Un çeşitlerinde artık sınır yok
‘Buğday unu’, ‘çavdar unu’, ‘mısır unu’, ‘yulaf unu’, ‘pirinç unu’ ve dahası… Buğday unu bizim kültürümüzde ana gıda maddemiz ekmeğin en önemli girdisi halinde. Son yıllarda tam tahıllı, kepekli, çavdarlı çeşitleri çıksa da kişi başına dünyada en çok buğday ekmeği tüketen toplum biziz. Bizden sonra Mısır ve Kuzey Afrika ülkeleri geliyor. Mısır unu ve çavdar unu Güney Amerika’da da çok tüketiliyor. Tıpkı mısır ununun Karadeniz bölgemizde tüketildiği gibi…
Pirinç unu ise bizde pastacılık endüstrisi ürünlerine ve bebek gıdalarının formülüne giriyor. Son yıllarda popüler hale gelen ‘quinoa’ (kinoa unu) ve ‘grechka’, ‘buck wheat’ (karabuğday unu) gibi türler de epey ilgi görüyor.
Türkiye’de henüz bulunmayan ya da az bulunan bazı un çeşitlerini geliştirmek girişimciler için cazip fırsatlar sunabilir. ‘Patates unu’, ‘nohut unu’ gibi çeşitlerin yanında şimdi başka unları da üretmenin tam zamanı. Bunların içinde en ilginç olanlar şöyle sıralanıyor: ‘Bezelye unu’, ‘barbunya unu’, ‘yerfıstığı unu’, ‘fındık unu’, ‘ceviz unu’, ‘mercimek unu’ gibi çeşitler.
Yağ oram yüksek olanlar özel bir işlemle arındırılıp pazara sunulabiliyor. Saf yağları ise çok değerli… Sebze unları ise ayrı bir kategori: ‘Kereviz unu’, ‘yerelması unu, ‘pancar unu’ bu grubun diğer tipik örneklerinden…
Yapılacak yatırım için küçük bir değirmen ve basit makineler yeterli. Önemli olan, uygun koruyucu maddeleri kullanmak ve ‘aflatoksin’ tehlikesinin önüne geçmek. Kadınlar için buluşçuluğa ve mutfak kültürüne çok açık bir iş.