TÜRKİYE Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 12 Haziran’daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 24 düzeyinde sabit tuttu, îç talep gelişmeleri ve parasal sıklaştırmanın etkilerinin enflasyondaki düşüşü desteklediğine dikkat çeken TCMB, fi-yatlama davranışlarına dair riskleri sınırlamak ve enflasyondaki düşüşü hızlandırmak amacıyla sıkı parasal duruşun korunmasına karar verildiğini bildirdi. TCMB, parasal duruşun enflasyonu hedeflenen patika ile uyumlu seviyelerde tutacak şekilde belirleneceğinin altını çizdi. Piyasa beklentileri de, TCMB’nin faiz oranlarında değişikliğe gitmemesi yönündeydi. TCMB, 2018 EylüPde faizi 625 baz puan artırarak bugünkü seviyesine çıkarmıştı.
PPK toplantısı sonrasında Merkez Bankasından yapılan yazılı açıklamada, son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme eğiliminin devam ettiğini gösterdiği vurgulandı. Metinde, dış talebin nispeten gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyetin yavaş bir seyir izlediği ifade edilirken, cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesinin beklendiğine dikkat çekildi. TCMB, “Gıda fiyatları ve ithal girdi maliyetlerindeki artışlar ile enflasyon beklentilerindeki yüksek seyir fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiğini göstermektedir” ifadelerini metinden çıkarırken, yerine “İç talep gelişmeleri ve parasal sıkılaştırmanm etkileri enflasyondaki düşüşü desteklemektedir” ifadelerine yer verdi. Ekonomistler, dünyada olağanüstü bir gelişme yaşanmadığı, İstanbul seçimlerinin geride kaldığı, enflasyonun gerilediği, ABD ile S-400 geriliminin tırmanmadığı bir senaryoda Temmuz ayı itibarıyla faiz indirimlerine başlanabileceği görüşünde. Merkez Bankası’nın reel sektör ve finansal sektör temsilcileriyle profesyonellerin katılımıyla gerçekleştirilen beklenti anketinde üç ay sonrası için politika faizi beklentisi yüzde 22.62, altı ay sonrası için 20.95 olarak ifade edildi.
CARİ DENGEDE İYİLEŞME
Merkez Bankası’nın Nisan ayı ödemeler dengesi verileri cari dengedeki iyileşmenin devam ettiğini ortaya koydu.
Buna göre Nisan’da cari işlemler açığı geçen yılın aynı ayına göre 4 milyar 263 milyon dolar azalarak 1 milyar 334 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak-Nisan döneminde cari işlemler hesabı geçen yılın aynı dönemine göre 18.49 milyar dolar azalışla 3 milyar 331 milyon dolar düzeyinde açık verdi. Nisan ayı itibarıyla 12 aylık cari işlemler açığı 8 milyar 634 milyon dolar oldu.
Söz konusu gelişmede, ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığının geçen yılın aynı ayına göre 3 milyar 656 milyon dolar azalarak 1.84 milyar dolara ve birincil gelir dengesi açığının 263 milyon dolar azalarak 1.24 milyar dolara gerilemesinin yanı sıra, hizmetler dengesi kaynaklı net girişlerin 401 milyon dolar artarak 1.74 milyar dolara yükselmesi etkili oldu. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise, geçen yılın Nisan ayında 1.59 milyar dolar açık vermişken, bu ayda 2.35 milyar dolar fazla verdi. Seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler, geçen yılın aynı ayma göre 144 milyon dolar tutarında artarak 1 milyar 158 milyon dolara yükseldi. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler, geçen yılın aynı ayma göre 140 milyon dolar azalarak 578 milyon dolar olarak gerçekleşti. Portföy yatırımları 4 milyar 519 milyon dolar tutarında net çıkış kaydetti. Diğer yatırımlarda 1 milyar 281 milyon dolar tutarında net çıkış gerçekleşti. Nisan’da resmi rezervlerde 2.8 milyar dolar azalış gözlenirken, net hata ve noksan kaleminde 3.75 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi yaşandı.
TÜFE BEKLENTİSİ YÜZDE 15.85
TCMB’nin reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 67 katılımcı tarafından yanıtlanan beklenti anketine göre Haziran’da yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi bir önceki anket dönemine göre 4.1 milyar dolar azalışla 10.6 milyar dolara geriledi. Haziran ayı tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki aya göre 0.19 puan azalışla yüzde 0.91’e indi. Temmuz ayı TÜFE beklentisi yüzde 0.96’dan yüzde 0.94’e geriledi. Ağustos ayı TÜFE beklentisi ise yüzde 0.91 oldu. Cari yıl sonu TÜFE beklentisi ise 0.83 puan azalışla yüzde 15.85’e geriledi. Haziran’da, 2019 yılı döviz kuru beklentisi 6.43 TL’den 6.30 TL’ye indi. GSYH 2019 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 0.3 iken Haziran anket döneminde yüzde 0.04 oldu. 2020 yılı büyüme beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 2 yüzde 2.7 olarak gerçekleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜÎK) verilerine göre tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE), 2019 yılı Mayıs’ta bir önceki aya kıyasla yüzde 0.95 azalırken, yıllık Tarım-ÜFE bir önceki aya göre 0.52 puan ^azalışla yüzde 30.23 artış gösterdi. Bir ön-, Ceki aya göre değişim; ormancılık ürünlerinde yüzde 0.09 artış, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 0.78 ve balıkçılıkta yüzde 7.79 azalış şeklinde oldu. Ana gruplarda bir önceki aya göre değişim; çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 5.96, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 0.61 artış, tek yıllık bitkisel ürünlerde ise yüzde 4.52 azalış gerçekleşti. Sebzeler bir önceki aya göre yüzde 9.92 azaldı.
EN YÜKSEK REEL GETİRİ DOLARDA
Mayıs’ta dolar kazandırdı, BIST-100 endeksi kaybettirdi. TÜÎK verilerine göre Mayıs’ta en yüksek aylık reel getiri, yurtiçi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 2.38, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 4.12 oranlarıyla dolarda gerçekleşti. Dolar üç aylık ve yıllık değerlendirmede de yatırımcısına en çok kazandıran yatırım aracı oldu. Altı aylık değerlendirmede ise vafırımcının yüzünü külçe altın güldürdü. BIST-100 endeksi, aylık, üç aylık, altı aylık ve yıllık değerlendirmelerde yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Bu arada Türkiye’nin fiyat düzeyinin ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren reel efektif döviz kuru endeksi, Mayıs’ta bir önceki aya göre TÜFE bazında 2.93 puan azalarak 69.79’a geriledi. TCMB tarafından yayımlanan geçici verilere göre endeks Mayıs’ta 2018 yılı sonuna kıyasla 6.55 puan azaldı. Yİ-ÜFE bazında reci efektif döviz kuru endeksi, Mayıs’ta bir önceki aya göre 1.71 puan azalarak 77.9’a geriledi.
REEL SEKTÖR DÖVİZ AÇIĞI GERİLEDİ
Finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu açığı gerilemeye devam ediyor. TCMB verilerine göre Mart 2019’da finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri bir önceki aya göre 6.2 milyar dolar artarken, yükümlülükleri 732 milyon dolar artış gösterdi. Bu dönemde finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyon açığı ise 5 milyar 481 milyon dolar tutarında, yüzde 2.8 oranında azalışla 191 milyar 899 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2017 sonunda 212 milyar dolar düzeyinde bulunan reel sektörün net döviz açığı pozisyonu 2018 yılı sonunda 201.4 milyar dolara gerilemişti. Mart 2019 döneminde kısa vadeli varlıklar 100 milyar 57 milyon dolar iken, kısa vadeli yükümlülükler 91 milyar 398 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kısa vadeli net döviz pozisyon fazlası ise 8 milyar 659 milyon dolar gerçekleşerek, Şubat 2019 dönemine göre 4 milyar 965 milyon dolar arttı.
3. Göz Danışmanlık CEO’su ekonomist Hikmet Baydar, yasal düzenlemelerin etkisiyle reel sektörün net döviz pozisyonu açığının gerilediğine dikkat çekti. Döviz pozisyonlarında özellikle kısa vadelilere bakmak gerektiğini ifade eden Baydar, “Kur hareketliliğinden en çok, kısa vadeli net döviz pozisyonu etkileniyor. TCMB verilerine göre finansal kesim dışındaki firmaların kısa vadeli net döviz pozisyonu fazla verdi. Reel sektör döviz yükselişine karşı koruma altında. Elbette döviz düşüşünden kısa vadede zarar etme potansiyelleri var” dedi.
KÜMES HAYVANLARI SİGORTASI
Devlet destekli tarım sigortalarında toplam sigorta bedeli 2018’de yıllık yüzde 39.3 artışla 42 milyar 217 milyon 541 bin . TL oldu. Branş ayrımında en yüksek yıllık artış yüzde 88.7 oranı ile kümes hayvanları hayat sigortasında gerçekleşti. TÜÎK verilerine göre devlet destekli tarım sigortalarında toplam poliçe sayısı yıllık yüzde 9.9’luk artış ile 1 milyon 756 bin 428’e ulaştı. 2018’de toplam prim tutarı yüzde 25.9 artışla 2 milyar 50.6 milyon TL olurken, toplam devlet destek prim tutarı da yüzde 24 artışla 1 milyar 72 milyon TL’yi aştı. 2018’de sigortalanan alan (sera dahil) 2018’de yüzde 5.9 artış göstererek 24 milyon 742 bin 18 dekar, sigorta ettirilen büyükbaş hayvan sayısı ve küçükbaş hayvan sayısı ise sırasıyla yüzde 59.4 ve yüzde 33.8 artış gösterdi.
Prof. Dr. Murat FERMAN / Beykent Üniversitesi Rektörü
“Enflasyonda kalıcı düşüş yaz sonunda”
Merkez Bankası ihtiyatlı yolu seçti. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada iki nokta öne çıktı. Bunlardan ilki sıkı parasal duruşun enflasyonun üzerinde olumlu etki gösterdiğine dair tespit. İkincisi ise daha önce yer alan ithal ara malı girdileri ve gıda konusundaki yüksek yönlü risk unsurunu işaret eden ibarenin metinden çıkarılması oldu. Kur geçişkenliğinin artık sönümlendiğine işaret ediliyor. Enflasyonda kalıcı düşüş için yaz sonunu beklemeliyiz.
Kalıcı düşüş, ancak gıda fiyatlarındaki düzelme ile olur. Hal Kanunu ve marketlere yönelik düzenlemeler hayata geçirilmeli. Dünyada olağanüstü bir gelişmenin yaşanmadığı, İstanbul seçimlerinin herhangi bir yeni açılıma mahal kalmayacak şekilde tamamlandığı, ABD ile ilişkilerde istenmeyen gelişmelerin olmadığı bir senaryoda, 25 Temmuz’da TCMB’nin faiz indirimine gitmesini, ondan sonraki toplantılarda da birbirini takip eden ve tamamlayıcı etki yaratacak faiz indirimlerine devam etmesini bekliyoruz. TCMB 50 baz puan ile indirime başlar diye düşünüyorum. ABD FED’in Temmuz’da drastik indirim yapması halinde bu oran 100 baz puan da olabilir. Yıl sonuna kadar toplamda 200-300 baz puanlık indirim yapılacağını, faizlerin yıl sonunda yüzde 20’nin üzerinde kalacağını düşünüyorum.
Ekonomist Murat SAĞMAN / Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
“Temmuz’da faiz indirimi gelebilir”
Merkez Bankası’nın faiz kararı piyasa beklentilerine paralel geldi. PPK sonrası açıklanan metinde değişiklik oldu. TCMB’nin toplantı sonrasında yayımladığı metinden ‘Gıda fiyatları ve ithal girdi maliyetlerindeki artışlar ile enflasyon beklentilerindeki yüksek seyir fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiğini göstermektedir’ ifadelerini çıkarması, geçen sene yaşanan kur şokunun enflasyona etkisinin azaldığını gösterdi. TCMB, ‘parasal sıklaştırmanın etkisinin enflasyondaki düşüşü desteklediği’ ifadesine metinde yer vererek, bunun devamı halinde faiz indiriminin gelebileceğine işaret etti. Haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 16-16.5 düzeylerine gerileyebilir. Yeni bir kur şoku yaşanmazsa, enflasyon Eylül-Ekimde yüzde 10-11’lere dokunur, yılı yüzde 15-16’larda tamamlayabilir. Bu senaryoda 25 Temmuz toplantısında Merkez Bankası bir ihtimal sinyal etkisi yapacak bir faiz indirimine gidebilir ya da 12 Eylül toplantısında faiz indirimine gidilebileceğinin sinyalini verir. TCMB en kötü ihtimalle 12 Eylül’deki PPK toplantısında faiz indirimi yapabilir. Yıl sonuna kadar toplamda 300-400 baz puan faiz indirimine gidebilir.
Ekonomist Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO’su
“TCMB acele etmemeli”
Faizleri sabit tutan TCMB, piyasa beklentilerine uygun davrandı. TCMB’nin, önümüzdeki dönemde daha iyi bir piyasa olacağı beklentisi var. Enflasyonda genel eğilime bağlı olarak, önümüzdeki dönemde faiz indirimi konuşulabilir. Faiz indirimine gidilebilmesi için Türkiye’nin risk primlerinin aşağı inmesi, uzun vadeli Türk tahvillerine alım eğiliminin görülmesi gerekiyor. Enflasyondaki aşağı eğilime piyasaların inanması önem taşıyor. Ayrıca kurlarda stabilitenin ve öngörülebilirliğin artması, yabancı sermayenin ilgisinin artması gerekiyor. S-400 gerilimi de TCMB’nin faiz kararında belirleyici faktörlerden biri olacak. S-400’ler Türkiye’ye geldikten sonra, yabancı yatırımcı açısından rahatsız edecek olumsuz gelişmeler olmazsa faiz indirimi gündeme gelebilir. ABD ile Türkiye’nin restleştiği böyle bir ortamda, faiz indiriminin piyasa tarafından yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
TCMB bunlardan önce hareket ederse Türkiye’yi zayıflatır. Enflasyonda kalıcı düşüş olması için kurlardan herkesin emin olması gerekir. Aksi takdirde yüksek marjlarla hareket edilir, o zaman da kurun enflasyonda olumlu etkisini göremeyiz.
Eral KARAYAZICI / Gedik Portföy Fon Yönetim Müdürü
“Politika tercihi doğru”
TCMB faiz oranlarında değişikliğe gitmeyerek şahin pozisyonunu korudu. Türkiye’de cari enflasyon yüzde 18.7, yıl sonuna yönelik beklenti ise yüzde 14-15 bandında. 24 olan politika faizinin yıllık bileşiğinin 27’ye yakın olduğu göz önüne alınırsa Türkiye oldukça yüksek bir faiz ile yoluna devam ediyor. Ekonomik aktivitenin zayıflığı talep yönlü bir enflasyon riski oluşturmazken TCMB’nin şahin politikasını sürdürmesi büyük ölçüde arz yönlü bir enflasyon riskinden kaçınmasından kaynaklanıyor.
Olağan şartlarda Haziran toplantısı ile TCMB’nin faiz indirim sürecini başlattığına şahit olabilirdik. Ben Merkez Bankası’nınjeopolitik risklerin neden olabileceği kur oynaklığı riskini göz önüne alarak bu süreci başlatmayı Temmuz’a bıraktığını düşünüyorum. TCMB belirsizlikler içeren Temmuz ayına güçlü bir TL ile girerek bir bakıma geç olsun güç olmasın stratejisi uyguluyor. TCMB doğru zamanda yapılacak faiz indirimlerinin döviz kurlarında bir yükselişe neden olmayacağı gerçeğinin bilincinde; bence doğru bir politika tercihi ortaya koyuyor.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA