Nesil -Y Jeopolitiği
34 yaşındaki Andry Rajoelina, Madagaskar’da 2009 yılında askeri darbe ile gücü ele geçirdiğinde aklında yemek vardır. Hint Okyanusu’ndaki bu adanın nüfusunun çoğunun açlık sınırında yaşıyor olması, önceki Başkan Marc Ravalomanana’nm, bir milyon hektarlık tarım arazisini, Güney Koreli Daewoo firmasına, Kore için tarım adına kiralamasına engel olmamıştır. Darbeden birkaç gün sonra, Rajoelina bu kira sözleşmesini iptal etmiştir. Eski bir DJ olarak, Fransız Hızlı Treni “TGV” lakabı verilen Rajoelina, ülkesinin 18 yaşı altı nüfusu içinde çok popüler bir başkandır. Gençler, başkan olmak için gerekli olan 40 yaş sınırını takmamaktadırlar. Zaten genç bir darbeci dışında hiç kimse, “Eski düzen canın cehenneme!” diyemez..
Dünya nüfusunun büyük kısmını oluşturan 30 yaş altı insanların çoğu, küresellik öncesi yaşamı tanımamışlardır. Allah’tan teknolojik gelişmeler sayesinde, bu insanların nesil kimlikleri, bulundukları coğrafi bölgelerden çok, dünya görüşlerini şekillendirmektedir. Diplomatik kariyerine başlamadan uzun süre önce Henry Kissinger şöyle yazmıştır: “Her neslin tek bir kavram yaratmaya izni vardır. Her nesil, kendi hakkında sadece bir deney ile bir yorum çıkarma hakkını deneyebilir.” Makyavel, değişimin alıcısı olmayacağını savunur ancak bugün değişimin müşterileri vardır. Sabırsızlık Nesil – Y için bir erdemdir. 2008 yılında Amerika’da büyük çoğunlukla demokrat oyları kullanan bulunduğumuz bin yılın nesli, yönetimi ele almada hızlıdır ve bu neslin İPhones ile Facebook üzerindeki hâkimiyeti, otokratları yaptırımların korkuttuğu kadar korkutmaktadır. Yeni nesil, içgüdüsel olarak hızlı iletişim, büyük ticaret hacmi, daha fazla göç, çoklu kimlik ve eşitlik ile ekoloji gibi materyal ötesi erdemleri desteklemektedir.
İdealizm, tekrar pratik hale gelmiştir. Yirmi yıl önce, Amerikan Üniversiteleri’ndeki yeni mezunların sadece %18’i dünyayı değiştirmek isterken bu rakam şimdi %40’lara ulaşmıştır.
II. Dünya Savaşı sonrasındaki nesil, sosyal güvenlik sistemlerini erdemli bulurken 1960’larda doğanlar, Reagan tarafından, hükümet ve kamu kuramlarının asıl problemler olduğuna inan-dırılmışlardır. Nesil-Y’nin liderleri, kariyer yaşamlarında kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri de dâhil olmak üzere beş veya altı işte çalışacak, dolayısı ile devletin rolü hakkında idealist değil pragmatik yaklaşıma sahip olacaklardır. Bu insanlar, problemleri milliyetçi gözlüklerle değil, işlevsellik açısından inceleyecekler; diplomasiyi, dikey hiyerarşi içinde değil, ademi merkeziyetçi bir ağ olarak göreceklerdir. Bu ağda her nokta bir-biriyle bağlı olmakla beraber merkez bulunmamaktadır. Nesil
– Y insanları, Google gibi firmalar ya da Oxfam veya Gates Vakfı gibi kurumlarda çalışırlarken resmi onay mekanizmalarının olmadığı ancak dışişleri bakanlıkları kadar diplomatik gündeme sahip olan ortamlarda bulunacaklardır. Bu insanlar hükümetleri, firmaları ve toplumsal yapıyı içten dışa yeniden yapılandıracak olan kişilerdir. Nesil-Y, mega diplomasinin sahibi olacaktır.
Peki ama bu küresel nesil, adil bir dünya yaratabilir mi? Maalesef Nesil -Y de kendi içinde bölünmüş haldedir. Pakistan medreselerinde yetişen gençler ve Darfur mülteci kamplarında büyüyen çocuklar, var olan sisteme sert yaklaşımı yani reform yerine devrimi öğrendiler. Somali’deki El Kaide uzantısı, kendini “gençlik” anlamına gelen El Şabaab diye isimlendirmektedir. Yani nesiller boyu mücadele içine mi girmekteyiz? Buna verilecek cevap, dünyayı kimin yöneteceğine bağlıdır. Yönetici de siz olacaksınız. Herkesin dünya yönetiminde bir rolü vardır.