Yaratıcı Hayal Gücü Bilgiden Daha Önemlidir
Yeni nesil organizasyonlarda ‘Yenileşim ve İnovasyon Komiteleri’ oluşturuluyor. Buluşçuluğu ateşleyenler ise her kademeden çalışanlar…
Yaratıcı hayal bilgiden daha önemlidir
İNOVASYON deyince dünya hızla sıfır temelli hiyerarşiye doğru gidiyor. Buluşsal dinamiği harekete geçirmek için deneyime değil yaratıcı hayal gücüne ihtiyaç var. Yaratıcı hayal gücü yıllar önce Einstein’ın dile getirdiği gibi bilgiden daha önemli bir gerçek. Einstein başlangıçta hayal gücüyle geliştirdiği görelilik kuramını önce kafasında şekillendirdi daha sonra formüle döktü.
Dolaysıyla ünlü fizik bilgini Einstein yaratıcı hayal gücünün modern zamanlardaki en büyük temsilcisi oldu. (Yaratıcı zekâ konusunda Einstein’ın bugünün iş dünyası yöneticilerine ilham verecek ifadelerini ‘Püf Noktası’ sütununda görebilirsiniz.)
HAYAL KURMA HİYERARŞİSİ
Yeni nesil organizasyonlarda ‘Yenileşim ve İnovasyon Komiteleri’ kurulması boşuna değil. İnternetin yaygınlaşmasından önce iş dünyasında bu konuyu ilk dile getiren uluslararası yönetim stratejisi uzmanı Gary P. Hamel oldu. Kendisi İngiliz kökenli olmasına rağmen London Business School dışında ünlü Amerikan üniversitelerinde uzun yıllar ders verdi ve yakın dostu CK Prahalad’la birlikte ilgi çekici kitaplar yazdı. İkilinin Harvard Business Review’da çok sayıda inovasyon ve yenileşim teknikleriyle ilgili makaleleri yayınlandı.
Gary Hamel’in görüşlerinin danışmanlık yaptığı bazı uluslararası şirketlerin rekabet kültüründe önemli dönüşümlere yol açtığı biliniyor. ‘Hayal kurma hiyerarşisi’ diyebileceğimiz bu yeni organizasyon anlayışıyla başta Nokia, Motorola, Ford gibi ünlü firmalar hızlı dönüşümler sağladı. Hatta Microsoft’un yenileşim ve inovasyon çağını başlatmasında onun kültürel katkısı olduğu bugün çoğu yerde konuşulmakta.
Daha 1993’te kaleme aldığı ‘Yetenek Temelli Rekabet’ başlıklı eserinde şöyle diyor Gary Hamel: “Gelecekle ilgili bir vizyon oluşturmak istiyorsanız klasik alt-üst hiyerarşisine dayalı bir organizasyon şemasına veda etmeniz gerekir. Hiyerarşi kıdeme, rütbeye, tecrübeye göre değil, bireylerin yaratıcı hayal gücüne göre yeniden dizayn edildiği zaman olağanüstü şeyler çıkar ortaya. Geleceği kim daha önce görüyor, yeni inovasyonlara imza atabiliyorsa o en tepeye tırmanır! Bir anlamda dönüştürücü hayal gücünü destekleme stratejisinin sonucudur bu.”
YARATICI HAYALİN DERİNLİĞİ
Peki, yaratıcı hayal gücünün egemen olduğu şirketlerde geleceğin organizasyonu nasıl olmalı? Bir bakıma bu yeni anlayış orkestrada bir kompozitörün aynı zamanda hem ‘konsertmaister’ hem de ‘şef olmasını gerektiriyor. Yani en tepede olan yönetici hem beste yapacak, hem keman çalacak, hem de orkestrayı yönetecek.
Bu demektir ki, CEO kavramına ilişkin yargılar yakın bir gelecekte değişecek. Biz CEO’ları salt yönetim tecrübelerine göre değil, geleceğin ufkuna ve yaratıcı hayal gücüne göre değerlendireceğiz. Yönetme ya da iş modelleri kurgulama eylemi her şeyden önce yaratıcılığın en önemli çıktısı haline gelecek.
Üstün CEO’lar kâğıt üstündeki bilançoların başarısı kadar, yenileşim ve inovasyonda kat ettikleri mesafeye göre performans sergileyecekler. Tıpkı yeni nesil girişimcilerin buluşlarıyla harikalar yaratıp, hem patron, hem de stratejist olmaları gibi… Şimdi bir düşünün Steve Jobs, Bili Gates, Howard Schultz, gibi onlarca yeni kuşak
girişim dehası başarılarım neye borçlular acaba? İşin basit gibi görünen sırrı şurada: Uzağı görmek, hayal etmek ve yapmak!.. Onlar sadece ufku gözlemekle kalmadılar, empatik erişim duygusuyla rakiplerin nereye kadar gideceğini de tahmin ettiler.
YENİLEŞİM ÇAĞI BAŞLIYOR
Gary Hamel dikkat çekici bir gözlemde daha bulunuyor. Hem de iletişim teknolojisinin bu denli gelişmediği 1990’lı yıllarda: “Geleceği tahmin etmek değil, geleceği hissedip onu yaşıyor olmak önemlidir. ‘Endüstri Devrimi’ arkasından ‘Bilgi Devrimi’; şimdi ise ‘İnovasyon ve Yenileşim Devrimi’… Daha ötesi ise kişiye özel devrimler… Bili Gates gibi kendinizin bir başına yaratacağı bireysel devrimleri yönetmeye hazır mısınız?”
Gerçekten de yakın gelecekte CEO’larm kârlılık üretmenin ötesinde hangi devrimlere imza attığına bakılacak. En büyük şirketlerden yeni kuşak tek kişilik şirketlere değin bu böyle olacak.
“Geleceğin ufkunu görme basiretiniz milyon doların altında mı; yoksa daha yukarılarda mı? Adınızla anılacak bir devrimde paraların çok haneli değerlerine bakılmayacak. Küçük ama geleceğin büyük buluşlarına nasıl ve hangi koşullarda yöneldiğiniz konuşulacak.”
Bu görüş açısı her yönetim kademesi için geçerli. Tam da bir zamanlar Hewlett-Packard’m patronu David Packard’m dediği gibi: “Bir devrimin içinde yer almaya karar verdiyseniz organizasyon şemanız sadece bir kâğıt parçasından ibarettir. Önemli olan ufku görebilen insanlar arasında hayal gücünü harekete geçirmektir. Bir şirketin yenileşim yolundaki ilerlemesinde yatan mantık budur.”
Böyle olunca inovasyon gerçeği sadece ürünü değil, bir işletmenin beyni haline geliyor.
YENİ NESİL CEO’LAR NE YAPMALI?
Tüm bunlardan çıkarılacak ders galiba şu oluyor: Eskiden (ve büyük ölçüde şimdi) şirketlerin bilançolarına, varlık portföylerine, kısacası muhasebe endeksli faaliyetlerine bakılıyordu. Ve çoğu CEO klasik yönetim ilkeleriyle hareket edip canlı organizmanın kalbi gibi bir fonksiyondan sorumluydu. Gelecekte ise organizmanın yalnız kan dolaşımıyla ilgili fonksiyonları değil, beynin tüm evreni kuşatan yaratıcı hayal gücünü de devreye almak gerekecek, işte o zaman bir CEO şirketin hem kalbi hem de beyni olacak.
Yazımı yine ‘Einstein’den alıntılama çok bilinen bir ifadeyle bitiriyorum: “İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz!”
İş dünyasıyla doğrudan ilgili almasa da Einstein’ın kimi düşünceleri günümüz yöneticilerine ışık tutuyor, işte onun ünlü aforizmalarından küçük bir demet:
■ “Sıradanlığın en önemli kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuçlar beklemektir.”
■ “Olağanüstü biri değilim. Kavrayış yeteneğimin gelişmiş olmasından değil, sorunlarla uğraşmaktan zevk aldığım için başarıyorum.”
■ “Bilgi deneyimden kaynaklanır. Bilgi söylenti değildir. Bilmenin tek yolu yaparak öğrenmektir.”
■ “Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen insan kusursuzluğa en yakın olan insandır.”
■ “Dâhiliğin elbette bir sınırı vardır ama sıradanlığın sınırları olamaz.”
■ “Başarılı olmaya değil, paha biçilmez olmaya çalışın.”
■ “Dehanın onda biri yetenek, onda dokuzu ise çalışmaktır.”
■ “Herkesin fikir birliğine vardığı bir konu, konu olmaktan çıkar.”
■ “İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.”
■ “İki şey sonsuzdur; İnsanoğlunun aymazlığı ve evren. Fakat İkincisinden pek emin değilim.”
■ “Karşı karşıya kaldığınız sorunları, mevcut düşünce yapınızla çözemezsiniz. Çünkü bu sorunlar, mevcut düşünce yapınızın ürünleridir.”
■ “Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.”
■ “Sorunlar, onları yaratanların mantığıyla çözümlenemez.”
■ “Yeni düşünceleri ortaya çıkaran hayal gücü bilinçten daha önemlidir.”
■ “Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların şiddetli muhalefetiyle karşılaşırlar.”
Nur Demirok / Para Dergisi