Kaybetmek üzerine bir yazı olabilir mi?
Kaybetmek kazanmak kadar doğaldır. Kaybetmeyi bilmek kazanmayı bilmek kadar önemlidir. Çoğu iş kitapları nasıl kazanacağımızı yazar. Hep kazanmak öğretilir. Doğrudur da. Kazanmak üzerine oynarız hep. Kimse kaybetmek için öğrenmez, çalışmaz, yaşamaz. Oysa kaybetmek yaşamın akışı içinde var olan ve var olacak bir durumdur. Her zaman kazanamayız. Kaybettiğimiz de olur, olacaktır.
Peki, kaybetmesini biliyor muyuz?
Kaybetmeyi bilmek kazanmayı öğrenmekten daha da önemlidir. Kazanmaya şartlanmış birinin kaybetmesi oldukca zor bir durumla karşı karşıya gelmesi demektir. Bu durumda kaybetme durumuyla başa çıkması gerekecektir. Bu da kaybetmeyi “bilme”yi gerektirir.
Nasıl kaybedilir değil kaybedince “ne yapılır”ı bilmek demektir bu.
İşte bunu bilen az kişi vardır ve aynı kişiler kazanmayı bilen kişilerdir. Kazanmayı bilmek ile kaybetmeyi bilmek aynı nitelikleri gerektirir. Aynı olgunluğu, cesareti, kendinle yüzleşmeyi, aynı soğukkanlılık ve analitik düşünce yapısını.
Başarının değerini kaybetmeyi bilen çok daha iyi anlayacaktır. Başarıdan öğrendiğimizden daha fazlasını öğreniriz başarısızlıktan. Kaybetmekten korkmamaktan geçer kazanmanın yolu. Zor bir yoldur bu ve ancak kaybetmeyi bilen, kaybetmekle başa çıkabilen kişiler yürüyebilir bu yolda.
“Neden kaybettim?” sorusunu kendisine soran ve yanıtlayabilecek düşünce yapısına sahip olanlar hatalarından öğrenirler. Herkes hata yapabilir ama aptal olan aynı hatayı ikinci kez yapar. İşte kaybetmeyi bilmek bu yüzden başarıyı getirir.
Kaybetmeyi sorgulamak gereklidir. “Nerede hata yaptım, bu hataları ne yaparsam bir daha tekrarlamam, aslında ne yapmalıydım, bir sonraki seferde nasıl başarabilirim?” sorularını sadece kaybetmeyi bilen insanlar kendilerine sorabilirler. Kaybetmek işte bu açıdan bir anlamda kazançtır. Kazanmak için yapılan bir yatırımdır.
Diğerlerinin sadece başarılarını örnek almak eksik olur ve sizi taklite götürme riskini taşır. Ama aynı zamanda diğerlerinin başarısızlıklarını izlemek ve onlardan öğrenmek sizin düşünce alanınızı genişletir ve sizi farklılaştırır.
Kaybetmeyi bilmemek kaybetme duygusunu içimizde biriktirmemize neden olur. Bu birikim büyür ve başa çıkılmaz büyüklüğe geldiğinde bizi ezer, kendimize güvenimiz azalır. Daha büyük hatalar yapmamıza yol açar. Birbiri ardına yanlış kararlar alır, kırmamamız gereken kişileri kırar, hakettiğimiz başarılar yerine çok daha küçüklerine yöneliriz.
Kırıcı bir öfke kaplar içimizi. Bizi de kıran bir öfkedir bu. Adalet, eşitlik, ahlak anlayışından bile uzaklaştırabilir bizi bu öfke. Kolay işlere yöneliriz kaybetme korkusuyla. Başkalarının sözlerine, doğrularına körü körüne bağlanır kendi doğrularımızı kaybederriz. Sonuçta “kendimizi” kaybederiz.
Hep geçmişle hesaplaşır, geçmişteki yanlışları düzeltmeye çalışırız. Ama bugündür, yarındır önemli olan. İş hayatında yüzümüzün hep ileriye dönük olması gereklidir. Yapılan hatadan ders zamanında alınmalıdır.
Erdemli kişi sadece hatalarını kabul eden kişi değil hatalarından öğrenen kişidir. Cesur olan kişi kaybetmekten korkmaz. Bu körü kürüne bir cesaret değildir. Kaybettiğinde ne yapacağını bilen kişinin kendine olan güveninin verdiği bir cesarettir.
İş hayatı stranç oynamak gibidir . Attığınız her adımın karşılığındaki olasılıkları hesaplamanız gereklidir. Ne kadar ilerisini görebilir ve hazırlanırsanız o kadar başarılı olursunuz. Bunun içinde kaybetmek de vardır. Karşı taraf bir hamleyi görebilir ya da göremeyebilir. İşte bu iki olasılığa da hazır olmak gereklidir.
Kaybetmeyi bilmek bu duyguyla hesaplaşmak ve sonuçta kazançlı çıkmaktır. Kaybetmek öğrenilebilir. Ondan çok şey öğrenilebilir.
Her şey kaybedilebilir. Her kayıp üzücüdür. Paramızı, değerli eşyalarımızı, iyi bir işi, ihaleyi, müşteriyi, sevdiklerimizi kaybedebiliriz. Ama her kayıp aslında bir kazançtır. Ondan gerekli dersi zamanında alabildiğimizde.
Monster Yazarı Sunay Karamık Özbek
Yönetici ve Kariyer Koçu
sunay@karamikozbek.com