Amerikadan Türk Çelik Sektörüne Antidamping Verigisi
ABD, Türk çelik sektörünü antidamping vergileriyle engellemeye çalışıyor. Boru, yassı mamul ve çelik levhaların ardından filmcisine de “geçici” vergi geldi. Soruşturma sürüyor. Asıl önemli korku ise, 232. Madde Soruşturması…
AMERİKA Birleşik Devletleri ile yaşanan vize krizinin ardından, geçen hafta çelik sektörüne de kötü bir haber geldi. ABD, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 10 ülkeden yapılan filmaşin ihracatına “geçici” antidamping vergisi koydu. Diğer ülkelere konulan antidamping vergisi yüzde 756’ya kadar çıkarken, en düşük antidamping vergisi, yüzde 2.80 ila yüzde 8.01 arasında Türk ürünlerine geldi.
Trump’ın seçim vaadi olan yerli üreticiyi koruma politikası gereği, filmaşin ithalatına karşı 17 Nisan 2017 tarihinde antidamping soruşturması açıldı. Soruşturmanın ön kararı 25 Ekim 2017 tarihinde açıklandı.
Açıklamaya göre, ülkelere hesaplanan geçici antidamping marjları belirlendi. Soruşturma kapsamındaki Rusya, Belarus ve Birleşik Arap Emirlikleri için antidamping vergileri daha önce devreye girmişti. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu yedi ülke için belirlenen vergi marjları da önümüzdeki günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Soruşturmanın ta mamlanıp nihai antidamping vergilerinin ise gelecek yıl mart ayında belirlenmesi bekleniyor.
İKİ FİRMAYA SORUŞTURMA
Türk çelik sektörü, soruşturma sonunda antidamping vergisinin ‘sıfır’a çekilmesi için teyakkuza geçti. Şirketler avukatları aracılığıyla yazılı ve sözlü savunmalarını hazırlamaya başladılar. Önümüzdeki aylar- da Amerika’dan bir heyet gelerek, antidamping vergisine muhatap olan Habaş Sınai ve Tıbbi Gazlar İstihsal Endüstrisi ile İçdas Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi’nde denetleme yapmaları bekleniyor. Soruşturma kapsamında Habaş’a yüzde 2.8, İçdaş Çelik’e de 8.01 antidamping vergisi konuldu. ABD tarafının iddiasına göre, iki firma, ürünlerini iç piyasadan konulan antidamping vergisi oranlarında düşük fiyattan satıyordu. Sektör temsilcileri fil-maşine kalıcı antidamping vergisi konulması durumunda tüm firmaların etkileneceğini düşünüyorlar.
Bu nedenle Çelik İhracatçı Birliği ve diğer sektörel kurumlar el birliği ile mücadele ediyorlar.
İHRACATI YÜZDE 26 ARTTI
Kangal şeklinde sarılarak üretilen tel gibi ince kesitli metallere “filmaşin” deniliyor. Kangal demiri olarak da bilinen filmaşin, tel üretimi ve çelik hasır imalatında yaygın olarak kullanılıyor. Bakırdan yapılan filmaşinler de mevcut. Bunlardan da elektrot ve kaynak teli imalatı yapılıyor.
Türkiye, ABD’ye bu yılın Ocak-Eylül döneminde 105 bin ton çelik filmaşin ihraç etti; bunun karşılığında ise 49 milyon dolar gelir elde etti. Geçen yılın aynı döneminde ise 83.4 bin ton ürün ihraç etmiş, 33.2 milyon dolar gelir elde etmiştik. Bu dönemde ABD’ye ton başına filmaşin ihraç bedelimizin 397 dolardan 467 dolara çıktığını da belirtelim. Bu yılın ilk dokuz ayında ABD’ye ton bazında filmaşin ihracatı yüzde 26 artarken, ABD, İsrail’in ardından ikinci büyük ihraç pazarımız oldu. Yani en büyük ikinci pazarımıza bu konuda çelikten bir duvar örülmek isteniyor.
DTÖ KURALLARINA AYKIRI
Filmgşine konulan antidamping vergisi, Türk demir-çelik sektörü açısından ilk değil. Çelik borulardan yassı ürüne kadar birçok ürüne geçmişte antidamping vergisi konuldu. Bunlara rağmen Türkiye’nin ABD’ye yaptığı çelik ihracatı Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.37 artarak 938 milyon 443 bin dolara çıktı. Ancak geçen yıllarda bu antidamping vergilerinin ve tarife dışı engellerin ABD’ye çelik ihracatım düşürdüğünü de belirtelim. Örneğin 2016 yılında ABD’ye çelik ihracatı, 2015’e göre yüzde 7.15 düşerek 1 milyar 117 bin 874 dolar olarak gerçekleşmişti.
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serdar Koçtürk, Türkiye’nin korumacılık tedbirlerine karşı yıllardır mücadele verdiğini belirtiyor.
Birlikte ‘başkanlık’ yaptığı yıllarda ABD, Kanada, Mısır ve Ispanya’nın açtığı antidamping soruşturmalarına karşı mücadele verdiklerini hatırlatan Koçtürk, “Bunların bir kısmında başarılı olduk, bir kısmında olamadık. Ancak işin siyasi boyutunu az hissetmiştik” diyor. Son yıllarda çıkan antidamping kararlarına bakıldığında adil olmayan bir yaklaşım gördüklerini vurgulayan Koçtürk, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Son yıllarda antidamping soruşturmalarında siyasi boyut ön plana çıkıyor. Tabii yerel üreticiler, sektörel dernekler, siyasi figürler kanalıyla oluşturdukları lobilerle siyasiieri etkiliyor. ABD’de 232. Madde soruşturması kapsamında çelik sektörü de inceleniyor. Bu soruşturma sonunda gelebilecek kotalar kısıtlamaların ne olacağını da dikkatle takip ediyoruz. Bu tür soruşturmalar yerel üreticiyi korumak için bütün ithalata yönelik olabilir. O zaman « bir koruma duvarı örersiniz. Ancak bir soruşturma yapıp, belli ülkelerin önünü açarsanız, bu da diğer ülkeler için siyasi şantaj olarak algılanabilir. Soruşturmaların Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları çerçevesinde yürütülmesi gerekiyor.”
ARTAN İHRACATA ENGEL
Halen Türkiye’de 24 elektrik ark ocaklı (EAO), beş endüksiyon ocaklı ve üç bazik oksijen fırınlı çelik fabrikası bulunuyor. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 7’sini gerçekleştiren çelik sektörü, bu yılın ilk dokuz ayında dünyaya 13.1 milyon ton çelik ürünü satarken, bunun karşılığında 8.2 milyar dolar gelir elde etti.
Ocak-Eylül döneminde miktar bazında en fazla ihraç edilen çelik ürünleri sıralamasında inşaat çeliği yüzde 23 düşüşe karşın 4.1 milyon tonluk ihracatla ilk sırada yer aldı. İnşaat çeliği ihracatını 1.9 milyon tonla yassı sıcak ürün izlerken hemen ardından 1.4 milyon tonla dikişli boru, 1 milyon tonla profil ve 968 bin tonla filmaşin geldi. Çelik sektörünün ihracatı geliştikçe yalnızca ABD’de değil Avrupa Birliği ülkelerinden Kanada’ya kadar birçok ülkede antidamping vergisi ödemek durumunda kalmış durumda. Örneğin ABD’de karbon kaynaklı çelik tüp ve borulardan petrol borularına kadar birçok boru türünde yüzde 14.74 ila yüzde 35.86’ya antidamping vergisi Türk menşeli ürünlere uygulanıyor.
“DEMOKLESİN KILICI”
Çelik Boru İmalatçıları Derneği Başkanı Ahmet Kamil Erciyas, bugüne kadar konulan vergiler dışında ABD’de 232. Madde Soruşturması’nm da halen Demokles’in kılıcı gibi başlarında durduğunu söylüyor. Trump yönetiminin ithalatın kısıtlanmasına yönelik yürüttüğü soruşturmanın seçimdeki vaatlerinin bir sonucu olduğunu hatırlatan Erciyas, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“232. Madde Soruşturması’m sektör olarak dikkatle takip ediyoruz, ihracattaki engellere rağmen işlerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Ayrıca kendi kendimize yarattığımız engeller de var. Türkiye’yi ‘güvenilir ülke’ görmedikleri için Türk firmaları taahhütlerini aksatabilir diye bize engel koyuyorlar. Gidip Bulgaristan’dan ürün alıyorlar. Amerika’da spiralde değil ama küçük çaplı borularda antidamping vergisi ödemek zorundayız. Korumacılığa karşıyız. Sektör olarak mücadelemizi sürdürüyoruz.”
“SOMUT GEREKÇE YOK”
Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreter Vekili Gazi Bilgin ise, “ABD’nin Türk demir-çelik ürünlerine karşı açmış olduğu davalar, bugüne kadar somut bir gerekçeye dayandırılamadı. Filmaşine yönelik karar da gerçekçi dayanaktan yoksun” diyerek sözlerine başlıyor. Bilgin, ABD Ticaret Bakanlığı’nm 2013 yılında çubuk demir ürünleri için antidamping ve sübvansiyon davası açtığını anımsatarak, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor:
“ABD’de, demir-çelik üreticileri ve sendikalar, ithalat nedeniyle yeterince büyüyemediklerini, dolayısıyla yeni yatırımlar yapmakta ve istihdam yaratmakta sıkıntı yaşadıklarını ileri sürüyor. Üreticiler, ciddi baskı oluşturarak, hükümeti antidamping davaları açmaya zorluyor.
Özellikle Çin’e açtıkları davalar neticesinde bu ülkenin devre dışı kalmasıyla Türkiye dahil ABD’ye ihracat yapan ülkelerden rahatsız olan üreticiler, hükümet üzerinde kurdukları baskıyı artırdı. Son açıklanan antidamping vergileri de bu baskının bir sonucu diye düşünüyorum.”
Namık EKİNCİ / Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı
“Fiyatlarımız rekabetçi”
ABD’nin belirlediği damping marjlarına bakıldığında Türk firmalarına hesaplanan oranların diğer ülkelere nazaran çok daha düşük olduğu görülmekte. Ancak firmalarımızın hesaplanan bu marjlarda damping yapması söz konusu değil. Dolayısıyla nihai kararda marjların sıfır olacağını düşünüyoruz. Türk firmaları olarak ABD’li firmalara ve ABD pazarına zarar vermediğimizi biliyoruz ve Birlik olarak da gerekli mecralarda savunmamızı gerçekleştiriyoruz.
Soruşturmanın zarar aşamasını araştıran otorite, dinleme toplantısını 16 Kasım 2017’de yapacak. İnanıyorum ki firmalarımızın ABD çelik piyasasına zarar vermediğini tespit edecektir. Zaten öyle bir durumda vergi marjları alınmayacak. Türk firmaları olarak rekabetçi fiyatlarla çelik üretiyor ve ihracatını gerçekleştiriyoruz. ABD’li yerli üreticiler de bundan rahatsız olup bize bu tür davalar açarak çelik ithalatım engellemeye çalışıyorlar ancak ABD Ticaret Bakanlığı’mn (DoC] bu haksızlığa fırsat vermeyeceğine inanıyoruz.
Rahime Baş Uçar