakinlerine kabul ettirilmesi. İstatistiklere göre Singapur, son beş yılda giderek artan oranlarda bisiklet kullanıldığı bir kent-devlet. Yol şebekeleri de kendi kendine giden otonom araçlara göre düzenleniyor. Tengah’ın şekillendirilmesi çalışmaları hızla sürerken, Singapur’un başkenti Singapur’a baktığımızda, bu kozmopolit kent için de yapılması gereken çok şey olduğunu görüyoruz. 5 milyon 700 bin kişilik nüfusun büyük bölümü başkentte yaşıyor ve her bireyin ürettiği karbon emisyonu miktarı, komşusu Malezya’dan, Çin’den ve İngiltere’den bile daha yüksek. Ülkenin “Ulusal İklim Değişikliği Sekreteryası”, önce bu emisyonların azaltılması gerektiğine işaret ediyor. Eğer her yıl 4 bin 500 araç yollardan çekilirse, karbon emisyonları da düşüş trendine girmiş olacak. Tengah, hemen yarın hayata geçirilecek bir proje değil.
YAŞAM 2023’TE BAŞLAYACAK
Singapur Meteoroloji Hizmetleri’nin tahminleri de pek iç açıcı değil. Bu yüzyılın sonuna doğru ortalama sıcaklıklar, “her gün” olmak kaydıyla en az 34.1 santigrad derece olacak. Ülkede yılın sekiz ayı, yüksek sıcaklık ve yüksek nem oranlarıyla geçiyor. Tengah’daki merkezi klima sistemi, başkentte de uygulanmaya başladı. Her on başkent sakininden 9’u, yeni evlerde merkezi klima sistemi bulunmasını kabul ediyor.
Tengah’ta oturmak isteyenler, iki oda, bir salon apartman dairesine 108 bin Singapur Doları (82 bin ABD Doları) ödeyecek. İlk daireler, 2023’te sahiplerine teslim edilecek. Dairelerin yüksek teknolojiyle donatılacağını söylemeye gerek yok. Ev sahipleri, bir tabletle dairelerinin her tür elektrik, klima ve su hizmetlerini kontrol edebileceği gibi, elektrik ve su tüketimlerini bile anında öğrenebilecekler. Her şeye rağmen Singapur’da elektrik ve su tüketiminin 2030’da zirve yapacağı, söz konusu yıldan sonra düşüşe geçeceği tahmin ediliyor.
PLANLI “KENAR ŞEHİRLER”
Büyük kentlerin yükünü dağıtma fikri, yeni bir şey değil. Bu ihtiyaç, 1930’larda ortaya çıktı ve kent planlamacıları, “kenar şehir”, “uydu kent” gibi kavramlarla belediyeleri etkilemeye çalıştı.
Ne var ki, 1990’lara kadar bir şey yapılmadı. 1991’de “Kenar Şehir: Yeni Sınırlardaki Yaşam” (Edge City: Life on the New Frontier) adlı kitabın yazarı Joel Garreau, ABD’nin etkin gazetelerinden The Washington Post’a bir makale yazınca, ülkede somut adımlar atılmaya başlandı. Aynı zamanda gazeteci olan Garreau’ya göre bir yerleşkenin “kenar şehir” sayılabilmesi için yatak sayısından daha fazla iş imkanı olmalı, en az 465 bin metrekare ofis alanına sahip bulunmalıydı. önceleri “banliyö” olarak bilinen kent dışı mahalleler, kenar şehirlere dönüştürüldü. Daha sonra da uydu kentler ortaya çıktı. Bunlar, gecekondu bölgeleri gibi rastgele bir yapılaşma değil, bağımsız, kendine yetebilen, düzenli kentlerdi.
ALEV RIGEL