İnternet Girişimcilerinin Altyapılarını ve Kökenlerini Öğrenmek
ABD’de yapılan kapsamlı bir araştırma, günümüzdeki internet girişimcilerinin altyapılarını ve kökenlerini öğrenmek açısından çok önemli bilgiler içeriyor…
ABD’DE yapılan bir araştırma ilginç bir farkı ortaya koyuyor. ABD’deki internet girişimciliğinde, girişimcilerin kişisel özellikleri, aile altyapısı, kişilik ve motivasyonu çok önemli rol oynarken, Avrupa’daki internet girişimcilerinde kuluçka merkezi, teknopark gibi destekleri içeren kurumsal bir çevrenin mevcudiyeti daha önemli rol oynuyor. Böyle bir araştırma Türkiye’de yapılsa, sanırım her ikisinin karışımı bir sonuç ortaya çıkar.
Teknoloji bazlı bir girişimde bulunmak demek, web ortamında e-ticaret, bilişim ve mobil teknolojilerle ilgili ve çoğunlukla internet üzerinde iş fikri geliştirmek ve işini kurmak demek. Bu sektörlerde işini kurmak isteyen girişimcileri çoğunlukla internet üzerinden satış yapmayı hedefledikleri için kısaca ‘internet girişimcileri’ olarak tanımlayabiliriz. Bu tanım, e-ticaret gibi girişimlerin yanı sıra her türlü web girişimini, bilişim ve mobil teknolojilerine yönelik girişimleri de içerir.
Avrupa Birliği’nde ise tüm bu tanım ‘ICT girişimcileri (Information and Communication Technologies Entrepreneurs)’ adı altında toplanmış durumda. ICT girişimcisinin açılımını ‘bilgi ve iletişim teknolojileri girişimcisi’ olarak yapabiliriz.
KAÇIŞ PSİKOLOJİSİ GİRİŞİMCİ YAPIYOR
İnternet girişimcilerinin kendi işlerini kurma aşamasındaki en önemli psikolojik etmen, çalıştıkları şirketlerinde bürokrasi başta olmak üzere pek çok şeyden canlarının sıkılması ve mutlu olamamaları. Bu yüzden, ister kamuda çalışıyor olsun, isterse özel sektörde, iş hayatından kaçış psikolojisini başlatan bu durum, onları sanal ortamda kendi işlerini kurmaya itiyor.
Internet girişimcilerini diğer girişimcilerden ayıran bazı özellikler var. Örneğin ABD’de internet girişimcilerinin ortalama eğitim seviyesi mastır düzeyinde. Biyoteknoloji konusunda işini kuran girişimciler ise doktora düzeyinde eğitime sahipler. Bu eğitimlerin üzerine, kendi işlerini kurmadan evvel ortalama 13 yıllık bir çalışma hayatı deneyimleri var. Özellikle Silikon Vadisi’ndeki internet girişimcileri, çalışma deneyimlerini pek çok şirkette elde etmiş oluyorlar. Zaten, Silikon Vadisi’ne yakın bir şirkette çalışmaya başlayan bir bireyden, sadece bir tek şirkette yıllarca çalışması beklenmiyor. Biliniyor ki, bu birey, ileride kendi işini kuracak ve bu yüzden pek çok şirket değiştirerek hem çevresini genişletmiş olacak hem de daha fazla know-how sahibi olacak. Yani, durum Türkiye’den biraz farklı.
İŞVERENDEN BİLE BİLE LADES
En önemli fark da, işverenlerin her birinin ileride kendi işlerini kurmayı hedeflediklerini bilerek bu insanları istihdam ediyor olmaları. Bu da, beraberinde şöyle bir rekabet avantajı getiriyor: Şirketinizin tamamı girişimci ruha sahip, sorgulayan ve kendi kendine üretebilen bir insan kaynağından oluşmuş oluyor. Bunun faydası, işi bırakmalarından kaynaklanan zarardan daha fazla olsa gerek ki, yıllardır San Francisco’da işler bu şekilde yürüyor ve büyüyor.
Genellikle, internet girişimcilerinin mastır sonrası iş hayatı deneyimini de elde etmeleri sonrasında ilk internet girişimlerini 30 – 40 yaş arası kurduklarını görüyoruz. Diğer girişimcilerle kıyasladığımızda, oldukça geç bir başlangıç. Bunun ayrı bir riski de, artık bu yaşlarda aile kurma ve farklı yaşam risklerini ve sorumluluklarını üstlenme zamanına denk geliyor olması.
Ancak, iş hayatının getirdiği baskı ve bağımsız olma talebi, bu tip ailevi riskleri ikinci plana atmaya sebep teşkil ediyor.
BAŞLAMAK KOLAY, BÜYÜTMEK ZOR
Bu noktada işin önemli bir kısmını atlamamak gerekiyor. İnternet girişimciliği, başlangıç aşaması diğer girişimcilik türlerine göre çok daha kolay. Daha az sermayeyle ve sadece bir iş fikriyle yola çıkmak mümkün. Bir restoran açmak, seyahat acentesi kurmak gibi hem ruhsat alma zamanı hem de yatırım maliyeti olmayan işler. Bu yüzden, bürokrasiyi sevmeyenler için internet girişimciliği ideal bir başlangıç. Ancak, internet girişimciliğinin diğerlerine göre en büyük riski de, işi büyütme aşamasına gelindiğinde ortaya çıkan finansman sorunu.
Ortada elle tutulur bir işletme olmadığından, ancak bu işlerden anlayan melek yatırımcılardan finansman bulmak mümkün oluyor. İnternet girişimciliğinden anlayan melek yatırımcı sayısı da az olunca, işi büyütmek biraz daha fazla zaman alabiliyor. Özellikle ülkemiz için böyle bir durum söz konusu. İngilizce bilen internet girişimcileri için böyle bir kısıtlama pek söz konusu değil. Onlar zaten global melek yatırım pazarına hızla çıkabiliyorlar.
İyi haftalar diliyorum…
Baybars Altuntaş / Para