Yönetim kurullarının verimliliğinin artırılması, kurumsallaşma ve ilerleme için yaşamsal öneme sahip. Yeni rekabet koşulları dinamik, çeşitliliğe sahip yönetim kurullarını gerektiriyor…
GÜÇLÜ yönetim kurulları ihtiyaçlardan doğan önemli bir trend, hatta kurumsallaşmadan bile önce geliyor. Yönetim kurulları çeşitlilik yaratıyor, yeni fikir oluşmasına yardımcı oluyor. Artık tek genel müdür ve tek patron yönetiminden daha geniş bir perspektifle bu işe bakmak gerekiyor. Tüm bu konuları My Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın ile konuştuk. Yalçın’m dikkat çektiği öncelikli konu sürdürülebilirlik oldu. Yönetim kurullarının aile şirketlerinde sürdürülebilirliğin yakalanmasında önemli etkisi olduğuna dikkat çekti.
Yalçın bu konuda şöyle diyor:
“Türkiye’deki şirketlerinin yüzde 98’i aile şirketi ve bunların sürdürülebilir olması önemli. Zira ikinci ya da üçüncü nesilde şirketlerin yok olduğunu görüyoruz. Sürdürülebilirliğin sağlanmasında yönetim kurulunun doğru oluşturulması belirleyici rol oynuyor. Bağımsız üyelerle güçlendirilmiş farklı tecrübeleri ve özellikleriyle daha fazla alternatifi masaya yatırabilen ve değerlen direbilen bir yönetim kurulu oluşturulduğunda sürdürülebilirlik için büyük bir adım atılmış oluyor. Böy-lece şirketin geleceğine yön veren kararlar tek bir kişiye kalmıyor. Son sözü yine başkan söylese bile değişik görüşleri dinlemesi, güçlü ve sağlıklı bir yönetim kurulunun varlığı, karar aşamasına getirilen alternatiflerin doğru olmasmı sağlıyor. Kısacası yönetim kurullarının aile yemeği toplantısı modelinden çıkması gerekiyor.”
BAĞIMSIZ KURUL ARAYIŞLARI ARTIYOR
Yalçın bağımsız yönetim kurulu üyeliği hakkında şunları söylüyor: “Son zamanlarda, aile şirketlerinde yeni bir trend var. Yönetim kurullarına dışarıdan bağımsız üye alan aile şirketlerinin sayısı hızla artıyor. Yeni bir seviyeye geçmek, bunun için de bugüne ka-darki iş yapış şekillerini değiştirmek istiyorlar. Şirketlerin ölçeğinin yanı sıra ailenin de büyüdüğünü görüyoruz. Üçüncü hatta dördüncü kuşak aile üyelerinin yer aldığı şirketlerin sayısı artıyor. Yönetimde söz sahibi olmak isteyen aile üyeleri çoğalıyor. Bu tablo, şirketin vizyonunu belirleyen ve ilerleyeceği yolu çizen yönetim kurulunda bağımsız bir üyenin varlığını kaçınılmaz hale getiriyor.”
Yalçın onlara gelen talepler hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bize genellikle 100-150 milyon dolar cirosu olan ve üçüncü kuşağın yönetimde yerini almaya başladığı aile şirketlerinden talep geliyor. Bu şirketler, büyümek istedikleri alanda tecrübe sahibi, icraatı yakından gözlemleyen ve işlerin içinde olan bağımsız yönetim kurulu üyeleri istiyor. Bağımsız üyelerden beklentiler de büyük. Şirketin stratejik kararlarına tecrübeleriyle katkı sağlamanın yanı sıra kurumsal yönetime geçiş sürecinin yönetilmesinde aktif rol oynaması ve aile ilişkilerinin düzenlenmesi konularında destek olmasını bekliyorlar.”
ANAYASADAN ÖNCE YAPILACAKLAR
Şirketlerde bir aile anayasası kurma fikri oldukça popüler. Yalçın bu konuya nasıl yaklaşılması gerektiğini şöyle anlatıyor: “Tecrübelerime göre, özellikle kurumsal yönetime geçiş sürecinde bağımsız yönetim kurulu üyelerine büyük iş düşüyor. Aile şirketlerinin aile anayasalarından önce kurumsal yönetime geçişe öncelik vermeleri gerektiğine inanıyorum. Bu sıralama sağlıklı bir aile anayasası oluşturabilmek için de gerekli. Yönetim kurumsallaşıp, yönetim kurulunun işleyişi sağlıklı, etkili ve verimli bir biçimde düzenlendikten, özetle ‘taşlar yerine oturduktan’ sonra hazırlanacak aile anayasalarının şirketler için daha hayırlı olacağına inanıyorum. Tam da böyle bir taleple çok yakın zamanda karşılaştık. Müşterimiz olan bir aile şirketi hem yönetim kurulunun daha kurumsal çalışmasını sağlayacak hem de aile üyeleri arasındaki iletişime katkıda bulunabilecek bir bağımsız üyeye ihtiyaç duydu. Yönetim kurulunda bir de dışarıdan bir gözün olmasını istedi.”
Kadınlar ve çeşitlilik şart
Kadınlar ve çeşitlilik yönetim kurullarındaki önemli konulardan. Müge Yalçın buradaki yaklaşımını şöyle aktarıyor: “Yönetim kurulları, şirketlerin vizyonunu belirler ve geleceğine yön verir. Bu nedenle doğru yapılandırılmış bir yönetim kurulu şirketin sürdürülebilir başarısı için olmazsa olmaz şarttır. Yönetim kurullarında cinsiyet, yaş ve uzmanlık bazında çeşitliliğin ve dengeli temsilin sağlanması bu nedenle büyük önem taşıyor. ‘Pozitif ayrımcılık’ kavramının arkasına saklanmadan hak eden, çok başarılı kadınların yönetim kurullarında yer alması gerekiyor. Ülkemizde kadın yöneticiler gerçekten çok güçlüler. Geldikleri noktaya varmak için çok büyük engeller aşmaları, zorlukların üstesinden gelmeleri gerektiği için çok güçlüler. Yönetim kurullarında daha çok kadın olması gerekliliğini ben bu iki gerekçeye dayandırıyorum; yönetimde çeşitlilik zorunluluğu ve çok güçlü kadın adayların çokluğu. Bu konuda, pozitif ayrımcılık kavramına gerek duymuyorum.”
Volkan Akı