Halı, İnsanlığın tarihi kadar eski
Halının tarihine inilmeye başlandıkça prehistorik döneme kadar gidiliyor. Günümüze ulaşmış en eski halı ise, bir İskit prensinin donmuş mezarında bulundu. Halının yaşı milattan önceki dördüncü yüzyıla kadar uzanıyor. Pazırık (Pazyryk) Vadisi’nde bulunduğu için “Pazırık Halısı” olarak adlandırılıyor.
Günümüzde bulunan bilimsel anlamda en eski düğümlü halı M.Ö. 5.-4. yüzyıllara ait. Rus bilgini Rudenko’nun 1949 da yönettiği Altay kazıları sırasında İskittepe mezarlarında bulundu. Pazirik Halısı diye bilinen, 200×189 cm. boyutunda, 36 düğüm sıklığında ve yünden dokunmuş olan halı, bugün St. Petersburg müzesinde sergileniyor. Ayrıca bugün İngiltere müzelerinde sergilen MÖ. 5 ve 6. yüzyıllardan kalma halılar da bulunuyor. Bu halıların özelliği düğümlerinin bugünkü halılara göre çok daha kaba olması. Anadolu tarihi açısından ise halı; ilk olarak Orta ve Batı Asya’da yer yaygısı olarak kullanılmaya başlanan halı ve kilim Orta Asya’dan göç eden Türklerle Anadolu’ya gelen bir el sanatı olarak nitelenebilir.
Anadolu-Türk halılarının bilinen en eskileri 13. yüzyılda dokunduğu tahmin edilen ve Konya’da sekiz parça olarak bulunan halıdır. Yine bu döneme ait olup bulunan 10 tane halının daha varlığı biliniyor. 14. yüzyıl; Selçuklu ile Osmanlı halıları arasında bir geçiş dönemi niteliği taşıyor. Bu dönemde özellikle hayvan motifli desenler yoğun olarak kullanıldı. 15. ve 16. yüzyıllar, Osmanlı halılarında sanatsal ilerlemelerin yaşandığı yıllar olarak dikkat çekiyor. Hayvan motiflerinin yerini soyut bitkisel motifli halılar alıyor.
Hereke makineleşmeye direnemedi
18. yüzyıldan sonra sanayinin yaygınlaşması sonucunda el halıcılığı kritik bir döneme girdi, hatta 19. yüzyılda Here-ke’de açılan atölyede işlenen çok nitelikli halılar bile bu gerilemeyi engelleyemedi. Osmanlı’nın son döneminde makineleşmeye büyük önem verilince geleneksel dokumalar yerini makine halılarına bıraktı. Üretilen el halılarında da el bükümü iplik yerine karışık elyaflı iplikler, iplik renklendirmede ise doğal boya yerine kimyasal boyalar kullanıldı.
Bu dönemde geleneksel el halıları müzelere girmeden yurtdışına götürüldü ve koleksiyonculara satıldı.
Cumhuriyetle birlikte yeniden el halısı
Cumhuriyet döneminde bu yozlaşmaya dur demek amacıyla Sümerbank’ın öncülüğünde el halısı vakıf, kooperatif, atölye ve özel şirket fabrikalarında üretilmeye başlandı.
Planlı kalkınma dönemlerinde üretici çeşitli kredilerle desteklendi. Günümüzde özellikle Batı ve İç Anadolu’da kurulan özel atölyelerde bu sanatın yaşatılması için çalışılıyor.
300 bin halı tezgahı
Bugün Anadolu’da yaklaşık 300 bin halı tezgahı olduğu tahmin ediliyor. Ancak, dünya el halısı üretiminin dörtte birinin Anadolu’daki bu tezgahlardan sağlanmasına rağmen dünya el halısı ticaretinde Türkiye’nin yeri yüzde 5 oranında. Bu oran İran için yüzde 40, Hindistan için yüzde 17 ve Pakistan için yüzde 16 şeklinde sıralanıyor.
Türkiye’de bu oranın düşüklüğünün en önemli nedeni kullanılan malzeme fiyatının yüksekliği ve yüksek işçilik sebebiyle kâr oranlarının düşük olması olarak açıklanıyor.