Momentum ile öne çıkanlar
Araştırmalar, genellikle yakın dönemde iyi getiri sağlayan hisse fiyatlarının orta vadede de yükselme eğiliminde olduğunu; buna karşın yakın dönemde kaybettiren hisse fiyatlarının orta vadede de düşüş eğiliminde olduğunu gösteriyor…
FÎNANSAL piyasalara yüksek oynaklık vc stresin damgasını vurduğu yılın üçüncü çeyreğini bu hafta itibariyle tamamladık. İkinci çeyrek (Haziran) sonunda 4.95 TL civarında olan döviz sepeti (yüzde 5ü dolar/TL + yüzde 50 euro/TL), üçüncü çeyreği (eylül ayını) yaklaşık yüzde 30 yükselişle 6.40 TL civarında; haziran sonunda yüzde 19.3 olan iki yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi, eylül sonunda yüzde 25.8 seviyesinde tamamladı. Haziran sonunda 96.520 seviyesinde olan BIST-100 endeksi ise Temmuz – Eylül 2018 döneminde 84.654 seviyesine kadar gerilemiş olsa da yaklaşık son bir aylık dönemde gözlenen toparlanma eğiliminin etkisiyle, bu yazının yazıldığı 28 Eylül 2018 16:00 sularında 99 bin üzerinde işlem görmekteydi.
Yaşanan yüksek oynaklığa ve strese karşın endeksin 100 bin sınırına yakın seviyelerde çeyreği tamamlamaya hazırlanıyor olmasının dikkat çekici olduğu söylenebilir. Önümüzdeki dönemde gerek finansal piyasalar gerekse de reel ekonomi açısından pek kolay bir dönem yaşanmayacağı aşikâr. Ancak, yaklaşık son bir aylık dönem içinde hem para politikasında (TCMB’nin güçlü sıkılaşma hamlesi) hem de maliye politikasında (genel itibariyle gerçekçi tahminlerle beklentileri büyük ölçüde karşılayan OVP/YEP) gelen yerinde adımların ardından borsa ve kur tarafında gözlenen iyimser seyrin ekim ayında kalıcı bir trende değişikliğine evrilip evrilmeyeceğinin takip edileceğini söyleyebiliriz. Bu süreçte ekonomik göstergelerle birlikte dış politika/jeopolitik taraftaki gelişmeler de önemli değişkenler olmaya devam edecek.
ÇEYREKTE SON AYA GİRDİK
Eylül ayının sonuna gelmiş olmamız bir yandan da payları Borsa İstanbul’da işlem görmekte olan şirketler için de 2018 üçüncü çeyrek faaliyet döneminin de sonuna gelindiği anlamını taşımakta. BIST şirketlerinin üçüncü çeyrek finansal sonuçlarım muhtemelen bir ay içinde (ekim sonu-kasmı başı gibi) karşılamaya başlayacağız. Piyasadaki stres ve oynaklığın yüksek seyrettiği son 2-3 aylık dönem boyunca mümkün mertebe bu ortamda hisse senedi piyasalarında izlenebilecek stratejilere yönelik yaklaşımlar üzerinde durduk. Özellikle kur ve faiz tarafındaki seyrin hangi şirketler için görece daha olumlu/ olumsuz etkiler oluşturacağım odağa almaya çalıştık.
TL’nin bu çeyrekte sepet bazında yaklaşık yüzde 30 civarında değer kaybetmiş olması ile faiz tarafında gözlenen hızlı artışların şirket bilançoları üzerinde oluşturduğu tahribatı üçüncü çeyrek sonuçlarıyla birlikte önemli ölçüde görmüş olacağız. Bu süreçte gelirleri ağırlıklı olarak yabancı para yani döviz cinsinden olup, maliyetleri ağırlıklı olarak TL cinsinden olan; ihracatının satış gelirleri içindeki payı yüksek olan ve/veya yabancı para net pozisyonu artıda olan (döviz varlıkları, döviz yükümlülüklerinden fazla olan) şirketlerin kârlılık performansının görece olumlu seyretmesi ve bu genel özelliklerin aksine sahip olan şirketlerin kârları üzerinde aşağı yönlü önemli bir baskı gözlenmesi beklenebilir. Ayrıca, yüksek enflasyon ortamında faaliyet yapısı kaynaklı olarak stok kârı yazma potansiyeli olan şirketler de bir miktar ön plana çıkabilir.
BEKLENTİLER KISMEN FİYATLAMALARA YANSIDI
Finansal piyasaların temel dinamiğini özetleyen “beklentiyi al-gerçekleşmeyi sat” temasından hareketle, şirketlerin operasyonel/finansal performanslarına yönelik beklentilerin söz konusu süreçte büyük ölçüde ya da en azından kısmen fiyatlamalara yansımış olduğu düşünülebilir. Özellikle, stresin ağır bastığı üçüncü çeyrek boyunca endekse göre olumlu ayrışan şirketlerin bu anlamda öne çıkma olasılığının bir miktar daha ağır bastığı da değerlendirilebilir. A}Tica, sert değer kayıplarının ardından yaklaşık son bir aylık dönemde TL’nin görece istikrarlı bir seyirle bir miktar da olsa değer kazanma eğilimine girmiş olması da yine TL’deki bu dönüşten olumlu etkilenmesi beklenen şirketlere yönelik fiyatlamanm olumluya dönmesini sağladığı: TL’deki değer kayıplarından görece olumlu etkilenmesi beklenen şirketlerde ise bir miktar kâr satışına yol açtığı düşünülebilir. Bu temellerden hareketle bu hafta farklı vadelerde endekse göre olumlu ayrışarak iyi bir momentum yakalamış şirketleri belirlemeye çalıştık. Momentum odaklı göstergelerin yanma çarpan ve borçluluk göstergelerini de ilâve ederek daha sağlıklı bir değerlendirme yapılmasını amaçladık.
YATIRIM YAPARKEN DİKKAT
Momentum stratejileri konusunda yapılan araştırmalar, genellikle, yakın dönemde iyi bir getiri sağlayan hisse fiyatlarının orta vadede de yükselme eğiliminde olduğunu; buna karşın vakm dönemde kaybettiren hisse fiyatlarının orta vadede de düşüş eğiliminde olduğunu göstermektedir. Momentum yatırım stratejilerini, büyüme yatırım stratejileriyle yani kısa vadede yüksek fiyat hareketi veya genel trendi takip etme eğilimiyle karıştırmamak gerekir. Momentum yatırımı, disiplinli ve sistematik bir şekilde, hisse fiyatlarının endekse göre gücünü baz alarak belirli bir zaman süresince (genellikle 6’dan 12 aya), seçilen hisselerde giriş ve çıkış yapılmasını gerektirir. Tüm diğer stratejilerde olduğu gibi momentumda her zaman pozitif getiri sağlamamaktadır.
Yapılan çalışmalarda, bu stratejinin özellikle hisse senedi piyasalarındaki oynaklıkların ciddi ölçüde arttığı dönemlerde kötüye gittiği görülmektedir. Ayrıca, değer yatırım stratejilerine göre daha kısa vadede alım-satım yapılmasını gerektirmesi de al-sat maliyetlerinin (işlem komisyonlarının) görece yüksek olmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla, hazırladığımız tablodaki hisse ve göstergeler bu çekinceler dikkate alınarak değerlendirilmeli; bu tablodaki göstergelerin farklı bir yaklaşımı anlatmak için kullanılan bir referans teşkil ettiği unutulmamalıdır. Tablodaki hisseler piyasa değeri büyüklüklerine göre sıralanmış olup; ayrıca yine bir fikir vermesi açısından sektör endekslerine ilişkin getiri performansı da ayrı bir tablo olarak sunulmuştur.
EROL GÜRCAN