Dünyanın yeni güç merkezi
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’a göre, Türkiye’nin geleceğinde teknoloji düzeyi, beşeri sermayenin niteliği, üretkenlik kapasitesi ve diplomasideki yetkinlik düzeyi belirleyici olacak…
KALKINMA Bakanı Lütfi Elvan’a göre, Türkiye 2050 yılında dünyanın sayılı güç merkezleri arasında olacak. Türkiye’nin geleceğinde özellikle teknoloji düzeyi, beşeri sermayesinin niteliği, ekonomik yapısının üretkenlik kapasitesi ve diplomasideki yetkinlik düzeyinin belirleyici olacağını söyleyen Bakan Elvan, 2050’li yıllarda Türkiye’nin sadece dünyadaki sayılı ekonomik büyüklüğe sahip bölgesel bir ülke olmasını değil, küresel düzeyde ekonomik, kültürel, siyasi ve askeri güç olmasını hedeflediklerini vurguladı. Bakan Elvan, günümüzde büyük bir hızla değişen küresel ekonomi karşısında ülkelerin, mevcut risklerini azaltıp, sahip oldukları kaynaklan en iyi şekilde yöneterek köklü dönüşümlere hızlı bir biçimde uyum sağlamaya çalıştığını belirterek, ekonomik büyüme açısından önemli bir unsur olan teknolojide önemli bir paradigma değişikliği yaşandığına dikkat çekti.
Elvan, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan muazzam sıçrama ile dijitalleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan gelişmelerin önümüzdeki dönemde hayatın her alanında kendilerini hissettirebilecek düzeyde öne çıktığının altını çizdi. Teknolojik gelişimin yanı sıra, “yenilikçilik ve farklılık yaratmak” gibi olguların da rekabetçi ekonomik yapının en önemli unsurları haline geldiğini dile getiren Elvan, “Ülkelerin değer zincirinde daha da üst seviyelere yükselmesinde Ar-Ge ve yenilikçiliğin geliştirilmesinin kritik önemde olduğunu görüyorum. Hükümetimizin dinamik politika dizaynı yaklaşımı sayesinde kamunun öncülüğünde küresel ekonomideki söz konusu gelişmeleri yakından takip ederek ülkemizin bu kapsamda ilerlemesini sağlamak için yoğun bir çaba içerisindeyiz” diye konuştu.
“NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ EN ÖNEMLİ UNSUR”
Teknolojinin yanı sıra nitelikli insan gücünün giderek en önemli unsur haline geldiğini belirten Elvan, teknolojik değişim ve buna bağlı olarak insan sermayesindeki dönüşümle tüm dünyada bilgi ekonomisine doğru evrilen yapısal bir değişimin Türkiye’de de kendisini hissettirdiğini ve 2000’li yılların başından beri bu konuda Elvan şunları aktardı: “2050 yılına doğru ilerlerken Türkiye, genç nüfusun niteliğini önemli ölçüde artırarak giderek yaşlanan gelişmiş ülkelerle aramızdaki makası kapatabilmek için önemli bir avantaja sahip. Önümüzdeki dönemde küresel düzeydeki teknolojik dalgayı yakalayabilecek insan sermayesine sahip olabilmek için önemli yatırımlar yapıyoruz ve bunu sürekli hale getirmek durumundayız.”
“HIZ KESMEDEN DEVAM”
Genç nüfusu dışmda dinamik ve üretkenlik potansiyeli yüksek bir ekonomik yapıya sahip olmasının Türkiye’nin diğer önemli bir avantajı olduğunu dile getiren Elvan, “Türkiye’nin gelecek dönem için iç ve dış pazarlarda rekabet gücünü artıran, istihdam yaratan, insan odaklı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeyi sağlaması en büyük hedefimiz. Ülkemiz son 15 yılda ekonomik olarak pek çok alanda önemli bir ivme yakaladı. Önümüzdeki süreçte bu ivmeyi teknolojik paradigma değişikliğinden azami ölçüde faydalanacak şekilde sürdürerek kalkınma sürecini hız kesmeden devam ettireceğiz” diye konuştu.
Türkiye’nin hak temelli, mazlumun yanında zalimin karşısında olan diplomasi gücü ile milletlerarası arenadaki etkinliğini artırmayı hedeflediklerini dile getiren Bakan Elvan, kalkınmış bir Türkiye’nin bugün olduğu gibi yarınlarda da bölgesinde “lider ve sözü dinlenen” bir ülke olmayı garanti edeceğini söyledi. “2050 yılına gelindiğine Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi anlamda dünyada fark yaratan, öncü ve lider bir ülke olarak ön plana çıkacağına yürekten inanıyorum” dedi.
”YENİ BİR PERSPEKTİFLE 2033’E…”
Türkiye’nin 2002’den sonra hızlı bir ekonomik gelişme kaydettiğini vurgulayan Elvan, 2001 yılındaki 201 milyar dolarlık GSYH ile 23’üncü büyük ekonomi iken 2017’de 851 milyar dolarlık GSYH ile dünya sıralamasında 17’nci büyük ekonomi konumuna yükseldiğini kaydetti. Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma vizyonunu aslında uzun dönemli bir hedef olarak ortaya koy-Türkiye’nin büyük ekonomiler arasında yer alabilmesi için teknolojiye dayalı üretim, nitelikli insan kaynağı ve kurumsallaşma alanlarında daha büyük sıçramalar yapmaya dayalı bir strateji geliştirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda uzun vadeli bir strateji oluşturarak Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi 2023’e beş kala vizyonumuzu artık 15 yıllık yeni bir perspektifle 2033’e taşıyoruz. Bunun için tasarruf oranlarımızı artıracağız. Sermaye yoğun sektörlerde rekabet gücümüzü artırarak yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan ve ihraç eden bir ekonomik ortam oluşturacağız” şeklinde konuştu.
“KALİTEYİ ÖN PLANDA TUTACAĞIZ”
Kalkınma Planı döneminde tüm alanlarda kaliteyi ön planda tutarak ekonomik ve sosyal alanda ulaşılan nicel büyüklüklerin niteliğini geliştirmeyi önceleyeceklerini söyleyen Elvan, “Altyapıdan teknolojiye, eğitimden sağlığa kadar kaliteyi her aşamada üst seviyelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde kalite ile bir diğer yatay hedefimiz de teknolojideki gelişme düzeyi olacaktır. Yerli ve milli üretime dayalı yüksek teknoloji üretir hale gelen güçlü bir ekonomik yapı oluşturulması hedefimiz doğrultusunda yazılım, savunma sanayii ve ilaç sektörleri başta olmak üzere katma değeri yüksek pek çok sektörde söz sahibi ülkeler araşma girmeyi hedefliyoruz” dedi.
2023 yılına gelindiğinde platform teknolojilerinde Türkiye’nin kapasitesini artırarak ileri teknolojili sektörlerde ihracat yapar hale gelmeyi hedeflediklerini vurgulayan Elvan, bunun için de temel bilimlere daha fazla kaynak ayırarak daha fazla nitelikli insan yetiştireceklerini belirtti. Kaliteyi, teknolojiyi ve nitelikli insanı tamamlayan dördüncü önemli bir unsur olan kurumsallaşmayı 11. Kalkınma Plam’nda ekonomik ve sosyal hayatın her aşamasmda birey, aile ve toplum düzeyinde daha da sağlam temeller üzerine bina etmeyi hedeflediklerini dile getiren Elvan, “Bu kapsamda kurumlarımızın personel niteliğini ve organizasyon yeteneğini artırarak kalkınma sürecimizi hızlandırmayı hedefliyoruz. Bütün bunların sonucu olarak da 2023 yılında katma değeri yüksek ihracat yapan, büyük ekonomiler arasındaki konumunu pekiştirmiş, yüksek gelir grubuna sahip ülkeler arasında yer alan, herkesin üreterek gelir elde edebildiği, refah içerisinde gelirini daha adil paylaştığı bir Türkiye’yi hedefliyoruz” diye konuştu.
“Hedefimiz daha çok üreten bir Türkiye”
11. Kalkınma Plam’nda yenilikçi bir üretim altyapısıyla istikrarlı yüksek büyüme oranlarına ulaşmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda plan döneminde verimlilik artışlarına yeniden hız kazandıracak yapısal politikalara özel önem vereceğiz. 2023’e uzanan plan döneminde daha çok üreten daha çok istihdam yaratan ve refahın daha dengeli dağıldığı bir Türkiye hedefliyoruz. Ekonomimizi, gerekli yatırımların teşvik mekanizmaları ve iş ortamının iyileştirilmesi yoluyla sağlandığı daha yüksek büyüme kapasitesine sahip bir yapıya kavuşturmayı amaçlıyoruz. Yurtiçi kaynaklarımızı üretken yatırımlara yönelterek, beşeri sermeyenin niteliğini ve iş ile işgücü piyasasının uyumunun artırmayı hedeflediğimiz plan döneminde, Ar-Ge ve yenilikçilik kapasitesinin artırılarak bilgi ve iletişim teknolojilerinden azami ölçüde faydalamldığı ve daha etkin kamu hizmetleri sağlandığı bir ortamda geçmiş dönemde gösterdiğimiz büyüme performansını artırmayı hedefliyoruz. Plan’ın odağında teknoloji kapasitesinin geliştirilmesi, iş ortamının iyileştirilmesi, kurumsallaşma düzeyinin artırılması ve eğitimde kalitenin sağlanması olacak. Genç nüfusumuzun verdiği fırsat penceresini iyi kullanarak 2050’li yıllarda da, yüksek teknolojiye dayalı üretim ve nitelikli işgücü konusundaki ısrarcı tutumumuz, etkili doğal kaynak yönetimimiz ve aktif dış politikamızla küresel düzeyde ‘adil güç1 ve ‘cazibe merkezi’ olmayı nihai bir amaç olarak görüyoruz.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA