Kritik bir haftaya giriyoruz. Yükselişi süren dolarda 6.13 civarı önemli bir direnç konumunda. Borsa endeksi ise yükseliş trendinin altına sarktı. Bu seviyeler aşılamadığı sürece düşüş 112.000-112.500 aralığına kadar devam edebilir.
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalarda rejime bağlı birliklerin şubat ayı içerisinde gözlem noktalarının gerisine çekilmemesi halinde Türkiye’nin bu işi bizzat kendisinin yapmak zorunda kalacağını söylemişti. Geçtiğimiz hafta rejim kuvvetlerinin bölgedeki operasyonlarının hızlanması üzerine Türkiye destekli bölgedeki unsurların harekete geçtiği haberleri piyasalarda dalgalanmaya neden oldu. Özellikle bölgede rejim güçlerince ya da onların yönlendirmesiyle gerçekleşen hava saldırısı sonrası şehit verilmiş olması, Türkiye tarafından yönetilen operasyonun sertleşme ihtimalini gündeme getirdi. NATO tarafından Türkiye’ye destek için yayınlanan mesajlar ve bölgede yaşanan çatışmaların şiddetlenmesi Türkiye ile Rusya’nın bölgede karşı karşıya gelme riskinin arttığı şeklinde değerlendirildi. Haftanın son günü gelen açıklamaların daha itidalli olması bir miktar toparlanma getirse de yurtdışı piyasalardaki görünümün bozulması toparlanma isteğini sınırladı.
Geldiğimiz noktada piyasalar ABD ile yakınlaşmanın Rusya ile ne kadar bir uzaklaşma getireceğine ve bu uzaklaşmanın başta İdlib ve devamında Libya olmak üzere çeşitli bölgelerde Rusya karşı karşıya gelmenin sonuçlarına odaklanılmış durumda. Bu süreçte geçtiğimiz yılın manşet konusu olan S400’lerin akıbeti de ayrı bir başlık olarak karşımızda bulunuyor. Ekim ayından şubat başına kadar ABD ile ilişkilerdeki iyileşmeyi fiyatlayan TL varlıklar için Rusya ile ilişkilerin bozulması senaryosu yeni yeni fiyatlamalara girmeye başladı. İdlib konusunda tüm tarafları memnun edecek bir yol üzerinde anlaşılamazsa uzunca bir süre bu baskı TL varlıklardaki volatiliteyi artırabilir. Bu nedenle başta da ifade ettiğimiz gibi verilen takvim uyarınca bu hafta oldukça kritik olacak.
İNDİRİMLER HIZ KESTİ AMA ARA VERİLMEDİ
TCMB, yılın ikinci Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini beklentilerle uyumlu olarak 50bp düşürerek yüzde 11.25’ten yüzde 10.75’e indirdi. Böylelikle, 1Y19 sonunda yüzde 24 seviyesinde olan politika faizi temmuz (-425bp), eylül (-325bp), ekim (-250bp), aralık (-200bp), ocak (-75bp) ve şubatta (-50bp) olmak üzere son 6 toplantıda yapılan toplam 13.25 puanlık indirimle yüzde 11,25’e geriledi. Toplantı sonrası açıklanan metinde, enflasyon ve sermaye hareketlerine dair olumlu ifadeler azalırken, küresel ve yurtiçi büyümeye yönelik vurgu öne çıktı. Önceki metinde yer alan “enflasyon görünümünde devam eden iyileşme, enflasyon bcklentile-‘rinde genele yayılan düzelme, çekirdek enflasyon göstergelerindeki ılımlı seyirde döviz kuru gelişmelerinin etkisi” gibi ifadeler son metinde yer almadı. Buna karşın yapılan indirim “daha” ölçülü olarak nitelenirken, önceki metinde olduğu gibi enflasyondaki seyrin yılsonıı tahminiyle uyumlu olduğu ve kararın enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurları dikkate alarak alındığı ifade edildi. 2019 sonunda yüzde 11.84 seviyesinde olan yıllık enflasyonun geçen ay yüzde 12.15’e yükselmesiyle birlikte; gerçekleşen enflasyon üzerinden rcel getiri (politika faizi-enflasyon) negatif bölgeye geçti. 2019 sonunda yüzde 12 olan politika faizini geçen ay yüzde 11.25’e, bu ay da yüzde 10.75’e inmesi negatif reel getirinin artmasına yol açtı. Her ne kadar yüzde 8.2 seviyesindeki TCMB yıl sonu tahminini baz alarak beklenen enflasyon üzerinden hâlen önemli bir pozitif reel getiri bulunsa da enflasyon görünümünde kısa vadede gözlenen yükseliş, kısa vadeli enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin durması, jeopolitik risklerde ve kur oynaklığındaki artış, gerçekleşen enflasyon üzerinden reel faizin emsal ülkelerin altında kalmayı sürdürmesi gibi gerekçeler TL üzerinde baskı oluşturuyor. Özellikle virüs kaynaklı global riskler ya da Türkiye özelinde jeopolitik riskler artış kaydedecek olursa bu baskı ilerleyen günlerde etkisini daha fazla gösterebilir.
COVİD 19 HAFİFE Mİ ALINIYOR?
Koronavirüs salgınının artış hızında yavaşlama görülse de farklı coğrafyalarda görülme sıklığının artıyor olması yeni endişe kaynağı oldu. Şu anki en büyük risklerden birinin de sağlık sistemi yeterince güçlü olmayan ve başladığında yayılma hızının çok daha yüksek olabileceği bölgelerde bu virüsün görülmesi. Türkiye açısından bakıldığında ise sınır komşusu İran’da virüs kaynaklı ölüm sayısının 5’e yükselmesi ve bölge ülkelerinden Lübnan’da da bir ölüm gerçekleşmesi virüs tehdidinin kapıya dayandığını gösteriyor. Bu nedenle virüs haberleri ilerleyen günlerde Türkiye gündeminde daha fazla yer bulabilir. Irak ve Suriye gibi siyasi istikrarsızlığın devam ettiği iki bölgede olası bir virüs salgını da böyle bir dönemde ayrı bir tehdit oluşturabilir. Bu nedenle Türkiye için şu anda gündemde daha öncelikli yer bulan jeopolitik risklerle birlikte bu başlığın da hafife alınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Şu ana kadar piyasalarımızda bu riskin içeride neredeyse hiç fiyatlanmamış olması, bu taraftan gelebilecek olumsuz haberlere reaksiyonun sert olmasına neden olabilir.
BU HAFTAYA DAİR
Bu hafta içeride geriden gelen bir veri olan büyüme rakamları açıklanacak. Dördüncü çeyrekte Türkiye’nin yüzde 5 dolaylarında bir büyüme gerçekleştirmesi beklenirken yıllık büyümenin de yüzde 0.5’in biraz üzerinde tamamlanması bekleniyor. Verinin geriden geliyor olması nedeniyle beklentilerden çok fazla sapılmadığı sürece veri etkisi sınırlı kalabilir.
Küreselde de çok yoğun bir veri takvimi olmaması bu hafta da küreselde koronavirüs salgım ve içeride jeopolitik risk başlığını gündemde tutmaya devam edebilir. Bu nedenle bu iki konu başlığı ekseninde dalgalı bir hafta daha geçirme ihtimalimizin yüksek olduğunu düşünüyoruz.
BIST-100’de destekler dirence dönüştü
İdlib konusundaki gelişmeler geçtiğimiz hafta Borsa İstanbul’da sert satışlara neden olurken, resmi ve gayri resmi kanallardan gelen haberler bir süre daha endeksi baskılamaya devam edebilir. Bununla birlikte ABD ve Avrupa endekslerinde Covid-19 endişesiyle görülen sert satışlar da temkinli olmaya neden oluyor. BIST-100 bir süredir konsolide kanalının alt bandı olarak izlediğimiz 118.500 altına sarkarken haftanın son iki günü kapanışlar hem bu seviyenin hem de 50 günlük ortalamanın altında gerçekleşti.
Bu kapanışlarla birlikte endeks aynı zamanda yükseliş trendinin de altma sarkmış oldu. Bu hafta bahsettiğimiz bu seviyeler aşılamadığı sürece endekste başlayan düşüşün 112.000-112.500 aralığına kadar devam etme olasılığının arttığını düşünüyoruz. Bu bölge hem kırılan kanal hedefini hem de ekim ayında başlayan yükselişin düzeltmesinde yüzde 38,2 seviyesini işaret ediyor. Buna karşın endekste bahsettiğimiz 118.500’ün üzerine yeni bir hareket, aiımlan hızlandırarak yükselişin 121.000-121.500 aralığına kadar devam etmesini sağlayabilir.
Dolar/TL’de yükseliş devam ediyor
Hafta içinde TCMB faiz karan öncesinde 6.05 civarında bulunan kur faiz indirimi sonrası bir miktar yükselirken, İdlib’te başlatılan harekâta yönelik gündem ve devamında Rusya tarafından yapılan açıklamalarla 6.10 seviyelerinin üzerini test etti. Haftanın son günü de yükselişini devam ettiren kurda Cuma günü en yüksek 6.1250 civarı görüldü. Hafta kapanırken dolar endeksindeki sınırlı düşüş dolar/TL kurunda da yeniden 6.10 civarına çekilmeyi getirdi. Uzun süredir aşağı yönlü hareketleri sınırlı kalan dolar/TL’de 6.09 üzerinde geçtiğimiz hafta da bahsettiğimiz 6.13 civarı önemli bir direnç konumunda.
Burası aşılacak olur ise hareketlerin biraz daha hızlanması söz konusu olabilir. Bu durumda 6.21-6.25 aralığı hedef konuma geçebilir. Aşağıda ise 6.09 altındaki kapanışlarda 6.03 seviyesi ilk önemli destek olarak takip edilecek olup devamında 5.98 en önemli destek konumunda olacak.
ÜZEYİR DOĞAN