Özel sektör borçlanmada kısa vadeye döndü
Türkiye’nin parlak büyüme performansını frenleme çabaları yerinde miydi, soğutma donmayamı döndü tartışmaları devam ederken, rakamlar gerilemeyi açıkça ortaya koyuyor. Kredi talebi geriliyor, yatırım iştahı kabarık değil. Bir yıl içinde ödenmesi gereken borç tutarı 144 milyar dolar iken, uzun vadeli borçlanma azaldığı, kısa vadeli borçların ise arttığına dikkat çekiliyor.
2011’in dünyada ilk sıralara oturan büyüme rakamlarından sonra ekonomiyi soğutma çabaları etkisini hissettiriyor. Büyümede iniş kontrollü mü, kontrolsüz mü, yumuşak mı, sert mi tartışmaları devam ederken, büyümenin kompozisyonunda değişim olduğu açık.
İç talep ve dış taleple büyüme olarak ayrı değerlendirdiğimizde, iç talepte yumuşak değil, oldukça sert bir iniş var. Ancak son aylarda gerilemeye başladığı söylense de, dış talebin, yani ihracatın katkısı bu inişi yumuşattı. Yüzde 8’lerden yüzde 3’lere gerileyen büyüme rakamlarının açılımı, kredi rakamlarında da, borçlanma rakamlarında da kendini hissettiriyor. Merkez Bankası’nın bir süre önce açıkladığı özel sektörün yurt dışından sağladığı borç rakamları da bu verilerden biri.
BORÇLANMADA AZALMA VAR
Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu, geçen yıl sonuna göre 76,9 milyon dolar, bir önceki ay sonuna göre ise 391,7 milyon dolar artışla 127,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın açıklamasına göre borçluya göre dağılım incelendiğinde bir önceki yıl sonuna göre bankalann kredi biçimindeki borçlanmaları 1,4 milyar dolar azalırken tahvil biçimindeki borçlanmalarının yaklaşık 1 milyar doları, bankacılık dışı fînansal kunıluşlann kredi biçimdeki borçlanmalarının da 1 milyar dolar arttığı görülüyor.
Bu dönemde fınansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmalarında ise yaklaşık 941 milyon dolar azalış gözleniyor. Kısacası banka-lann da, özel şirketlerin de borçlanmalarında bir azalma var, ancak miktar halen yüklü.
Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun Haziran sonu itibanyla sektör dağılımına bakarsak, luplam borcun yüzde 62,6’sını oluşturan finansal olmayan kuaıluşların yurt dışından sağladığı 79.7 milyar dolar tutarındaki borcun, yüzde 57,6’sı hizmetler sektörü, yüzde 41,5’i sınai sektörler ve yüzde 0,9’u da tanm sektörü tarafından kullanılmış.
Döviz kompozisyonuna bakıldığında ise özel sektörün yurt dışından sağladığı 127,2 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli borcun büyük bölümü dolar cinsinden. Borcun yüzde 60,4’iinün dolar, yüzde 34,6’sının Euro ve yüzde 5’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görülüyor.
144 MİLYAR DOLAR BORÇ
Küresel ekonomik kriz nedeniyle belirsizliklerin arttığı piyasa koşullarında Türkiye’nin, daha çok özel sektör üzerinden kısa vadeli dış borçlanmaya devam ettiği görülüyor. Yine Merkez Bankası’nın Haziran sonu verilerine göre büyük bölümünü özel sektörün kullanımının oluşturduğu toplam kısa vadeli dış borç stoku yılın ikinci çeyreğinde yüzde 10.8 oranında, net 9 milyar 720 milyon dolarlık bir artışla 99 milyar 972 milyon dolara ulaştı.
Haziran sonunda yaklaşık 100 milyar dolar olan kısa vadeli borcun yalnızca 1.2 milyar doları Merkez Bankası’na ait. En yüksek borç ise bankalarda. Bankaların kısa vadeli borçları 62.9 milyar dolar düzeyinde. Diğer sektörlerin de 35-9 milyar dolar kısa vadeli dış borcu bulunuyor. Merkez Bankası’na ait olan 1.2 milyar doları dışında kalan kısmının 86 milyar doları özel sektörde, 12.8 milyar doları ise kamu sektöründe görünüyor.
Türkiye’nin Haziran itibariyle orijinal vadesine bakılmaksızın bir yıl içinde ödemesi gereken toplam dış borç seviyesi ise 144 milyar 83 milyon dolar seviyesinde. Bir yıl içinde yapılacak dış borç ödemesinde en büyük ağırlık 120 milyar 433 milyon dolarla özel sektörde.
DIŞ BORÇLANMA DÜŞÜK MALİYETLİ
Rakamları yorumlayan ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren, ödemeler dengesi nıkamlanna bakmanın sağlıklı olacağını vurgulayarak “Türkiye’nin büyümesi yavaşlaşa da, daralmadığını, yine de kaynak ihtiyacı olan bir ülke olduğunu görüyonız. Öte yandan toplam kaynak girişinin ihtiyacımızın üzerinde olduğunu görüyoruz, yani giriş var ve rezerv güçleniyor.
Kredi kompozisyonunda değişim olabilir, ama enerji açığı ve dolayısıyla cari açığı olan bir ülke olarak kaynak, yani borç ihtiyacı her zaman devam edecek” diyor.
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Onur Mutlu ise borç yapısının uzun vadeden kısa vadeye kaymış olduğuna dikkat çekerek, “TL’de olağanüstü bir değer kaybı yaşanmadığı sürece, dış borçlanma daha düşük maliyetli olduğu için tercih ediliyor” açıklamasını getiriyor. Mutlu’ya göre nitekim veriler de bunu doğnıluyor: “Dış borçlanmadaki 2012 ilk yansındaki artış toplamda yüzde 19. Bankaların dış borçlanmaları yüzde 20, banka dışı kesimin borçlanması yüzde 19 arttı.”
Kıvanç Özvardar / Ekonomist Dergi