Okaliptüs Yağı Üretmek İlgi Çeken İşler Arasında
Okaliptüs yetiştiriciliği ve okaliptüs ağacı hakkında bilgi arayanlar için kısa bir makale işinize yarayabilir. Okaliptüs ağacı Türkiyede nerede yetiş gibi sorular aklınızdan geçiyordur Nur Demirok Okaliptüs yetiştiriciliği hakkında girişimcileri bilgilendiriyor.
İçeriğe Ait Başlıklar
Okaliptüs ağaçları girişimcilere fırsatlar sunuyor
DİLÎMİZE yabancı olsa da hemen herkes çabuk büyüyen o dev ağaçları bilir. Okaliptüs inanılmaz yararları olan, üstelik bu topraklara adapte olmuş muhteşem bir ağaçtır. Bugün yalnız Akdeniz ve Ege Bölgelerinde değil, nem oranı uygun hemen her yerde yetişiyor.
Yerel yönetimlerin can simidi haline gelen okaliptüs ağaçları çevre sağlığına da katkıda bulunuyor. Klasik ağaçlardan bir orman yaratmak çok zorlu bir uğraş gerektirirken, birkaç yılda verimsiz sanılan arazilerde bile rahatça okaliptüs yetiştirilebiliyor. Yeter ki toprağın ulaşılamayan derinliklerinde su olsun ve güneş çokça yüzünü göstersin.
Bugün kıyı kentlerimizde en kolay peyzaj çalışmalarının baş aktörü yine bu okaliptüs ağaçları. O kadar hızlı büyüyorlar ki, kısa sürede dev gölgelikli huzur alanları yaratıyorlar. Üstelik başta sivrisinek olmak üzere onlarca zararlıyı uzak tutan çeşitleriyle yalnız sağlığa değil, estetik algıya ve göz zevkine de katkı sunuyorlar.
YÜZLERCE ÇEŞİDİ VAR
Okaliptüs ormanı deyince benim aklıma gelen ilk yer Tarsus’un denize açılan Karabucak bölgesidir. Burası yapay bir orman ve şimdi doğal hale gelmiş ilginç bir coğrafya. Kendimi mizaç itibariyle biraz Çukurovalı saydığımdan Tarsus’un hemen yakınındaki bu görkemli ağaçlara bakınca büyük huzur duyarım. Buradaki ağaçlar zamanında çok yaygın olan sıtma illetini yok etmek için bataklık haline dönüşmeye başlayan araziyi ıslah için kurulmuş.
Bir başka rivayete göre başta Maraş ve Balıkesir’deki maden sahalarına istinat direği sağlamak için düşünülmüş. Bunların bugün bile kerestesi bir başka kalitede. Ama onlarda insanın hemen hissettiği bir rayiha ve gizemli bir koku var. Yüz yaşına yaklaşan dev ağaçları görmek insana büyük keyif veriyor.
Bu yapay orman hem çevreyi zenginleştirmiş hem de yörenin iklimini değiştirmiş. Tarsus’un bağlı olduğu Mersin ilimize adını veren ‘mersingiller familyası’ bu geniş türün hem ilksel atalarını hem de bugünkü çeşitlerini çağrıştırıyor.
Kimi okaliptüs türlerinin yeraltı sularını emip bitirdiği yönünde yayınlar bulunsa da bu iddia her çeşit için geçerli değil. Dünya genelinde sadece havanın nemini alarak yaşayan çok sayıda okaliptüs türü var. Bunlar özellikle Tasmanya ve Avustralya’nın bazı bölgelerinden dünyaya yayılmış ağaçlar.
Okaliptüs yalnız kerestesi için yetiştirilmiyor; çok sayıda eczacılık ve kimyasal ürün de elde ediliyor. Bugün dünyada üretilen ‘buharlaşma’ özelliğine sahip grip ilaçlarının (merhemler, yakılar, burun tüpleri vb.) formülüne giren yegâne ana madde keskin aromasıyla uçucu nitelikler taşıyan okaliptüs yağından başka bir şey değil. Bizdeki okaliptüs çeşitlerin bazıları da bu gruptan.
SİHİRLİ YAĞI BİZ DE ELDE EDEBİLİRİZ
En azından şunu söyleyelim: Özel yetiştirilen türlerden elde edilen ‘Okaliptüs Yağı’nı biz yıllar boyunca çok ciddi paralar ödeyerek hep dışarıdan ithal ettik ve halen de ediyoruz. Bu süreç miktar olarak artarak devam ediyor.
Oysa, sadece özel amaçlar için yetiştirilebilecek başka türler de var: ‘Eucalyptus Globulus’un yeni varyeteleri dünyanın bazı bölgelerinde rahatça yetişiyor. Buna bizim topraklarımız da dahil. Bırakın ithali; okaliptüs yağının yanı sıra bazı işlenmiş ürünlerin ihracatında ülkemiz hatırı sayılır döviz kazanabilir.
Okaliptüs, ‘Mersingiller Familyası’ndan birçok türü bulunan geniş yelpazede bir ağaç cinsi. Çoğu cinsler Avustralya dışında da görülüyor. Bazı çok özel türler ise Yeni Gine ve Endonezya’da bulunuyor. Fakat şu anda en bilinçli yetiştiricilik ABD’nin batısında Kaliforniya’da gerçekleşiyor. Nedeni hem peyzaj amaçlı hem de okaliptüs yağının bugün birçok ürünün formülüne girmesi.
Öyle ki, yalnız sürülebilir ilaçların formülüne değil, antienflamatuar (iltihap giderici), antispazmodik (sancı geçirici) klasik ilaçlara bile belli işlemlerden geçirildikten sonra doğal takviye olarak giriyor.
En çok dikkat çeken özelliği dermatolojik (deriyle ilgili) ilaçların ve nefes açıcı preparatların içeriğinde yer bulması. Öyle ki, bugün çok pahalı deodorant ve organik antiseptiklerin formüllerinde yer alıyor.
‘Eucalyptus Globulus’ mavi okaliptüs, 1700’lerin sonunda keşfedilmiş. O yıllarda Tasmanya Mavisi’ adıyla anılan ağaç geçen yüzyılın başında bazı genetik değişikliklere uğrayarak şimdi subtropikal birçok bölgede yetiştiriliyor. Yapraklarından ve taze dallarından elde edilen yağ ortalama yüzde 0.75 ila yüzde 1.25 arasında değişiyor.
İTHALATTAN İHRACATA GİDEN YOL
Yapay okaliptüs ormanlarının karakteristik tazelik yayan kokusu, özellikle geceleri okaliptüs yağlarını kısmen serbest bırakan yapraklarından geliyor. Okaliptüs yağının miktarı ve niteliği türden türe değişiklik gösteriyor.
Her yağın farklı bileşenleri ve kimyasal özellikleri bulunuyor. Genel kural olarak, iyi yağ üreten türler kereste olarak çok az tüketilirken, kereste için kullanılanlar çok daha az yağ içeriyor.
Okaliptüslerin dev boyutlu olanları kadar bodur biçimde olan türleri de bulunuyor. Bodur türler aynı zamanda belediyeler için çok verimli ve risksiz peyzaj çeşitlerinin başında geliyor. Okaliptüsler tipik olarak Avustralya’ya özgülense de günümüzün çeşitleri daha çok Akdeniz havzasında hayat buluyor.
Bu konuda mavi okaliptüs son yıllarda en başlarda. Hikayesi ise epey meraklı.
Botanikçilerin çoğu bilir; 1852’de, İngiliz eczacı Joseph Bosisto okaliptüs yağının ilk ticari üretimini yaptı, böylece okaliptüs yağı sanayiye girmiş oldu.
Bugün sadece tıp sahasında değil, gıda ve kozmetik sektöründe çok aranan bir hammadde. Uçucu nitelikteki yağ, soğuk algınlığı ilaçları ile ağız gargaralarında çok kullanılırken gıda endüstrisinde özellikle şekercilik alanında aroma verici olarak epey rağbet görüyor.
Son yılların yükselen trendi ise kozmetik sahasında. Hindistan cevizi yağı gibi bir taşıyıcı yağ ile harmanlanan az miktarda okaliptüs yağı saçı nemlendiriyor, aktif içerikler kan damarlarının daralmasını sağlayarak saç köklerinin uyarılmasına yardımcı oluyor. Bu süreç saç foliküllerine daha fazla kan akışı sağlayıp sağlıklı saç gelişimini teşvik ediyor.
En son gelişme ise, sprey olarak kullanılan doğal dezenfektanların formülüne giriyor olması. Banyo küvetleri ve evyeler hem mikroplardan arınıyor hem de olağanüstü ferah bir koku yayarak insanları rahatlatıyor. Kısacası; okaliptüs ağacı yetiştiriciliği yoluyla okaliptüs yağı üretmek günümüzün en ilgi çeken işleri arasında. Bu konulara yatırım yapacak özel ve tüzel kişilerin çok kazanacağı kesin.
Bu yazı vesileyle değerli okurlarımıza güzel bir bayram tatili diliyor, bayramınızı en içten duygularla kutluyorum.
Nur Demirok