Para Kazandıran İş Fikirleri Pazarı
Kadınlara özel sağlık ürünleri pazarı “para kazandıran iş fikirleri“ arasında. Özütünden geliştirilen fonksiyonel gıda ürünleri patentle koruma altına alınmış durumda. Japonya yeni bir pazarın oluşmasına öncülük ediyor.
İçeriğe Ait Başlıklar
Para Kazanma Yolları ve İş Fikirleri
ÜLKEMİZDE tarım dışı çalışan tüm kadın nüfusu 5 milyonu geçip, 6 milyona yaklaşıyor. Kadınlar daha çok tarım dışında endüstriyel işletmelerde ve ofislerde çalışıyor. Önemli bölümü sigortalı. Bu rakam 10 yıl öncesi itibariyle yüzde 50 daha düşük seviyedeydi.
İlginç olan şey kadın girişimci sayısındaki dikkat çekici artış. Her yıl yüzde 15 düzeyinde kadın girişimci çıkıyor ülkemizden.
Manzaraya bakıldığında toplumsal cinsiyet eşitliğinin daha fazla benimseniyor olmasının rolü görülüyor. TEPAV’m (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) 81 il için toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yaptığı çalışma oldukça dikkat çekici.
TEPAV araştırmacıları Dr. Hülya Demirdirek ve Ülker Şener tarafından yapılan “81 İl İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi” başlıklı çalışmada kadın erkek eşitliği iller düzeyinde ölçülmüş. Kadınların en güçlü olduğu illerin İstanbul, Tunceli, Tekirdağ, Ankara ve Eskişehir olduğu görülmüş. Bu aynı zamanda kadınların iş yaşamına katılımıyla yakından ilgili bir sonuç.
KADINLARA ÖZEL SAĞLIK PAZARI
Nüfus dağılımları dikkate alındığında toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı Türkiye’de daha anlamlı hale geliyor. Bunun ekonomiye yansıması ise çalışan kadın sayısının hızla artıyor olması. 2023 yılında tarım dışı çalışan sigortalı kadın sayısı 13 milyona yaklaşacak.
Kadının özgürleşmesi salt ekonomi açısından değil, özelde pazarlama açısından önemli. Sadece kadınlara yönelik inovasyon merkezli yeni tüketim olanakları ortaya çıkıyor. Bunların çoğu buluşsal karakterde sıra dışı segmentler.
En hızlı gelişen pazar kadınlara özel sağlık ürünleri. Pazar kendi içinde çok sayıda bölünmeye uğruyor. Kadın nüfusa özgülenen kozmetik pazarı bile kendi içinde bölünerek ihtisas pazarlarına dönüşüyor.
Dünyaya bakıldığında gelişmiş ülkelerdeki durum daha da ilginç, ‘kadın diyet ürünleri’, ‘osteoporoz karşıtı ürünler’, ‘kadınlara özgü yaşlılık karşıtı (gerontolojik) ürünler’ yeni alt pazarların oluşumunda son örneklerden. Gelişen bir başka örnek ise, ‘bitkisel bazlı menstrüasyon ürünleri pazarı’.
HEKİM GÖZETİMİNDE KULLANILMALI
‘Menstrüasyon’ doğurganlıktan kesilmemiş kadınların her ay yaşadıkları adet dönemini ifade ediyor. Pazarın var olan tipik temsilcisi hijyenik ürünler kategorisinde ‘kadın bağı’ olarak bilinen kağıt ürünleri.
Tıbbi açıdan ölçülebilir veriler kısıtlı olsa da, Türkiye’de çalışan kadınların çoğunda adet dönemlerinin oldukça sıkıntılı geçtiği biliniyor. Ruhsal ve fiziksel etkenlerin yanında, cinsel ayrımcılık ve sosyal karmaşanın bu konuda ağır sorumluluğu var. Çalışan kadınlar menstrüasyon dönemlerinde diğer hem cinslerine göre başta siklus sancısı olmak üzere daha fazla sıkıntı çekiyor. Çare elbette hekim gözetiminde tıbbi tavsiye ve modem ilaçlar. Yeni gelişen alt pazar ise bu soruna sadece koruyucu katkı sağlıyor.
Koruyucu hekimlik kapsamında son yıllarda başta Japonya ve Amerika olmak üzere gelişmiş ülkelerde bitkisel bazlı tıbbi ürünler geliştiriliyor. Bunlar sentetik ilaç kapsamında değil, yan etkileri daha az. Tedavi edici değil, koruyucu ürünler. Son yıllarda popülerleşen bitkisel ilaçların ise basit nitelikleri var.
Dünyada çoğu hekim ‘premenstrüel sendrom’ (PMS) olarak bilinen adet öncesi sıkıntılar için ülkemizde çok bulunan ‘agnus-castus’ (hayıt çalısı ya da ağacı) adlı bitki üzerinde duruyor. Bu konuda girişimci hekimlerin olması pazarlama dünyasını bu konuya yönlendiriyor. Bizim ülkemizde hekim ve eczacı girişimciler Bakanlıktan gerekli onayları aldıktan sonra hem iç hem de dış pazara hitap edebilecek bir ürün serisi geliştirip, koruyucu sağlık pazarına katkıda bulunabilirler.
Özellikle çalışan kadınlarda görülen PMS belirtileri sinirlilik, baş ağrısı, öfke, depresif ruh hali, göğüslerde dolgunluk, cilt bozukluğu, yorgunluk, uyuşukluk ve uykusuzluk gibi insan sağlığını etkileyen sorunlarla hem iş verimini azaltıyor, hem de ciddi ağrı nöbetlerine neden oluyor. Kısaca ‘Vitex’ adıyla da bilinen ürün grubunda kullanılan hayıt bitkisinin en çok yetiştiği yer ise Anadolu.
GIDA ÜRÜNLERİNE FONKSİYONEL KATKI
Peki, hayıt bitkisinden elde edilen buluşsal ürünler ne vaat ediyor? Araştırmalar şunu gösteriyor: Hayıt bitkisinden tıbbi amaçlarla saflaştırılan özüt aslında yardımcı tonik olarak pazara sunuluyor. Bu özütler yabani bitkilerden değil, kontrollü yetiştirilmiş kültür bitkilerinden elde ediliyor.
Kodekse uygun olarak hazır gıdalara de katılabilir hale gelmek üzere. Başta Amerika, çoğu gelişmiş ülkede sağlık mağazalarında, hatta raf ürünü olarak marketlerde tüketimi var.
Kısa bir süre önce ‘Vite katkılı süt ve meşrubatların yanı sıra, çikolata sektörü de bu ürün grubuna ilgi göstermeye başladı. Bazı temel gıda ürünlerine fonksiyonel katkı eklenebileceği yönünde gelişmeler var. Bu yeni segment patentle koruma altına alınıyor. Japonya bu yeni pazarın oluşmasında öncü rolü üslenmiş ülkelerden.
Üzerinde yoğun araştırmalar yapılan bitkinin gastro-entestinal (mide-barsak) sistemi üzerinde bazı yan etkileri saptanmışsa da bunların tehlikeli boyutta olmadığı söyleniyor. Bitki ile ilişkili çalışmalar devam ediyor. Almanya 1992’den bu yana bu bitki özütünü tıbbi bitkiler kapsamına almış ilk batılı ülke.
‘Vitex Agnus Castus’ (VAC) üzerine gözlem yapan bilim insanları onun tıpkı östrojen hormonuna benzer bir işlev gördüğünü iddia ediyor. Bu konuda çok sayıda üniversite tarafından yapılmış araştırma var. Fakat hormon tedavisi gören hastalarda kullanılması sakıncalı. Bitkinin proses edilmemiş özütünü gelişi güzel kullanmak ise tehlikeli. Dahası, bu yeni ürünlerin hekim tesviyesi olmadan kullanılmaması şart…
Girişimciye öğütler!
Not alınmasında yarar var. Amerika’da Purdue Üniversitesi’nin yeni mezunlara önerdiği girişimcilikle ilgili manifesto şu 10 prensibi içeriyor:
1. “Önce kendini tanı! “Sen kimsin ve yeteneklerin neler” Geleneksel düşünce yerine devrimci düşüncelere yer verebiliyor musun?
2. “Çoğunluğa uyma!” Sürü psikolojisi bulaşıcı bir hastalık gibidir. Kolaycı insanlar sürüye katılır, sıradanlaşır. İddia sahipleri ise her zaman kendi yollarını kendi yaratır.
3. “Hayal ve çağrışımlara yer ver!” Yaratıcı hayaller bilgi, tutku ve heyecan mayasıyla olgunlaşır. Her çağrışım senin için yeni bir dünya demektir.
4. “Ussallaştırmayı sona bırak!” Ortodoks akıl alışılmış şeyleri tercih eder. Aklın sınırları dışına çıkanlar ise sağ beyinleriyle düşünür, harikalar yaratır.
5. “Bilinen düşünce kalıplarını dikkate alma!” Kalıplaşmış düşünceler buluşsal odaklı beyinler için tuzaktır. Sürekli olanaksızı isteyerek düşünceni terbiye et.
6. ‘Tasarım yeteneğini geliştir!” Farklı olanı görebilmek için iyi bir tasarımcı gibi düşünmek gerekir. Her tasarımcı aynı zamanda iyi bir girişimci adayıdır.
7. “Başka dillerde de düşünmeyi öğren!” Çok sayıda dille düşünebilmek, sıra dışı çağrışımların bilinmeyen yolunu açar.
8. “Hem ‘teknolog1 hem ‘psikolog’ gibi düşün! Teknik verileri psikolojiyle zenginleştirenler girişimcilikte daima öne geçer.
9. “Uymacı davranış içinde olma / yetkeye boyun eğme!” Gerçek girişimciler otoriteye kazan kaldıranlar arasından çıkar. Gerçek girişimci alışılmışa isyan etmesini bilendir.
10. “Genetikle ilgili düşünceleri terk et!” Benden büyük girişimci olmaz deme. Steve Jobs’u örnek al. Girişimcilik genlerde değil, sadece senin yaratıcı beyninin kıvrımları içinde yer alır.
Sitemizin iş fikirleri sayfalarınıda mutlaka okuyunuz.
Nur Demirok / Para