Pazarlamada Yapay Zeka Devrimi
Buzdolaplarının ve çöp kovalarının bile internete bağlanıp ürün siparişi verdiği bir dünyada, tüketicilerin marka tercihinin bir önemi kalmayacak gibi görünüyor. Çünkü yoğurt markalarının algoritmaları, promosyon mesajı gönderirken hedef kitle olarak tüketicileri değil, onların buzdolaplarını seçecek! Evet, pazarlamada bir devrim yaşanıyor.
BİZ Türkiye’de kendi derdimize düşmüşken belki pek farkına varamadık ama dünya ekonomisinde büyük bir devrim yaşanıyor. Bu devrimin Sanayi Devrimi’nden daha büyük olduğuna inanılıyor. Çünkü Sanayi Devrimi’nde makineler kol gücünün yerini almışlardı. Bugün bilgisayarlar, insanların “düşünce ve karar verme” yetilerinin yerini alıyor. AIRevolution, yani “Artificial Intelligence & Robotics” Devrimi’nin en önemli bileşenlerinden biri, internetteki akıllı asistanlar. Amazon’un Echo’su, Apple’m Siri’si, Google’ın Home’u, Microsoft’un Cortana’sı, Facebook’un M ve Cubic’i gibi sesle kontrol edilebilecek şekilde dizayn edilmiş yapay zeka uygulamaları, alışverişin çehresini değiştiriyor.
Bunlar “semiautonomous”, yani yarı otonom gereçler. Tam anlamıyla bağımsız değil de yarı özerk olarak çalışıyorlar. Kendilerine bir soru yöneltildiğinde bir dizi analiz yapıyorlar, karar alıyorlar ve bunu paylaşıyorlar. Yani bir nevi “apparatus sapiens”, Türkçesiyle “insansı araçlar” diye tanımlayabiliriz. Google’m Home isimli araçla kullandığı sesli komuta sistemi Alexa, artık farklı markaların ürünlerine de yerleştiriliyor. Örneğin LG buzdolaplarma, Samsung süpürgelere, Whirlpool çamaşır makinelerine, Lenovo hoparlörlere entegre ediyor. Alexa; IoT’ye, yani nesnelerin internetine bağlanan gereçlerin ortak iletişim platformu olma yolunda ilerliyor. Donanım üreticiliğinden kopup yazılım konusuna ağırlık veren IBM’in geliştirdiği WATSON da, yapay zeka programlarının en son ürünlerinden biri. Bir zamanlar yine IBM’in geliştirdiği Deep Blue’nun satranç şampiyonlarını yenmesi gibi, IBM’in efsanevi kurucusu Thomas J. Watson’un adını taşıyan bu yazılım da Jeopardy! gibi bilgi yarışmalarının şampiyonlarına kafa tutuyor ya da strateji oyunlarında inanılmaz başarılara imza atıyor. Yapay zeka devriminin hayata geçtiği alanlardan biri otomotiv… Otomobil üreticileri aracın direksiyonuna yerleştirdikleri sensörler ile sürücünün stres durumunu ve yorgunluk miktarını analiz ediyorlar.
Duygusal programcılık
Tehlike yaratacak düzeye geldiğinde otomobilin gösterge tablosunda küçük bir kahve fincanı yanıp sönmeye başlıyor. Bu teknolojiye “Affective Computing” yani “Duygusal Programcılık” adı veriliyor. Empatica isimli şirketin ürettiği kol bantları, derinin iletkenliğini ve ısısını kontrol ederek, sara krizi ya da depresyon anı gelmeden önce hastaları uyarabiliyor. Benzer şekilde Shore isimli bir yazılım, cep telefonlarına yüklendiğinde, kullanıcının mimikleri ve ses tonunu analiz ederek, nasıl bir ruh halinde olduğunu anlıyor ve gerektiğinde psikolojik danışmanlık merkezlerini arayarak kullanıcı ile bağlantı kurulmasını sağlıyor. Ofislere, mağazalara, sınıflara, muayenehanelere ya da banka şubelerine yerleştirilen Smiletracker ya da Mood Meter isimli yazılımlar da içerdeki müşteri ve çalışanların mutluluk düzeyini ölçüyor ve gerekli durumlarda üst yönetimi uyararak önlem alınmasını sağlıyor.
Mayfield Robotics tarafından üretilen ev robotu Kuri, yerleri temizleme gibi ev işlerinin yanı sıra, kullanıcısının ruh haline göre müzik çalma ve ev halkını yüzünden tanıyıp ismen selamlama gibi işleri de gerçekleştiriyor. GeniCan marka çöp kutularına yerleştirilen sensörler, çöpe atılan ambalajların barkodlarım okuduktan sonra, internete bağlanıp yeni ürün için sipariş verebiliyor. Akıllı evlerden “Bilinçli Evler”e (Conscious Home) doğru da bir dönüşüm yaşanıyor. Öngörüsel Emniyet diye Türkçeye çevirebileceğimiz “Predictive Policing” algoritmaları ve Precobs (Pre Crime Observation System), yani Suç Öncesi Soruşturma Sistemleri, geçmiş suç vakalarını ve şehirdeki etkinlikleri analiz ederek, hangi semtlerde, hangi saatlerde suç işlenebileceği İle ilgili analizler yapıyor ve güvenlik önlemlerinin o bölgelerde yoğunlaşmasına imkan sağlıyor. IBM’in geliştirdiği Blue Crush yazılımının sadece Tennessee Eyaleti’nde işlenen suçlarda yüzde 30’luk bir düşüşe sebep olduğu belirtiliyor.
Akıllı asistanlar devreye girerken bu alanda hizmet veren pazarlama iletişimi ajansları da ortaya çıkmaya başladı. Affectiva isimli danışmanlık şirketi, başta Coca-Cola ve Unilever olmak üzere 1.400’e yakın şirkete duygusal programcılık konusunda hizmet veriyor. Arşivlerinde 75 ülkeden, farklı ırklardan ve çeşitli yaş gruplarından 3 milyon yüze ait “duygu verisi” mevcut. Yeni reklam filmleri yayma girmeden önce deneklere gösteriliyor ve bu kişilerin reklamı izlerken mimikleri ile verdikleri saniyelik mikro tepkiler arşivdeki duygu dataları ile karşılaştırılarak yorumlanıyor. Yazılım, sahte gülümseme ile gerçek kahkaha arasındaki farkı bile ayırt edebiliyor.
Film endüstrisi de bu hizmetlerden yararlanıyor. Filmler vizyona girmeden önce deneklere izlettirilip tepkilerine göre filmde değişiklikler yapılabiliyor. Yapay zekanın hayatımıza bu kadar girmesi bazı tüketicileri huzursuz etmiyor değil. Kişisel verilerin saklanması, yasalarla güvence altına alınmış durumda fakat bu verilerin karar süreçlerinde kullanılmasının önünde hiçbir yasal engel yok; bu da tüketicileri huzursuz ediyor. Sigorta şirketleri akıllı saatler kullanarak vücutları ve sağlık durumları ile ilgili bilgileri düzenli olarak kendileri ile paylaşan müşterilere daha hesaplı fiyatlar vermenin hazırlıklarını yapıyorlar. Yurtdışmdaki bazı bankaların, kredi taleplerinde müşterinin Facebook bilgilerini de değerlendirmeye katması, paylaşılan kişisel verilerin önemini gösteriyor…
Haber: Dr. Selçuk Tuzcuoğlu / Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi & Pazarlama Yüksek Lisans Programları Koordinatörü