Akıllı şehir teknolojileri kendi ekonomisini oluşturmuş durumda
Dünyada pek çok şehir artık ‘akıllı’ olarak adlandırılıyor. İstanbul da sırada… Akıllı şehir teknolojileri kendi ekonomisini de oluşturmuş durumda. Dünyada 2021 ’e kadar bu alana ayrılacak bütçe 1.5 trilyon doları bulacak…
SON günlerin en tartışmalı sözcüklerinden biri “akıl.” Sebebi de siyasetçisinden ünlüsüne, futbolcusundan sokaktaki adamına kadar herkesin birbirini akıllı olmaya davet etmesi. Bu kadar çok davetin olduğu bir yerde akıllı olmanın anlamım ve sınırlarını yeniden düşünmek gerek belki de. Türk Dil Kurumu’na göre “akıllı”, gerçeği gören ve ona göre davranan kişiye deniyor. Etimolojik olarak bakıldığında Arapça kökeni olan kelime, itidalli düşünme ve sağduyulu olma anlamlarını da içeriyor. Bunların hepsinin bir araya geldiği haller oldukça az olsa gerek, aksi halde bu kadar davet ve davete icabet etme hali de olmazdı. Akıllı olma hali sadece insana has bir özellik değil ayrıca. Gündelik hayatımıza bir bakalım. Akıllı telefonlarımız, akıllı saatlerimiz, akıllı ayakkabılarımız bile var. Dört bir yanımızın akılla donatıldığı bir dünyada şehirlerin bunun gerisinde kalması düşünülemezdi elbette.
ÇALIŞMALAR YILLAR ÖNCE BAŞLADI
Bir şehre akıl atfetmek kolay bir iş değil. Şehirler yaşayan bir organizmaya benzer. Biz uyusak da uyumayan kendine has dinamikleri ve devinimleri olan devasa bir organizma… Bu nedenle bir şehrin akıllı olması için bir dizi koşul gerekiyor. Ancak bu koşullar tamamlandığında ya da çok büyük bir kısmı sağlandığında o şehir için “akıllı” denebiliyor. Mesela toplu taşıma, güvenlik ve enerji verimliliği akıllı şehir olmanın en önemli başlıkları arasında.
Barselona, Paris, New York ve Londra dünyadaki akıllı şehirlerden bazıları. İstanbul da akıllı şehir olmak için çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalar yıllar öncesinden başladı. Ancak son yıllarda konuyla ilgili epey yol kat edildi. Bu yolda en önemli kilometre taşlarından biri de bu yıl Barselona’da yapılan Mobile World Congress’de atıldı. Bu kongrede İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve paydaşları da yer alarak hem İstanbul’da düzenlenecek World Cities Expo’nun tanıtımını yaptı hem de akıllı şehir olma vizyonu ile önemli anlaşmalara imza attı.
İSTANBUL AKILLI OLMAYA YAKIN
Bu anlaşmalardan biri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki ISBAK (İstanbul Bilişim ve Akıllı Kent Teknolojileri A.Ş.) ve Netaş arasında imzalandı. Anlaşma akıllı duraklardan, akıllı sokak aydınlatmalarına kadar bir dizi çalışmayı içeriyor. Diğer anlaşma da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ericsson arasında imzalandı. İmzalar ‘Akıllı Şehir Danışmanlık’ projesi kapsamında atıldı.
Yapılan incelemeler akıllı şehir vizyonu ile bir yola çıkan İstanbul’un olgunluk seviyesini ortaya koydu. Buna göre Istanbul’uD şehir güvenliği anlamında eksikleri var ancak teknolojiyi kullanma alanları, araç takip sistemleri, trafik sinyalizasyon sistemi gibi güçlü olduğu alanlar da mevcut. Tabii ki akıllı şehir olmanın olmazsa olmazı bir data merkezi kurmak ki, bununla ilgili çalışmalar da çoktan başlamış durumda.
AMAÇ YAŞANABİLİR ŞEHİRLER
İstanbul’un yapılan çalışmalar ve örnek alman şehirler doğrultusunda akıllı şehir kimliğine kavuşacak olması aşikar. Ancak ne kadar akıllı olacak? Bir şehri biz ona “akıllı” sıfatını verdiğimiz zaman akima kavuşur mu? Bu soruların cevapları için “akıllı şehir” kavramına bir bütün olarak bakmak gerek. Bu noktada yerel yönetimler ve akıllı şehirlerle ilgili kayda değer çalışmalara imza atmış bir akademisyene kulak veriyoruz.
Marmara Üniversitesi Yerel Yönetimler Ana Bilim Dalı Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim Bilim Dalı Dr. Hicran Hamza Çelikyay, akıllı şehir kavramının teknolojik gelişmelere bağlı olarak değiştiğini başlangıçta sayısal şehirler kavramı olarak ortaya çıktığını anlatıyor. “Akıllı Şehirlerde temel fikir, bilgi ve iletişim teknolojilerinin geleceğin şehir uygulamalarında merkeze alınmasıdır” diye tarif eden Çelikyay, önümüzdeki yıllarda bu kavramın gelişerek değişime uğramasının da kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Dünyada tarımsal nüfus her geçen gün azalıyor ve şehirlerde yaşayan insan nüfusu artıyor. Türkiye’nin 2012 yılında 17 milyonu aşkın tarımsal nüfusu hızlı bir şekilde azalarak yedi milyonun altına indi. Yani nüfusun büyük kısmı, yüzde 76’sı şehirlere yığıldı. Tarımsal alandan şehre yaşanan yoğun göç ve artan doğum oranları şehirlerin geleceğini de şekillendiriyor. Bu nedenle gelecekte yaşanması muhtemel sorunları ve olumsuzlukları asgari düzeye indirmek amacıyla şehirler akıllı şehir olarak dizayn edilmek isteniyor.
“TEKNOLOJİ YETERLİ DEĞİL”
Akıllı şehir yeni bir şehir modeli. Daha yaşanabilir, fonksiyonel, rekabetçi, yeni teknolojileri kullanan ve bilgiyi yöneten şehirler olarak karşımıza çıkıyor. “Diğer bir ifade ile akıllı şehirler, bilgi iletişimi ve sosyal altyapının teknolojik altyapı ile birleşiminin bir sentezidir” diye anlatıyor Çelikyay. Akıllı olmanın şehre ekonomik canlılık getireceğini kaydeden Çelikyay, şöyle devam ediyor:
“Konut, yerel kalkınma, ekonomi, kültür, sanat, sosyal politikalar gibi alanlarda sunulan kentsel hizmetlerde kalite ve nitelik artar. Kamu kaynakları daha iyi kullanılır, hizmet maliyetleri düşürülür, yaşam kalitesi arttırılır.”
Akıllı şehirlerden bahsederken çok fazla teknoloji ve bilişim hizmetlerine atıf yapılıyor. Dolayısıyla ister istemez akıllara şu soru düşüyor: Akıllı şehir kavramı teknolojiden mi ibaret? Çelikyay bu soruya akıllı şehir bileşenlerinden bahsederek cevap veriyor. Akıllı şehir olmanın altı bileşeni olduğunu ifade eden Çelikyay, bunları akıllı ekonomi, akıllı bağlantılar, akıllı çevre, akıllı insanlar, akıllı yaşam ve akıllı yönetişim olarak sıralıyor.
AKILLI İNSAN OLMAK ŞART
Bu bileşenlerden en dikkat çekici olanı ise “akıllı insan” kavramı. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi son günlerin en tartışmalı kavramına akıllı şehirler bağlamında bir akademisyen olarak nasıl yaklaşıyor Çelikyay? Akıllı insan kavramını şöyle açıklıyor: “Kentsel hizmetlerin geliştirilmesine katılımcı olan, yeniliklere açık ve adapte olabilen, yöneticilere yol gösterebilen bireyler.” Çelikyay’m da belirttiği üzere akıllı şehirler akıllı bireyler ile birlikte düşünülmeli.
Çelikyay’m tanımını yaptığı akıllı insan, İstanbul özelinde düşünüldüğünde bir sürü soru işareti de doğuruyor. Zira yöneticilere yol gösterebilen bireyler olsa bile o bireyleri dikkate alacak yöneticiler olmaksızın bir bütünden bahsetmek zor. Ancak tüm bu soru işaretlerine rağmen somut bir sürü gelişme var İstanbul adma. Özellikle son 5-6 yıldır çok ciddi ilerlemeler olduğunu kaydeden ÎBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, bunun sebebini artan şehirleşme ile birlikte sosyal belediyeciliğin yeni bir boyut kazanması olarak açıklıyor. Baraçlı bunun yanı sıra yerel yönetimlerin, kurumsallaşma ve insana yatırım tarafında daha fazla inisiyatif almalarının da etkili olduğunu ifade ediyor.
YOL HARİTASI ÇİZİLİYOR
Bu ilerlemelere dair örnekler istediğimiz Baraçlı şunları söylüyor: “Ulaşım alanında İstanbul’u canlı kameralarla takip ettiğimiz Trafik Kontrol Merkezi, Akıllı Sinyalizasyon, Araç Takip Coğrafi Bilgi Sistemi (G1S), Elektronik Denetleme Sistemi (EDS), atık yönetiminin yapıldığı Çevre Kontrol Merkezi ve toplu taşıma tarafına baktığımızda IBB Cep Trafik, IBBNavi, iTaksi gibi mobil uygulamalar ve akıllı duraklar gibi birçok çalışmayı da bu kapsamda sayabiliriz.”
Akıllı şehir dendiğinde sadece teknik yönleriyle ele almanın doğru olmayacağını sözlerine ekleyen Baraçlı, master planlar, global optimizasyon, geometrik düzenleme, sirkülasyon çalışmaları gibi ulaşım ağındaki koordine-li trafik sistemlerinin düzenlenmesi, öte yandan sıkışıklık yönetimi, talep yönetimi, esnek çalışma saati gibi yeni politikaların gerçekleştiği birçok uygulamanın bu proje başlığı altında değerlendirilebileceğini söylüyor.
Peki, İstanbul’un akıllı şehir olmak için önünde ne kadarlık bir yolu var? Baraçlı İstanbul’un daha yolunun olduğunu belirtiyor ama tam bir akıllı şehir olmamakla birlikte pek çok akıllı şehir uygulamasını barındırdığını kaydediyor. ‘Big Smart İstanbul’ vizyonuyla başlatılan akıllı şehir konsepti projesiyle hepsini bir araya getirmeyi hedeflediklerini söyleyen Baraçlı, proje kapsamında İstanbul’un 2019 ve 2023 vizyonundaki stratejik hedeflerinin neler olacağı, pek çok hizmetin nasıl hayata geçeceği konusundaki pek çok sorunun yol haritasının ise hazırlanma aşamasında olduğunu dile getiriyor.
22 TRİLYON DOLAR TASARRUF
Akıllı şehir olmak için yapılan yatırımlar büyük bir ekosistemi de harekete geçirmiş durumda. Dünyada hali hazırda akıllı şehir uygulamaları devasa bir ekonomi haline geldi. Baraçlı’nm da altını çizdiği üzere son birkaç yıldır İstanbul’a yapılan yatırımlar da büyük küçük pek çok şirketi akıllı şehir uygulamaları üzerine düşünmeye ve proje geliştirmeye yöneltti. Hatta sırf bu alanda uzmanlaşmış şirketler de oluştu.
İstanbul’un akıllı şehir projesini belediyenin iştiraki İSBAK yürütüyor ve ISBAK bu kapsamda Ericsson, Frost&Sullivan, Ernst&Young, Netaş ve STM gibi şirketlerle çalışıyor. Bu iş-birliklerine önümüzdeki dönem yeni firmaların dahil olup olmayacağını göreceğiz. Zira akıllı şehir kavramının yarattığı ekonomi gerek ülkemizde gerekse de dünyada önemli rakamlara ulaşmış durumda.
Yapılan hesaplamalar dünyada akıllı şehirler için ayrılacak kaynakların 2021 yılma kadar 1.5 trilyon doları bulacağını gösteriyor. Bu sayede ise daha yaygın toplu taşıma sistemleri, enerji tasarrufu sağlayan binalar, verimli üretim gibi uygulamalarla 2050 yılma kadar tüm dünyada 22 trilyon dolar gibi bir tasarruf sağlanması bekleniyor. Baraçlı’ya göre İstanbul’a şimdiye kadar yapılan en akıllı yatırım altyapı alanında. “Altyapımızı geleceğe uygun olarak tasarlıyor olmamız en büyük avantajımız olacak” diye konuşan Baraçlı, iyi bir akıllı şehir yönetiminin olmazsa olmazının yönetişim altyapısı, yani bilgi iletişim teknolojileri, karar destek sistemleri ve mekana dayalı veri olduğunu belirtiyor. Baraçlı “Bugüne dek bu altyapı sağlanmamış olsaydı, ÎBB Navi gibi aplikasyonları hayata geçirmemiz mümkün olmazdı” diyor.
AKILLI ULAŞIM DEVREDE
Resmi olmayan nüfusu 20 milyona dayanmış, kapladığı alan ve nüfusu itibariyle şehirden çok ülke görünümü kazanmış bir İstanbul var elimizde. Akıllı şehirlerin amacı o şehirde yaşayanların hayat kalitesini artırmak ve kolaylaştırmak… Ancak yapılan tüm ulaşım ve altyapı yatırımlarına rağmen İstanbul hala trafikle mücadelesini kazanmış görünmüyor. Trafik günün her saatine yayılırken toplu taşımada yaşanan yoğunluk sabah ve akşam iş çıkış saatlerinde zaman zaman sinirleri zorlayacak boyuta ulaşıyor. Kısacası akıllı şehir uygulamalarında bir otobüsün hangi saatte geleceğini görüyoruz ancak o otobüse binecek kadar şanslı olup olmadığımızı ya da gideceğimiz yere ne kadar sürede gideceğimizi kestiremiyoruz.
Bu noktada Baraçlı’ya İstanbul’un akıllı şehir olması halinde İstanbulluların yaşam kalitesinin nasıl yükseleceğini soruyoruz. Baraçlı ulaşım anlamında yaşanan gelişmeleri aktararak cevap veriyor. “İstanbul’da yaşayan tüm vatandaşların hareketliliğinin sağlanması için akıllı ulaşım alanında hem bireysel hem de toplu ulaşımda birçok çalışma eşzamanlı olarak sürdürülüyor” diyen Baraçlı, bireysel ulaşımda trafik yönetimi ile trafik akışının sürekliliğinin, yol ağı kapasitesinin etkin olarak kullanılmasının, trafiğin 7/24 gerçek zamanlı tek merkezden izlenmesinin, kontrol edilmesinin, yönetiminin ve denetiminin sağlandığını anlatıyor.
SİSTEMLER ENTEGRE
Bunun için İstanbul’un değişik noktalarına kurulumu yapılan 2 bin 159 adet uzaktan kontrollü ve akıllı sinyalizasyon sistemleri ile trafik yönetiliyor. 486 adet radar sensör (trafik ölçüm sistemi), 413 Bluetooth sensör (seyahat süresi hesaplama sensörleri) ve bine yakın trafik kamerası ile trafik anlık olarak izleniyor. Sensör ve kameralarla toplanan veriler veri analitiği ile trafik bilgisine dönüştürülerek şehrin çeşitli noktalarındaki değişken mesaj sistemleri (DMS), web/mobil uygulamalar ve radyo gibi dijital platformlar aracılığıyla kullanıcılara aktarılıyor. Tüm bunların yanı sıra ll’i mobil olmak üzere toplam 441 adet Elektronik Denetleme Sistemi’ni (EDS) daha güvenli trafik akışı için kullandıklarını söyleyen Baraçlı, pek çok ilave projeleri olduğunu da sözlerine ekliyor. Baraçlı şöyle devam ediyor:
“Toplu taşımada ise filo takip sistemleri ile araçların gerçek zamanlı takibi yapılırken elde edilen veriler işlenerek yolculara araç/durak içi bilgilendirme sistemleri, web/mobil uygulamalar üzerinden bilgi akışı sağlanıyor, işletme kısmında bu çalışmalar yapılırken planlama kısmında ise sıkışıklık ücretlendirmesi, yüksek yoğunluklu araç şeritleri (HOV) ve esnek mesai saatleri gibi Trafik Talep Yönetimi ile ulaşımda mevcut altyapıdan ve yapılacak olan yatırımlardan en verimli şekilde yararlanılması hedefleniyor.”
“ALINACAK ÇOK YOL VAR”
Tüm bunların hayata geçmesinde ise ISBAK ve Netaş işbirliği kilit öneme sahip. Bu iki şirketin işbirliğinin odağında teknoloji ve inovasyon var. Ağırlıklı olarak nesnelerin interneti (IoT), ağ yönetimi, operasyon merkezlerinin kurulması ve akıllı şehir altyapılarının işletilmesi konularında çalıştıklarını anlatan ISBAK Genel Müdürü Muhammed Alyürük akıllı şehirler konusunda uzman kadrolar da yetiştirmek istediklerini anlatıyor.
“Akıllı şehirler için büyük önem taşıyan veri yönetimi ve veri güvenliği konularında uzman kadroların yetiştirilmesi, yerel yönetimlerin ve şehirlerin ihtiyacı olan yeni nesil bilgi güvenliği çözümlerinin geliştirilmesi üzerine faaliyetlerimizi yönlendirmiş bulunuyoruz” diyen Alyürük, İstanbul’un akıllı şehre dönüşme projesinin bir yolculuk olduğunu vurguluyor. Varmak istedikleri noktayı ise Alyürük, “insan odaklı, sürdürülebilir, daha fazla katılımcı ve paylaşımcı, kaynaklarını daha verimli kullanan bir yaşam alanı oluşturmak” olarak tarif ediyor.
1986 yılında kurulan ISBAK, önemli bir deneyime sahip. Bu deneyimi sadece İstanbul ile değil dünyanın pek çok yeri ile de paylaşacak kadar da global bir şirket. Lübnan, Avusturya, Katar, Romanya, Suudi Arabistan başta olmak üzere dünyada 20’nin üzerinde ülkede ISBAK markası ile üretmiş olduğu çözümlerle hizmet veriyor. İstanbul dışında yurtiçinde ise 50’yi aşkın şehre deneyimlerini sunuyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE VERİMLİLİK
İstanbul’un dünyaya örnek olacak bir akıllı şehir projesini gerçekleştirdiğini belirten Alyürük, akıllı şehir olmak için teknolojinin bir araç olduğunu önemli olanın insan odaklı, erişilebilir ve yaşanabilir bir kent oluşturmak olduğunu vurguluyor.
“Bu sebeple de bunu gerçekleştirmek isteyen ve bu düşüncede olan her kent akıllı şehir potansiyeli taşıyan ve bu yolda ilerleyen bir şehirdir diyebiliriz” şeklinde konuşan Alyürük, şöyle devam ediyor:
“Unutulmamalıdır ki yaşadığımız bu kentler bu gün bizlere ait ise yarın geleceğimiz olan çocuklarımıza ve gençleri-mize ait olacak, bu gün daha yaşanılabilir bir kent hedefi ile gerçekleştirdiğimiz faaliyetler de geleceğin medeniyetlerine ve geleceğimiz olan nesillere ev sahipliği yapacak. İşte bizler de yaptığımız tüm bu çalışmalarla geçmişimizden ilham alıp geleceğe daha güzel bir yaşam bırakmanın hayali ile çalışıyoruz.”
Bu vizyonda sürdürülebilirlik ve verimlilik anahtar iki kelime. Zira gelecek nesillere yaşanabilir bir şehir bırakmak için kaynakların verimli kullanılması ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşması elzem. Bu noktada şehrin enerji kaynaklarının verimli olarak kullanılmasına yönelik projeler de var.
BELEDİYELER AKILLANIYOR
Marka şehir denince akla ilk İstanbul geliyor doğal olarak ve akıllı şehir projesi İstanbul üzerinden yürütülüyor. Ancak akıllı şehir uygulamalarım parça parça da olsa başka şehirlerde görmek mümkün. Pek çok belediye akıllı şehir çözümlerini kullanıyor ve bununla ilgili şirketlerle işbirliği yapıyor. Örneğin, Turkcell belediyelerin vatandaşlarla etkileşimini artıran, ulaşımdan güvenliğe, enerji ve su yönetimine kadar pek alandaki projeleriyle akıllı şehirlere destek veriyor. Turkcell’in belediyeler için ürettiği uygulamaları aslında günlük yaşantımızda çokça kullanıyoruz. Mesela Turkcell iletişim altyapısıyla desteklenen akıllı durak uygulamalarıyla, vatandaşlar duraklardaki ekranlarda ya da mobil uygulamalarda otobüsün ne zaman geleceğini görebiliyor. Aynı zamanda belediyeler, otobüslerde kullanılan araç takip sistemleriyle araçların yakıt tüketimini ve rotalarını optimize ediyor. Şoförlerin hız ihlallerini takip edip, güvenlik kameralarıyla vatandaşların güven içinde seyahat etmeleri sağlanıyor.
Bodrum Belediyesi Turkcell iş birliğiyle bir akıllı projeye imza atmış. Bunlardan bir tanesi, Bodrum’u ziyarete gelen milyonlarca turistin yöre ile ilgili bilgilere “BiP” üzerinden ulaşabilmesini sağlayan bir uygulama. Bu uygulamayla BiP’in “Keşfet” bölümünden Bodrum Belediyesi’nin sayfasını takip edenler plajlar, kafe ve restoranlar, tarihi yerler ve mavi yolculuk turları gibi onlarca bilgiye tek bir mesaj ile ulaşabiliyor.
DAHA ÇOK TASARRUF
Turkcell Dijital Servisler, Çözümler ve Iş Ortak haklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ayşem Ertopuz, firmanın çevre odaklı diğer uygulamalarından da bahsediyor. Bu uygulamalarda TurkcelPin iletişim altyapısı kullanılarak pek çok alan uzaktan yönetiliyor ve verimlilik sağlıyor.
Mesela şehirlerdeki su şebekelerindeki sayaçlar uzaktan takip edilebiliyor, böy-lece kayıt ve kaçaklar daha rahat tespit ediliyor. Park ve bahçelerdeki su kullanımı da uzaktan takip sistemiyle yönetiliyor ve su tasarrufu sağlanıyor.
Yeni teknolojilerle birlikte öne çıkan çevresel projelerden biri de çöp yönetimi. Etkin bir sistem kurularak belediyelerin çöp toplama maliyetleri ve toplama süresi azalıyor. Ertopuz, “Birlikte çalıştığımız iş ortaklarımızla çöp konteynerleri-nin doluluk oranları ve çöp toplama araçları takip edilerek çöpler kirlilik yaratmadan, en optimize toplama rotası planlanıyor ve daha az yakıt tüketilerek toplanıyor” diye ifade ediyor.
ÇANAKKALE DE AKILLANIYOR
Akıllı şehirler için hazırlanan projeler çok önemli. Başlangıçta yapılan çalışmalar ve hazırlanan yol haritası bir şehrin akıllı olmak için nelere ihtiyacı olduğunu ortaya koyması bakımından değerli. Her şehrin kendi yapısı içinde ihtiyaç duyduğu “akıllı” özellikler birbirinden farklı. Durum böyle olunca Çanakkale akıllı şehir olmak için bir yol haritası çıkararak harekete geçmiş. Çanakkale Köprüsü, Trakya Mega Koridoru gibi projelerle kalkman Çanakkale geçtiğimiz günlerde “Aklım Fikrim Çanakkale” projesiyle akıllı şehir olmak için ilk adımı attı.
Kale Grubu, Türkiye Bilişim Vakfı ve Novesens iş birliği ile başlatılan akıllı şehir projesinde şehrin ihtiyaçlarım bulmaya yönelik saha araştırmaları tamamlandı. Araştırmalar sonunda akıllı şehir yolculuğunun yol haritası çıkarıldı. Vatandaşa yönelik anketler, ortak akıl çalıştayları, saha ziyaretleri sonucunda öneriler ortaya çıkarıldı.
Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay “60 yıl önce Anadolu’nun sanayileşmesinin öncülüğünü yapan Çanakkale, bugün de sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcı refah için kentlerimizin akıllı şehirlere ve Anadolu insanının da bilgi toplumuna dönüşümüne örnek teşkil edebilir. Bütün gayemiz bu” diye konuştu.
Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Ec-zacıbaşı da “akıllı şehirleşme” konusunda ortaya konulacak çözüm önerilerinin, bütün diğer illerimize de örnek olacağını düşündüğünü belirtti. Eczacıbaşı, “Hiç bir akıllı şehir, sadece belediyenin çabasıyla meydana gelemez. Şehri oluşturan vatandaşların aklı ve fikri de işe katılmadan hiç bir şehir akıllı şehir olamaz. İşte bu yüzden, çıktığımız yolda, Çanakkale halkının da aklı ve fikriyle bizi destekleyeceğine eminim. Şimdiden teşekkürler” dedi.
Ayşem ERTOPUZ / Turkcell Dijital Servisler, Çözümler ve İş Ortaklıklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Engelli vatandaşlar unutulmadı
Akıllı şehir projelerinde insan odağının önemine inanıyoruz. Bu inançla görme engelli vatandaşlarımız için geliştirdiğimiz ‘Turkcell Hayal Ortağım’ uygulamasıyla görme engelli vatandaşlarımız bineceği otobüsü uygulama üzerinden seçebiliyor ve otobüs durağa geldiğinde uygulama üzerinden sesli bildirim gidiyor. Ayrıca, otobüs şoförüne de otobüse bir görme engellini bineceğine dair bilgilendirme gidiyor, görme engelli kullanıcı otobüsteyken geçtiği durakları öğrenebiliyor, ineceği durak geldiğinde yine sesli olarak bilgilendiriliyor. Bu uygulamamız şehirde bulunan alışveriş merkezleri, üniversiteler, meydanlar, hastaneler gibi birçok farklı noktaya entegre edilebilir durumda ve bu sayede görme engelli vatandaşlarımız sosyal hayata daha aktif ve bağımsız katılabiliyor. Dileğimiz birçok belediyede Hayal Ortağım uygulamasının hayata geçmesi ve görme engelli vatandaşlarımızın hayatının kolaylaşması.
Serhan ÜNALAN / Proline Strateji ve İş Geliştirme Müdürü
Akıllı şehir güvenli şehir mi?
Bir teknoloji şirketi olan Proline, akıllı şehir ve güvenlik konulan ile ilgili 2003 yılından bu yana hizmet veriyor. Ar-Ge’ye önem veren şirket cirosunun yüzde 12’sini bu alana ayırıyor. Akıllı güvenlik sistemlerinin, Proline’ın “Akıllı ve Güvenli Şehirler” modeli ile doğrudan ilintili olduğunu anlatan Serhan Ünalan konuyla ilgili şu bilgileri veriyor:
“Proline olarak bizler önce sistemleri analiz edip gereksinimleri tespit ettik ve bu sistemleri bünyesinde toplayacak, veriyi alıp işleyecek, sistemlere paylaştıracak ve bunun sonucunda karar destek mekanizmalarını geliştirecek bir sistem tasarladık. Bundan yaklaşık beş sene önce akıllı ve güvenli şehir çalışmalarımız bu şekilde başladı. İSIM adını verdiğimiz akıllı güvenlik yönetim sistemi yazılımımız gelen verileri topluyor, analiz ediyor ve aksiyon alınmasını sağlıyor. Örneğin, bir kaza ile ilgili 155’e telefon geldiğinde otomatik olarak olay yerine yakın kameralar dönüyor, harita üzerinden her ekip aracı araç takip sistemleri ile takip ediliyor. Güvenlik ile ilgili bir konuysa en yakın polis aracı ya da ambulans oraya yönlendiriliyor.
Durum tespiti yapıldıktan sonra merkezde operatörün önünde bir ekran açılıyor. Durum analizi o ekrana düşüyor. Bu arada ambulans hastaneye giderken kavşaklarda kırmızı ışıklar yanabiliyor. Proline olarak geliştirdiğimiz bu ve buna benzer akıllı çözümler sayesinde bugün şehirlere giriş ve çıkışlar; saat, plaka numarası ve şerit detayına varıncaya kadar kayıt altına alınarak araç bilgileri sürekli kontrol edilebiliyor. Bununla birlikte video içerikleri otomatik analiz edilerek pek çok şüpheli davranış tespit edilip, suça teşebbüsler engellenebiliyor. Dolayısıyla şehirleşmenin getirdiği en önemli sorunlar arasında yer alan asayiş ve trafikte teknolojinin akıllı kullanımı ile çağdaş standartlara ulaşılabiliyor.”
Kadın şehrin neresinde?
Akıllı şehir içinde yaşayan insanların huzurlu, güvenli bir şekilde yaşaması demek anlamına da geliyor. Bu nedenle kadınların kent içinde rahatça hareket edebilmeleri çok önemli. Zira harekete duyarlı olduğu sürece aydınlatmanın olduğu, hareketin olmadığı alanların karanlıkta kaldığı sokaklar kafamızda soru işaretleri oluşturuyor. Akıllı şehir kavramı heyecan verici ancak kadınların sokaklarında olmadığı ya da olmaktan çekinebileceği bir şehir tasviri var elimizde. İBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı İstanbul’un akıllı şehir vizyonunda kadınların yeri konusunda şunları söylüyor. Akıllı şehir projesi kapsayıcılık başlığıyla özel olarak bu konu üzerinde duruyor.
Daha fazla katılımcılık ve sadece hanımefendiler için değil, İstanbul’da yaşayan tüm vatandaşlarımız hatta şehrimizin tüm ziyaretçilerinin de ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak şekilde analizler yapılıyor. Mesela iş hayatında aktif olarak çalışan bir kadın, sabah servisle okula gönderdiği ateşi yükselen çocuğunun ebeveyni, aynı zamanda yaşlı annesinin sağlık verilerini takip eden bir evlat, öğle yemeğindeki gıdaların içeriğini takip eden titiz bir müşteri ve eve dönüşte en uygun ulaşım aracını seçmek isteyen modern bir kentlidir.
Meral Candan – Eda Gezmek