Rekabet Kurumu ile “rekabet” edilmez
Bankalara 1.1 milyar TL ceza kesen Rekabet Kurumu kamuoyunda çok konuşulmaya başlandı. Kurum uzmanlarının yetkisi vergi denetmenlerinden bile fazla. Kurum 2012 sonuna kadar toplam 865 milyon TL ceza kesti.
REKABET Kurulu, önceki hafta 12 bankaya 1.1 milyar TL ceza kesti. Bankaların aralarında anlaşarak faizi belirlediği iddiasını değerlendiren Kurul, 4054 Sayısı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4’üncü maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. Kesilen ceza, Rekabet Kurulu’nun 16 yıllık tarihindeki en büyük cezalardan biri.
Cezanın kesinleşmesinden dört gün sonra açıklama yapan TBB (Türkiye Bankalar Birliği) verilen kararın gerçeği yansıtmadığını ve adaletsiz olduğunu savundu. Banka lar Rekabet Kurulu’nun cezasına sadece sözlü olarak itiraz etmekle kalmayacak kararı yakında yargıya da götürecekler.
Ancak kararı yargıya götürmeleri cezayı ödemelerini engellemeyecek. Türkiye’nin önde gelen rekabet hukuku uzmanlarından Rekabet Hukukçuları Derneği Başkanı Prof.
Dr. Arif Esin, “Bankalar gerekçeli kararı aldiktan sonra 30 gün içinde cezayı ödemek zorunda. Ödeme emri Ma-liye’den gelecek. Ondan sonra bölge idare mahkemesine gidip dava açabilirler. Bunun için de para ödendikten sonra 60 günlük süreleri var. İdari para cezaları karın değil cironun yüzde 10 kadar olabiliyor. Bence bankalara yıkıcı ceza verilmiş. Verilen cezalar bazı bankaların cirolarının yüzde 5’ine kadar ulaşıyor” diyor.
“FİİLEN GERİ ALAMAZLAR”
Bankalar bölge idare mahkemesinin kararından memnun olmazlarsa kararı Danıştay’a götürme hakkına da sahip. Ancak bu tür davalar geçmiş örneklerden hareketle en az iki üç sene sürdüğünü söylemek gerek. Bankaların ödedikleri para Hazine’ye gelir kaydediliyor. Dava bittikten sonra bankaların paranın tamamını ya da bir miktarım geri alması yönünde bir gelişme olsa bile bu parayı fiilen almaları da mümkün görünmüyor. Prof. Dr. Arif Esin, “Hazine’ye gelir kaydedildikten sonra devletin kasasına girmiş bir paranın geri alınması mümkün değil. Bu tür kamu davalarının kazanılabilmesi de pek mümkün görünmüyor. Dava kazanılsa bile, para bankaların KDV ve vergi borçlarına karşılık mahsuplaşılır” diyor.
Bankaların konuyu yargıya götürüp götürmeyeceği önümüzdeki günlerde net olarak görülecek ancak bu rekor ceza ile birlikte Rekabet Kurumu’nun gücü ve yetkileri bir kez daha Türkiye’nin gündemine geldi. Türkiye’nin ilk rekabet kanunu olan 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkın-daki Kanun 1994 yılında kabul edildi. Bu kanunun uygulayıcı otoritesi olan Rekabet Kurumu 1997’de çalışmaya başladı. Kurum geçen hafta 15 Mart’ta 16’ıncı kuruluş yıldönümünü kutladı. 16 yılda yapılan 1790 başvurudan 213’ü hakkında soruşturma açtı, 192’sini de nihai karara bağladı.
YERİNDE İNCELİYORLAR
Rekabet Kurumu’nun en önemli organı Rekabet Kurulu. Zaten cezayı veren de bu Kurul. Başkan dahil yedi üyesi olan Rekabet Kurulu’nun eli ayağı ise rekabet uzmanları. En son ocak ayında yapılan alımla birlikte raportör de denilen rekabet uzmanlarının sayısı 133’ye ulaştı. Bu uzmanların Maliye’deki “vergi denetim” uzmanlarından bile daha çok yetkileri var. Rekabet uzmanlarının, bir inceleme ya da soruşturma yürütürken iki önemli yetkisi var. Bunlardan biri bilgi isteme, diğeri ise yerinde inceleme yetkisi. Rekabet Kurulu, tüm kamu ve özel kurum ve kuruluşlardan her türlü bilgiyi isteyebiliyor. Rekabet Kurulu’nun en önemli yetkisi ise yerinde inceleme yetkisi.
YETKİLERİ MALİYE’DEN FAZLA
Yerinde inceleme yetkisini kullanan uzman, sözkonusu soruşturmaya taraf olan şirketlerde ya da kurumların kendi yerlerinde her türlü evrakı inceleyebil iyor. Bunlara mail yazışmalarından cep telefonu mesajına kadar tüm yazışmalar dahil. Uzmanlar, bu inceleme sırasında her türlü yazılı ve sözlü açıklama da isteyebiliyor. Uzmanlara göre, Rekabet Kurulu’nun yerinde inceleme yetkisi onu çok güçlü kılıyor. Yerinde incelemeye izin verilmediği ve mukavemet gösterildiği durumda, uzmanlar kolluk kuvvetiyle birlikte gelip zorla işletmeye girebiliyor. Maliye’nin vergi denetmenlerinin bile böylesi bir yetkisi olmadığını belirtelim. Kurul, bu yetkilerin kullanılmasını engelleyenleri idari para cezasına çarptırabiliyor. Örneğin kurul, 2011 yılında 859 bin 500 TL yerinde incelemenin engellenmesi cezası keserken, yanıltıcı bilgi ve belge verilmesi nedeniyle 12 bin 327 TL ceza kesti. Kurul, geçen yıl yerinde incelemenin engellenmesi nedeniyle ceza kesmedi ama yanıltıcı ve yanlış bilgi ve belge verilmesi nedeniyle 76 bin TL ceza kesti. Ayrıca şirket ve kurum yöneticilerine ise 20 bin 718 TL ceza kesildiğini belirtelim.
16 YILDA 865 MİLYON LİRA CEZA
Bunlar Kurul’un yalnızca görevin yapılmasının engellenmesi nedeniyle kestiği cezalar. Asıl büyük cezalar ise esastan verilen idari para cezaları. Edindiğimiz bilgiye göre, Kurul 2012 sonuna kadar toplam 865 milyon TL ceza kesti. Bu cezanın yüzde 75’i de tahsil edildi. 2011’de 462 milyon TL ile en yüksek cezayı keserken, 2012’deki ceza miktarı 61 milyon 771 bin lira oldu. Ancak rekor ceza bu yılın ilk üç ayında geldi. Bankalara ve Kuyumcular Odası’na kesilen cezanın toplam miktarı 1.2 milyar lirayı buldu. Ceza alan kurumlar bunları ödememe şansına sahip değil. Ödemezlerse günlük faiz alınıyor ve devlet icra ve haciz yoluyla cezayı tahsil edebiliyor.
RAHİME BAŞ UÇAR / PARA