Lüks Kavram Kempinski Otelleri İçin Benzersiz Olmayı Simgeliyor
Turizm-otelcilik sektöründe 1897’den bu yana hizmet veren Alman menşeli Kempinski Grubu’nun klasik bir otel zinciri olmadığını, kişiye özel detayları, orijinal konseptlerle harmanlayarak lüks odaklı bir değer skalası yarattıklarını belirten Kempinski Otelleri Başkanı ve CEO’su Reto Wittwer ile Çırağan Palace Kempinski’de bir araya geldik.
1995 yılından bu yana Kempinski bünyesinde görev yapan Wittwer, turizm sektöründe 40 yılı geride bırakan son derece donanımlı bir yönetici. 2012’de 365 günün, 317 gününü Kempinski’nin hizmet verdiği rotasyonlar arasında mekik dokuyarak geçiren Wittwer, turizm sektöründe başarılı olmak için değişik kültürleri gözlemlemek, bireysel detayları özümsemek ve lüks anlayışını turizm-otelcilik ilkeleriyle bağdaştırmak gerektiğinin altını çiziyor. Kempinski’nin dünya genelinde 81 oteli bulunuyor. 20 otel inşaat halinde ve farklı bölgelerde 20 yeni otel projesine yönelik çalışmalar devam ediyor.
Wittwer, gerçekten de son derece etkileyici bir lider. Dünyanın dört bir yanında hizmet veren yaklaşık 25 bin çalışanı sıcağı sıcağına gözlemleyen, hangi lokasyonda ne gibi yeni yapılanmaların olması gerektiğini analiz eden Wittwer, bu bakış açısıyla Kempinski otellerinin turizm sektöründe son derece prestijli bir konuma gelmesine yön veren en etkili isim olarak öne çıkıyor. Wittwer’in en çok önem verdiği konuların başında ise konukseverlik geliyor. Farklı kültürlerden gelen ve Kempinski’de konaklamayı tercih eden misafirleri en iyi şekilde ağırlamaya, onlara farklı bir deneyim kazandırmaya odaklandıklarını dile getiren Wittwer, takım arkadaşlarım da bu vizyon doğrultusunda yapılandırıyor.
Ekibinde kişisel becerileri, uyumları, yenilikçi bakış açıları ile öne çıkan isimleri tek tek gözlemleyen Wittwer, bu kişileri doğru pozisyonlarda kullanarak, hem kariyerlerine farklı bir yön veriyor hem de doğru yerde doğru kişi eşleştirmesiyle hedef kitleye çok daha etkin ve seçkin bir hizmet vermenin yolunu açıyor. Kempinski’den önce Ciga S.P.A, Swissair Nestle Swissotel, Le Meridien, Inter Continental, The Mandarin Hotel Group, The Peninsula Hotels Group ve Hyatt oteller zincirinde üst düzey yöneticilik yapan Wittwer ile Kempinski’de yaratılan kişiye özel ve lüks odaklı konuk ağırlama stratejileri ve yeni dönem hedefleri hakkında konuştuk.
► Turizm-otelcilik sektöründe 40 yılı geride bırakan ve global başarılara imza atmış üst düzey yöneticilerden birisiniz. Sizce bu sektörde başarılı olmanın en önemli kriterleri neler?
Bugüne kadar 11 farklı grupta yöneticilik yaptım. Sektörde 40 yılı geride bıraktım. Kempinski’de ise 18 yıldır görev yapıyorum. Kempinski’nin 81 oteli bulunuyor. 20 otelimiz inşaat halinde… Bunun dışında 20 yeni otel projesine yönelik çalışmalarımız da devam ediyor.Bu sektörde başarılı olmanın en önemli sırrı inovatif ve açık fikirli olmak. Ben sadece bir şirketin çalışanı ya da üst düzey yöneticisi olmadım. Pek çok ülkede çalıştım.
Farklı kültürleri gözlemledim. Kore, Singapur, Hong Kong, Meksika ya da İran gibi farklı rotasyonlar arasında mekik dokudum. Çok seyahat ettim. Yeni insanlar tanıdım. Turizm sektörü, izole olmayı kabul etmeyen bir sektör. Turizm işindeysen global olmak zorundasın. Her yerde ve her noktada farklı iş ve kariyer fırsatlar sunabilen bir sektörden bahsediyoruz. Bu sektörün en önemli farklarından biri de diğer sektörlerde olduğu gibi çok yoğun bir eğitim altyapısı gerektirmemesi. Turizm sektöründe önemli olan eğitimden çok davranışlardır, farklı bir ifadeyle konuklara sunulan tutumlardır. Bugün Avrupa’ya baktığınızda gençliğin yüzde 30’undan fazlasının işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğu gözlemleniyor.
Peki, bu gençler ne yapacak? Ben bu noktada gençleri elimden geldiği kadar turizm sektörüne yönlendirmeye çalışıyorum. Bu sektörde var olmak için illa doktora yapmanız ya da üniversite diplomanızın olması gerekmiyor. Yetenekli olmak, öğrenilebilir bir kavram. Kendinizi farklı alanlarda yetiştirebilirsiniz. Ama duruşunuz, olaylara karşı tavrınız, doğuştan gelen bir dürtüdür. Turizm sektöründe davranışları, tutumlarıyla öne çıkan, konuklara farklı ve özel olduklarını hissettirecek misafirperverliğe sahip nitelikli kişilere ihtiyaç duyuluyor.
► Kempinski, lüks ve kişiye özel hizmet konseptlerine göre şekillenen yönetimanlayışıyla sektörde nasıl bir fark yaratıyor? Lüks, Kempinski için ne anlam ifade ediyor?
Turizm-otelcilik sektöründe faaliyet gösteren pek çok markadan çok daha farklı özelliklere sahibiz. Her şeyden önce dünyadaki en eski lüks otel grubuyuz. Bunu bir tek biz söyleyebiliriz. 1897’den bu yana bu sektörde faaliyet gösteriyoruz. Kempinski otellerini rakiplerinden ayıran en önemli özellik ise benzer standartlara sahip olmaması. Amerikan otel zincirlerine bir göz atm. Dünyanın neresine giderseniz gidin, mimarisi, bulundukları lokasyonlar benzerdir. Bir otele gittiğinizde, diğerlerine gitmenize gerek kalmaz çünkü standarttır.
Kempinski olarak Türkiye’de İstanbul, Antalya Belek ve Bodrum olmak üzere üç farklı lokasyonda hizmet veriyoruz. Ve hiçbir otelimiz, diğerine benzemez. Turizm-otelcilik sektöründe lüksten, farklılıktan bahsedebilmek için de bu tarz bir yapıya sahip olmak gerekiyor. Standartları yıkmaksınız. Yeni bir konseptin öncüsü olmalısınız. Lüks odaklı, kişiye özel bir yapı kurmalısınız. Amerikalılar için lüksün tanımı standartlaşmadır. Japonlar için sıfır hatadır. Avrupalılar için ise benzersiz olmaktır. Unutmayın ki her insan birbirinden farklıdır. Lüks kavramı, Kempinski için de benzersiz olmayı simgeliyor.
► Vaktinizin önemli bir kısmını seyahat ederek geçiriyorsunuz. Hedef kitlenizi gözlemlediğinizde ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? Değişik kültürlerden beslenmek Kempinski’ye nasıl bir rekabet avantajı sağlıyor?
Lüks yaşam stili, bir tutumdur. Bu konuda Türkiye’den bir örnek vermek istiyorum. Türkler, gerçekten de çok çalışkan. Ama ne kadar çalı-şırlarsa çalışsınlar, mutlaka özel hayatlarına da vakit ayırıyorlar. İşten çıkıp Çırağan Kenıpinski’ye gelip, denize karşı kahvelerini içip, gazetelerini okuyup, keyif yapabiliyorlar.
Mesela Çin’de asla böyle bir tabloyla karşılaşamazsmız çünkü onların yetiştirilme tarzları ve değer sistemleri farklı. Oysa hayatı yaşarken, keyif alabilmeyi de bilmelisiniz. Lüks demek, sınırlılık demektir. Lüks aşırıya kaçarsa o zaman seri üretime girer. Aynı şey turizm-otelçilik sektöründe de geçerli. Her sene yüzlerce otel açalım diye bir çabamız yok. Kempinski, 116 yıllık bir oluşum. Grup bünyesindeki otel sayısının, yaşımızla paralel gitmesini arzu ediyoruz.
Gelecek yıl 117’nci yılımız dolacak. Ve biz de Kempinski olarak var olan, yapımı, inşası ya da projesi devam eden 117 noktayla varlığımızı sürdüreceğiz. Turizm-otelcilik sektöründe lüks, bu bakış açısına göre ilerlemeyi gerektiriyor. Aslında biz kendimizi turizm-otelcilik sektörünün Hermes’i olarak görüyoruz.
► 2013’ün son çeyreğindeyiz. Kempinski, 2013’te arzu ettiği hedeflere ulaştı mı? Bu yıl ne gibi yeni konu başlıklarına yatırım yaparak ilerlediniz?
İnsanlar, büyük bir şirketin, grubun ya otelin CEO’sunun rakamlardan bahsetmesini bekler. Ben hiçbir zaman rakamlardan bahsetmem.
Benim için rakam, bireylerin yaptıkları işlerin bir sonucudur. Bu nedenle zamanımı doğru kişileri, doğru yerlere yerleştirmeye ve operasyonel sonuçları çok daha iyi noktalara getirmeye adamış durumdayım. Eğer sadece rakamlara bakarsanız bu iş yürümez. Çalışanları strese sokarsanız, verim elde edemezsiniz. İşini iyi yapan insanlarla çalışırsanız, başarı çıtanız yükselir. 2012’de Kempinski olarak tarihimizdeki en iyi yılı geçirdik. Bu yıl ise Temmuz sonunda yaptığımız toplantıya göre geçen yıldan çok daha iyi bir konumda olduğumuzu söyleyebilirim.
İki haneli büyümeye devam ediyoruz. 2014 yılında da başarı ivmemizi hızla yükseltmeye devam edeceğiz. Standart olmaktan uzak durup, rutinleri kırıp, olay ve durumları sorgulamaya devam ederseniz, başarı kaçınılmazdır. Kempinski, 2013’ten bu yana 3 değere yatırım yaparak ilerliyor: İnovasyon, yetenek ve kaliteli gıda-içecek sunumu. İnovasyona yatırım yapmayan her şirket ölmeye mahkumdur. Yaptığınız her şeyi sorgulamalısınız. ‘Bu işi nasıl daha iyi yapabilirim?’ sorusunu kendinize bıkıp, usanmadan sormalısınız. Eleştiriye açık bir zihne sahip olmalısınız. Bu da size beraberinde inovasyonu getirir. Biz, üretim yapmıyoruz. Yaptığımız iş insan odaklı. Ekibiniz iyi ise başarılı işlere imza atarsınız.
► Peki Kempinski bünyesinde görev yapacak kişileri belirlerken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz?
İnsan kaynağına yatırım yapmak zorundasınız. Yetenek de bu noktada devreye giriyor. Çalışanın nasıl bir motivasyona sahip olduğunu sadece bir CV’den bakarak anlayamazsınız. O sadece bir kağıt parçası. Bu noktada da özellikle şirketlerin üst düzey yöneticilerine ya da genel müdürlerine önemli bir sorumluluk düşüyor.
Ben de öyle yapıyorum, çalışanlarımı yakından tanımaya çalışıyorum. Önce ihtiyaç duyulan pozisyon için önerilen kişiyle yüz yüze görüşüp, tanırım. Sonra CV’sine bakarım. Bana kendisini anlatmasını isterim. İlgi alanlarını öğrenirim. Bir yöneticinin altında çalışması için aldığınız kişi, birkaç yıl içinde sonra o departmanın en üst düzey yöneticisi bile olabilir. Bu nedenle yeteneği keşfetmelisiniz. Yetenek, geleceğimizdir. Yetenek yoksa gelecekten bahsedemezsiniz. Çalışanların birbirinden nasıl farklılaştığını görmek isterim.
► İnovasyon ve yeteneğin dışında gıda ve içecek kalitesine de büyük önem verdiğinizi belirttiniz. Bu konuda nasıl bir güce sahipsiniz?
Yemek ve içecek ise başlı başına bir konu. Bu konuda hemen bir örnek vermek isterim. Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da hizmet veren bir otel. Ve ben otelin yeme-içme mekanlarında ağırlıklı olarak Türkleri görmek isterim. Tabii ki global misafirleriniz de olacak. Ama önemli olan yerel halkın nabzını tutabilmektir. Gıda ve içecek konusunda uzmanlaşmak bu noktada büyük önem taşıyor. Türkler’in damak tadına uygun spesiyaller olması gerekiyor. Yerel halka hitap eden bir gıda ve içecek kalitesine sahip olmak çok önemli bir güç. Lüks odalarda konaklamak konuklar için gerçekten de süper bir avantaj. Fakat yemek ve içecek kali-tesi, tüm bu değerlerin üzerinde bir öneme sahip.
► 2014 ve sonrasında hangi yeni lokasyonlarda olmayı arzu ediyorsunuz?
Daha önce de belirttiğim gibi Kempinski, 116 yıllık bir marka. Yaşımızdan daha fazla sayıda otele sahip olmak istemiyoruz. Bu demek oluyor ki Kempinski olarak her yerde olamayız. İstanbul’da üç otelimiz ya da Türkiye genelinde 10 otelimiz olamaz. Önemli dünya başkentlerinde ya da farklı resort destinasyonlarmda olmamız gerekiyor.
Fırsatları en iyi şekilde değerlendiriyoruz. Coğrafyayı ve beklentileri analiz etmek için illa ki CEO olmak gerekmiyor. Uçak yolu şirketlerinin en çok nereye uçtuğunu gözlemleyin. En çok iş trafiği hangi ülkelerde gerçekleşiyor? Bu soruların yanıtları, Kempinski olarak hangi rotasyonlarda olmak istediğimizin en açık yanıtı. Kempinski olarak insanların yarm da en çok gitmek isteyeceği lokasyonlara yöneliyoruz. Galagapos, Amazon Ormanları’nda ve Afrika’da insanlara yeni bir deneyim kazandıracak alanlara bakıyoruz.
KEMPINSKI TURİZM OTELCİLİK DIŞINDA HANGİ ALANLARDA FAALİYET GÖSTERİYOR?
1862’de kurulan Kempinski Trading, Kempinski Grubu’nun en eski şirketi olarak öne çıkıyor. Hamburg ve Dubai merkezli ofislerimizden, kendi otellerimiz dışında farklı otellere de ihtiyaç duydukları her alanda otel ürünleri tedarik hizmeti sunuyoruz. Otellerin demirbaş eşyadan mobilyaya kadar her türlü satın alma ve tedarik ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Kreen yani Kempinski Renevvable Energies adlı şirketimiz ise yine otellere operasyonel masraflarını nasıl azaltabilecekleri, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla maksimum verime nasıl ulaşabilecekleri ve çevrecilik standartlarını nasıl en tepeye taşıyabilecekleri konusunda danışmanlık hizmeti veriyor. Residence konseptimiz-den de bahsetmek isterim.
Türkiye’de 3’ü İstanbul’da biri de Bodrum’da olmak üzere dört residence’ımız var. Bunları Maçka Residence İstanbul, Kempinski Residences Astoria, Bellevue Residences İstanbul ve Kempinski Hotel Barbaros Bay Bodrum’daki residence’lar olarak özetleyebiliriz. Resense ise Kempinski Otelleri ve Raison d’Etre işbirliği sonucunda 2009’da hayata geçti. Bu birleşme Kempinski’nin otel yönetimindeki kalitesiyle Raison d’Etre’nin kişiye özel bütünsel SPA ve SPA markalarını bir araya getirdi. Resense hızla büyüyen bir SPA zinciri. Şimdiden 37 farklı noktaya ulaştı. Resense The European SPA’ ve ‘Kempinski The SPA’ olarak iki markayla hizmet veriyor. Son olarak İsviçre’de faaliyet gösteren BE ise bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir sağlık kuruluşu. Temel hedefi ise AIDS, tüberküloz, sıtma gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasına engel olmak.
“NET VE HERKESİN ORTAK BİR PAYDADA BULUŞABİLECEĞİ BİR VİZYONA YATIRIM YAPIYORUZ”
Kempinski Otelleri Başkanı ve CEO’su Reto VVittvver, 2020 vizyonları hakkında şu bilgileri veriyor: “Yaptığımız iş, kısa dönemli bir süreçten oluşmuyor.
Kempinski otelleri ben öldükten, hatta siz öldükten sonra bile varlığını devam ettirecek. Dün vardık, bugün varız, yarın da olacağız. Bu nedenle uzun dönemli bir bakış açısına sahip olmak gerekiyor.
Vizyonumuz da uzun dönemli bir bakış açısına göre kurgulanmış durumda. Ama bu uzun dönemli vizyonun, yönetim kademesindeki kişiler tarafından da benimsenmesi gerekiyor. Ortak bir paydada hareket edebildiğiniz takdirde uzun ömürlü bir yapı inşa edebilirsiniz. Aynı üslupta konuşabilmek zorundasınız. Ne istediğini bilmelisiniz. Ancak aynı hedef ve aynı vizyon doğrultusunda ilerleyebilirseniz sürdürülebilir bir başarı yaratabilirsiniz.
Kempinski olarak bu bakış açısına yani net, herkesçe anlaşılabilir bir gelecek vizyonuna yatırım yaparak ilerliyoruz. 2020 vizyonumuzu da bu temeller üzerine kurduk. Puslu, sisli, kararsız ya da değişken bir yönetim stiliyle başarılı olamazsınız, inovasyon, yetenek ve gıda-içecek kalitesine büyük önem veriyoruz. Bu değerler, Kempinski bünyesinde 2020 ve sonrasında da etkin bir biçimde varlığını koruyacak. Özetlemek gerekirse temel hedefimiz lüks yaşam stilini en iyi şekilde deneyimleyen, hedef kitlesine de bu çerçevede hizmet veren ve alanında her zaman bir numara olacak bir yapının mimarı olmak.”