Bal Yetiştiriciliği Ülkelerin İmajına Büyük Katkı Sağlıyor
Manuka Balı'nın ilginç öyküsünden alınacak dersler
Bal yetiştiriciliği ülkelerin imajına büyük katkı sağlıyor. Anadolu’da yetişen endemik bitkilerin adıyla anılacak bal çeşitleri ihracatımızda yeni bir sayfa açabilir.
GERÇEK balın Türkiye ekonomisine getireceği katkıları bir süre önce etraflıca yazdım. Epey ilgi uyandırdı. Ülkemizde çok başarılı olan tesisler var. Bunların bir bölümü aynı zamanda doğrudan ihracatçı. Türk balını dünyaya tanıtıyorlar. Ancak, bal ihracatını genişletmek için üretici ve tedarikçileri sürekli desteklemek gerekiyor. Çare, marka sahibi firmaların bal araştırma ve geliştirme merkezleri kurarak çalışmalarına hız vermeleri.
Konuya tekrar değinmemin nedeni şu: Bir süre önce yıllardır tanıdığım yakın bir dostumla İstanbul’da karşılaştım. Türkiye’ye ailesiyle birlikte kısa bir tatil için gelmiş. Yaşamını 1996’dan bu yana Yeni Zelanda’da sürdürüyor, besiciliğin yanısıra bal üretimi ve ihracatıyla da uğraşıyor. Kendisi özellikle ‘Manuka Balı’ olarak adlandırılan bir bal çeşidi üzerinde uzmanlaşmış. Tüm dünyaya ihraç edilen bu balın ülkedeki birkaç tanınmış isminden biri.
ENDEMİK BİTKİLERDEKİ SAĞLIK
Aslında gerçek ballar ‘antibakteriyel’ olarak bilinen hastalık yapıcı mikro-organizmaları frenleyen hatta yok eden özelliklere sahiptir. Dolaysıyla, gerçek ballar polene ve içindeki maddelere alerjisi olmayan bireyler için adeta doğal bir iksirdir.
Bana söylenen daha değişik şeyler benim kısıtlı ufkumu genişletmekle kalmadı, balın ne kadar stratejik bir ihraç ürünü olduğunu ortaya koydu. Büyük merak ve heyecanla öğrendiklerimi örnek alınması ümidiyle satırlarıma taşıyor, bu işlerin meraklılarına iletiyorum.
Balda genelde insan sağlığına zarar vermeyecek düzeyde çok özel yapıda antibiyotik faktörler bulunduğu biliniyor. Balın antibiyotik özelliğinin buna bağlı olduğu kimi araştırmacılara göre doğru bir tespittir.
Şimdi ‘Manuka Balı’ nedir onu aktarmaya çalışayım: Nitelikli ballar lokal ve endemik bitkilerden elde edilen özleri içeriyor, arıların eklediği çeşitli enzimler de balı sağlık açısından olağanüstü değerli hale getiriyor. İşte ‘medicina’ (tıbbi) özellikleri olan bu ballardan şu an için dünyada en ünlüsü giderek popüler olan Manuka Balı.
https://www.youtube.com/watch?v=ozuf39-NvbQ
Manuka Balı Yeni Zelanda orijinli bir ürün. Arıların ‘Manuka Çalısı’ adı verilen bitkinin çiçek polenlerini kullanarak yaptığı bu balın alışılmışın dışında birçok hastalığa iyi geldiği kabul ediliyor, mucize bir ürün olduğu söyleniyor.
Elbette tüm ballar kalite ve etki bakımından aynı değil. Özellikle ‘antibakteriyel nitelik’ balın çeşidine, nasıl, ne şekilde ve nerede üretildiğine bağlıdır. Özellikle Manuka Balı ‘inflamasyon’ (iltihap ve yangı) yüzünden zedelenmiş dokuları onarmak için özel hücre oluşumunu (üretimini) tetikliyor.
Üretim yeri ve çeşidine bağlı olarak bazı ballarda bu faktörler dışında antibakteriyel özellik taşıyan daha birçok artı madde var. İşte Manuka Balı bu özellikleriyle de sıra dışı tıbbi değerlere sahip. Manuka Balı’nın kimyasal tablosuna bakıldığında eser miktarda ‘methvlglyoxal’(MG) ile birlikte henüz yeni keşfedilmiş olağanüstü bazı bileşikler bulunduğu görülüyor.
https://www.youtube.com/watch?v=QAOrz22krI4
‘ENDEMİK BALLAR’ SAĞLIK İKSİRİ
Bu balı özel yapan içindeki doğal kimyasal bileşimler. Hatta bu yüzden Manuka Balı’na antibiyotik derecesinin (gücünün) ölçüldüğü global bir standart verilmiş: Buna ‘UMF’ (Unique Manuka Factor) deniyor. Oluşturulan bu skalada 10 ve üzeri puan alan Manuka Balları yüksek antibiyotik etkilere sahip sayılıyor. Bu değer 15 ve üzerindeyse ‘superior etki’ denilen en nitelikli antibakteriyel ve antiennamatuar (iltihap karşıtı) özellikte değerlendiriliyor. Bu özellikler daha fazla hücre yenileyici demek.
Bu saptamadan sonra neredeyse tıbbi doğal bir iksir haline gelen ‘Manuka Balı’nın ne için kullanıldığını Yeni Zelandalı Türk uzmanımız şöyle açıklıyor: (Burada hepsini yazmak yerine en önemlilerini not alabildim.)
Yaralarda ve yanıklarda hem sistemik (ağızdan) hem de topikal (yara üstüne sürülerek) uygulanıyor. Kronik enfeksiyonlarda antienflamatuar (iltihap karşıtı) yardımcı gıda olarak tüketici katmanlarının çoğunda kullanılıyor.
Bazı tıp otoriteleri bu balı göz, kulak ve sinüs enfeksiyonlarında, ‘reflü ve gastro-intestinal’ (mide barsak) problemlerinde yardımcı gıda olarak tavsiye ediyor. Akne ve egzama sorunlarında ‘topical’ (dıştan sürülerek) kullanılmasına da tıbbi kontrol altında izin veriliyor.
îmmün sistem takviyesi için de kullanılan balın son yıllarda Yeni Zelanda, Avustralya, Avrupa ve Amerika’da güzellik malzemesi olarak tüketilmesi ise adeta zirve yapmış durumda. Tek başına kullanılması yanında, pahalı bazı kremlerin ve topikal serumların formülüne girmesi hemen dikkat çekiyor.
ANADOLU COĞRAFYASINA ÖZEL TÜRLER
Gelelim Manuka Balı gibi giderek pahalılaşan ama ilginç özelliklerine her geçen gün bir yenisi eklenen bir ürünü neden böyle uzunca anlattığımıza: Amacımız burada bir örnek göstermek; çünkü nitelikli ballar sadece gıda olmaktan çıkıyor “medicina” (tıbbi) konsepte bürünüyor.
Ülkemizde ‘Manuka Çalısı’ yetişmiyor ama bizim de endemik değerde birçok bitkimiz var. Örneğin ‘Anzer Balı’nı ve onun olağanüstü niteliklerini hemen hatırlayalım. Önemli olan, tüm endemik bitkilerimizin polenlerinin arıların enzimleriyle birleştiğinde nasıl iyileştirici nitelikler ortaya çıktığını bilimsel olarak araştırmak.
Doğru araştırmalar ve etik pazarlama teknikleri ülkemizde Anzer Balı’ benzeri daha birçok özel bal çeşidinin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Günümüzün realitesi yeni pazarlama teknikleriyle yalnız gıda olarak değil; ‘medicinal bal üretimi’nin geliştirildiği ve bu sayede dünyaya açılmayı gerektiren yenilikleri de gündeme taşıyabilir.
Unutmayalım ki, Anadolu coğrafyasında henüz yeterince bilinmeyen bitki faunası ile özelliği keşfedilmemiş şaşırtıcı birçok endemik bitki var. Balın gıda değerini bir tarafa bırakırsak, tıbbi özellikler bakımından Anadolu’da yetişen harika endemik bitkiler ballarımıza çok daha üstün bir karakter kazandırmaya aday.
Nitelikli balların yanında arılardan elde edilen yan ürünler ‘propolis’, ‘royal jelly’ ve ‘arı poleni’ gibi sağlık açısından önemli maddeleri de her zaman kamuoyuyla paylaşmak gerekir. Ülkemizde az miktarda tüketilen ‘propolis’ten bugün birçok ülkede; antimikrobiyal krem ve merhemler, streptokok enfeksiyonunu gideren boğaz spreyleri, yara ve yanık solüsyonları, sağlık düzeyini takviye eden tentürler elde ediliyor.
Önemli olan bir başka konu ise nitelikli balların içerik değerleri ve fonksiyonlarının sürekli araştırılıp bilinmesi. Bu konuda arı ürünleri araştırma ve geliştirme merkezlerinde bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yapılabilir, dünya çapında toplantılar ve konferanslar düzenlenebilir.
Bu mucize ürünlerin yalnızca ‘yüksek gelir’ mantığıyla değil; doğru zamanda, doğru şekilde -tüm insanlık adına- elde edilmesi ülkemize yüksek düzeyde prestij sağlayabilir. Bu sürecin sonunda Anadolu’da yetişen kimi endemik bitkilerin adıyla anılacak bu bal çeşitleri ihracatımızda yeni bir sayfa açıp imajımıza ciddi katkıda bulunabilir.
NUR DEMÎROK