Başarılı Girişimcilik

Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci

Eski usul üretimle başarıya yürüdüler

aslihan nazligulİletişim sektöründeki 19 yıllık tecrübelerinin ardından zeytinyağı üretimine soyunan Aslıhan Yıldırım ve Nazlıgül Ünal kardeşler, numerolojide ‘sonsuzluk’ anlamına gelen ‘XI.XI’ markasını yarattı. Dünyada terkedilen taş baskı yöntemiyle Mudanya’da tarihi bir yağhanede üretim yapan girişimci kardeşler, 2014’te ihracata ağırlık verecek.

Ekonomist’in Garanti Bankası ve Türkiye Kadın Girişimciler Demeği (KAGİDER) işbirliği ile düzenlediği ‘Türkiye’nin Kadın Girişimcileri Yarışması’nda, Bursa’dan Aslıhan Yıldırım ve Nazlıgül Ünal kardeşler, hızlı tüketim pazarındaki bir eksiklikten hareketle yarattıkları marka ve üretim hikayeleriyle Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci’ seçildi.

İletişim alanında 19 yıllık bir tecrübeye sahip olan kardeşlerin danışmanlık hizmeti verdikleri zeytinyağı markaları onları bu sektörün içine çekti. Sektörü yakından tanıyarak işin gelişimi hakkında detaylı bilgi sahibi olan Yıldırım ve Ünal, Türkiye’de doğal zeytinyağı üretimi yapılmadığını farketti.

KUMYAKA’DA RUM YAĞHANESİ

Zeytinyağının en saf halinin taş baskıyla elde edildiğini öğrenince de bu yöntemin peşine düştüler. Yöntemle ilgili İspanya, İtalya, Yunanistan gibi sektörün önde gelen ülkelerinde bilgi topladılar. Bunların sonucunda da taş baskı yönteminin terkedildiğini gördüler. Sadece Ispanya’da Valencia ile Yunanistan’ın bir köyünde bu tekniği kullanan iki yağhaneye rastlayan kardeşler, ‘Üçüncü neden biz olmayalım’ dediler ve Türkiye’de bu teknikle zeytinyağı üretmeye karar verdiler.

Mudanya yakınlarındaki Kumyaka’da taş baskı yöntemiyle üretim yapabilecekleri bir Rum yağhanesini kiralayıp restore ederek işe başladılar. Ispanya’dan getirdikleri bir zeytinyağı uzmanından danışmanlık aldılar. İlk yıl gerçekleştirdikleri 500 şişelik deneme üretimleri eş dosttan büyük ilgi görünce de markalaşma sürecine girdiler.

Markalarına isim olarak numerolojide ‘sonsuzluk’ anlamına gelen ‘XLXI’i koydular. 2012 yılında 12 tonluk üretim gerçekleştirerek 400 bin lira ciro rakamına ulaşan markaları, ikinci yıllarında ise 15 tonluk üretimle 600 bin liralık ciroyu yakaladı. Bu yıl itibariyle ihracata da başladıklanm söyleyen Aslıhan Yıldırım, “İkinci yılımız ve çok genç bir markayız. Bir anlamda zeytinyağının lüksünü üretiyoruz. 2014’te ihracata hız vereceğiz. İhracatımız niş market ve şarküterilere oluyor. Bu nedenle 5 tonluk bir ihracat hedefimiz var. İlk etapta 200 bin dolarlık bir dış market satışı planlıyoruz. 2014 ciro hedefimiz ise 800 bin TL” diyor.

TAŞLARLA EZİLİYOR

Yıldırım ve Ünal, üretime başlamadan önce Anadolu’daki zeytin bölgelerini kanş kanş dolaştı. En son Mudanya’da karar kıldılar. Çünkü Mudanya’da sadece sofralık zeytin üretildiğini, bu zeytinin kalitesinin ve aromasının çok farklı olduğunu gördüler. ‘Naturel’ kelimesinin sözde kalmasını istemedikleri için de geleneksel yöntemle üretime soyundular.

Markalarının ‘sağlık’ temasıyla örtüşmesine büyük önem verdiklerine vurgu yapan Yıldırım, üretim serüvenini ise şöyle anlatıyor: “Mudanya zeytininin çok az yağı çıkıyor, o nedenle yağlık değil. Fakat aroması mükemmel. O yüzden biz bu zor üretime giriştik. Fabrikasyon olmasın, zeytinlere metal değmesin istedik. Kiraladığımız tarihi yağhanenin izin ve restorasyon işlemlerinin tamamlanmasının ardından tamamen bu teknikle üretime başladık. İspanyol danışmanımızın eğitim verdiği ustamız ve ekibimizle yola çıktık. Hiçbir kimyasal gübre, ilaç kullanılmadan üretilen ve elle toplanan zeytinleri 300 yıllık taşlarla eziyoruz. Bu ezilmiş zeytinleri, Ayvalık’ta başka bir ustanın elle dokuduğu keten çuvallara dolduruyoruz. Üst üste yerleştirilen çuvallardan saf zeytinyağı damla damla akıyor. Bunun ardından da 150 yıllık küplerde 1-1,5 ay kadar dinlendiriliyor. Ortaya tamamen doğal bir ürün çıkıyor.” Yıldırım, ‘XI.XI’ markasının isminden şişesine, mantarından kapüşonuna kadar herşeyinin ‘niş’ bir marka olması için çalıştıklarını belirtiyor. Herkesin “Bu markayla zeytinyağı satamazsınız. Üstelik herkes içini görmek ister, koyu renk şişede bu ürün tutmaz” şeklindeki eleştirilerine karşı stratejilerinden vazgeçmediklerini söyleyen Yıldırım, “Bütün gumıe kriterlerine uygun üretim yaptık. Şişeleri İtalya, mantar ve kapüşonları Portekiz’den ithal ediyoruz” diyor.

PRIVATE LABEL VERMİYOR

Ünal ve Yıldırım, taş baskı yöntemiyle üç farklı türde zeytinyağı üretiyor. Birincisi 150 yıllık küplerde bekletilen ‘Premium’ ve bundan günde en fazla bir litre elde edilebiliyor. Bu özel üründen yılda sadece 1111 şişe piyasaya verilebiliyor. Diğer iki ürün ise ‘XI.XI Sonsuzluk Gurme’ ve ‘X.X Bütünlük Naturel Sızma’ olarak sıralanıyor.

2012’nin nisan ayında pazara girdiklerini belirten Yıldırım, kısa sürede gurme şarküterilerden büyük ilgi gördüklerini söylüyor. Zaman içinde İstanbul’daki tüm gurme şarküterilere, Atatürk Havalimanı İç Hatlar ve Duty Free’ye, İDO terminallerine girmeyi başardıklarını, internetten satış gerçekleştirdiklerini belirten Yıldırım, şöyle devam ediyor: “2013 hedefimiz Macromaıket’lere girmekti. Geçen şubatta bunu başardık. Daha ilk yıldan İspanya ve İsviçre’den talepler aldık. Yağları gönderdik, çok beğendiler ama private label istediler. Paraya ihtiyacımız vardı ama geri çevirdik. Kendi markamızla satmaktan ödün vermeyeceğiz.”

YENİ ÜRÜNLER SIRADA

Markanın ihracatına Macaristan ile başlayan kardeşler, Almanya, Avustralya ve İngiltere ile de görüşme halinde. En büyük hedef pazarları ise ABD. Doğal, taş baskı yöntemi ile ürettikleri zeytinyağına organik ürünlere meraklı Amerikalılar tarafından yoğun ilgi beklediklerini söyleyen Nazlıgül Ünal, gelecek planlarına ilişkin ise şunları anlatıyor:

Yakında zeytinyağı dışında çok güzel bir gurmeline çıkaracağız. Çok iri zeytinlerimiz, zeytin ezmelerimiz geliyor. Tamamen elde ezilmiş, köydeki kadınlara ezdirdiğimiz zeytin ezmesi üretiyoruz. Ayrıca çok özel marmelat ve reçellere girdik. Tamamen köydeki kadınlara yaptırdığımız, organik ürünler bunlar. Bu ürünlerimiz de 1-2 aya piyasaya çıkacak.

YABANCILAR KEŞFETTİ

Çok yeni bir marka olmasına rağmen XLXI’in müdavimleri oluşmuş durumda. Duty Free’den ürün alıp kullananların da oldukça fazla olduğunu söyleyen Yıldırım, şunları ekliyor: “Mesela bizi bu şekilde tanıyıp, markamıza yatırım yapmak isteyen bir Singapurlu işadamı oldu. Singapur’dan atlayıp Mudanya’ya yağhanemize geldi. ‘Bu markaya yatırım yapmak istiyoruz, yüzde 10-15 hisse verin ortak olayım markaya’ dedi. Ama biz daha çok yeni bir marka olduğumuz için buna çekindik.

Zeytinyağı konusunda kendisini yetiştirmek için geçen kış İtalya’da Arma Akademi’de zeytinyağı degüstatörlüğü kursuna da giden Yıldırım, yaklaşık bir aylık bir eğitimin ardından sertifikasını aldı. Tıpkı şarap degüstatörlüğü gibi bir eğitim aldığını söyleyen Yıldırım, “Avrupa’da zeytinyağı bir laboratuar analizinden bir de duyusal analizden geçiyor. Eğer duyusal analizden de geçebilirse ‘naturel’ denilebiliyor. Bizde böyle bir şey yok tabii. Türkiye’de bu diplomayı alan tek kişiyim. Zeytinyağı markalarına bu anlamda da hizmet vermek istiyorum” diyor.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu