Tarımsal endüstri ile gıda alanına yatırım yapmak
Tarımsal endüstri ile gıda alanına yatırım yapmayı düşünenlere gün doğdu.
Bilimsel gelişmeler işleri kolaylaştırmakla kalmıyor, yeni fırsatların yolunu da açıyor…
Gıda dünyasında 3 önemli gelişme
MISIR’DA hala domates helal mi haram mı tartışmaları yapıladursun, birkaç gün önce Amerika’daki Cornell Üniversitesi bir açıklama yaptı: Domateste şeker düzeyi ve rengi kontrol eden bir genin özellikleri tam olarak saptandı!..
Genin varlığı uzun zamandır biliniyor ancak kontrol altına alınamıyordu. Olgunlaşma ve renklenmeyi sağlayan gen domatesin genom dizisinde önemli fonksiyonlara sahip.
Şimdi sadece dalında değil; bakkal, manav, süpermarket raflarındaki domateslerin renk ve tatlanma hızları istenen zaman aralığına göre yeniden ayarlanabilecek. Gerekli olan ortam sıcaklığı ve fotosentez yapabilecek kadar ışık…
Olgunlaşma süreci kontrol altına alınırken kızarma sırasında oluşan lekelenme ve renk farklarının yok edilmesi de gündemde. Bunlar pazarlama açısından çok önemli.
Domates Amerika’da yılda 2 milyar dolarlık bir pazarı temsil ediyor. Sadece Kaliforniya’da 20’yi aşkın domates çeşidi var.
Tüm çeşitlerde şu ana kadar temel zorluk depolarda gerçekleşen olgunlaşmanın tat üzerindeki negatif etkisiydi. Şimdi bu sorun temelden çözülmüş oldu.
Bu gelişme aslında bitkinin genleriyle oynamak anlamını taşımıyor. www.myfikirler.com Daha çok düzenli olgunlaştırmayı kontrol eden sistemin fotosentez koşullarında ıslah edilmesiyle ilgili bir teknik.
İşin ilginç yanı Cornell ve California üniversiteleri ile USDA’nın (Amerika Tarım Bakanlığı) birlikte gerçekleştirdiği bu çalışmaya teknik olarak Türkiye’den Süleyman Denıirel Üniversitesi’nin de katılmış olması…
Çin ve ABD’dcn sonra dünyanın en büyük domates üreticilerinden biri olan Türkiye’nin bu projede yer alması perakende piyasasında devrim yaratmakla kalmayacak, ihracatın daha kontrollü yapılmasını da sağlayacak. Yeni nesil tohumlar piyasaya verilmek üzere.
YOSUN YAĞININ ÖNEMİ ARTIYOR
Bilindiği gibi soğuk sularda yaşayan somon, uskumru ve ton balıklarında fonksiyonel yağ asitleri oldukça önemli.
Bilinçli beslenme literatüründe omega-3, DHA (dokosaheksaenoik asit) ve EPA (eiko sapentaenoik asit) olarak bilinen yağ asitlerinin temel özelliği insanı kalp damar hastalıklarından koruması. Bu maddeler kolesterol düzeyini dengeliyor, kan yağlarını kontrol altına alıyor.
Amerika ve Ingiltere’de yapılan bir çalışmaya göre söz konusu yağ asitleri bazı su yosunlarında da var. Bunlar alg niteliği taşıyan ‘chlorella’ türü klorofil içeren sucul bitkiler.
Fonksiyonel yosun yağı gelecek için ümit veren önemli bir hammadde aynı zamanda. Balık çiftliklerinde kullanılan yemlerin formülüne giriyor, kültür balıklarının yağ içeriğini zenginleştirip, et kalitesini yükseltiyor.
Yosun yağı dünyada gizli tutulan 8 ayrı patentli formülüyle yüksek fiyatlı kozmetik endüstrisinin de ana bileşenlerinden biri üstelik.
Ege ve Akdeniz’de yetişen kimi yosun türlerinden kapalı ortamlarda nitelikli yağ elde edilmesi mümkün. Bu konuda araştırmalar Ispanya ve İtalya’da devam ediyor. www.myfikirler.com
Yağ üreten sucul yosunların kültüre alınması da gündemde. Bu iş için gerekli proseslerin tümü koruma altında. Bizce bu hızlı patent yarışına girişimci Türk firmalarının katılmasında yarar var.
LEZZETİ KORUNMUŞ SAĞLIKLI TUZ
Bilindiği gibi geçen ay Türkiye’de ekmek sektörünün aşırı tuz kullanması denetim altına alındı.
Amaç dört beyaz tehlikeden biri olan tuzu başta endüstriyel ürünler olmak üzere tüm fırın ve mutfak ürünlerinde aşağı çekmek.
Aşırı tuz kullanımına karşı dünyada ciddi bir bilinçlenme var. Tam da bu aşamada Amerikalı Nu-Tek firması, Avrupa’yı içine alan dağıtım ve pazarlama işi için geçen haftalarda Hollanda merkezli Barentz Group’la bir anlaşma imzaladı.
ABD merkezli üreticinin yeni ürünü tuzun lezzet fonksiyonunun bozmadan sodyumu ileri derecede azaltan patentli bir teknolojiyi içeriyor. Bir bakıma potasyumu bildiğimiz tuz lezzetine dönüştüren yeni bir teknik.
Malum, giderek artan yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ve kalp damar hastalıklarının bir numaralı nedeni aşırı tuz tüketimi. Türkiye’deki tüketim kişi başına günlük 25 gram gibi rekor seviyede. Normalde tuz miktarının 5 gramı aşmaması gerekiyor.
Bisküvilere, tatlılara ve neredeyse tüm gıdalara giren tuzun başlıca tehlikesi onlarca hastalığa davetiye çıkarması… özellikle ambalajlı gıda maddelerinde kullanılan tuz miktarı olağanüstü yüksek düzeylerde. Tüm gelişmiş ülkelerde bu yüzden aşırı tuz alarmı var!
Amerika’da kısa süre önce yapılan bir araştırmada, ABD beslenme kurallarına göre endüstriyel besinlerle günde en fazla 1.5 gram tuz alınması gerekirken işlenmiş gıdalarda günlük ortalama tuz alımı şimdiden 3.5 gramı geçmiş.
işte adı geçen üretici firma tuz yerine geçebilen ‘potasyum klorür’ü çok özel bir prosesten geçirerek neredeyse ‘sodyum klorür’ haline dönüştürmüş durumda.
Ortaya çıkan maddenin yüksek miktarlarda kullanılmasına rağmen böbreklerde ve diğer organlarda herhangi bir soruna yol açmadığı görülmüş.
Nu-Tek’in indirgenmiş tuzu et, tavuk, peynir ve ekmek dâhil ABD’de birçok endüstriyel üründe kullanılıyor. Temel beklenti bu doğal sağlıklı tuzun ev tüketimine de girmesi.
NuTek Salt’un Türkiye pazarlama ve dağıtımını ise Barentz Group’un Türkiye şubesi yürütüyor.
En azından lezzetten taviz vermeyen endüstriyel üreticiler için önemli bir gelişme.
Küresel ekonomide ‘restoran ve gıda servis endüstrisi’ baş döndürücü biçimde atağa kalkmış durumda. Bildiğimiz ilk restoranın 1725 yılında ‘Botin’ markasıyla Madrid’de açılmasından bu yana tam 287 yıl geçmiş. Yaklaşık 300 yıldır sayısız girişim fırsatı sunan bu ‘risksiz’ endüstrinin 2011 yılında ulaştığı küresel hacim tam 850 milyar dolar! En hızlı büyüme yüzde 43’le Asya-Pasifik bölgesinde. Dünyada halen irili ufaklı 3 milyonu aşkın restoran ve fast-food işletmesi var. Fast-food ve restoran işinde Türkiye’nin yıldızı daha yeni parlıyor. Bu konuda önümüzdeki hafta çarpıcı bir analizimiz var. Küresel ölçekte küçülen hane halkı ve dışarıda beslenme alışkanlıkları Türkiye’yi acaba nasıl etkileyecek? En azından bu sektörün içinde yer almayı hayal eden girişimciler için önemli bir gelişme.
Nur Demirok / Para Dergisi