Tarım İçin Pilotsuz Uçak Fikri
Pilotsuz uçaklar tarımın hizmetinde
İnsansız uçaklar sadece savaşlarda kullanılmıyor. Ekinlerin gözlenmesinden ticari uçuşlara, bilimsel araştırmalardan nakliyeye, doğanın korunmasından kaynakların belirlenmesine kadar bir dizi fayda sağlıyorlar.
SON birkaç yılda insansız uçaklar giderek daha çok kullanılmaya başlandı. Bunların, televizyon haberlerinde izlediğimiz ölüm makineleri olduğunu düşünmeyin. Bizim konumuz bu değil.
Biz, insanlığa yararlı olan insansız uçaklardan söz edeceğiz. Onlara maket uçak da diyebilirsiniz. Kullanmak için gelişmiş, bilgisayar donanımlı konsollar gerekmiyor. Bir tablet PC ile onları uçurabiliyor, yönlendirebiliyor, uçtuğu yerlerin görüntülerini alabiliyor, yine kolaylıkla yere indirebiliyorsunuz. Bir otomobil kullanmaktan daha kolay.
Bu tür uçaklar, şu sıralarda ABD, Avrupa ve Avustralya’da oldukça yaygın. En çok ilgi gösterenler ise çiftçiler. ABD’de o kadar büyük çiftlikler var ki, tüm araziyi atla veya motorlu bir araçla bir günde gezmek mümkün değil. Ülkenin en büyük çiftliği, Texas’ta Corpus Christi kenti yakınlarında. Genişliği, ABD’nin en küçük eyaleti Rhode Island kadar. Yani 4 bin km:’ye yakın bir alana yayılmış. Yıllık emlak vergisi bile 24 milyon dolar tutuyor. Böyle bir çiftliğin, klasik yöntemlerle kontrol altında tutulması imkansız.
Avustralya’da ise genişlik kavramı daha farklı. Orada, araziyi bir uçtan diğerine motorlu araçla bir günde kat edebiliyorsanız buna “orta boy çiftlik” diyorlar.
TARIMDA DEVRİM
Çiftliğiniz, tarlanız, araziniz ne büyüklükte olursa olsun, ürün hasatı için uygun mu değil mi diye kontrol etmek, oluşan hasarları anında tespit etmek, toprağın durumunu öğrenmek, müdahale edilmesi gereken olaylarda zaınan kaybetmemek için pilotsuz uçağınızı topraklarınız üzerinde gezdirebiliyorsunuz. Uçağa takılı hassas kameralar, size hem hareketli hem hareketsiz görüntüler iletiyor. Sadece görüntü almakla kalmıyor, hava sıcaklığı, nem oranı, rüzgar yönü gibi bilgiler de geçiyor. Böylece uçsuz bucaksız topraklarınızın tamamını birkaç saat içinde denetleyebiliyorsunuz. Sorunlu noktaların koordinatları size GPS (Yer Konumlandırma Sistemi) ile anında bildiriliyor.
Günümüzde hasat zamanını iyi bilmek çok önemli. Erken ürün toplamak, alıcıların ürün kalitesini bir kademe düşürmesine yol açabiliyor. Geç toplamak ise size piyasalarda milyonlarca dolar kaybettirebiliyor. Bu uçaklar sayesinde şimdi yeni bir akım başladı: “Precision Viticulture” (Saat hassasiyetinde bağcılık).
Özellikle ABD ve Avustralya’da ekili arazilerin hem normal kameralarla hem de termal kameralarla taranması yöntemi, çiftçiler için büyük kurtarıcı. Termal kameralar, normal kameraların göremediği bilgiler veriyor. Hastalık olup olmadığı, ürünün olgunlaşma düzeyi gibi. Çiftçi bunları, değişen renklerden anlıyor.
HASSAS KAMERALAR
ABD’de pilotsuz uçak üreten bir düzine kadar şirket var. Bunlar, maliyeti 500 dolardan 2 milyon dolara kadar değişen büyüklük ve kabiliyette uçaklar yapıyorlar. Bir çiftçi, üzerine iki kamera yerleştirilmiş 500 dolarlık bir uçağı kullanmasını on dakikada öğrenebiliyor. Bunun için pahalı kontrol cihazları, joystick’ler değil, sadece bir iPad gerekli.
Çiftçi biraz daha fazla paraya kıyabiliyor-sa, daha gelişmiş pilotsuz uçaklarla tüm tarlasının fotoğraflarını alıp, bunları bilgisayarda birleştirebiliyor ve arazisinin tamamını aynı anda kağıt üzerinde görebiliyor. Böyle bir harita, arazinin her karışı hakkında çiftçiye rehber bilgiler sağlayabiliyor. Kameralar o kadar hassas ki, tespit ettiği görüntüler, topraktaki organik maddeleri ve varsa kimyasalları oranlarıyla bir rapor haline getiriyor. Topraktan numune alıp tahlil etmek üzere laboratuvarlara gönderme zahmeti ve masrafından da kurtulmuş oluyorsunuz.
FİKİR ESKİ
insansız uçaklar (Unmanned Aerial Vehicles – UAV) ya da halk arasında bilinen adıyla “arı” (drone), uzaktan kumanda edilebilen, genellikle elektrik enerjisiyle uçan hava araçları. Fikir yeni değil. Elektriğin efsanevi dehası Sırp asıllı ABD’li mühendis Nikola Tesla, 1915 yılında New York’taki Madison Square Garden salonlarında bir havuz içindeki oyuncak tekneyi uzaktan kumanda edip herkesi şaşırtmıştı. Uçakların da uzaktan kumanda edilebileceğini söylemişti.
Çok değil, bir yıl geçmeden ortaya bir başka deha çıktı: Archibald Montgomery Low.
İngiliz mühendis, fizikçi, araştırmacı ve mucit olan Low, radyo ile kontrol sistemlerinin babası olarak biliniyor. Low, Birinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli çarpışmalarının yaşandığı bir dönemde uçakları belli bir menzilde kontrol edebiliyordu. Doğal olarak bu icadını, askeri amaçlı olarak gerçekleştirmişti. Savaşın vahşetine o kadar yakından tanık oldu ki, savaş bittikten sonra çalışmalarını televizyonun gelişimine yönlendirdi.
O zamanlar RPV (Rerno-te Piloted Vehicle – Uzaktan Yönlendirilen Araç) olarak bilinen bu uçakların daha mükemmel hale getirilmesi çalışmaları, bir mühendise değil bir film yıldızına düştü. Tanınmış bir aktör ve model uçak aşığı olan Reginald Denny, 1935’te herkese parmak ısırtan uzaktan kontrollü model uçaklar yaptı.
Daha sonra bu alandaki çalışmaların Nazi Almanyası’na kaydığını görüyoruz. Ancak Almanlar bu teknolojiyi, askeri alanda kullandılar ve düşman saydıkları kentlere binlerce roket gönderdiler.
REKOR SÜRE
ABD’de pilotsuz uçak fikri ilk kez 1959’da filizlendi. Askeri uçaklarda çok fazla sayıda pilot kaybedilmesi, bir hava subayını bu fikre alıştırdı. Bir yıl sonra patlak veren bir olay, uluslararası kriz yaratacak, pilotsuz uçak fikrinin ne kadar isabetli bir seçim olduğunu kanıtlayacaktı.
1960’ta gizli görevli ABD’li pilot Fran-cis Gary Powers’ın kullandığı U-2 uçağı, Sovyet hava sahasında düşürüldü. Tutuklanan pilotun itirafları, iki ülke arasında çok sert tartışmalara neden oldu.
Yine de pilotsuz uçak teknolojisi o yıllarda yeteri kadar iyi değildi. ABD, 2000’lerin başında bu teknolojiyi verimli kullanmaya başlayabildi.
Halen en iyi pilotsuz uçak, güneş enerjisini de kullanan elektrikli uçak Qine-tiq Zephyr. 2008’deki deneme uçuşunda 82 saat 37 dakika havada kaldı. Daha gelişmiş bir modeli 2010 yılında 336 saat 22 dakika uçtu. Uçak çok yüksek irtifaya çıkıyor, gece kaybettiği güç ile alçalıyor, gündüz kazandığı güçle yeniden yükselebiliyordu.
ABD’nin ünlü uçak üreticisi Boeing de pilotsuz uçak yaptı. “Condor” adlı uçağın 1989’da yapılan denemesinde 58 saat 11 dakikalık havada kalış süresine ulaşıldı.
Penguin, Heron, Predator, GNAT, Ae-rosonde, TAM ve TAI Anka’yı (Türk malı) diğer pilotsuz uçak modelleri arasında görüyoruz.
Kullanıldığı alanlar
■ Pilotsuz uçaklara her tür algılayıcı (sensor) konabilir. Elektromanyetik algılayıcılar, görünmeyen ışıkları tespit ederek gözle görülemeyen yapıları, hataları, elementleri ortaya çıkarır. Biyolojik algılayıcılar, havadaki her tür mikroorganizmayı belirler. Kimyasal algılayıcılar, havadaki element yoğunluğunu analiz eder. Bütün bunlar, bilim adamları için toplanan verilerdir.
■ Ticari gözlem yaparlar. Bunlar; hayvanların, bitki örtüsünün gözlenmesi, orman yangını çıkabilecek noktaların tespiti, ev ve tesis güvenliği, petrol boru hatlarının güven altında tutulması, trafik kontrolü, harita çıkarılması gibi işlemlerdir. Milli parkların korunması, fauna ve floranın devamlılığının sağlanması, bu yöntemle kolaylaşır.
■ Jeofizik inceleme yaparlar. Kaya oluşumlarının incelenmesi, petrol ve doğalgaz rezervlerinin ortaya çıkarılması, maden yataklarının belirlenmesi gibi işleri kapsar.
■ Bilimsel araştırmalar yaparlar. Denizlerin kirlenme oranlarının tespiti, akıntıların durumu, okyanusların dip haritalarının çıkarılması yine bu uçaklarla mümkün olur. Kasırga oluşumlarının incelenmesi bu araştırmaların başlıca parçasıdır. Zira pilotlu uçakları, veri toplamak üzere kasırganın merkezine göndermek risklidir.
■ Sınırlı ağırlıkta da olsa yük taşırlar. Helikopterler ve pilotlu uçaklar kadar kapasiteleri olmasa da acil yetiştirilmesi gerekli kargolar için idealdirler. Ayrıca zorda kalmış insanların kurtarılmasında da işe yararlar.