Üç Genç Girişimcinin Gurduğu Citus Data’nın Başarısı
Citus Data başarılı girişimcilik‘e güzel bir örnektir. Üç genç girişimci’nin başarısı. 2010 yılında üç genç girişimcinin kurduğu Citus Data, bugün dünya devi Amazon ile rekabet halinde. Dünyaca ünlü firmalar onun veritabanını kullanıyor. Citus, bu alanda Türkiye’nin ilkyazdım Unicom’u olmaya aday. EMEA Genel Müdürü Utku Azman, “Teknolojimiz çok üstün” diyor…
Öyle böyle değil çok ama çok iddialı
CİTUS Data, dünyanın farklı alanlarda en büyük 50 şirketine veri tabanı çözümleri sunan bir şirket. ÎTÜ Arı Teknokent’te kendinden emin adımlarla büyüyen firma dünyanın en büyük özel sektör ve resmi kurumlarının veri tabanlarını tutuyor. Bu anlamda Türkiye’nin ilk “yazılım unicorn”u olmaya en yakın aday.
Citus Data’nın Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi (EMEA) Genel Müdürü Utku Azman, Türkiye’den çıkan bu başarı hikayesini ilk kez Para Dergisi’ne anlattı.
Citus Data nasıl kuruldu?
Citus 2010’da kuruldu. Citus’un kurucuları olarak orta l’den beri Robert Kolej’den arkadaşız. Arkadaşımız Özgün Ali Erdoğan ABD’de Amazon’da üst düzey mühendislik işinde çalışıyordu. Orada büyük veri konularında altyapı çalışmalarına girdi ve bize dedi ki: “Büyük veri tabanı teknolojisi projesi başarısız oldu. Bu yüzden Amazon’dan ayrılacağım, projeyi kendim başaracağım.” Veri tabanı alanında Oracle gibi liderler varken, onların 10 katı hızda çalışan ve 10’da biri fiyata satılabilecek bir veri tabam yapacağından bahsetti. O zaman saçmaladığını düşündük. O sırada ben Ingiltere’de MBA yapıyordum. Öncesinde burun kıvırmış olsak da sonrasında hepimiz onun yanında yer aldık. Amazon’dan ayrılırken Hint asıllı Amerikalı bir mühendis arkadaşını da ikna etti. Diğer bir sınıf arkadaşımız Umur Çubukçu da Türkiye’ye taşınmış Mekanist’in CEO‘luğunu yapıyordu. Böylece şirket kuruldu. İlk başta yavaş ilerlediler. Bir yandan da Y Combinater’a (YC, ABD’deki start-up’lara yatırım yapan, kabul edilme kriterleri çok yüksek olan bir şirket) başvurdular. Cutis Türkiye’den YC’ye kabul edilen ilk şirket oldu.
İlk yatırımı nasıl aldınız?
îlk yatırımlar ABD’den alındı; 1 milyon dolar civarında. Türkiye’de mühendisliği geliştirmeye, ABD’de ise satış yapma ve müşteri bulma çalışmalarına başladık. Bu başarılı bir şekilde 4-5 sene devam etti. Sonuçta bu uygulama gibi hızlı geliştirilebilen bir ürün değil. Bir veri tabanı geliştirmek bir uzay mekiği işletim sistemi yazmak gibi bir şey. Bunu yapmak için Amazon’dan ayrılan mühendisleri Hollanda’da, Fransa’da ve ABD’de işe aldık. Şu anda ofiste on kişi var. Aralarında Boğaziçi, Bilkent veya ODTÜ’yü ilk 10’da bitirmemiş kimse yok. ABD’de girişim sermayesi firmalarından ilk beşte olan Costa Ventures iki yıl önce bize Seri A yatırımını yaptı. Geldiğimiz noktada veri tabanımız Cisco, Bloomberg gibi büyük kurumlarda kullanılıyor. 50’den fazla dünya çapında müşterimiz var. Hollanda ve Fransa’ya ofis açtık. ABD’de San Francisco’yu merkez haline getirdik. Şu anda yeni kaynak geliştirme dönemi içindeyiz. Axel, Sequoia gibi yatırım şirketleriyle konuşuyoruz.
Bu adımları nasıl atabildiniz?
Citus, Amerika’da hatta dünya çapında bilinen bir firma. Açık kaynak versiyonumuz ayda 30 bin civarında indiriliyor. Konuşmadığımız, bizim veri tabanı çözümlerimizi denemeyen büyük kurum yok. Herkes bizi bir San Francisco firması olarak biliyor, ta ki sayfamıza girip şirketin yarıdan çoğunun Türk olduğunu görene kadar. Türkiye’den dünya çapında bir teknoloji çıkar mı sorusuna ispat olarak gösterilebilecek birkaç şirketten biriyiz.
Hangi büyük firmalarla çalışıyorsunuz?
Cisco bütün şirketin finans mekanizmasını Citus üzerinde çalıştırmak için deniyor. Bloombcrg’de geçen bütün haberler Citus üzerinde tutuluyor. Adını paylaşamayacağım Oracle gibi kendi veri tabanı olup özellikleri daha iyi olduğu için Citus kullananlar var. Google, Microsoft, bulut üzerindeki veri tabanlarını geliştirme konusunda onlara yardım edebilmemiz için bizden hizmet aldılar. Çünkü dünyada bu işi en iyi yapan Amazon ve biziz. Kumcumuz ve CTO’muz Özgün, Uber’in CTO’suyla görüşüyor.
Citus’un üstünlüğü nedir?
Veri tabanı veriyi depoladığınız yer. Daha sonra üzerinde çeşitli uygulamalar kullanılıyor. Bu bir şirketin CRM’i ya da herhangi bir analitik aracı olabilir. Onlar kendi içinde veriyi tutmuyor, verinin tutulduğu veri tabanına bir sorgu gönderiyor ve onu geri alıyor. Dünyada bu teknolojiyi Oracle domine ediyor. Bu teknoloji zorlamaya başladı. Eskiden insanların ürettiği türden veriler vardı. Örneğin, gidip bankaya para yatırdığım zaman veri üretiyordum. Bu veri ancak belli bir miktarda büyüyebiliyor. Yani en büyük banka bile olsa, günde 10 milyon müşterisi para yatırsa, 10 milyon satır demek. Bunlar bilgisayarların çok kolay yapabileceği şeyler ama işin içine makinelerin ürettiği ve internetin ürettiği veriler girince birden bir patlama oldu. Bizim bir müşterimiz var, Cloudflare. Dünyadaki global internet trafiğinin yüzde 10’u onların üzerinden geçiyor ve her web sayfasındaki her hareket kaydediliyor. Şimdi onun yarattığı veriyi düşünün. Yani bu bankadakinin on, yüz, bin katı değil, daha da büyük katlan. Ben bu veriyi alıp bir veri tabanına koyacağım ve onun üzerinde işlem yapacağım deyince o teknoloji anlamsız hale geliyor. Bilgisayarı daha hızlı yapayım, daha çok REM koyayım ve baş edilebilir hale getireyim diyemiyorsunuz.
Bir bilgisayarı değil, on binlerce bilgisayarı paralel olarak çalıştırabilen bir bilgisayar denizini düşünün. Citus’ta yaptığımız şey, 5, 10, bin bilgisayarı kurmak ve onların hepsini tek bir bilgisayar ordusuymuş gibi koordine edip çalıştırmak.
Veri tabanı, milli güvenlik için de önemli bir konu değil mi?
Rusya kendi milli veri tabanında çalışıyor. Çin geliştirmek için çalışıyor. Çünkü ne yaparsak yapalım ABD Ulusal Güvenlik Dairesi NSA’in her türlü verimize biz farkında olmadan ulaşmadığından nasıl emin olacağız diye düşünüyorlar. Bir ülkenin nüfusundan, genetik verisinden tutun, bütün finansal verisine kadar her şey veri tabanı üzerinde. Biz o yüzden Citus’u açık kaynaklı yaptık ve açık kaynaklı bir veri tabanıyla yüzde 100 uyumlu hale getirdik. Bu da ikinci bir trend, yani ölçeklenen bir veri tabanı olması, açık kaynaklı olması. Üçüncüsüyse bulutta çalışabilmesi. Yani benim kendi bilgisayarım olmasına da gerek yok, varsa kurabilirim.
Türkiye’nin milli veri tabanına bakışını nasıl buluyorsunuz?
Verinin bir maden olduğu, bir değer olduğu sadece özel sektörde değil ülkeler tarafından fark edilmiş durumda. Ancak büyük veriyi güvenli bir şekilde depolamak ve işlemek çok zor. Gider veri tabanını Oracle’dan, Microsoft’tan alırsam, yılda belki de 10 milyon dolar harcamam gerekecek. Ondan sonra, “Bunlar benim hassas verilerim, buna başkası ulaşabiliyor mu” sorusunu soracağım. Daha sonra “Kendimi tek bir şirkete bağlı tutmak istemiyorum, açık kaynak gerekiyor” diyeccğim.
Türkiye’de bu konular çok fazla konuşuluyor. TÜBİTAK ve ilgili kurumlara, “Yeni bir veri tabanı geliştirin” deniyor. Onlar da bunun çok zor olduğunu söylüyor. Citus bu sistemi geliştirmiş bir firma. Bizim tüm başvurularımız hala Türkiye şirketimize kayıtlı. Bu ülkenin kişisel verisini güvenli bir şekilde tutmasını mümkün hale getiriyor.
Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Teklif gelirse, finansal tarafının yanı sıra, satın alan kişinin bize vizyon kazandırıp kazandırmayacağı da önemli. Herkes hayatını bu işe adadı. O nedenle kendimizi dışarıya çok iyi göstermeye çalışalım, mutlaka satılalım gibi bir derdimiz yok. Biz teknolojimize güveniyoruz…
Hisselerinin yüzde 1’ini bağışladı
Citus Data, geçtiğimiz günlerde “Pledge 1 %” hareketine katılarak hisselerinin yüzde l’ini ABD ve Avrupa’daki kar gütmeyen PostgreSQL kurumlarına bağışladı.
Bu bağış açık kaynak Postgres veri tabanları sistemlerinin geliştirilmesi, eğitimi ve inovasyonları için kullanılacak. Utku Azman bu gelişmeyle ilgili olarak, “Açık kaynaklı teknolojilerin ve özellikle kendi çalışmalarımızın temeli olan PostgreSOL projesinin dünyadaki artan momentumunu desteklemek istedik. Bunun için de en uygun yolun Pledgel% akımına öncülük eden firmalardan biri olup şirket hisselerimizin yüzde 1’ini bağışlamak olduğuna karar verdik. Bu sayede PostgreSQL’in, Citus’un gelecekteki başarılarından da faydalanmasını ve biz büyüdükçe daha çok finansal desteğe sahip olmasını hedefledik” değerlendirmesinde bulundu.
Şule Güner