Covid-19’dan korunma ve bilinçlenme süreci çeşitleniyor
ABD, Japonya ve bazı Avrupa ülkelerinde koronadan korunma bilincini pekiştirmek için yeni uygulamalar geliştiriliyor. Amaç, salgının önlenmesi kadar, olası yeni dalgaları göğüsleyebilmek. Birkaç gün önce Amerikalı uzman bir otoritenin ilginç yorumunu okudum; şöyle diyor: “36 yıl önce, bugün olduğu gibi, yeni ve hala gizemli küresel bir salgının ortasındaydık. Yalnızca ABD’de kısa süre ’( içinde bir milyondan fazla insana ‘HIV’ bulaştı ve 12 bin kişi AIDS’ten öldü. O zamanlar, bu virüsün nasıl çalıştığını araştırmış, yayılma mekanizmasını zor da olsa anlamaya başlamıştık. Ancak bu gerçek bazı yorumcuların iki yıl içinde AIDS Aşısı’ hakkında çılgm biçimde iyimser iddialarda bulunmasını engelleyemedi. Şimdi, ‘Covid-19’ gerçeğiyle benzer noktadayız. ABD genelinde çok sayıda kişi enfekte oldu ve binlerce kişi bu hastalıktan yaşamını yitirdi. Yeni tip koronavirüsün nasıl çalıştığını ve insan vücudunda neler yaptığını anlamamıza rağmen, olası ‘Covid-19’ aşısının uygulamaya girmesi sonucu mevcut sorunların yine devam edeceğine inanıyorum. Evet, aşı her an devreye girebilir ama bu kesinlikle güvenli bir sigorta olmayacak, olamayacaktır. Her ölümcül virüsün farklı bir bulaşıcılığı vardır; zaman ilerledikçe, aşı geliştirme konusunda çok daha değişik şeyler öğreneceğiz. Örneğin geçmişteki ‘Çocuk Felci’ belası, bize koruyucu bir aşının mümkün olabileceğini anlatmış ve bu aşının üretimi hızla gerçekleşmişti. Fakat Ccovid-19 aşısı için süre yönünden çok ciddi endişelerim var!”
AŞI UZUN BİR SÜRE ALABİLİR
Bu ilginç yorumu ben her şeye rağmen ihtiyatla karşılıyorum. Kısa zamanda tıp dünyası büyük ilerleme kaydetmiş durumda.
Aşı bulunması öncesinde bazı koruyucu önlemlerle gidişi yavaşlatmanın mümkün hale geldiği konuşuluyor. Bu ifademi sadece maske takmak ve sosyal mesafe konusundaki eğitimlerle sınırlamıyorum; örneğin Japonya ve bazı Avrupa ülkelerinde yeni bir uygulama devreye girmiş durumda. ABD ise bu uygulamaları hızla legal hale getirmeye çalışıyor. Biliyorsunuz, ileri düzeyde gelişmiş ülkelerde alternatif tıp çalışmaları çok sıkı denetleniyor, tüm aksiyonlar resmî otoritenin iznine bağlanmış durumda ve çoğu sıkı gözetim altında.
Bu konuda şu sıralar tüm dünyada geçerli yetki belgesi almış ‘alternatif tıp’ girişimcilerine ilgili uzmanlar tarafından yoğun eğitimler veriliyor, bu kuramların tümü resmi otorite tarafından denetleniyor. Çoğu girişimci buralarda gönüllü ‘Korona Uzmanı’ gibi çalışıyor ve sıra dışı belirtileri algılamaya gayret ediyor. Böylece, uygulamada uzmanlaşanlar kimin ne kadar risk taşıdığını görüyor, anında uyarı yapacak hale geliyorlar. Çeşitli testler yanında henüz açıklanmayan bazı kritik belirtileri dikkate alan bu araştırma gönüllüleri korona savaşının gizemli ayrıntılarına ciddi katkı sunuyorlar.
Hemen ilk bakışta ‘piyasa işi’ sayılabilecek, ancak ‘medikal disiplin ürünü’ birkaç örnek vereyim: Literatüre giren tanımlarıyla bu işi yapanlar aynı zamanda belirti kriterleri açısından yoğun bir ‘Korona Saptama Eğitimi’nden geçiriliyor; sonuçta kimlerin virüsle bulaşık olduğunu semptom olmadan anlayacak kadar uzmanlaşıyorlar.
Batı’da giderek yaygınlaşan ‘Geleneksel Çin Tıbbı’ uzmanları da bu işin içindeler, sürece ciddi sayılabilecek katkı sunuyorlar. Diğer ilginç konulara odaklanmış alternatif tıp branşları ise şimdi orijinal tanımlarıyla şöyle sınıflandırılıyor: ‘Herbology and Botany’ (Bitkibilimi), ‘Nutrition and Aging’ (Beslenme ve Yaşlanma), ‘Ayurvedic Medicine’ (Ayurvcda Tıbbı), ‘Herbal Remedies’ (Bitkisel Preparatlar), ‘Health Psychology’ (Sağlık Psikolojisi) vb. Bunların içine akupunktur ve tıbbi yoga uzmanlarının önerilerini katanlar da var JHatta bu tür ve benzeri ‘alternatif tıp .kurumlan’ bu işlerin içinde sıkça yer alıyor. Ancak, bu aşamada görev alacak hekim unvanı taşımayan uzman adaylarının ciddi bir eğitimden geçirilmesi ve onlara ilgili otorite tarafından yeterlilik sertifikaları verilmesi gerekiyor.
BU YENİ AKIM
Bizde yasa ve uygulamacılar bu konuya nasıl bakar bilemiyorum. Ama hekim unvanına sahip bazı branşlar özel eğitim vermek üzere bu türden işyerlerinde bir süreliğine de olsa görevlendirilebilir kanısındayım. Hatta biraz daha ileriye yönelik şunları söyleyebilirim: Kuaför ve berberler gibi bazı branşların meslek odalarında zorunlu konferanslara katılım sağlanır ise tüm uzman hekimler periyodik eğitim verebilirler, böylece sonuçlar daha kolay kavranabilir. Çünkü yakın gelecekte kimin ne kadar risk taşıdığı ya da taşıyabileceği gözden kaçan bazı kriterlerin geliştirilmesiyle rahatça belirlenebilecek gibi görünüyor.
Sıra dışı gelişmeler bunlarla sınırlı değil; pandemi sürecinde hastalığa yakalanıp iyileşenler için ruhsal ve fiziksel rehabilitasyon desteği veren ihtisas merkezleri de açılıyor. Buraları yöneten uzmanlardan oluşmuş kadrolar iş dünyasında, fabrikalarda, işçi eğitim merkezlerinde kitlesel tarama, tanıma yapabilecek donanıma sahip oluyorlar. Belli bir sayının üzerinde istihdam yaratan iş yerleri ve yerel yönetimler hekim kökenli uzman kadroların oluşturduğu kurslara katılıyor, işyeri hekimleriyle birlikte yeni gelişmelere göre ‘farkındalık panelleri’ düzenleyebiliyorlar.
Dahası da var: Büyük kurum ve kuruluşlar kendi bünyeleri içinde özel timler oluşturup, periyodik tarama yaparak koruyucu önlemlere katkı sunabiliyorlar. Bunların başında gıda ve hizmet sektörlerinin bulunması hemen dikkat çekiyor. Buralarda kısa periyotlarla aksiyon ve korunma kursları yalnız tüketiciler için değil, üreticilere de ilham kaynağı oluyor. Öyle ki, başta Japonya olmak üzere Avrupa’da bazı merkezler ‘farkındalık seminerleri’ düzenliyor, virüsün yayılma hızından yola çıkarak literatüre girebilecek nitelikte yeni sonuçlar oluşuyor.
ilginç bir gelişmeye daha işaret edelim: ABD’de hızlı gelişen epidemi süreci şu anda özellikle ünlü üniversitelerin de gündeminde. Yalnız aşı çalışmaları değil, alternatif tedavilerle de olası tehlikeleri yok etme yönünde ilginç çalışmalar var. Çoğu üniversite konuya çeşitli açılardan yaklaşıyor, ilham verici araştırmalara imza atıyorlar. Tüm bu gelişmelere bakıldığında bizim son sözümüz de şu oluyor; anlaşılan mevcut süreç daha bir süre devam edecek gibi görünüyor, umarız ki, biz bu sürece saygın araştırmacılarımızla katılabilir, hızla başkalaşım geçirebilecek yeni ‘Korona Tipleri’ ortaya çıkmadan değerli hekimlerimizin yapacağı araştırmalarla biz de insanlığa derin bir nefes aldırabiliriz.
NUR DEMİROK