Avrupada Maden Kazaları ve İş Güvenliği
Soma’da maden yanarken, bizim de içimiz yandı. Türkiye hiçbir mazeret üretmeden, insanı merkeze alan iş güvenliği politikalarını bir an önce hayata geçirmeli!..
SOMA’DAKİ maden yangını bizi toplum olarak yaktı. Böyle bir afet neden oldu? ITÜ’de eski bir maden ve petrol hukuku asistanı olarak yazımda bu konuya yer vermek istiyorum.
Kömür tozu ve grizu patlamaları maden kazaları içinde önemli bir yer tutar. Bu nedenle verilen kurbanların sayısı nispeten yüksektir.
Geçen yüzyıldaki en ciddi tarihsel madencilik felaketi, 26 Nisan 1942 tarihinde Çin Benxihu’da meydana geldi ve grizu patlaması ile başlayan yangın sonucu bin 549 madenci öldü. Yakın geçmişte de Çin’de yetersiz donanımlar ve kötü eğitilmiş işçiler nedeniyle çok sayıda ölümcül maden kazası (kömür) oldu.
Çin’de 1992-2002 yılları arasında gerçekleşen maden kazalarında 59 bin 543 madenci öldü. Bu kazalar çoğunlukla yasadışı olarak işletilen madenlerde oldu. Bu madenlerde yüz binlerce kişi çalışıyor ve toplam sayının yaklaşık 600 olduğu tahmin ediliyor. Devletin sübvanse ettiği maden ocaklarından çıkarılan her bir milyon ton kömüre karşı iki madenci hayatım kaybediyor.
AVRUPA’DA KAZALAR NEDEN AZALDI?
Avrupa’da ise en tehlikeli maden ocakları Ukrayna’da. Bu ülkedeki maden ocaklarında 1991 ile 2002 yılları arasında ölen madenci sayısı 3 bin 700. Avrupa kıtasında bugüne kadar gerçekleşen en büyük maden kazası ise 10 Mart 1906’da Fransa’daki Courriere madeninde oldu ve bin 99 kişi hayatını kaybetti. Almanya’da ise 20 Şubat 1946 tarihinde Berg Karnen kömür ocaklarındaki kazada 405 kişi öldü.
Ve ilerleyen yıllarda Avrupa Birliği (AB) devreye girdi ve kazalar çok büyük oranda azaldı.
AB sözleşmesinin 118 a hükmü işçilerin güvenliği ve sağlığı ile ilgili koşulları düzenliyor. Bunun için 89/391/EWG sayılı çerçeve yönergesi kabul edildi ve üye devletlerin bunu iç hukuka evirmeleri talep edildi. Özellikle maden temeline dayalı olarak iç hukuk yürürlükten kalkarak AB hukuku süratle uygulanmaya başlandı. Üye devletler kendi iç hukuklarını AB hukukuna uyarladılar ve Almanya’da 1 Ocak 1996 tarihinde yeni maden kanunu kabul edildi.
Alman Sosyal Araştırma ve Toplum Politikası Enstitüsü bakanlık talimatı ile bu hükümlerin uygulanması ile ilgili bir araştırma yaptı ve bunu 23 numaralı bandında yayımladı. Araştırma maden dairelerinin denetiminde olan 2 bin 93 işletmenin madenlerindeki durumu incelemiş. Bu işletmelerde çalışan işçilerin sayısı 174 bin 686. Bu işçilerin büyük çoğunluğu taş kömürü (87 bin 928) ve linyit (46 bin 106) işçisi. Geri kalanları ise genellikle taş ve kil ocaklarını ilgilendiriyor.
İnsan merkezli AB, maden ocaklarında işçi istihdamının yanı sıra onun güvenliği ve bu güvenliği güvence altına alacak tesisisin kurulmasını emrediyor. Ve bu konuda hiçbir mazeret kabul etmiyor. Eğer bu yatırım için para gerekiyorsa, işletme sahibinin buna katlanması gerekiyor. Maden işletmesi kolay ve ucuz değildir. Her an bir kaza olabilir. Kazanın olması halinde tahliye yolları ve ekipleri hazır olmak zorundadır.
İNSANI MERKEZE KOYAN POLİTİKALAR GEREKLİ
Avrupa’daki madenlerde kaza olmuyor mu? Oluyor, ancak bu kazalar artık ölümlere yol açmıyor. Bu kazalar kömür tozunun parlamasından değil, işçinin aleti yanlış kullanması, iş güvenliğine dikkat etmemesi gibi nedenlerle oluyor.
Türkiye bir Çin değil, Ukrayna’da değil. Türkiye tekniği ve teknolojiyi çok iyi kullanabilen bir ülke. Türkiye işyerinde iş güvenliği çalışma ve eğitimlerine yeni yeni önem veriyor ve kurslar açıyor.
Soma’daki kaza ile ilgili olarak içinin sızladığını yazan, genetik biliminde uluslararası önemde bir isim olan Prof. Dr. Serdar Savaş’ın sözleriyle, “Artık insanı merkeze koyan politikaları hayata geçirmek için çok çalışmak gerekiyor.”