Mutluluğun Resmini Çizelim
“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarındaki Küba’nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad? ”
Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?”demiş Nazım. Abidin Dino ‘da cevaben: .”…..Gidebilseydik meserret kahvesine, İlk karşılaştığımız yere Ve bir acı kahvemi içseydin. Anlatsaydık O günlerden, geçmişten, gelecekten, Ne günler biterdi, Ne geceler… Dinerdi tüm acılar seninle. Bir düş olurdu ayrılığımız, Anılarda kalan. Ve dolaşsaydık Türkiye’yi Bir baştan bir başa. Yattığımız yerler müze olmuş, Sürgün şehirler cennet. İşte o zaman Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Buna da ne tual yeterdi; Ne boya… ” şiirini yazmış; sanıldığının aksine, resim yerine.
Hayatı seven ve güzelleştirmeyi bilen bir insanmış Abidin Dino. Bir kır kahvesinde, söğüş domates ve peyniri, ziyafete dönüştürmesini bilecek kadar yaşamı zenginleştirme mektebinden geçmiş: Kısa bir vapur yolculuğunu dünya turuna çevirecek kadar değerli bir insanmış.
Kanser olup hastalandığı son zamanlarında; hala insanlara umut aşılamaya devam etmiş. “Çok iyiyim. Aslan gibiyim” diyerek, acı çekmesine rağmen, çevresindekilere durumunu yansıtmamaya çalışmış.
Hayatımızdaki stres tanımına giren birçok konuyu rafa kaldırmayı öneriyorum. Biliyorum hiçte kolay değil ama inanın zorda değil. Sağlığımızın el verdiği sürece, yaşamın bizlere sunduğu her güzelliği en güzel halleriyle yaşamanızı öneriyorum. Yani, hayatınızdaki “Mutluluğun Resmi”ni tamamlamanızı öneriyorum…
“Benim plağım varmış, uzun zaman önce kaybettiğimi düşünmüştüm. Zamanında bir kaç kere çalınmıştı ama tekrardan kırılmış olarak buldum. Yeniden tamir ettim ama kıranlar her seferinde bir parçasını alıp gitti. Benim anlayamadığım, parçalar dinledikten sonra neden kırıp atılıyor! Yine çaldılar plağımı, bu sefer kırılmadan bulabilecek miyim? bilmiyorum. “PLAK” kelimesi aslında çok özel bir kelime, ancak tersten dinleyenler anlar bunu…”
(Çağrı Taşdemir)
Sevgiler.
Funda Taşdemir