Otonom Araç Teknolojisinde Türkiye Nerede?
Otonom araçlar Amerika’da yollara çıktı, Türkiye’de eli kulağında, TAYSAD Başkanı uyarıyor: “Kendini bu sisteme hazırlamayan ülkeler otonom araç teknolojisinde geri kalacaktır!” Yan sanayinin önde gelen firmalarının liderleri Aktaş Holding İcra Kurulu Başkanı Sami Erol, Maysan Mando Genel Müdürü Anıl Yücetürk ve Chassis Brakes International Türkiye Genel Müdürü Ahmet Yağcı, otonom geleceğe nasıl baktıklarını anlatıyor.
İçeriğe Ait Başlıklar
Otonom Araç Teknolojisi
Türkiye için bu kadar kritik olan otomotiv sektörü şu sıralarda dünyada büyük bir değişimden geçiyor. Bir yandan otonom (sürücüsüz) araç teknolojisi, diğer yandan elektrikli motorlar, otomotivi kökten değiştiriyor. Dünya otomotiv gündemi elektrikli ve otonom araç teknolojileri üzerine yoğunlaştı ve otonom araçlara yönelik deneme sürüşlerine de başlandı.
Muhtemelen bu araçları 2020’de Türkiye’de de görmeye başlayacağız. Avrupa’da son dönemde otonom araç testleri ile ilgili sonuçlar açıklanmaya başladı. İsveç -30 derecede otonom araç testlerini yaptı. İspanya hukuksal altyapısını güncelledi. Avusturya taşımacılık alanında bir otoyol ve şehir içi platform hazırlayarak sürücüsüz araç altyapı ve testlerini tamamladı. Bütün bu çalışmalara milyarlarca euro yatırmalarının sebebi ise, sisteme uyum sağlayabilmek. Türk otomotiv yan sanayi, sektörde yaşanan devrime ayak uydurabiliyor mu? Otomotiv ihracatında yan sanayinin payı büyük. Otomotiv ihracatının yüzde 40’ını yan sanayi gerçekleştiriyor.
Hazırlanamayanlar geride kalacak
Otomotiv yan sanayi şirketleri çatısı altında toplayan TAYSAD Başkanı Alper Kanca, “Ana sanayide gerçekleşen her türlü yenilik tedarik sanayi tarafından takip ediliyor” diyerek şöyle devam ediyor: “Kendini bu sisteme hazırlamayan ülkeler otonom araç teknolojisinde geri kalacaktır.
Biz de bu sisteme entegre olmak adına çalışmalar yürütüyoruz. Dünya otonom araçlar üzerinde kendisini geliştirirken Türkiye’nin yerinde sayması kabul edilemez. Ülkemizin ihracat rakamlarına baktığımızda 12 yıldır kesintisiz birincinin otomotiv sektörü olduğunu görüyoruz. İhracatta başarının devamı için son teknoloji dünya trendlerinden uzak kalmayıp, sürekli kendimizi güncellememiz gerekiyor.
Bu yüzden Endüstri 4.0 a ilk geçişi de ağırlıklı olarak otomotiv sektörü gerçekleştiriyor. Endüstri 4.0 gerek üretim verimliliği ve gerekse üretim optimizasyonu açısından firmalara büyük esneklik sağlayacak. Bu bir anlamda akıllı fabrikalara da geçiş olacak. Tabii Ar-Ge çalışmalarının da hızlanması gerekiyor.
Otonom araçlar için gerekli datalar ve altyapılar üzerinde çalışılarak bilgi toplanmalı, dünyada yapılan araştırmalar yakından takip edilmelidir.” Kanca, Türkiye’nin Avrupa’ya kıyasla üretimde yüzde 10-15 maliyet avantajına sahip olduğu bilgisini veriyor. Fakat ihracat açısından Türkiye’nin yüzde 7 civarında bir lojistik maliyeti var. Yani toplam avantajımız ortalama olarak yüzde 3 yüzde 8 civarında kalıyor.
Alper Kanca şu uyarıyı yapıyor: “Avrupalı üreticiler Endüstri 4.0 ile 5 yıl içerisinde yüzde 15 seviyelerinde maliyetlerini düşürebilirlerse Türk firmaları için AvrupalIlar ile rekabet daha zor olacak. Bu açıdan Endüstri 4.0 ciddi takip edilmeli ve tüm otomotiv sektöründe makul bir seviyede uygulanmalıdır. Tüm firmaların bir an önce akıllı üretime geçmeleri gerekiyor. Yani otonom araçlar otomotiv sektöründe çok büyük değişikliklere yol açacaktır.”
Otonom araç teknoloji konusunda çalışan Türk firmalarından biri, yan sanayi devi Aktaş Holding. Merkezi Bursa’da bulunan şirketin İcra Kurulu Başkanı Sami Erol, “Aktaş Holding olarak da bu döneme en iyi şekilde hazırlanarak, geleceğin teknolojilerini günümüzle buluşturma gayretindeyiz. Özellikle dijital dönüşüm çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Bu açıdan, otonom araçlar endüstrisinin ülkemizde yaygınlaşma noktasında, üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye hazırız” diyor.
Erol, şunları söylüyor: “Teknolojide çok hızlı bir değişim söz konusu. Bu değişime en hızlı adapte olan sektörlerin başında da şüphesiz otomotiv sektörü geliyor. Otomotiv yan sanayi sektörü de iş yapabilme kabiliyeti, sektörel altyapı gücü, Ar-Ge alanında yapılan çalışmalar ve dijitalleşme yolunda atılan adımlar sayesinde, bu teknolojiye geçişi en etkin şekilde gerçekleştirebilecek yetkinliktedir. Bu noktada, uzun yıllardır zaten bu teknolojiye hazırlıklar yürütülüyor. Nitekim yeni girişimleri ve teknolojileri de ekleyince, akıllı teknolojiler ve otonom sistemlerin, yakın gelecekte başlı başına bir ekosistem haline gcleceğini söylemek mümkün.
Yani Türk otomotiv yan sanayi, otonom araç teknolojisi üzerine atılacak adımlar konusunda gereken altyapı çalışmalarına başlamış durumda… Özellikle elektrikli olması planlanan yerli otomobil çalışmalarının da somutlaşmasıyla birlikte, bu konuda önemli adımların atılacağına inanıyorum ” Erol, önemli olan noktanın, mevcut dönüşüm sürecine ayak uydurmak adına ‘ortak akılla’ ve ‘yerli’ bilincin artırılarak, Ar-Ge ve inovasyona dayalı yatırımlara hız verilmesi ve bu çalışmaların kurum kültürüyle özdeşleştirilmesi olduğunu kaydediyor.
Verimlilik öncelikli konu
Otomotiv yan sanayinin bir başka önde gelen şirketi, Türkiye’nin ilk ve en büyük amortisör üreticisi Maysan Mando’nun Genel Müdürü Anıl Yücetürk, özellikle makine, robot ve insan etkileşiminin artması ve akıllı makinelerle gelişmiş yapay zekanın birbiriyle entegrasyonunu, otomotiv sanayinin bu teknolojiye adaptasyonunu iyice hızlandığını belirterek, “Bu noktada verimlilik konusu, teknolojik gelişimin öncelikli unsurlarından biri olarak karşımıza çıkıyor” diyor ve bu verimliliği en iyi şekilde sağlamanın da otomasyona yatırım yapmaktan geçtiğini vurguluyor. Maysan Mando bu konuda neler yapıyor? Anıl Yücetürk şunları söylüyor: “Ar-Ge Merkezimizde yenilikçi ürünler ile geleceğin teknolojilerini üretme noktasında önemli çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin fabrikamızı kağıtsız hale getirip, tüm operasyonel süreçlerimizi yazılımlara aktarma yönünde ciddi adımlarımız bulunuyor.
Ayrıca fabrikamızdaki tüm süreçlerin birbirine entegrasyonunu mobil hale getirmek ve cep telefonuna taşımak gibi çalışmalarımız da var.” Chassis Brakes International Türkiye Genel Müdürü Ahmet Yağcı ise otonom araç modeline geçiş çalışmalarının, özellikle son birkaç yıl içerisinde oldukça hızlandığım belirterek, “Otomotiv yan sanayi olarak bizler de bu süreçte yerimizi almak için projeler üretiyoruz. Türkiye’de faaliyet gösteren otomotiv sektörü temsilcileri olarak, rekabette geri kalmamak adına kendimizi bu alanda geliştirme gayretindeyiz. Zaman geçtikçe otonom araçlara ilginin artacağının ve hayatımızda daha fazla yer edeceğinin bilincindeyiz ve bu doğrultuda emin adımlarla yol alıyoruz” diyor.
Yağcı şöyle devam ediyor: “Otonom otomobillerin 2025 yılına kadar tüm dünyada kullanımda olacağı öngörülüyor. Bu araçların daha fazla yer alması ile birlikte hayatımızda pek çok şey değişecek. Otomotiv sektörü, gelecekte bizleri bekleyen teknolojik gelişimin direkt merkezinde yer alacak. Otomotivin şekil değiştirmesiyle birlikte, daha çevreci ve verimli araçlar ortaya çıkacak. Mobilitenin ve yapay zekanın ön planda olduğu nesnelerin internetinin daha fazla yaygınlaşması ile birlikte, otonom araçlar, karşımıza birer iletişim merkezi olarak çıkacak. Doğal olarak bu süreçte, üretim anlayışı da farklı bir boyut kazanacak ve firmalar, özellikle dijital dönüşüm çalışmalarına daha fazla ağırlık vermeye başlayacak. Bu doğrultuda Chassis Brakes International olarak da geleceğin teknolojilerine uyum sağlamak ve küresel müşteri taleplerine cevap vermek için çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor.”
Nasıl bir destek stratejisi?
Peki sektörün otonom araç endüstrisine hazırlık için devletten bekledikleri neler? Alper Kanca, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Devletten otonom araç endüstrisi için tabi ki destek beklenmekte. İlk olarak da Ar-Ge konusunda destek bekleniyor. Bunun için yapılan çalışmalar da var elbette. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen Ar-Ge Reform Paketi sektörün Ar-Ge çalışmalarını hızlandıracak bir gelişme oldu. Bu paket ile teşvikler arttı. Böylece hali hazırda yüzde 1 seviyesinde olan Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının yüzde 3’e çıkacağını öngörüyoruz. TAYSAD üyeleri şu an cirolarından ortalama yüzde 2,5-3’lük bir payını Ar-Ge’ye ayırıyor. Yani Türkiye ortalamasının yaklaşık 3 katı.
Sağlanan yeni teşvikler ile bu oranın daha da artacağı ve daha fazla katma değer yaratılacağına inancımız tam.” Aktaş Holding İcra Kurulu Başkam Sami Erol ise yatırımcılar için akıllı teknolojilere ve otonom sistemlere yatırım için mutlaka uygun şartların oluşması gerektiğini belirterek şöyle diyor: “Özellikle yerli ara üretimler konusunda üreticilere pozitif ayrımcılıklar sağlanması, bu endüstrinin ülkemizdeki gelişimini de hızlandıracaktır. Bilgiye yatırım yapan, Ar-Ge ve inovasyona önem veren şirketlerin daha da artması için devletimizin gerekli teşvik politikalarım hızlandırması faydalı olacaktır. Bunun yanında, devletimizin markalaşma çalışmalarına destek vererek, yerli üreticilerin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırması da çok önemlidir.”
Eğitim şart
Maysan Mando’nun Genel Müdürü Anıl Yücetürk, Türkiye’nin otonom araç sektörünün oyuncularından birisi olması için öncelikle bu alanda çalışma yapabilecek altyapı ve eğitime sahip Ar-Ge personellerine yoğun ihtiyaç bulunduğunu belirterek, “Özellikle otonom araçların olmazsa olmazı İleri Sürüş Destek Sistemleri’ni tasarlayacak, yazılımlarını geliştirecek personel ihtiyacı için eğitim sistemimizin de bu yönde evirilmesi gereklidir” diyor.
Yücetürk şöyle devam ediyor: “Geleceğe dönük güçlü hedefleri bulunan Türkiye ekonomisinde büyük bir pay sahibi olan otomotiv sektörünün, ekonominin lokomotifi kimliğini koruyabilmesi için dünya genelinde başlayan bu dönüşüm çalışmasının direkt olarak içinde yer alması gerekiyor. Özellikle yerli üreticilerin küresel pazarlarda rekabetçilik gücünü kaybetmemesi adına yapılacak çalışmalar büyük önem taşıyor. Bunun yanında, üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması da mevcut sistemlerin ve teknolojilerin geliştirilme noktasında önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Ek olarak, yeni OEM’lerin ülkemize çekilmesi de bu sistemlerin gelişimine büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.”