Amerikada Girişimci Olmak Sabır Gerektiriyor
“ABD’de yeni kurulma aşamasındaki start up’lar, melek yatırımcılardan yılda 3 milyar dolar yatırım alırken, olgunlaşmış start up’lar yılda yaklaşık 69 milyar dolarlık yatırım alıyor.”
Yılda yaklaşık 100 milyar dolarlık melek yatırımın yapıldığı ABD pazarı, Türk start up’lar için de büyük fırsatlar barındırıyor. ABD’de melek yatırımcı ararken sabırlı olmak gerektiğini dile getiren ABD’li araştırma şirketi STATinMED Finans ve Operasyon Müdürü Gökçen Aygenç, “Daha iş fikrinizi sunup yatırım istemeden birkaç yıl önce buradaki yatırımcılarla iletişimde olmak önemli” diyor.
İçeriğe Ait Başlıklar
ABD’de girişimci olmak
Türkiye’deki start up’lara yılda ortalama 100 milyon dolar civarında melek yatırım gelirken, dünyanın lider ekonomisi ABD’de bu rakam yıllık 100 milyar dolara ulaşıyor. ABD’de kurulumundan halka arzına kadar olan aşamada ortalama yaklaşık 38 milyon dolarlık yatırım çekiyor. Avrupa’da melek yatırımcılar için 5’inci büyük start-up pazarı haline gelen Türkiye’den ABD pazarına girmek isteyen start up’ların sayısı da her geçen gün artıyor. Biz de ABD pazarına giriş koşullarını, melek yatırımcılara ulaşma yollarını ABD’li araştırma şirketi STATinMED Finans ve Operasyon Müdürü Gökçen Aygenç ile konuştuk. Sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
ABD’de şirket kurmanın koşulları nelerdir?
Amerika’da hem yaşayıp hem şirketinizde çalışabiliyor olmanız için öncelikle vize sorununu çözmelisiniz. Yeşil kartınız yoksa detaylı bir iş planı çıkararak E-1 veya E-2 vizelerine başvuruda bulunulmalı. Bu tip vizelerde kurulacak işin doğasına göre minimum bir yatırım miktarı var, o miktarı karşılayacak nakit varlıklarınızın olduğunu ve o varlıkların yeni şirkete hali hazırda yatırılıyor olduğunu kanıtlamak gerekiyor. Ya da üniversitelerin girişimcilik programları var, onları araştırabilirsiniz. Benim sertifika programına katıldığım okul olan CUNY’nin uluslararası girişimcilik programı IN2NYC adlı bir program. CUNY ve New York eyalet yönetimi ile birlikte yürütülüyor. Bu programda Amerika’da okumuş uluslararası öğrencilere veya yurt dışında iş kurmuş ve Amerika pazarına giriş yapmak isteyen girişimcilere çalışma vizesi sağlanıyor. Vize işini çözdükten sonra, şirket kurulumu ve kaydı için hukuki adımları takip etmelisiniz. Seçeceğiniz eyalete göre oranın hukuki altyapısını iyi bilen bir avukatlık bürosu ile çalışmanızı tavsiye ederim.
Yatırımcı bulmak için nasıl bir yol izlenmeli?
Amerika’da yatırımcıların çoğu iyi bildikleri, iyi referanslara sahip veya belirli bir süre boyunca takip ettikleri girişimcilere yatırım yapmaya meyilli. Onun için daha iş fikrinizi sunup yatırım istemeden birkaç yıl önce buradaki yatırımcılarla iletişimde olmak önemli. Yani sabırlı davranmak gerekiyor. Eğer sizi yatırımcılara ulaştıracak mevcut bir ağınız yoksa, iyi bilinen startup incubator/accelerator yani hızlandırıcı programlara katılarak işe başlayabilirsiniz. Onlardan aldığınız destek size en azından burada iyi bir referans sağlayacaktır. Amerika içerisinde şirketinizin merkezinin nerede olacağına iyice araştırıp öyle karar vermelisiniz. Örneğin teknoloji/yazılım işindeyseniz aklınıza hemen Silikon Vadisi’ne yerleşmek gelmemeli. Orası yatırımcıların yoğunlaştığı bir numaralı yer fakat rekabet çok yüksek olduğundan zaman ve para kaybetme olasılığınız var. Onun yerine geçen sene Cor-nell Üniversitesinin New York’ta kurduğu teknoloji kampüsünü değerlendirebilirsiniz mesela. Ya da biyoteknoloji işindeyseniz Massachusetts bölgesindeki yatırımcı ekosistemini araştırmanızı öneririm.
ABD’de hangi bölgeler, hangi eyaletler yatırım açısından daha fazla fırsat sunuyor?
Yatırımcılar ve start up’lar için en gözde yer olan Silikon Vadisi ve San Francisco dışında birçok şehir de yatırım yapmak ve yatırım almak için çekici. New York, Silikon Vadisi’nden sonra fırsatların en bol olduğu yer. Her sektörden yatırıma ev sahipliği yapıyor. Boston’da daha çok biyo-teknoloji/medikal alanında yatırımcılar dikkat çekiyor. Doğu ve batı kıyılarındaki şehirler yatırımcıları kendilerine çekmekte adeta bir yarış içerisindeyken, iç bölgelere doğru Chicago, Washington ve Austin ön plana çıkıyor.
Türk start up’ları ABD’li start up’lardan ayıran en önemli farklar sizce nelerdir?
Amerika’da yatırımcılar olgunlaşmış şirketlere de yatırım yapıyor. Türkiye’de ise büyük çoğunlukla şirketler ya kurulmadan önce ya da kurulduktan hemen sonra yatırım alıyor. Onun için Avrupa ve Türkiye’deki birçok şirket olgunlaştıktan, belirli bir aşamaya geldikten sonra Amerika pazarına girmeye meyilli. Amerika’da şirketler çok daha büyük bir pazarda birbirleriyle kıyasıya bir mücadele içerisindeler. Rekabet avantajı için yüksek derecede pazar pe-netrasyonu önemli. Bu nedenle, büyüme hem yatırımcılar hem de kurucular tarafından ana başarı faktörü. Birçok ABD şirketi, büyük bir medya yatırımı yaparak, ku-rulumundan sonraki ilk haftalarda binlerce kullanıcıya ulaşmanın peşinde. Gelir veya nakit akış sağlamak daha sonraki plan burada. “Ya büyük oynarsınız ya da oyundan çıkarırız” mantığı var. Amerika’daki bu ekosistem, yeni kurulmuş olan KOBİ’lerin sadece yüzde 20’sinin hayatta kalmasına imkan sağlıyor fakat aynı zamanda yaratıcılığı ve inovasyonu teşvik ediyor. Avrupa ve Türkiye’de ise durum farklı. Yatırım almak için ya yurt dışında tutmuş bir fikri klonlamalısınız ya da iş fikrinizden hali hazırda gelir kazanabildiğinizi göstermelisiniz. Bu bakış açısının avantajı ise kurucuların yönetim anlamında dış yatırımcıya daha az bel bağlaması ve yatırım alma sırasında daha az hisse kaybetmeleri.
“Şirketmizin yüzde 40’ından fazlasını satmayın”
“Yatırım almak şirketin ilerideki başarısı için ana kriter değil. İyi bir fikir ve iyi bir iş planı gerekiyor. Yatırım almaya alışıp rehavete kapılmak, daha yolun başında var gücünüzle çalışmanıza engel bir koşul oluşturabilir. Bir de, en başta büyük bir yatırım aldığınızda şirket değerlendirilmesini çok yukarı çekmiş oluyorsunuz. Şirketin büyüme aşamasında tekrar yatırıma ihtiyaç duyduğunuzda şirket değeri zaten yüksek olduğundan alacağınız yatırım düşük olacaktır. Önemli olan yatırım almak için her piyasaya çıktığınızda şirket değerinin giderek artıyor olmasıdır. Şirket kurulma aşamasındayken yatırım alırken hisselerinizin yüzde 40’tan fazlasını yatırımcılara vermeyin. Şirketin daha başmda ipleri başkalarının eline verdiğinizde üeride gerçekten yapmak istediklerinizi yapamayabilirsiniz.”
Aram Ekin Duran