Yüksek Tansiyon İçin Bitkisel Ürünler Girişimcileri Bekliyor
Bitkisel ürünler. BURADA medikal bir konuyu sayfalarıma taşımayı düşünmüyorum elbette. Gerçi uzun yıllar ülkemizin en büyük ilaç firmalarından birinde üst düzey yöneticilikler ve marketing direktörlüğü yaptım; konunun tıbbi yönünü de değerlendirebilecek hayli geniş birikim ve kapasiteye sahibim. Fakat benim bahsedeceğim konu ilaç dışında gelişen bir başka pazarla ilgili. Bunlar yoğun denetime tabi olmayan, çoğu geleneksel kaynaklı ürünlerin yer aldığı tipik bir alt pazar. Bir bakıma beslenme, diyet ve bireysel önlemlerle tansiyonun kontrol altına tutulmasını hedefliyor.
Tansiyon yüksekliğinden korunmak için şimdi doğal kaynaklar
Ama önce çok duyulmasına rağmen hipertansiyonun ne olduğunu kısaca açıklayarak konuya girmek isterim: Hipertansiyon dediğimiz şey sözcüğün etimolojisinden de anlaşılacağı üzere ‘yüksek tansiyon’ demek. İnsan vücudunda tansiyon yükselmesinin birçok nedeni var. Klasik kabullere göre tüm yaş gruplarında -basite indirgeyip halk ağzıyla söyleyecek olursak-sistolik (büyük) tansiyon 12; diastolik (küçük) tansiyon 8 olmalı. Yani vücutta dolaşan kanın atardamar duvarına yaptığı basınç ve gevşeme değerleri bunlar.
Konuyu tıp diline tercüme ettiğimizde kalbin kasılıp kanı atardamarlara pompaladığı zaman sistolik değer 120; gevşediği zaman ise 80 mmHg olmalı. Bu değerlerin üzeri çoğu koşulda ‘hipertansiyon’; aşağısı ise ‘hipotansiyon’ olarak değerlendiriliyor. Tansiyon yüksekliği elbette salt beslenmeyle ilgili değil. İşin içine yapısal koroner kalp hastalıkları, böbrek yetersizlikleri, toksik kimyasallar gibi onlarca etken karışabiliyor. Özellikle son yıllarda klasik ilaçlar dışında beslenme desteğiyle tansiyon yüksekliği -bir ölçüde- kontrol altına alınabiliyor; en azından daha ileri evrelere taşınması önleniyor.
TÜM DÜNYADA ARTIYOR
Bugün ülkemizde 70 yaş üzeri nüfusun büyük bölümü az ya da çok tansiyon hastası. Genç ve orta yaşlı nüfusta da tansiyon hastalığı hızla artıyor. Dünya nüfusunun önemli bir bölümü yine bu sorunla boğuşuyor. Bugün tüm dünyada 1.7 milyar insan yüksek tansiyondan şikayetçi. Tüm ölümlerin yarısından fazlası yine yüksek tansiyon yüzünden.
İşte biz tam da burada yeni eğilimlerin üzerinde sıkça durduğu konuların bazı kesitlerini alıp yatırım önerilerinde bulunacağız. Bu aynı zamanda günümüzün bilinçli girişimcilerine yeni fırsatların kapısını da aralayabilecek. En başta Omega-3 açısından zengin yiyecekleri -özel izinle- ‘kalp ve damar sağlığına yararlıdır’ etiketiyle pazara sunabilmek var. Omega-3’ün ne olduğunu -yer darlığından- açıklayamıyorum. Merak edenler araştırabilir. Omega-3 açısından zengin gıdaların en başında keten tohumu geliyor.
Keten tohumu ekstarktı (özütü) bizim genetiği değiştirilmemiş gerçek ‘Taşköprü Sarımsağı’yla kombine edilebilirse sadece bu ürünle tüm dünyaya açılmak mümkün. Üstelik en doğal keten tohumları Anadolu’da bulunuyor. Hemen bu yeni kombinasyonla ilgili bir örnek verelim: Reklam olmasın diye adlarını açıklamıyorum; yılda yüzbinlerce kutu satan ‘Odorless Organic Garlic Suplement’ başlıklı markalar ‘Yüksek Tansiyon Pazarında spesifik ilaçlardan bile daha çok tüketiliyor. Fiyatları ise hayli pahalı.
COĞRAFYAMIZDAKİ UYGUN SEÇENEKLER
Yakından bildiğimiz, tüketmekten gurur duyduğumuz, dünyada genellikle bize özgülenen ‘hamsi balığı’ da Omega-3 yağ asitlerinin bazı özel türevlerini içeriyor. Yerli hamsi balığından elde edilecek balık yağını spesifik olarak tansiyon düşürücü ve dengeleyici bir iksir olarak dünya pazarlarına sunabiliriz. Yapılan bazı yabancı çalışmalarda hamsi balığı yağının en iyi ‘tromboksan’ düzenleyici olduğu söyleniyor.
Tromboksan genel ifadesiyle damar daraltan bir madde. Hamsi balığı yağını aromatik hafifliği nedeniyle bazı meyve lifleriyle karıştırmak da mümkün.
Hatta bu işlemi çok etkili ‘3-butilfitalid’ içeriğine sahip kereviz lifiyle yapmak daha da iyi sonuçlar verebilir. Henüz bunun dünyada bir örneği yok.
Şu anda araştırılması gereken bir konu daha var: Nar bizde eskisi kadar rağbet görmüyor. Dahası, meyve suyu işleme tesislerinde nar çekirdeklerinden oluşan posa pek değerlendirilemiyor.
Nar taneleri tanen özelliği dışında fenolik bileşenlerin ideal oranlarda bulunduğu ender kaynaklardan biri. Üstelik Anadolu’da yetişen ve yetiştirilen narların çekirdek içeriği tam bir ilaç. Eğer üzüm çekirdeğiyle kombine edilir ve özel bir işlemden sonra her ikisi granül hale getirilebilirse çok etkin doğal hipertansiyon önleyici kapsüller halinde piyasaya sunulabilir.
Özellikle Suriye Krizi’nden sonra değeri olağanüstü artan zeytin ve zeytin ağaçlarımızın bilinmeyen bazı özellikleri de yine bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bilhassa güney vilayetlerimizde yetiştirilen zeytin ağaçlarının yaprakları adeta bir iksir. ‘Flavonoidler’in tipik çeşitlerini barındıran bu ağaçların yapraklarından elde edilecek özütler hem tansiyon dengeleyici hem de kozmetik sektöründe bir ara hammadde olarak epey ilgi görebilir. Markalı ürünler halinde dünyaya açılmak da iyi bir seçenek.
PAZARDA YER ALMAYA HAZIRIZ
Buraya kadar saydıklarımızın dışında epey popüler olmaya aday Anadolu’ya özgü bal kabağı ve helvacı kabaklarının çekirdekleri de var.
Kabak çekirdeğinden elde edilen özütler alternatif tıpta en başa yerleşen tansiyon dengeleyiciler arasında.
Kuruyemiş olarak tüketilmesinden çok daha önemli bir ihraç metaı haline gelebilecek bileşikler içeriyor.
Standartlara uygun elde edilecek
özüt tansiyon şikayetleri yanında aynı zamanda iyi bir prostat koruyucu.
Kabak çekirdeklerinin belli formlarının bu amaçlarla tescillenip dünyaya sunulmasında yarar var.
Tüm bunların dışında canlı kefir tanelerinin tansiyon etkileri üzerindeki bazı yeni araştırmalar bu grubun altın değerinde nitelikler taşıdığını gösteriyor. Türkiye markasıyla tescil ettirilecek bu amaca yönelik kefir üretiminin önemini de vurgulamış olalım. Ancak, bu konuda bazı özel çalışmalar yapılarak dünya medyasında ‘Türk Kefiri’ tanımının biraz parlatılması gerekiyor.
Son olarak şu notu da eklemiş olalım. Dünyada beslenme alışkanlıklarında ciddi değişimler yaşanıyor. Örneğin Amerika’da keten tohumu katılmış ekmekler şimdi daha çok ilgi görüyor. Keten tohumu içindeki özel yapıda bulunan Omega-3 yağ asitleri bazı ekmek türlerine özel bir çeşni vermekle kalmıyor, onları kalp sağlığına da katkı sunan bir yeni grup olarak dünyaya lanse ediyor. ‘Kalp ve damar sağlığına katkı sunan ekmek’ etiketi araştırılmaya değer bir konu.
NUR DEMİROK