Kanseri doktordan daha hızlı tespit ediyor
Tıp alanında kullanımı giderek yaygınlaşan yapay zekâ uygulamaları konusunda en son örnek Google’dan geldi. Yeni geliştirilen bir uygulama kanserli hücrelerin patoloji taramasında insandan daha başarılı sonuçlar verdi…
TEKNOLOJİNİN insanın yeteneklerinin üzerine geçebildiği bazı alanlar var. Bunlardan biri de tıp dalı. Özellikle tıbbi taramalarda kullanılan yüksek teknoloji yöntemleri ve yazılımlar, hastalığı tespit etmede doktorun işini kolaylaştırabildi-ği gibi, birincil referansı haline geliyor. Google’m çatı holding Alphabet, geliştirdiği bir yapay zeka teknolojisiyle dünyada milyonlarca hastanın yüzünü güldürecek bir rapor yayınladı. Alphabet’in geliştirdiği teknoloji, kanserli dokuyu kısa sürede ayırt edebildiği gibi, kötü huylu tümörün metastaz, yani diğer organları yayılmasını da önlüyor.
GOOGLE’DAN ŞAŞIRTICI BİR İDDİA
Kanserin teşhisi ve tedavisinde önemli bir yol kat eden bu gelişmeye göre, bir doktorun doku taramalarından yola çıkarak bir kişinin kanser olduğunu tespit etmesi haftalar, hatta aylar alırken, Alphabet’in yapay zekası bunu çok daha kısa bir sürede gerçekleştirebiliyor. Google’un konuyla ilgili yayınladığı “Gi-gapiksel Patoloji Taramalarında Kanser Metastazı Tespiti” isimli raporda şöyle deniyor:
“Metastaz patologlar tarafından dokuların çok büyük masraflarla incelenmesi halinde tespit ediliyor. Bu süreç hem uzman için çok yoğun bir çalışma gerektiriyor, hem de hataya açık. Google’un sunduğu çözümse bu tespiti otomatik olarak yapıyor. 100×100 piksel kadar küçük tümörleri, 100.000×100.000 gigapiksellik mikroskobik taramalar sayesinde tespit edebiliyoruz.”
BAŞARI ORANI YÜZDE 92.4
“Yüksek seviyeli görüntü tanımlama” ismi verilen ve öncelikle sürücüsüz araç programı kapsamında kullanan bu yazılım daha sonra Google tarafından tıbbi alanda test edilmiş. Araçların yolu ve yolda çıkan engelleri kusursuz bir şekilde taraması için geliştirilen bu sistemi kanserli dokunun ve metastazın tespiti için kullandığım açıklayan Google, bu yazılımla alman sonuçların doğruluk payının yüksekliğine de işaret ediyor. Google’a göre, şimdiye kadar denenen otomasyon yöntemleri arasında kanserli dokuyu tespit oranı yüzde 82.7 iken, Alphabet’in geliştirdiği yapay zeka yön-temindeyse bu oran yüzde 92.4’e çıkıyor. Bir patoloğun uzun süre sonra ulaşabildiği kesinlik oranıysa maksimum yüzde 73.2 olarak belirtilmiş.
Google geliştirdiği teknolojinin arkasında durmakla birlikte, yapay zekâ uygulamasının şu anda doktorun yerini alamayacağını itiraf ediyor. Çünkü bu yazılım dokuda sadece kanserli hücre taraması yapıyor. Yani doktorun uzun ve yoğun süren incelemesi sonucunda ulaşabileceği başka anormal bir tespiti daha yapması mümkün değil. Cancer.net isimli internet sitesinin verilerine göre, oldukça sık görülen göğüs kanserinin vücuda yayılmadan önce tespit edilmesi halinde, beş yıl içinde kurtulma oranı yüzde 99. Oysa vakaların sadece yüzde 61’i bu aşamada tespit edilebiliyor. Böylece kanser yayıldıkça kurtulma oranı hızla düşüyor. Goole’m uygulaması, belki bu türden vakaların azalmasında yararlı olabilir.
Robot zihninizi okursa
insanların geleceğe ilişkin en büyük korkularından biri, pek çok bilim-kurgu filmine de konu olan “robotların istilası” mevzusu. Film senaryoları elbette birer fanteziden ibaret. Uluslararası robot üretimi etik kuralları gereği, bir robotun kontrolünün bir insanda olması üzerine kurgulanmasını öngörüyor. Robotların gelecekte günlük yaşamımızın “kolaylaştırıcı” bir parçası olacağını söyleyen bilim insanlarıysa, insanların “robotların kontrolü ele geçirebileceği” korkusunu ortadan kaldırmaya çalışıyor. ABD’de iki üniversitenin geliştirdiği sistem, insanın bir humanoid robotu beyin dalgalan sayesinde kontrol etmesini sağlıyor. Baxter isimli bu robot, bir nevi “insanın beynini okuyarak” hatasını düzeltebilme yeteneğine sahip oluyor. ABD’deki ünlü Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Bilgisayar ve Yapay Zekâ Laboratuvarı (CSAIL] ile Boston Üniversitesi tarafından geliştirilen bu sistem, Rethink Robotics tarafından üretilen Baxter üzerinde denenmiş. Bu sistem sayesinde Baxter, insanın muhteşem gelişmişlikteki beyin dalgaları sayesinde zihin okuma yeteneğini kazanıyor. Robot, insan beyniyle iletişime geçerek hatasını düzeltiyor.
Sistem tam olarak şöyle işliyor: Robotun karşısına bir kişi oturuyor ve bu kişi, elektro-ansefalografi (yani elektronik ortamda x ışınlarının yardımıyla beyin fotoğrafının çekilmesi) beresi giyiyor. Bu bere kanlı canlı insanla metalden ibaret olan robot arasında iletişimi sağlıyor. İki üniversiteden araştırmacıların gerçekleştirdiği deneyde, robottan boya kutularıyla ve tel rulolarını önündeki iki kaba yerleştirmesi isteniyor. Robottan isteneni çoğunlukla yapıyor. Kişinin beyin dalgaları bu sistem sayesinde robota gerçekleştirdiği işlemi onayladığını, yani doğru olduğunu iletiyor.
Peki, ya robot hata yaptığında ne oluyor? Baxter’ın yüzü, yani ekranında hata yaptığını anlatan üzgün bir ifade beliriyor. İşte, bu ifade insanın robotun hata yaptığını fark ettiği anlamına geliyor. Kişinin beyin dalgaları, bu bere yardımıyla onaylamadığı bu seçimi berenin bağlı olduğu bir monitöre aktarıyor.
Sistemin sahip olduğu makine öğrenimli algoritma, 10-30 milisaniyede (saniyenin binde biri] hatayı robota bildiriyor. Bu süreç o kadar kısa zamanda gerçekleşiyor ki, robotun hata yaptığını anlaması ve nesneleri doğru kutuya yerleştirmesi bir iki saniye alıyor. Baxter’ın yüzü bu kez gülüyor. İnsan beyninin hatayı tespit etmesi, beyin dalgalarının bunu bere yardımıyla elektronik bir ortamda bir monitöre aktarması ve algoritmik sistemin bunu robota iletmesi, hepsi birkaç saniyede olup bitiyor. Deney sırasında çekilen görüntüler, insan gözünün bu süreci bir aksilik olarak algılamadığını, eşzamanlı bir eylemmiş gibi kabul ettiğini gösteriyor.
CSAIL Direktörü Daniela Rus, “Tek yapmanız gereken robotun gerçekleştirdiği eylemleri izlerken onay verip vermemeniz. Bu, bir robota komut yazmadan, bir düğmeye basmadan veya ağzınızdan tek bir kelime çıkmadan istediğinizi yaptırma kabiliyeti sağlıyor. Bu yaklaşım, bize fabrikalardaki endüstriyel robotları, sürücüsüz araçları ve hatta henüz icat etmediğimiz diğer teknolojik cihazları beyin dalgalarıyla nasıl kontrol edebileceğimizi gösteriyor” şeklinde yorum yapıyor. Rus, insanın beyin dalgalarının elektronik anlamda dönüştürülerek kullanıldığı robotik sistemlerin geleceğin en büyük teknolojik yatırımlarından biri olacağını söylüyor.
Bu deneyin en ilginç tarafıysa, insanoğlunun “yapay zekayla donatılmış robotların insan beynini okuyarak kendi kendine davranan, bağımsız bir robotlar tarafından yok edilmesi” fantazisinin tam tersi olan sonucu ortaya çıkarması. Robotlar beyin okurken kaynağı insan beyninin ta kendisi oluyor. Böylece kontrol her zaman insanda kalıyor.