Türkiye turizm sektöründe yaşanan iyileşme
Turizmde yaşanan şiddetli fırtına yerini kasırga sonrası serin esintiye bırakıyor. 2015 yılında gerçekleşen çifte seçim ve beraberinde gelen siyasi belirsizlik, askeri uçağın düşürülmesi ile başlayan ve ambargolara kadar giden Rusya krizi, ülkedeki terör saldırıları ve 15 Temmuz başarısız darbe girişimi Türkiye’nin güvenlik algısını fazlasıyla zedelediği gibi, stratejik işbirliği içerisinde bulunduğu ülkelerle de arasını büyük oranda zora sokmuştu. Yaşanan tüm bu krizler, ülke ekonomisi içerisinde yer alan her sektörü de küçük veya büyük işletme dinlemeden etkilemişti. Ancak ülkenin özellikle döviz girdisi adına en büyük pasta payına sahip olan turizm sektörü, diğer tüm sektörlere kıyasla çok daha derin bir yara almıştı.
Elbette bu yaraların çok çabuk iyileşmesini beklemek doğru olmaz. Zira güvenlik konusu, turistler için her zaman belirleyici bir faktör. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin sık sık terörle anıldığı da yadsınamaz bir gerçek.
Bu acı gerçek, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin (TÜRSAB) verilerinde de kendini gösteriyor. 2015 yılında Türkiye’ye ziyarete gelen yabancı turist 41 milyon 617 bin kişi iken, 2016 yılında bu rakam 31 milyon 365 bin ziyaretçiye düşmüş. Ancak yine aynı TÜRSAB verilerine göre bu sayı 2017 yılında 38 milyon 620 bin seviyelerine yükselmiş. Yani 2017 yılı, gelen turist anlamında turizmin tekrar canlanmaya başladığı bir sene olarak yorumlanabilir.
2017’de başlayan bu normalleşme süreci, 2018 yılında da devam ediyor gibi görünüyor. BKM’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı istatistiklere göre, yabancı kredi kartlarıyla 2018 yılının ilk çeyreğinde yapılan ödeme tutarı 5,95 milyar lira civarında gerçekleşmiş. Bu miktar, 2017 yılının ilk çeyreğindeki 3,65 milyar liralık ödeme miktarına kıyasla yüzde 63 oranında bir artış anlamına geliyor. BKM’nin verilerine göre sektörel anlamda bu artıştaki en büyük pay ise havayolları ödemelerinde gerçeldeşmiş. 2017 yılında yabancı kartlar ile yapılan havayolları harcamaları 483 milyon lira iken, 2018 yılında bu sayı 2 milyar liraya ulaşmış. Yani yabancı kartlar ile Türkiye üzerinde yapılan hava yolu harcamaları geçtiğimiz yılın ilk çeyreğine kıyasla yüzde 318’lik bir artış yaşamış. Havayollarının hemen ardından ildnci sırada konaklama harcamaları geliyor. Buradaki 2017 ile 2018 yıllarının ilk çeyrek kıyaslamasında yüzde 42’lik bir artış görülüyor. Seyahat acentelerine yapılan harcamalarda ise bu artış yüzde 36 oranında.
Turizmdeki canlılığı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerinden de okumak mümkün. 2017’nin ilk üç ayında Türkiye’yi ziyaret eden 3 milyon 802 bin 314 yabancı varken, bu rakam 2018’in aynı döneminde 5 milyon 128 bin 405 kişiye yükseliyor. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 34,8’lik artış demek.
Turizmdeki bu iyileşme trendini sektörden farklı isimlerle konuştuk. Genel olarak aldığımız izlenim ise artık kötü günlerin geride kaldığı, özelikle de 2016 yılının depresif tablosunun yerini iyimserliğin aldığı yönünde. Ancak Türkiye hâlâ tehlikeli süreci geride bırakmış sayılmaz. İstatistikler her ne kadar düzelme sürecine işaret etse de, alt kalemlerine inilince kafa karıştırıcı veriler de ortaya çıkabiliyor.
Yine TÜRSAB’ın verilerine göre turistlerin 2013 yılında 824, 2014 yılında da 828 dolar olan ortalama harcama rakamları, 2015 yılında 756, 2016 yılında 705 ve 2017 yılında da 681 dolara düşmüş. Yani gelen turist sayısında düzelme olsa da bu turistlerin yaptığı harcamalar aslında düşüş yaşıyor.
Bu düşüşün altında yatan temel nedenlerden biri Türk lirasının yaşadığı değer kaybı. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, döviz kurlarındaki yükselişin lira bazlı gelirde artışa yol açsa da enflasyona bağlı olarak giderlerde de yükselişe sebep olduğunu söylüyor. Yine de 2018 yılının iyi başladığını hatırlatıyor Bayındır ve ekliyor: “Ancak ne zamana kadar böyle gidecek bilmiyoruz ve yeni hadiseler ortaya çıkar mı diye de şüphe içindeyiz. Zor bir coğrafyadayız.”
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Yağcı döviz kurlarındaki yükselişin, maliyetlerde zorlayıcı bir faktör olduğunu hatırlatan bir diğer isim: “Türk Lirasının değer kaybetmesi özellikle iç pazarda fiyatları yükseltip aynı zamanda maliyetlere de baskı uygulayacaktır.”
Yine de en kötüyü beklemek zorunda değiliz. Zira Mart ayı Türldye genelinde otel dolulukları, 2017 yılma kıyasla bu yıl yüzde 21,3 oranında artmış ve yüzde 67,8’e ulaşmış. Bu oran, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında da en büyük otel doluluk artışı yaşayan ülke olmasını da sağlamış. İlk üç aya bakıldığında ise doluluklar geçen yılki yüzde 51,4 oranından yüzde 63,7 oranına yükselmiş.
Turizm sektöründe en belirleyici role sahip etmen ise Average Daily Rate (ADR), yani günlük satılan ortalama oda bedeli. ADR oranı, otellerin cirosunu doğrudan etkilediği gibi, sundukları kalite, çalışanlarına ödeyebildiği maaşlar ve yeni yatırımlarda da belirleyici role sahip. Dergimize konuşan pek çok turizm çalışanı, ADR oranlarının Türkiye turizminin altın çağı olarak adlandırılan 2014-2015 yıllarındaki değerlerini yakalamasınm önünde hâlâ uzun bir yol olduğunu belirtmiş ve sektörün esld gücünü yakalamasının önündeld en büyük engelin de buradaki değer kaybı olduğunu anlatmıştı. 2018 yılının ilk üç ayında da bu ADR oranları, geçtiğimiz yılın ilk üç ayma kıyasla 56,1 eurodan 59,4 euroya ulaşmış ve toplam oda sayısı üzerinden elde edilen gelirler de 28,8 eurodan 37,9 euroya yükselmiş.
Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel Genel Müdürü Mustafa Alparslan, ille üç ayın performansını umut verici olarak değerlendiriyor. Yükselen ADR oranlarının kendi otellerine de yansıdığını söylüyor; ancak yine de istenilen oranlara ulaşılmadığım da hatırlatıyor. “Aslında tüm paydaşlar olarak fiyat artışını sağlamak ve hak edilen gelir seviyesine ulaşmak için ortak hareket ve akıl birliği içerisinde stratejiler geliştirmemiz gerekiyor” diyor Alparslan ve ekliyor: “Maalesef gelir seviyesinde hak edilenin çok altında kalıyoruz.”
ADR seviyeleri hâlâ beklenenin çok altında kalıyor olabilir. Fakat bu, yine de turizm sektörünün içinde bulunduğu iyimser havayı bozmuyor. Buna ilaveten, önceden “düşüşte olan”, hatta kimi zaman “kaybedilen” pazarlar olarak adlandırılan ülkelerden gelen turist sayılarında da arüşlar gözlemleniyor. Kuzey Amerika ve başta İngiltere, Almanya ve Hollanda olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinden gelen talep ve ziyaretçi sayısı 2018 yılının ilk üç ayında geçtiğimiz yıla oranla artış gösteriyor. Four Seasons Hotels İstanbul Otel Müdürü Nihat Yücel, ağırlıklı olan Orta Doğulu misafirlerine ek olarak, ABD, İngiltere ve diğer Batılı ülkelerden gelen müşteri sayılarında yüzde 25’in üzerinde bir artış yaşadıklarını söylüyor. “Bu trendle beraber oda fiyatlarında ortalama yüzde 11 ile 14 arası bir artış görüyoruz” diyor Yücel ve devam ediyor: “Bu olumlu gelişmeler ışığında ülkemizde ve bölgemizde güvenliği etkileyen herhangi bir gelişme yaşanmadığı takdirde, sene sonunda da geçtiğimiz yıla oranla ortalama yüzde 13 ile 15 arası bir artış ve beraberinde de gelirlerde yüzde 23 ile 27 arası bir yükselme öngörüyoruz.”
Batılı turistlerin tekrardan Türkiye’ye adım atmasının ilk işaretleri Muğla’dan geliyor. Ege’nin popüler turist destinasyo-nunda yabancı ziyaretçi sayısı yerli turiste kıyasla yüzde 900 daha fazla (2017 yılı verilerine göre, Muğla’ya gelen 187 bin yerli turiste karşın 1 milyon 800 bin yabancı turist.) Nitekim 2018 yılının ilk üç ayında Muğla’ya ayak basan İngiliz turistler 8 bin 896 ziyaretçi sayısı ile başı çekiyor. İngilizleri ise 2 bin 352 ziyaretçi ile İsrailliler ve 2 bin 95 ziyaretçi ile Almanlar taldp ediyor.
2018 yılının ilk üç ayını değerlendiren Pegasus Genel Müdürü Mehmet Nane, yurt dışından gelen toplam misafir sayılarını 2017’ye göre yüzde 15 oranında artırmayı hedeflediklerini söylüyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesi hariç, yurt dışından yabancı misafirler tarafından yapılan Türkiye varışlı uçuşların da geçen seneye göre yüzde 21’lik bir artış gösterdiğini belirten Nane, Avrupa ülkelerinin yüzde 32, Ukrayna’nın yüzde 33 ve Rusya’nın da yüzde 85’lik bir büyüme kaydettiğini anlatıyor.
Tıpkı Pegasus’ta olduğu gibi Türk Hava Yolları’nın da yurt dışından gelen yolcu sayısında artış gözleniyor. Türk Hava Yolları’nın (THY) Kamu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamaya göre, transit yolcular hariç tutulduğunda, yurt dışı yolcu sayısında yüzde 28’lik bir artış var. THY’nin verilerine göre, yılın ilk üç ayında Avrupa’dan gelen yurt dışı yolcu sayısı 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 28,3 yükselmiş durumda. Keza Kuzey Amerika’dan gelen yolcu sayısında da gözle görülür bir artış var: yüzde 28,7.
Türkiye’nin en büyük havalimanı işletmecisi TAV’ın verilerine göre ise, Türkiye’ye gelen yabancıların yaklaşık üçte biri İstanbul’u ziyaret ediyor. TAV, İstanbul’un 2018’de 13 milyonun üzerinde yabancı ziyaretçi ağırlamasını bekliyor. 2015 yılında İstanbul’a 12,4 milyon yabancı ziyaretçi gelmişti. Bu, 2018 yılında yabancı ziyaretçi rakamlarının, terör saldırıları ve darbe girişiminin etkisinden arınmış son yıl olan 2015’in yaklaşık yüzde 10 yukarısında gerçeldeşmesi demek.
Avrupa’ya ek olarak Uzak Doğu pazarlarında da bir büyüme söz konusu. Swissötel The Bosphorus, İstanbul Genel Müdürü ve Accor Hotel grubu, Türkiye Lüks Markalar Bölge Başkan Yardımcısı Uğur Talayhan, yakından takip ettikleri Çin ve Hindistan pazarlarında yüzde 150’lik bir büyüme gözlemlediklerini söylüyor. Bir süredir Türkiye’ye gelen turistlerin büyük bölümünü oluşturan Araplar haricinde en çok Almanya, İsviçre, ABD, Rusya ve Azerbaycan’dan misafir ağırladıklarını söylüyor. “Geçen yıla nazaran yabancı turist sayısının yaz ayları boyunca da artmaya devam edeceğini öngörüyoruz” diyor Talayhan ve açıklıyor: “Yılın ikinci çeyreği artan konaklamalı toplantı ve kongre talepleri, iş amacıyla ve havaların ısınmasıyla yerli ile yabancı misafirlerin artışıyla beraber otelimizin doluluk oranının çok yüksek olmasını bekliyoruz. Genel olarak bu olumlu trendin de devam edeceğini umuyoruz.”
Fakat sayıları her ne kadar yeniden artışa geçmiş olsa da Türkiye turizmini ayakta tutan kesim hâlâ Orta Doğulu turistler. The Ritz-Carlton, İstanbul Genel Müdürü Nicolas Kipper, geçtiğimiz yıla kıyasla Avrupa’dan ve ABD’den gelen misafirlerde artış gözlemleseler de en kuvvetli pazarın Orta Doğu olarak kaldığını hatırlatıyor. “Önümüzdeki yaz sezonunda ve Ramazan ayının sonrasında ziyaretçiler arasındaki yoğunluk yine Orta Doğu ağırlıklı olacaktır diye düşünüyoruz” diyor Kİpper ve ekliyor: “İlk üç ayda farklı pazarlarda gözlemlediğimiz trendin de artışa geçeceğini, grup ve toplantı taleplerinde de yukarı yönlü bir gidişat olacağını öngörüyoruz.”
Türk lirasında yaşanan değer kaybının yabancı turistlere avantaj sağladığını ve “nitelikli” turistleri çekmek konusunda Türkiye’nin halen belirleyici bir rolü olduğunu düşünen Kipper’le hemfikir diğer isim ise Four Seasons Hotels İstanbul Otel Müdürü Nihat Yücel: “Nitelikli yabancı turist ülkemize hala geliyor, her iki otelimizde de bu kategorideki misafirlerimizi ağırlıyoruz. Ülkemizde güvenlik ile ilgili endişeler olmadığı sürece sayıların artmaya devam edeceğine inanıyorum.”
Türkiye turizm sektörü, zorlu günleri geride bırakmaya başlamış gibi. Ziyaret oranlarındaki ani azalış ile sektörü zora sokan Batılı turistler yeniden gelmeye başlarken, Orta Doğulu ziyaretçilerin de sayısı artıyor ve bu pazarın potansiyeli de büyüyor. Ancak artan döviz kurları karşısında değer kaybeden Türk lirası ve oda fiyatlarının ihtişamlı günlerindeki oranları yakalamaktan uzak olması da göz ardı edilemeyecek bir sorun. Güvenlik tehlikesi geride kaldığı ve Türkiye algısı küresel sahnede düzeldiği müddetçe turizm sektörü de eski gücüne kavuşabilir.
SEKTÖR TEMSİLCİLERİ NE DÜŞÜNÜYOR?
Türkiye turizm sektöründe yaşanan iyileşmeyi birbirinden farklı bakış açılarıyla yorumlayan iş insanlarını bir araya getirdik.
Nihat Yücel
FourSeasons Hotels İstanbul Otel Müdürü
“Nitelikli Yabancı Turist Hâlâ Geliyor”
Döviz kurundaki artış gelen turist sayısını olumlu yönde etkiliyor. Özellikle Ortadoğu pazarı dışında yaşanan artış, bu ülke paralarının alım gücüne yaptığı pozitif etkiden kaynaklanıyor. “Nitelikli” yabancı turist de ülkemize hâlâ geliyor. Ülkemizde güvenlik ile ilgili endişeler olmadığı sürece sayıların artmaya devam edeceğine inanıyorum.
Adnan Yücel
Swissotel Residences Bodrum Beach Genel Müdürü
“İthalata Dayalı Bir Sistemde Ucuzlama Beklemek Mantıklı Değil”
Maalesef Türk lirasının değersizleş-mesinden dolayı ülkemize gelecek turist sayısının artacağı beklentisi turizm sektörünü umutlandırıyor. Ancak kur farkıyla paralel olarak pahalılaşan tüketim ürünleri gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Etinden içeceğine ithalata dayalı bir sistem içerisinde ucuzlaşma beklemek çok mantıklı gözükmemekte.
Erkan Yağcı
AKTOB Başkanı
“2015 Yılındaki Seviyelere Yaklaştık”
Ülkemiz turizmde 2016 krizinin ardından yüzde 28 gelişme gösterdi. Sıkıntılı bir eşiği aşarak eski büyüme trendine girmeye başladı. Almanya ve İskandinav ülkeleri hariç tüm pazarlarda 2017 yılında büyüme kaydettik. Bu da demek oluyor ki, artık pazarlarda iyileşme süreci söz konusu. Şu an erken rezervasyonlar başladı ve 2015 yılındaki seviyelere yaklaşmış durumdayız. Bu sebeple otel doluluk oranlarımızda da bu durumu destekleyen gelişmeler bulunmakta. Arz ve talep ile dolaylı olarak fiyatlarımızda da artış söz konusu.
Recai Çakır
Sianji Well-Being Resort Yönetim Kurulu Başkanı
“Turizmde Yüzde 22’lik Büyüme Bekliyoruz”
Her şeye rağmen Türk turizmi bir önceki yıla göre yüzde 33 civarında bir artış yaşayacak. Geçtiğimiz yıl Haziran-Ağustos döneminde yüzde 80 doluluk vardı. Yılsonunda toplamda yüzde 22 gibi bir büyüme olacağını düşünüyorum. Ancak gelirler anlamında aynı büyümeyi yakalayamayacağız. Geçtiğimiz kötü seneden dolayı kimse zam yapamadı, sadece kontratları yenileyebildiler.
Mehmet T. Nane
Pegasus Genel Müdürü
“Avrupa Pazarındaki Yüzde 32’lik Büyüme Olumlu Bir Gelişme”
Avrupa pazardan Türkiye varışlı uçuşlar 2016’da yaşanan olaylardan sonra özellikle olumsuz etkilenmişti. 2017’de biraz daha toparlayan Avrupa pazarı, 2018 yılında yüzde 32’lik bir büyüme ile oldukça olumlu bir tablo gösteriyor. Fransa, İngiltere, Almanya özellikle iyi performans gösteren Avrupa ülkeleri arasında yer alıyor. Bunun dışında Rusya ve Ukrayna pazarları da yine ön plana çıkıyor.
Uğur Talayhan
SwissotelThe Bosphorus, İstanbul GeneL Müdürü
“Ramazan Öncesi ve Sonrasında Yüzde 100 Doluyuz”
Yabancı turist sayısında geçen yıla kıyasla yaz sezonu boyunca artış bekliyoruz. Yılın ikinci çeyreği artan konaklamalı toplantı ve kongre talepleri ile, iş amacıyla ve havaların ısınmasıyla turistik amaçla gelecek yerli ve yabancı misafirlerin artışıyla beraber otelimizin doluluk oranının çok yüksek olması bekleniyor. Burada özellikle Ramazan ayı öncesi ve sonrasında şimdiden yüzde 100’e yakın geçmesi öngörülen çok fazla tarihimiz var.
Mustafa Alparslan
Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel Genel Müdürü
“TL’deki Değer Kaybı Maliyetleri Yüzde 15 Artırdı”
Yabancı misafirler için dolar ve euro-nun Türk lirası karşısında değer kazanması teşvik edici bir etken olurken, yerli misafirler için daha ucuz bölgeleri ve otelleri aramaya zorlayan bir faktöre dönüşmüştür. Aslında Türk lirasının son zamanlarda önemli değer kaybına uğraması otel maliyetlerinin ortalama yüzde 13-15 oranında artmasına ve bu artışın da organik olarak bütçe verimliliği üzerinde olumsuz etki yaratmasına neden olmuştur.
Nicolas Kipper
The Ritz-Carlton İstanbul Genel Müdürü
“ABD ve Avrupa’dan İş Seyahatleri Artıyor”
Geçtiğimiz yıla kıyasla Avrupa’dan gelen misafirlerde artış gözlemliyoruz, hatta henüz sınırlı sayıda da olsa Amerikalı misafirleri de ağırlamaya başladık. Bu doluluk fiyatlara da pozitif yansıma gösterdi; fakat hâlâ Ortadoğu en kuvvetli pazar durumunda. ABD ve Avrupa’dan iş seyahatleri artış gösteriyor. Bunu, ülkemize olan güvenin tesisi açısından önemli bir trend olarak okuyoruz.
Timur Bayındır
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı
“Fiyatlarda Yüksek Bir Artış Beklemiyoruz”
Gelişmeler ışığında yılsonu itibariyle hem turist sayısında hem de doluluklarda çift haneli artışlar bekliyoruz. Fiyat artışı da olacaktır, ancak turist ve doluluk artışı kadar hızlı bir yükseliş bekleyemeyiz. Fiyatlardaki yükseliş trendinin de bu kadar hızlı olmasını beklemek yanlış olur. Üzerinde önemle durulması gerek konu, ‘Elimizdeki müşteriyi de kaybetmeden fiyatlarımızı nasıl daha hızlı artırabiliriz’ olmalı.