Girişim Sermayeleri
Lüksemburg, Singapur, Cayman Adaları, Hong Kong ve Bahamalar gibi kıyı finans merkezleri sağladığı esnek kurulum şartları ve vergi avantajları ile fonların operasyonel merkezleri haline geldi. Yaptığımız araştırmalarda, piyasada “private equity” veya “fon şirketi” olarak bilinen birçok şirketin de aslında Türkiye’de kayıtlı olmadıklarını görüyoruz.
Özel sermaye fonları (private equity), son yıllarda ülkemizde ve özellikle diğer gelişmekte olan ekonomilerde çok sık kullanılan bir finansman kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle büyüme vaat eden perakende, sağlık, eğitim gibi alanlara yaptıklan yatıranlar ile ön plana çıkan bu fonlar, risk sermayesi (venture capital) ile birlikte Türkiye’de girişim sermayesi başlığı altında toplanıyor. Türkiye’de Sermaye Piyasası Kuru-lu’na kayıtlı olan 12 farklı girişim sermayesi yatırım ortaklığı mevcut. Piyasadaki girişim sermayelerine baktığımızda ise bu sayı çok daha fazla görünüyor. Bu sonucun oluşmasındaki en önemli neden ise yabancı fonlar hariç yurtdışında şirket yapılandırmalarını gerçekleştiren Türk girişim sermayelerinin bu uluslararası kıyı fmans merkezlerindeki vergi avantajları ve esnek kurulum kolaylıklarından faydalanıyor olmaları.
Cazibe merkezi Lüksemburg
Lüksemburg, özel bankacılığın merkezi olarak yükselen bir model ülke olmasına rağmen 1980’lerden sonra hızla yatınm fonlarının merkezi haline gelmeye başladı. Modern fınans piyasalarına göre entegre edilmiş ekonomik yapı, sosyal ve politik istikrar ile birlikte Avrupa Birliği’nin finans üssü haline gelen Lüksemburg’un bir başka avantajı ise yatırım enstrümanlarına özgü getirdiği hukuki ve fınansal altyapı olarak görülmesi. Ayrıca, kara para aklamayı önlemeye yönelik düzenlemeleri ile uluslararası finans aktörlerinin güvenli limanı haline gelmiş durumda. Lüksemburg’da SIÇAR (Societes d’Investissement en Capital â Risque) adıyla bilinen şirket tipinin tamamen özel sermaye fonları ve risk sermayelerine özgü olarak yapılandırılarak girişim sermayeleri için bir cazibe merkezi haline geldiği görülüyor. ABD ve İngiltere kaynaklı birçok özel sermaye fonu, operasyonlarının büyük bölümünü son yıllarda Lüksemburg’dan yönetmeye başladı. Lüksemburg’da Finansal Düzenleme Kurulu’nun (Commission de Surveillance du Secteur Fi-nancier – CSSF) Eylül 2013 verilerine göre SIÇAR olarak kayıtlı fon sayısı 279’a ulaşmış durumda.
Neden Lüksemburg’da girişim sermayesi şirketi kurmalı?
Lüksemburg’da girişim sermayesi ortaklıklarının kurulmasında temel olarak yapısal ve vergisel avantajlar bulunuyor. Avrupa’nın en büyük yatırım fonu merkezi olan Lüksemburg, öncelikle dünya genelinde de hacim olarak ABD’den sonra geliyor. Lüksemburg’da kurulacak bir girişim sermayesi şirketinin anonim şirket olarak kurulma zorunluluğu ise ülkemizdekinin aksine söz konusu bile değil. Bunun sonucunda da Türkiye’deki gibi yüzde 25’lik çıkarılmış sermayenin halk arz yükümlülüğü de ortadan kalkıyor. Nitelikli ya da kurumsal yatırımcı olmaksızın 125 bin euro sermaye ile Lüksemburg’da bir girişim sermayesi kurmak mümkün. Bunun dışında yapısal olarak karşılanması gereken tek kıstas, bir yıl içerisinde 1 milyon euro tutannda kayıtlı sermayeye ulaşılmış olması. Türkiye’deki mevzuata baktığımızda ise girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının kuruluşu için gerekli asgari sermaye tutan 20 milyon TL, ki bu tutar yüzde 25’lik halk arz zorunluluğu ile sermayedarlar için Lüksemburg karşısında cazibesini yitiriyor.
Bunun da ötesinde Türkiye’de kurulacak olan girişim sermayesi yatırım ortaklıklarında lider sermayedar kavramı çerçevesinde yüzde 25’lik oranda hissenin gerçek ya da tüzel ortaklardan birinde toplanması koşulu öngörülürken, Lüksemburg’da kurulacak bir girişim sermayesi şirketi için lider sermayedara ihtiyaç duyulmuyor.
SIÇAR girişim sermayesi şirket yapılandırmasının denetimi Lüksemburg’daki fınansal düzenleme kurulu olan CSSF tarafından gerçekleştiriliyor.
Bağımsız denetim raporlama standartları ise oldukça esnek ve senede bir kez yapılıyor. Ülkemizde ise konu tamamen Sermaye Piyasası Kurulu’nun tasarrufunda. Lüksemburg’daki girişim sermayesi şirketlerinin portföylerinin değerleme yönteminde herhangi bir kısıtlama ile karşılaşılmazken Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu’nun uygun gördüğü fmans kuruluşları tarafından değerlemenin her yıl yapılması zorunlu.
Vergisel avantajlar olarak değerlendirebileceğimiz konular ise şu şekilde: Öncelikle SIÇAR olarak kurulan girişim sermayesi şirketleri gelir vergisinden istisna tutuluyor. Ortaklara dağıtılan kâr paylan için ise stopaj muafiyeti söz konusu ve en önemlisi SIÇAR olarak kurulan şirketlerin faaliyetleri katma değer vergisine de tabi değil. Net varlık vergisi de SIÇAR olarak kurulan girişim sermayesi şirketleri için söz konusu değil.