Adam Gibi Ayrılmanın Yolunu Bulmak Önemli Bir Erdem
Tüm ilişkiler ömrübillah devam edecek diye bir kaide yok. Uğraştınız çabaladınız baktınız olmadı adam gibi ayrılmanın yolunu bulmak önemli bir erdem oldu günümüzde. Kavga dövüş yaparak, kırarak dökerek ayrılmanın kime ne faydası var?
Ayrılıklar her alanda yaşanıyor.
Bazen 30 yıllık evlilikler son buluyor. Çocuklar, torunlar, akrabalar ve ortak dostlara rağmen yollar ayrılabiliyor. Ayrılık sonrasında bu geniş ve yakın çevre ile ilişkinin nasıl devam edeceğini iyi hesaplamak gerekiyor. Nitekim hiç kimse böyle bir birikimi ve emeği bir kalemde silip atmayı göze alamıyor.
Bazen 9 yıldır ülkemizde top oynayan Alex gibi futbolcuların ayrılma zamanı geliyor. Milyonların sevgilisi iki fenomen, iki dost Aziz Yıldırım ile Alex De Souza karşı karşıya kalabiliyor. Biri sosyal medyadan biri elinde mikrofon stadyumdan tüm kamuoyu önünde birbirlerine salvo atabiliyor.
Bazen de çocuğunuzu büyüten, çocuğun sizden daha çok onu gördüğü bakıcı teyzesi bir gün ayrılık zamanı geldi deyip minik yavruyu pat diye ortada bırakabiliyor ve aile için çözülmesi güç bir yangın yaratabiliyor.
Bazen de bir çalışanınız çok önemli bir projenin en civcivli zamanında “benim kariyerim geldi” deyip işten ayrılabiliyor. Projeyi yürütenler ne yapacağını şaşırıp müşteri karşısında mahcup duruma düşebiliyor.
Aslına bakarsanız tüm bu örneklerde görülen ortak olumsuz duygu; karşı tarafı hazırlıksız bırakmak.
İlişkiyi bitirelim diyen tarafın bu niyetini, kendi içinde oluştuğu ve olgunlaştığı anda değil uygulamaya geçeceği anda karşı tarafa açması ve ona hazırlık yapmak için yeterli zamanı tanımaması her şeyi altüst ediyor.
Hazırlıksız yakalanan tarafın bu durumun adil olmadığını, karşı tarafın bu sürece önceden hazırlanırken kendisinin durumdan bihaber kalmasının hiç de hoş olmadığını düşünmesi kırgınlıkların başlangıcı oluyor.
Bu adaletsizliğin yaşandığı ayrılıkların hiçbirinin sonu iyi bitmiyor. Arkadan konuşma, işi hukuka havale etme, gece uykularında hesap verme/sorma, yakın dost ve akrabaların yüzüne bakamama, gazetelere haber olma ve benzeri birçok olumsuz olay ardı sıra vukuu buluyor.
Ancak gidenlerin vicdanlarında kalan tortular insanı yıpratıyor. Zaman geçip de; “ona galiba haksızlık yaptım” duygusu insanın içine düşmeyegörsün… Bu duygu bir kurt gibi insanın içini yiyip bitiriyor ki bu acıların en kötüsü. Bu aşamada “hakkını helal et” gibi oldukça anlamlı ancak günümüzde ayağa düşmüş bir can simidi bile insanın imdadına yetişemiyor.
Ayrılmanın raconu, karşımızdaki kişiye açık olmaktan geçiyor. İlişkinin gitmeyeceğini hissetmeye başladığımız anda dürüstçe ve net bir şekilde karşımızdaki kişiye ayrılık niyetimizi aktarmamız gerekiyor. Bu kişinin niyetimizi duyduğu ilk anda tepki vermesini doğal karşılayıp belirli periyodlarla görüşümüzü yineleyerek ciddi olduğumuzu hissettirmemiz gerekiyor. Bu arada karşımızdaki kişinin kendini ayrılığa hazırlamasının zaman alacağını öngörmemiz çok da aceleci davranmamamız gerekiyor.
Farkındayım son paragrafta çokça “gerekiyor” kelimesi kullandım. Çünkü bu süreç birçok gerekliliği içinde barındırıyor. “Ben istedim oldu” deyip oldukça egoistçe bir tutum sergilemekten kaçınmak ayrılma sürecinin daha yumuşak yaşanmasını sağlıyor.
Hüseyin ADANALI