Şekerkamışından Biyoyakıt Üretimi İş Fikirleri
İklim değişikliği yeni fırsatlar sunuyor. Biyoyakıt üretimi için Akdeniz ve GAP havzasında yetiştiricilik yapmanın tam zamanı…
Biyoyakıt için yeni seçenek: Şekerkamışı
PETROL şirketlerinin kurduğu tarımsal biyoteknoloji laboratuarlarında bitkilerin genetiği üzerinden yeni çeşitler geliştirilmeye çalışılıyor. Örneğin tropikal bitkilerden olan ‘jatropa’ ve ‘şekerkamışı’ bunlardan en ilginç ikisi. ‘Jatropa’ ve yeni tür ‘şekerkamışı’ artık step iklimlerinde de yetiştirilebiliyor.
‘Jatropa’yı geçen yıl yazmıştım. Denizli’den meraklı bir okurumuz bir başarıya imza atmış, bu bitkiyi yetiştirmiş. Örnekleri gönderdi bana. İşin uzmanı olmadığımdan pek bir şey anlamadım. En başta kendine özgü kokusu beni pek açmadı.
İster beğenelim, ister beğenmeyelim ‘hintfıstığı’ da denilen ‘jatropa’nın enerji bitkisi olarak geleceği bizde de epey parlak olacak. Demek ki bu türden tropikal bitkiler artık Türkiye’de de rahatlıkla yetiştirilebiliyor.
Gariptir, tropikal bitkiler son yıllarda Türkiye’ye hemen uyum sağlamaya başladı. Gerçi enerji bitkisi değil ama Brezilya kahvesinin Antalya civarında yetiştirilmesi bile gündeme gelebilir…
YENİ BİR ŞEKERKAMIŞI TÜRÜ
Birkaç gün önce İTO Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu açıkladı: “Trabzon Antalya gibi, Antalya Kahire gibi olacak! Antalya’da sıcaklık o kadar artacak ki yazın ortasında kimse o bölgeye gidemeyecek. Dubai gibi olacak. Yazın ortasında ise insanlar tatil olarak Karadeniz’e gidecek.”
Bu cümleler Akdenizli tarımcılar için yeni bir gelişmenin sinyali. Her şeyden önce açık seracılığın kuzeye doğru kayacağını gösteriyor.
İşte bu gelişmeyi dikkate alarak Para Dergisi okurlarına yeni bir fırsattan bahsedeceğim. Asılında bu fırsat yaklaşık 50 yıl önce ayağımıza gelmişti. Ama iklim değişikliğinin bu denli söz konusu olmadığı o günlerde pek başarılı olamamıştı.
Şekerkamışının şimdi onlarca türü var. Bunların sağlık yararlarından bahsedecek değilim. Meraklısı onun nasıl bir ‘iksir’ olduğunu araştırabilir, bu lezzet deposunu sil baştan keşfedebilir.
Şekerkamışı yetiştiriciliği bize pek yabancı değil. Bilenler bilir; 1970’lerde Adana, Mersin, Gaziantep ve Antakya çarşılarında serinletici olarak ‘şekerkamışı suyu’ satılırdı. Mekanik bir aletin ağzına şekerkamışları yerleştirilir, www.myfikirler.com kol yardımıyla dişliler döndürülünce ezilen kamışın özsuyu bardağa dolardı. Eski adet az da olsa şimdi yine var ama anlatacağımız türden şekerkamışının ne işe yaradığını bilen pek yok.
TAHIL YERİNE ŞEKERKAMIŞI
Şekerkamışı, bünyesinde nişasta ya da yağ bulundurmayan ilginç bir bitki. ‘Sucrose’ olarak tanımlanan şekerli özsuyu onun en nitelikli içeriği. Malum, kimi bitki yağ depolayarak enerji biriktiriyor, kimi bitki ise doğrudan şeker üreterek bu işi yapıyor.
Gıda amacı ikinci planda kalan bu yeni bir hibrit türün enerji bitkisi olarak Antalya ve GAP bölgesinde yetiştirilmesi mümkün. Bu yeni tür şeker elde etmek için değil, sakladığı özütten enerji üretilmesi için yetiştiriliyor.
Hatırlanacağı üzere ‘Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ bundan sonraki küresel ölçekli krizin açlık yüzünden çıkacağı uyarısını yapmıştı. Beslenme amaçlı ekim alanlarını enerji üretimi için paylaşmak ileride büyük sıkıntı yaratabilir deniyordu.
Alınan kısıtlayıcı önlemler şimdiden gıda fiyatlarının tırmanmasına yol açtı. Temel çözüm, gıda dışı yakıt bitkilerini iklim değişikliğinin hissedildiği alanlarda yetiştirmekti. İşte başrolde şimdi bu değişik şekerkamışı türü var.
BİYOBENZİNİN HAMMADDESİ
Şekerkamışından biyoyakıt üretimi kolay. Üstelik hasat verimliliği oldukça yüksek. Artık buğday ya da mısırdan enerji üretilmesi zor görünüyor. Etanol elde edilen mısır üzerinde ise büyük spekülasyonlar var. Yapılan araştırmalar mısır, patates ve benzeri bitkilerde gübreleme işleminin sera gazı üretimini tetiklediğini ortaya koydu. ‘Biyodizel’in büyük bölümünü karşılayan kolza yağı ise son zamanlarda verim düşüklüğü gösteriyor.
Motor üreticileri kaliteli ‘biyobenzin’ için buğday ve benzeri hububatın şart olduğu iddiasında. Bu yıl kullanılan yapay benzinin bir bölümü maalesef yine hububat çeşitlerinden elde edilecek. Bu gelişme açlık tehlikesinin dünyada biraz daha artması demek.
Çare, enerji için üretilen bu yeni tür şekerkamışını yaygın olarak yetiştirmekte. Evet, Akdeniz’de geniş alanlar yok ama GAP bölgesinde var. Atatürk Barajı’nın getirdiği nimetle orada su meselesi de sorun olmaktan çıktı.
MEZOPOTAMYA’DAN BREZİLYA’YA…
Unutulmaması gerekir ki, tarihte en büyük şekerkamışı plantasyonları Mezopotamya’da bulunuyordu. Yani GAP bölgesinin de içinde bulunduğu geniş bir alanda.
Araplar şekerkamışını buradan Ispanya’ya taşıdılar. Oradan da Güney Amerika’ya gitti. Bugün Brezilya dünyada şeker kamışı üretiminde 1 numara. Üstelik gıda amaçlı şeker üretiminin yanı sıra, şekerkamışından üretilen 29 milyar litreyle dünya etanol üretiminin yüzde 28’ini yine Brezilya karşılıyor.
Halen Ispanya’nın bazı bölgelerinde enerji amacıyla yetiştirilen şekerkamışı türleri de var. İş Kuzey Afrika’yı da içine almış durumda. Yeni çeşitler, gece soğuk gündüz sıcak çöl ikliminde bile yetiştirilmeye çalışılıyor.
Dünya şeker ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayan ve yıllık 120 milyon şeker üretimine imkân sağlayan şekerkamışının bu alt varyetesi, zamanında ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde yetiştirilmiş ve başarılı sonuçlar alınmış.
Bu türün bir özelliği daha var: Hızlı boy atıyor, 3 metreye kadar uzuyor. Kesildiğinde kökler tekrar büyüyor. Bu işlem her hasat sonrası kendiliğinden devam edip gidiyor. Bitkinin içindeki şeker alındıktan sonra kalan lifler de tekstil endüstrisinin önemli girdilerinden biri. Keten gibi kullanılabiliyor. Selüloz miktarı yoğun olduğu için kâğıt, www.myfikirler.com karton yapımında da tüketiliyor. Geriye kalan işlenemez liflerden ise jüt benzeri paspaslar, kalın dokumalar elde ediliyor. Enerji üretimine uygun bu yeni çeşitler özellikle Hindistan ve Avustralya’dan temin edilebilir.
Hektar başına 100 ton kamıştan 7 ton etanol elde etmek mümkün. Kamış ağırlığına göre bitkinin şeker verimi yüzde 10 civarında. Çiftçiler şeker kamışını doğrudan işleyip etanol tesislerine satabiliyorlar. Bir başka yol ise kamışları işleyen küçük iş üniteleri kurmak.
Şekerkamışından şeker elde edilmesi şekerpancarı teknolojisinden daha kolay. Şekerin direkt ekstraksiyon yoluyla alınması bu işi basitleştiriyor. Olası mayalanma içeriğin yakıta dönüştürülmesine mani değil. Eğer yetiştirme alanları büyütülürse gıda sektörü için basit ürünler elde edilebilir. Ancak içeriğin rafine edilmesi gerekiyor. Nispeten küçük projelerle uğraşıp, şekerkamışı yetiştiriciliğini etanol üretimine bağlayan iki ülke var. Avustralya bunlardan biri… Sürdürülebilir eneıji konusunu ilke edinmiş irili ufaklı birçok kuruluş dikkat çekiyor. AGL Enerji Şirketi küçükten büyüğe doğru gelişmiş bu kuruluşların başında. Fındık kabuğundan, şekerkamışına değin bir çok kaynaktan enerji üretebiliyor. Endüstriyel ölçekte girişim yapmak isteyenlerin bu şirketi tanıyıp incelemesinde yarar var. Kuzey Sydney’de faaliyet gösteren ’AGL’ endüstriyel yatırımcılara yeni bir ilham kaynağı olabilir.
Nur Demirok / Para