Kolay Para Kazanma Yolları 9 Kârlı Butik İş Fikri
Para Kazanmak İçin Butik İş Fikri Önerileri
Kolay para kazanma yolları için önereceğimiz 9 ”iş fikri” modelini değerlendirebilirsiniz. Kaynağını tarımdan alan butik işletmeler, günümüzün en yaratıcı faaliyetlerinden birisi. Bu işlerde kaybetme riski yok. Karar verin hemen harekete geçin. Kolay girişimciliğin yükselen yıldızı siz olabilirsiniz…
GİRİŞİM dünyasında Güney Avrupa’da başlayıp dünyaya yayılan yeni bir akım var: ‘Butik Tarım işletmeleri’ ya da ‘Tarımsal Kökenli Butik İşletmeler’. Uygun yer ve mekanlarda işlenen ürünleri kullanıma hazır olarak tüketime sunmak bu yeni nesil işin çarpıcı özelliği. Butik tarım işletmeleri sadece yetiştiriciliği değil, sıradışı özel bitkileri işleyip tüketime hazır hale getirmeyi hedefliyor. Dolaysıyla, burada bilinen raf ve sergi ürünleri yanında yeni keşfedilen popüler olma yolundaki uygulamalardan bahsedeceğiz.
İçeriğe Ait Başlıklar
Tarımsal Kökenli Butik İşletmeler
Makul sermayeyle kurulacak işlerin görece açılımı çoğu zaman rakipsiz hem de oldukça ilginç. Tüketim ise her kademeden gelire sahip tüm bireyler tarafından yapılabiliyor. Üstelik uluslararası kodeks ve normlara uygun şekilde ambalajlanan çeşitli ürünlerin markalı olarak her ülkeye ihracatı mümkün. Şimdiden Amerika ve Avrupa bu konuda en yüksek tüketim duyarlılığını gösteren iki coğrafya halinde.
Dinamik yapıda, girişimciliğe meraklı, ancak sermayesi sınırlı olan girişimciler için bu gelişmeler tam bir fırsat. Birbirinden ilginç yeni ürünleri işlemek ve pazarlamak için uzman olmaya gerek yok. Biraz merak biraz heyecan fakat çokça titiz olmak yeterli.
Konuyla ilgilenen ülkelerin başında İtalya, Amerika, Çin ve Avustralya var. Biz aday girişimcilere esin kaynağı olacak bu projeleri kısa satırbaşlarıyla sunmaya çalışacağız.
Pazar Sorunu Yok
İlgi duyan okurlarımızın konu başlıklarını kendi anlayışlarına göre yorumlamaları, araştırma yapmaları ya da önerilen uygulamaları yerinde görmeleri her zaman mümkün. Butik işletmelerin yer alacağı sahaları oluşturmak ise sermaye ve kredi olanaklarıyla gerçekleştirilebilecek boyutta. Dolayısıyla bazı önerilerimizde büyük yatırımcıların da rol alabileceğini söyleyebiliriz.
Çoğu inovatif nitelik taşıyan işlerin yapılacağı yerler türüne göre iklim koşullarına uygun toprakların içinde küçük tesisler halinde. Özel satış mekanları ile ambalajlanmış ürünler için usulüne uygun olarak uygun mercilerden gerekli izinlerin alınması ilk aşama.
Pazar sorunu olmayan ürünlerinizi ihraç edebilmeniz sizin en önemli avantajınız. Hızlı tüketim ürünü haline gelecek imalatlarınız için market raflarım, özel pazarları, nitelikli sergileri hatta internet üzerinden açılacak elektronik tabanlı mağazaları iç ve dış pazarlar için hedef seçebilirsiniz. Sadece bu ürünleri satan kendinize ait mekanları da bağımsız biçimde hayata geçirmeniz mümkün.
Bizde henüz Batı’da olduğu gibi organik ‘Farmers Market’ler popüler hale gelmediği için nihai tüketiciye bu ürünleri ulaştırmanın yolu yukarıda saydıklarımızın dışında çeşitli şekillerde olabiliyor. ‘Farmers Market’ler Amerika, İtalya, Fransa, Hollanda, Japonya ve Avustralya’da halktan büyük ilgi görüyor.
Üreticilik önerileri yanında tüketicinin damağına seslenen gelişmeleri aşağıda örnekleriyle göreceksiniz. Sizlere önerdiğimiz değişik uygulamaları çok yönlü inceleyerek hızlı bir araştırma safhasına girmenizi ve projelerin sizin için iyi birer kazanç kapısı olmasını diliyoruz. Şansınız her zaman açık, kuracağınız iş gönlünüzce olsun. Şimdiden üstün başarı dilekleriyle. ..
Gurme Ürünler Parkı
Yakın geçmişte İtalya’da başlayan dünyaya yayılan sıra dışı bir yenilik hemen dikkat çekiyor. Genel tanımı kısaca ‘FICO’ olan sistem özel girişimcilerin iş birliğiyle hayata geçiriliyor.
ilk kez Bologna’da başlayan uygulamanın yerel açılımı ‘Fabbrica Italiana Contadina’ olarak adlandırılıyor. Tipik bir girişimci parkı… Sisteme ‘Özel Gıda Parkı’ diyenler de var. Tüketiciye hizmetin yanında, doğru beslenmeye yönelik girişimleri teşvik ve koordine etmeyi amaçlayan sıra dışı bir proje bu.
Dünyadaki benzerleri ise zaman içinde daha da gelişiyor. Sistem giderek yaygınlaşıyor. Son uygulamalar Batı ülkelerinin birçoğunda yer alıyor.
Kısacası, yerel belediyeler tarafından denetlenen, ancak özel şirket ya da kooperatif statüsünde olan yatırımcıların başlattığı geleneksel olmayan özel pazar yerleri bunlar.
Aynı zamanda eğitim ve bilgi amaçlı düzenlenmiş yerlerden bahsediyoruz. Bazı ürünlerin nasıl üretilip işlendiğini gösteren minyatür tesislerde ziyaretçiler anında bilgilendiriliyor, eğitiliyor. Sistemin içinde bildiğimiz pazar ürünlerinin yanı sıra satışa sunulan markalı ürünler de var. Burada et, balık, peynir, makarna, yağ, şekerleme, bira üretimi gibi onlarca prosesi mini gösteriler halinde izlemek mümkün.
Pazar alanı içinde satılan ürünlerle hazırlanmış yemek tadım mekânları ise alışveriş yapanların damak beklentilerine hitap ediyor. Restoran konseptinde olan bu bölüm tek çatı altında 40’ın üzerinde farklı seçenek sunuyor, alışverişin ağız tadıyla yapılmasını sağlıyor. Bağımsız butik işletmelerin çoğu burada. Kimi zaman marka sahibi üreticilerin ikramlarmı tadıyor, üretilen markanın nasıl mamul haline geldiğini gösteren ekranları izleyebiliyorsunuz.
Pazara bitişik ayrı bir bölüm daha var: Burada tüketiciye genellikle sertifikalı organik içecek ve gıdalar sunuluyor. Çoğu hazır olarak özel ambalajlar içine konmuş durumda. Sebze ve meyve reyonlarının tümü açık alanda özel olarak tasarlanmış tek tip bölümler halinde. Butik işletmelerin bağımsız kiracı ya da sahipleri var.
Pazar yerinde bağırarak reklam ve duyuru yapmaya izin verilmiyor. Fonda tüm tüketicileri etkileyebilecek hafif perdeden sürekli müzik yayını dikkat çekiyor. Bazı günler canlı müzik gruplan alışverişe renk ve canlılık katılabiliyor.
Kısacası ‘özel sektör’ mantığıyla kurulan ama kooperatif türü yetiştirilmiş ürünlere de yer veren bu sıra dışı pazarda karmaşa değil, çok renkli bir huzur ortamı var. Dahası, hemen her yer temiz ve olağanüstü bakımlı. Karmaşa yok dinginlik ve yaşama sevinci var.
ilginç örneklerini sizin de hayata geçirmemiz mümkün. Proje sanayi ve müstahsil üreticilerin işbirliğini gösteren bir koordinasyon noktası aynı zamanda. Belediyeler de bu sisteme yatırım yapabiliyor. Sistemin topluma sürekli açık olması ise bir başka ayrıcalık.
Gurme Ürünler Köyü
Yukarıda kısaca değindiğimiz girişimin daha da renklendirilmiş uygulamaları var: Bir önceki projenin benzeri bu değişik uygulamayı dilimize ‘Gurme Ürünler Köyü’ olarak çevirebiliriz. Burada yer alan pavyon tipindeki ilginç butik işyerleri aday girişimciler için satışa çıkarılıyor ya da kiralanıyor.
Özel yetiştirilmiş sebze ve meyvelerin yanı sıra, ırkı ve kaynağı belirli et ve et ürünleri burada önemli rol oynuyor. Dileyenler tüm ürünleri işlenmiş ya da işlenmemiş olsun; özel ambalajlar içinde satın alıp evlerine götürebiliyor.
Aynı tipte tek kat üzerine inşa edilmiş pavyonlar ise hareketli restoranlar halinde. Bu restoranların kendi ürettiği gurme menüleri mekân içinde ya da önlerindeki özel peyzajla renklendirilmiş bahçe içinde tadabiliyorsunuz. Her uygulama önceki projede olduğu gibi butik işletmeler şeklinde.
Köyün içinde en az 10, en fazla 30 restoran var. Bunların bir bölümü ünlü mutfakların köydeki butik temsilcileri. Kimi geleneksel mutfaklardan örnekler sunarken, kimi de dünya mutfaklarını ayağınıza getiriyor. Organik ürünlerin işlenmesi burada temel kural.
Köyün önemli özelliği yaz kış açık olması. Her mevsime uygun peyzaj düzenlemesi ise tıpkı ‘FICO’ örneğinde olduğu gibi işletmeci şirkete ait. Parkın içindeki butik işyerlerini uzun vadeli kiralamak veya ortaklaşa satın almak burada da mümkün.
Parkın doğayla iç içe olması en önemli özelliği. Yerleşim yerlerinin yakınında hatta içinde olması bir başka tercih unsuru. Çarpıcı farklardan biri de çoğu AVM’lerde görülen ‘food court’lardan daha dingin, daha ferah ve doğayla bütünleşmiş olmaları.
Ziyaretçiler sunulan ürünlerin bileşimi ve kaynağı servis öncesi şık bir kutu içinde mesaj olarak müşteriye veriliyor. Bu uygulama lezzet düşkünlerini rahatlatıyor, değişik bir yöntemle ilgiyi pekiştiriyor.
Restoranların bir başka özelliği daha var: Burada sadece yemek spesiyaliteleri sunulmuyor, aynı zamanda istenir ise eğitimli aşçılarıyla sohbet ve eğitim olanakları da yaratılıyor. Kolalı üniformalarıyla karşınıza geçip sorularınızı yanıtlayan aşçılardan gurme yemeklerin derin sırlarını öğrenebiliyorsunuz.
‘Gurme Ürünler Köyü’ yemek sonrası özel peyzajla süslenmiş doğayı yansıtan yollarında size huzurlu bir gezinti de vaat ediyor. Tattığınız lezzetleri sindirirken hemen yakınındaki gurme botanik bahçesinde sıra dışı egzotik bitkileri görmek ve dinlendirici bir atmosferde kahvenizi yudumlamak size sihirli bir dünyadaymışsınız hissini veriyor. Alışveriş ise başlı başına bir deneyim.
Eğer böyle bir işletmeyi kurmaya ve içindeki mekanları satma ya da kiralamaya karar verirseniz tercihen düz bir alan seçmelisiniz. Aşçılık okulları ile üniversitelerin gıda bölümleriyle işbirliği yapmanızda yarar var. Böylesine özel bir yer bulunduğunuz kentin simgesi haline gelebilir. Uygulamaların yapılacağı alanı yine ilgili belediyelerden uzun vadeli kiralamanız mümkün.
Tur şirketlerinin kataloğuna girerseniz yalnız yerli müşterileri değil, turistleri de ziyaretçi olarak ağırlayabilirsiniz. Bulunduğunuz alanda tur otobüslerine özel yer açılmasını sağlamak popülaritenizi arttıracak, ‘Gurme Ürünler Köyü’ içerideki geniş kitleler yanında yurtdışında da tanınacaktır.
Artisanal Domates
Şu anda dünyada bizim tanımadığımız renk, doku ve biçimde 49 çeşit domates türü var. Bilindiği gibi domatesin anavatanı Orta Amerika ve Güney Amerika’nın kuzey bölgeleri. Bizim ülkemize 1700’lü yılların sonlarına doğru gelmiş. Rengi, kokusu, tadıyla öne çıkan bir ürün domates. Salça denince de ilk akla gelen sebze türü.
Her cinsin kendine özel ayrıcalığı var. Klasik çeşitler şimdi giderek lezzet ve koku yitirirken, bilinmeyen başka türlerle yeni pazar alanları yaratmak mümkün. Türkiye bunun son örneğini Amerika orijinli en küçük boyda ‘eherry’ çeşitleriyle tanıdı.
Aslında bu tür ‘aykırı’ domatesler sera ortamına alıştırılmış bir alt grup olarak bilinen klasik türlerden tat ve lezzet açısından pek de farklı değil. Oysa, şekil, renk, doku, aroma ve damak algısı açısından daha farklı domatesler yetiştirmek mümkün.
Örneğin ülkemizde çok az miktarda yetiştirilen ‘San Marzano’ tipi domatesler kurutulduğunda ya da konserve haline getirildiğinde yoğun tadıyla bilinen çeşitlerden ayrılıyor. Batı’da kısaca ‘carbon’ olarak anılan siyah ya da koyu mor domatesler ise aroma açısından daha zengin.
Domatesler kendi türü içinde çeşitlenmesine rağmen, tümü genel ifadeyle yine domates olarak biliniyor. Yeşil dallarıyla birbirine sıkı sıkıya bağlı türler ise aslında ‘paky’ adıyla anılan bambaşka domates çeşitlerinden biri. Hatta bazı türler domatesle akraba ama bunlar sadece domates değil onun ötesinde domatesi aşan çeşitler halinde.
Bilinmeyen çeşitlerden birkaç örnek vermek gerekir ise yine İtalyanların çok tuttuğu türlerden olan ‘Dölce Giallo’ (Tatlı Sarı) gerçekten göz alıcı rengi ve tadıyla bambaşka bir tür. Parlak sarı rengiyle klasik domatesin kılık değiştirmiş şekli sanki. ‘Fiorentino’ olarak bilinen tür ise 1950’lerde Türkiye’ye gelmiş; ancak daha sonra kaybolmuş. İlginç şekilde anavatanının İtalya olduğu söyleniyor. Bunlar henüz Türkiye’de pek yok gibi.
Kemer patlıcanı boyutundaki ‘Corno Golia’ ise ‘San Marzano’ domatesinin çok daha değişik bir türü. Lezze ti ve gösterişiyle hemen dikkat çekiyor. Artisanal domateslerin tipik temsilcilerinden biri ise ‘Bumble Bee’ adıyla anılan, görüntü olarak bizim Amasya elmasının renklerini taklit eden domates türleri.
Bilinmeyen türlerin kurutulmuş çeşitleri de gurme şeflerin gözdesi. Bunlar başlı başına özel bir pazar oluşturuyor. Kırmızı, sarı, yeşil, mor, turuncu, siyah çeşitleriyle tüm domates çeşitleri yalnız kendilerine özgü tatlarıyla değil, salata ve sos sanatına da bambaşka bir üslup, renk ve değişik tatlar kazandırıyor. Tüm bu çeşitleri ‘Butik Tarım’ açısından değerlendirmekte yarar var.
Egzotik Meyve ve Sebzeler
Domates konusunda anlatmaya çalıştığımız konu bilinen türlerin bilinmeyen çeşitlerini kapsıyordu. Şimdi ise ülkemizde pek bilinmeyen egzotik türlerin da-mağımıza uygun olan üç tipik çeşidinden bahsedeceğiz.
Bunlar bugünkü doğal ‘habitatımızın içinde’ belli noktalarda yetiştirilebilecek, ilgi odağı olabilecek gösterişli meyve çeşitleri. Şimdilik Akdeniz kıyı şeridinde olmak kaydıyla örtü altında yetiştirilebilecek birkaç türle başlayalım.
‘Guava’ özellikle Güney Amerika ve Kuzeyin ılıman bölgelerinde yetişen çok tanınmış bir meyve. Türk tüketicisinin damağına uygun beğeneceği bir tür. Hafif tatlı ve inanılmaz derecede ferahlatıcı, kolayca dilimlenebilecek doku ve lezzete sahip. Tek başına tüketildiği gibi salata ve özel yemeklere eklenebiliyor. Yaygın dış satım olanağı her zaman var olmaya devam ediyor. Atıştırmalık olarak öğün aralarında tüketilmesi, içeriğindeki enzimler sayesinde tat meraklılarında adeta bağımlılık yaratıyor. Zihni açan, saydam düşünmeyi sağlayan içeriği aynı zamanda bir ilaç gibi.
Sırada uluslararası dilde ‘passion fruit’ olarak anılan çok daha egzotik bir meyve daha var. Dilimize ‘tutku meyvesi’ olarak çevrilebilir. Aslında Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen tırmanıcı bitki ‘passiflora’nın kültüre alınmış yakın akrabası. Fakat bu bitki henüz tanımadığımız bir meyveyi damak tadı olarak beğenilere sunuyor. Guava gibi aynı koşullarda yetiştirmek mümkün. Batıhlar bu değişik ve alımlı ürünü tüm meyvelerin kraliçesi kabul ediyor. Ayrıca koku ve kozmetik endüstrisinin en çok aradığı hammadde olamaya aday meyvelerden biri. Özütiinden elde edilen yağ doğal parfümlerin içine giriyor; yağı bağlayıcı olarak kullanılıyor. Modern tatlıcılık ve şekerleme endüstrisinde de çok aranan egzotik bir tür.
Ve son olarak narenciye sınıfının gözdesi olmaya aday ‘kumkuat’ı (kumcjuat) hatırlatmış olalım. Bizde de tanınmaya başlayan hatta yer yer yetiştiriciliği yapılan sıra dışı bir meyve türü. Henüz yeterince yaygın değil. Lüks restoranların ve üst düzey marketlerin yer vermek istediği bir ürün. Aslında limon, portakal ve mandalina yetiştiriciliğiyle aynı özellikleri gösteren bir meyve. Onu büyük boy akrabalarından ayıran ise büyükçe neredeyse bir erik boyunda olması. Kabuğuyla birlikte çok rahat tiiketilebiliyor, birçok salatanın sihirli formülüne giriyor.
Kabuğundaki aroma diğer turunçgillerde olduğu gibi acı değil, kendine yakışan bir kokuya sahip. Özellikle çocukların ilgi göstereceği vitamin kompozisyonunun yüksek olduğu çok sevimli bir meyve. Ege ve Akdeniz’in yanı sıra Güney Marmara ve özellikle Doğu Karadeniz’e iyi adapte olacak bir tür. Egzotik meyvelerin yanı sıra bizim topraklarımızda yetiştirilebile-cek egzotik sebzeler de var. Bunları daha özel bir çalışmada anlatmaya çalışacağız.
Esansiyel Yağ Üretimi
Esansiyel yağların insan sağlığı açısından çok önemli olduğu öteden beri biliniyor. Uçucu yağların önemli bir bölümü esansiyel yağlardan oluşuyor. Yapılacak iş bu uçucu yağlan belli bitkilerden süzüp çıkarmakla başlıyor.
Bu temel prosese literatürde kısaca ‘ekstarkte etmek’ deniyor. Koku veya tat maddelerini en az işlemle elde etmenm çeşitli yollarından biri. Bu nedenle esansiyel yağlar bir bakıma bitkilerin karakteristik özünü ve özetini yansıtıyor.
Aromatik yağlar damıtma ve soğuk presleme yoluyla elde ediliyor. Daha sonraki aşama ise kullanıma hazır formlar için en uygun ‘taşıyıcı yağlar’ ile karıştırılıyor ve amaca uygun biçimde ambalajlanıyor.
Kimyasal işlemlerle elde edilen esansiyel yağlar gerçek esansiyel yağlar olarak kabul edilmiyor. Esansiyel yağ içeren konsantreler kaynak bitkilerin koku etkisi, lezzet algısı ve sağaltıcı özelliklerini öne çıkarmak zorunda. Esansiyel yağlar başta aromaterapi olmak üzere alternatif sağlık uygulamalarında, katkı maddesi olarak son yıllarda gıda endüstrisinde de kullanılıyor.
Meşrubatlarda, likör gibi bazı alkollü içeceklerde, şekerleme ve pastacılıkta bazı özel bitkilerin esansiyel yağları büyük ilgi görüyor. Ancak bu tür kullanımlar uluslararası kodekslerin iznine bağlı. Buradaki üretimin amacı özel kokuların sabitlenerek kalıcı hale getirilmesi. Kozmetikte bu işlem son yıllarda en doğal katkı unsurlarından biri.
Yağların önemli özelliklerinin bir başkası ise beyindeki ‘limbik sistem’ başta olmak üzere duygu davranış ve bellek üzerindeki dinginleştirici etkileri. Bu yolla bazı ürünler oluşturdukları ruhsal auray-la daha hatırlanabilir hale geliyor, kullanan bireyle adeta bütünleşiyor.
Halen dünyada 80’i aşkın aromatik yağ çeşidi var. Klasik hale gelenlerin başında bazı nane türleri, toksik etkilerden arındırılmış gül çeşitleri, narenciye yağları ile özellikle aromaterapi ve kozmetikte kullanılan lavanta, bergamot gibi yağlar buna tipik örnekler. Bilinenlerin çoğu esasen toksik etkilere sahip değil. Bunların dışında ise kendine has kokuları taşıyan çok sayıda bitki var. Bazılarının içindeki toksik etkili moleküllerin giderilmesi gerekiyor. Bir bölümü endemik türde özel coğrafyalarda yetişiyor. Anadolu habitatı ise bu konuda oldukça zengin.
Girişimci adaylarının özellikle eczacılık fakülteleriyle temasa geçip bu özel türlerin neler olduğunu öğrenmelerinde yarar var. ‘Farmakoloji’ ve ‘farmakogno-zi’ dalları ufkunuzu genişletebilir, hangi bitkilerin hangi özelliklere sahip olduğunu size gösterebilir.
Tüm bunların kültüre alınarak işlenmesi ise sizin girişimcilik becerinize kalmış. Geniş arazilere pek gerek yok. Butik denebilecek biçimde bir arazinizin ve ürünleri işleyebileceğiniz imalathanenizin olması yeterli. Kolay, kazançlı ve zevkli bir uğraşı alanı.
Medicinal Bitki Yetiştirme
‘Medicinal Bitkiler’ konusuna daha önce kısmen değindik. Bu kez konuyu biraz daha genişletmekte yarar var. Dünyada tıbbi bitkilerle ilgili ciddi araştırmalar yapılıyor. Konu giderek sağlık sektörünün bir alt katmanı olmaya hazırlanıyor. Bu konuya eğilen farmakologlar yeni bir akımın belli sınırlar içinde kurumsallaşacağı inancında. Modern ilaçların formülüne etkisi kanıtlanmış bazı bitkisel özütlerin girmesi bunun ilginç işaretlerinden biri.
Son 20 yılda özellikle Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’da tıbbi bitki ürünlerine olan ilgi olağanüstü artmış durumda. Yapılan araştırmalar 1990’larda ruhsatlı bitkilerin kullanımı yüzde 3 civarındayken bugün bu rakamın yüzde 40’lara ulaştığını gösteriyor. Yaklaşık 15 milyar dolarlık bu özel pazar giderek genişliyor. 1994 yılından itibaren Amerika’da bitkisel sağlık ürünlerinin üretimini ve pazarlamasını kolaylaştıran kısaca ‘DSHEA’ olarak anılan federal yasalar pazarı sürekli denetlediği için talebi sürekli canlı tutuyor.
Kısaca ‘fitomedic ürünler’ olarak anılan bu ürünlerin popüler medya tarafından desteklenmesiyle yeni akım Güney Amerika’ya da sıçramış durumda. Uzakdoğu ve Japonya için bu konu esasen geleneksel bir uzmanlık alanı.
Dev adımlarla gelişen pazara ‘nutra-sötikler’ olarak bilinen fonksiyonel gıdaların eklenmesiyle dünyadaki büyüme süreci inanılmaz biçimde genişliyor. Sıkı denetimden geçmiş birçok tıbbi bitki, insan diyetinde belirli tıbbi sağaltımın oluşmasına neden oluyor, kısa ya da uzun süreli aralıklarla kimi sağlık sorunlarına doğrudan yanıt verebiliyor.
Biyoaktif birçok maddeyi bünyesinde toplayan bitkilerin büyük bölümü henüz tümüyle tarımsal alana aktarılabilmiş değil. Titiz araştırmalardan sonra ‘ginseng’, ‘Saint John’s wort’, (hypericum perforatum), ‘gingko-biloba’ gibi bu alanın klasik hale gelmiş bitkiler şimdi butik sayılabilecek kontrollü tarımsal alanlarda da yetiş-tirilebiliyor.
Önerimiz, bu konuya yatırım yapacak araştırmacı girişimcilerin sınırları korunmuş arazilerde sayıları 700’ü bulan bu ürünleri yetiştirmeleri ve ihraç etmeleri. Özellikle Avrupa piyasası bu konuda önemli ve son derece hareketli bir pazar.
Bir diğer gelişme ise bu tür bitkilerin kozmetik endüstrisinde başköşeye oturmuş olması. Bu alanda en yeni araştırmalar bazı yabani bitkilerden elde edilen maddelerin cilt onarıcı özellikler taşıdığını gösteriyor.
Bu alanda kullanılacak bitkilerin Anadolu’da ‘Butik Tarım İşletmesi’ kuran girişimciler eliyle dar alanlarda yetiştirilmesi olası görünüyor. İçlerinde yabani birtakım bitkiler de var. Konuyu ilginç bulan yatırımcılar kozmetoloji alanında uzmanlaşmış eczacılarla iş birliği yaparak bunları tipik ihraç ürünü haline getirebilirler.
Bahsettiğimiz konu boyutları ve içeriğiyle ‘baharat tipi’ ürünlerden çok farklı. Tümü ünlü bilim merkezleri ve üniversiteler tarafından derinlemesine incelenip ‘tıbbi bitki’ olarak tcscillenmiş türler. Konuyu uygulamaya geçirmek için önce ticari olarak değil, bilimsel açıdan sizi doğru yönlendirecek merkezlerle görüşmenizde yarar var.
Az Bilinen Bitkisel Yağlar
Bugün bazı bitkilerden çıkarılan yağların daha değerli olarak kullanıldığı biliniyor. Bunların büyük bölümü için küçük boyutta korunaklı yeni tarım alanları kuruluyor. Biz burada çok tanınmayan bazı bitkilerin adlarından örnek olarak bahsedeceğiz. Türlerin hemen hepsi Anadolu coğrafyasına uygun. Eğer çok kazanmak ve giderek gelişen endüstri ve beslenme sistemlerine katkı yapmak istiyorsanız bu bitkilerin anlaşmalı ekim koşullarıyla yetiştirilmesini sağlayabilirseniz. Hem çiftçiler hem de siz bu yeni türler için öncü rol oynayabilirsiniz.
Bu türden bazı yağlar, öncelikle yağlı boyaların temeli olarak ve daha çok ahşap kaplama uygulamalarında kullanılıyor. Özel verniklerin formüllerine giriyor. Ayçiçeği, aspir yağlan gibi nispeten geç kuruyan bilindik yağlardan daha seri sonuçlara sahip.
Ağaç mamullerinin yüzey işlemlerinde en çok aranan çeşitler arasında. En bilineni keten tohumu yağı. Çoğu ülkelerde sağlık takviyesi olarak da kullanılan bu yağ endüstri alanında çok değerli bir ürün. İkinci sırada haşhaş tohumu yağı var. Keten yağına üstünlüğü boya ve verniklerle muamele edildiğinde daha uzun renk kararlılığı sağlıyor.
Bizde pek bilinmeyen ‘tung yağı’ ise ince işçilik isteyen kakmacılık, ahşap peyzaj ürünlerinde doğal parlaklık sağlamak için kullanılıyor. Çin’de yetişen tung ağaçları bu yağın kaynağı. Araştırmalar bu ağacın bizim topraklarımızda bazı bölgelerde yetişebileceğini gösteriyor.
Botanik gözlem açısından bu ve benzeri yeni ürünlerin araştırılmasında yarar var. Örneğin ‘Acdarbaşı’ olarak da adlandırılan ‘lallemantia’ bitkisi bizde en çok Orta Anadolu yaylarında yetişen yabani bir bitki. Tarımsal amaçlı yetiştirilebilir, çok değerli yağı endüstriyel uygulamalar için özel hale getirilebilir.
Bildiğimiz enginarın alt varyetelerinden ‘cynara cardunculus’ yağı ise hem gıda hem de endüstriyel yağ olarak kullanılıyor. Daha çok ayçiçek yağma benzer bir bileşimi barındırsa da çok farklı özellikleri var. Gıda olarak kullanılması bazı işlemlere ve izinlere bağlı.
Sadece gıdalarda kullanılan yağların başında ise ‘avakado yağı’ geliyor. Bu yağın son yıllarda kozmetikte de çok değerli bir girdi olması dikkat çekiyor. Kişniş tohumlarından elde edilen kişniş yağının tıbbi olarak kullanılması gündemde. Ayrıca gıda endüstrilerinde aroma verici olarak kullanılıyor. Preslenme şekliyle elde edilmesi bu yağı daha cazip kılıyor.
Gıda yağları içinde son yıllarda çok popüler hale gelen yağ ise üzüm çekirdeği yağı. Bazı üzüm çeşitleri sadece bu yağı elde etmek için özel yetiştiriliyor. Sağlık ve kozmetik alanlarında bilinmedik bazı yeni özellikleri keşfedilmiş durumda.
Gıda alanında en pahalı yağ ise bildiğimiz çam fıstığının çok özellikli yağı. Bu yağ gelişmiş ülkelerin gurme restoranlarında özel spesiyalitelere çeşni vermek için tüketiliyor. Ayrıca sağlıklı birçok bileşeni bünyesinde barındırıyor.
Et Yumuşatıcı Bitki Ürünleri
Özellikle Amerika’da ‘meat tenderizer’ olarak anılan şişelenmiş ürünler modern mutfakların vazgeçilmezleri arasında. Butik denebilecek ölçülerde bir imalathane kurarak et yumuşatıcı bitkisel eriyik ve sosları üreterek pazara sunabilirsiniz. Marka haline gelmeniz size ihracat kapılarını da açabilir.
Prensip olarak günümüzde sert etleri yumuşatmak için bazı küf çeşitlerinin işlenmesiyle elde edilen enzimatik maddeler kullanılıyor. Bunlar ‘proteaz’, ‘lipaz’ ve ‘amilaz’ gibi çeşitli enzimler. Bizim önerimiz ise doğrudan bilindik bitkilerden elde edilen aynı enzimleri içeren bitkilerin yetiştirilmesi.
En etkili içeriğin bulunduğu bitkiler ise bizim topraklarımızda pek yetişmiyor. Bunların başında bitki floramızda bulunmayan papaya, zencefil ve ananas gibi bitkiler var. Buna karşın bizde yetişen bazı bitkileri rahatlıkla gündeminize almanız mümkün. Kendinizin yetiştirdiği tercihen organik bitkilerle hammadde gereksiniminizi rahatlıkla karşılayabilir, klasik ürünlere alternatif yaratabilirsiniz.
Böylece daha kısa yoldan ürün elde ettiğiniz gibi, piyasada alternatif marka haline gelecek yenilikleri oluşturabilirsiniz.
Sıvı ya da toz halinde kullanılan bu türden yumuşatıcıların ana maddesi aşağıda iki örneğini verdiğimiz bitkilerden elde edilebiliyor. Bunlar kimyasal prosese gereksinim duymadan hazırlanacak kendi bitkilerimizin özsularından üretiliyor.
Bunların başında incir geliyor. Fermente incirden elde edilen özel olarak konsantre edilmiş meyve özü usulüne uygun işlendiğinde tümüyle zararsız bir et yumuşatıcısı haline geliyor. Eti yumuşatmakla kalmayıp et dokusuna lezzet arttırıcı özel bir aroma katması.
Diğer et yumuşatıcısı ise bazı Asya ülkelerinde yetişen ‘kachri’ adıyla anılan ‘yabani kavun’dan elde ediliyor. Bu bitki ülkemizde de yetiştirilebilir. Literatürde adı ‘cucumis trigonus’. İncirde olduğu gibi ete lezzet katan bir özelliğe de sahip.
Et yumuşatıcısı kullanmak istemeyenler için yurdumuzda yetişen çok sayıda bitkiden ‘eti ma-rine edebilecek’ nitelikte daha basit ürünler de var. Örneğin, doğal sirke özü içinde mayalanarak enzim kokteyli haline getirilmiş salatalıkların konsantre özütü mükemmel yumuşatıcısı olabilir. Süt ürünlerinin laktoz gibi yan ürünleri de bu konuda ilginç formüller oluşturmak için kullanılabilir. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Konuyu derinlemesine inceleyenler için yeni fırsatlar yakalamak ve marka haline gelmek hiç de güç değil.
Nur Demîrok